İstanbul Çevre Düzeni Planı Bir Uyarıdır

İMP Toplantıları, "Bölgesel Yaklaşım ve İstanbul Planlamasının Temel İlkeleri" başlıklı ikinci toplantıyla devam etti.

Arkitera Mimarlık Merkezi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP)’nin birlikte yürüttükleri İMP Toplantıları, “Bölgesel Yaklaşım ve İstanbul Planlamasının Temel İlkeleri” başlıklı ikinci toplantıyla devam etti. Toplantı, Ahmet Turgut, Doç.Dr. Akın Eryoldaş, Prof.Dr. Ali Türel, Murat Diren, Prof. Dr. Murat Güvenç ve Dr. Taylan Dericioğlu’nun katılmıyla, İMP Konferans Salonu’nda gerçekleşirken, oturumun yöneticliğini İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi Koordinatörü Prof.Dr. Hüseyin Kaptan üstlendi.

9 Kasım 2006, Perşembe günü gerçekleştirilen “Bölgesel Yaklaşım” konulu ilkinin devamı niteliğinde olan ikinci toplantının katılımcıları için bir giriş ve bir hatırlatma olması amacıyla, İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın oluşturulma süreci ve bu sürecin sonunda ortaya çıkan ürün olarak plan kısaca özetlendi.

İMP yöneticilerinden Murat Diren sunumunda, planı oluştururken önceliklerinin İstanbul’da yaşam kalitesini yükseltmek olduğunu ve bu amaçla sürdürülebilir gelişme stratejileri belirlediklerini anlattı. Plan, kentin küresel dünyadaki önemli bir metropol olarak öne çıkmasını sağlamak için niteliklerinin iyileştirilmesi, ekonomik büyüme sürecinin hızlandırılması ve aynı zamanda 2023 için yapılan projeksiyonlarda 22 milyon olacağı tahmin edilen kent nüfusunun pek de mümkün görünmeyen çok daha alt bir seviyede tutulması ve daha bir çok hedefi içinde barındırıyor. Bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için de, ulaşım ve lojistik sistemlerinin iyileştirilmesi, tekil kent merkezinin yükünün, çevrede oluşturulacak alternatif merkezlerle hafifletilmesi, sanayinin merkezden uzaklaştırılması ve tüm bunları yaparken tarihi-kültürel ve doğal-kültürel değerlerin korunması gibi geliştirilen alt-stratejiler, oluşturulan raporlarda yer alıyor.

Bölgesel Çözümler, Önümüzdeki Toplantılarda Tartışılacak

İstanbul Çevre Düzeni Planı, toplantıda elbette oldukça genel bir bakışla anlatıldı ve tartışıldı. Kent içinde planlanan noktasal önerilerin nasıl belirleneceği ve nasıl hayata geçirileceği sorusu sıkça dile getirildi. Belirlenen sürenin bir hayli dışına çıkıldığı tartışmada, tüm bu küçük ölçekli projelerin üzerinde durulmadı ve alt başlıklar önümüzdeki İMP toplantılarına ertelendi.

Toplantıya katılan tüm konuşmacıların buluştuğu ortak nokta, İMP’nin bu girişimdeki yoğun çalışması ve iyi niyetiydi. Ortaya çıkan ürünün niteliği, Hüseyin Kaptan’ın da sıkça dile getirdiği gibi, tartışmaya açık. Hatta bu ürün ortaya bu tartışmaları çıkartmak için konulmuş bir tasarı ve ileride yapılacak daha iyi çalışmaların habercisi olarak da görülebilir. Ancak planın İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylandığını ve İstanbul’da 2023 yılına kadar yapılacak yatırım ve yerleşimleri belirlediğini gözardı etmemek gerekiyor. İMP’nin iyi niyetinin ve her nasıl olursa olsun verilen kısa sürede mümkün olan en iyi ürünü ortaya çıkartma çabalarını takdir etmemek elbette mümkün değil, ancak sürecin işleyişi ve özellikle de İMP’nin kurumsal örgütlenişi ve planlama yaklaşımının gelenekselliği ele alındığında, merkezin sert eleştirilere maruz kaldığı da açık. Yine de toplantıda ilginç olan diğer bir nokta, toplantıda bu eleştirileri ilk dile getirenler arasında, İMP Koordinatörü Prof.Dr. Hüseyin Kaptan ve İMP Bölge Planlama Grubu Yöneticisi Dr. Taylan Dericioğlu’nun bulunmalarıydı.

Özellikle Taylan Dericioğlu konuşmasında, planlama sürecinde kurumların, seçilmişler, atanmışlar ve uzmanlık olarak adlandırdığı üç ana gruptan oluşması gerektiğini ve içinde bulunduğumuz durumda üçüncü grup yalnızca zaman zaman ilk iki gruba destek verdiği ancak tüm süreçte yer almadığı, için planlama oluşumunun da yeterince iyi çalışmadığını belirtti.

“İstanbul Çevre Düzeni Planı’na, ‘planlama’ demek şart değil. Bu bir uyarıdır.”

Dericioğlu, ortaya çıkmış olan ürün hakkında ise, “İstanbul Çevre Düzeni Planı’na, ‘planlama’ demek şart değil. Bu bir uyarıdır.” dedi. Fakat, diğer yandan, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Turgut’un toplantıda dile getirdiği nokta akla geliyor. Zaten yanlış yürümekte olan planlama süreçlerinin bir parçası haline gelir gelmez, özellikle alt ölçeklerde yeterince tanımlı olmayan bu plan ne gibi sonuçlar doğuracak? Alt ölçekli planların oluşturulması için kurulacak ajanslarda da aynı kurumsallaşamama hatalarının yapılmaması için ne gibi önlemler alınıyor? Bu ajansları kim denetleyecek ve daha da önemlisi ajansların koordinasyonu nasıl sağlanacak?

Tüm bu soruların cevabı, 10 Kasım 2006’da gerçekleşen toplantıda verilmedi. Ancak iyimserliği kaybetmemek gerektiği, herkesin vurguladığı bir nokta oldu. Prof. Dr. Murat Güvenç, elimizdeki verilerle, sonuçlara varmak konusunda ne kadar ileriye gidebileceğimize dair etkileyici bir sunum yaparken, toplantı, dinleyiciler arasından söz alan Korkan Gümüş’ün planın bir ürün değil bir süreç ve planlamanın da bu sürecin örgütlenmesi olduğunu bir kez daha hatırlatmasıyla son buldu.

Etiketler

Bir yanıt yazın