İclal Dinçer’le UNESCO İzleme Heyetinin İstanbul Ziyareti

Geçtiğimiz hafta UNESCO İzleme Heyeti, İstanbul'un tarihi dokusuna zarar veren projelerle ilgili sivil toplum kuruşlarının görüşlerini dinlemek için İstanbul'daydı.

Kentin Tozu’nda Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi ve ICOMOS Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Türkiye Milli Komitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. İclal Dinçer’le heyetin kaygılarını, İstanbul’un Dünya Kültürel Miras Listesi’nden çıkarılıp çıkarılmayacağını, İstanbul’a neler olduğunu konuştuk:

Yeni haftada, önce önemli birkaç konu başlığına değineceğiz. Her biri için bir program ayrılabilir, kısmet olursa ileride diyelim.

Fenomen bir bakanımız var, evet Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’dan söz ediyoruz. Kendisi, 2007’den bu yana gecekondu yerleşimlerini ve mahalle halklarını kriminalleştirmekle iştigalde; kentsel dönüşümü meşrulaştırma aracı olarak damgalama/ kriminalleştirme sık kullandığı bir yöntem. 2007 tarihli bazı demeçlerinden alıntılarsak: “Terörün, uyuşturucunun, devlete çarpık bakmanın temeli gecekondu bölgeleri ve çarpık alanlar. Bazı siyasi oluşumlar, açıkgözler, yanlış düşünenler, esrar, eroin ve kadın ticareti yapanların beslendikleri yerler. Olumsuzlukların, mafya yeltenmelerinin, yasanın istemediği tüm olguların yeşerebildiği yerler.”

Bugün de yine esip gürlemiş. İlgili haberlerin manşetlerine göre, “gecekondu illegal örgütleri besliyor” diye iddia etmiş. Hemen ardından sözü elbette kentsel dönüşüme getirmiş; çok talep varmış ama ne hikmetse taleplerin %95-%98’i belediyelerdenmiş. Neden acaba? Bu halk neden afete karşı evini sağlamlaştırmak istemesin? Konuyu Afet Yasa’sı ve diğer kentsel dönüşüm yasaları bağlamında önceden açmıştık.

“Gecekondu eşittir terör”e dönersek, burada ciddi bir zemin kaymasıyla karşı karşıyayız. Sermayenin mekâna müdahaleleri için her türlü zorla tahliye, şiddet ve baskı meşrulaştırılmakta. Böylece, bir bölgenin içindeki sorunları anlamak yerine, bu sorunları, o bölgenin ya da nüfusunun yarattığı problemler olarak sunmaya yönelindiğinde, eleştirel sorgulama da başlaması gereken noktadan (siyasi yönetimden, sistemden) kayarak bölge nüfuslarına yönelip yoksulluğu yaratan sistem sorgulanacağına, yoksul ve yoksun suçlu ilan ediliyor ve rantsal dönüşüme meşruiyet inşa ediliyor. Ayrıca, sadece bir mekân değişimiyle, müteahhitlik odaklı bir düzenlemeyle, terör yuvaları yok ediliyorsa tüm emniyet müdürlerinin yerine Agaoğlugilleri koyalım olsun bitsin!

Bu arada, TOKİ ihalelerinden yolsuzluk iddiaları gelmekte. Devleti milyarlarca zarara uğratan bir şirketin yolsuzluklarını muhalefet gündeme getirmişti. Burada da Sayın Bayraktar’ın akıllara seza tavrıyla karşı karşıyayız. Yolsuzluğu kendileri ortaya çıkartmış, “helal olsun” denmesini bekliyor. Böylece tuhaf bir zemin kayması daha yaşıyoruz, siyasi sorumluluk ve istifa diye bir mekanizma göz ardı ettiriliyor.

3. havalimanı ile kent turumuzu sonlandırıyoruz. Çevre, doğa katliamı ötesinde İstanbul’un akciğerleri kuzey ormanlarını ve su havzalarını yok ederek bir kent-kıyıma, İstanbul kıyıma sebep olacak 3. köprü, 3. havalimanı, yeni şehir projelerinden, 3. havalimanın mimarı geçtiğimiz hafta İstanbul’daydı, 3.havalimanı projesini önümüzdeki haftalarda inceleyeceğiz.

Çok önemli bir heyet de geçtiğimiz hafta İstanbul’daydı. UNESCO İzleme Heyeti, İstanbul’un tarihi dokusuna zarar veren projelerle ilgili sivil toplum kuruşlarının görüşlerini dinlemek için geldi. 3 yıl aradan sonra İstanbul’a gelen heyet, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih, Eyüp, Zeytinburnu ve Bayrampaşa belediyelerinden yetkililerle de görüştü. Sulukule, Süleymaniye, Yenikapı dolgu alanı, Karasurları ve Zeyrek ile Haliç Metro Geçiş köprüsünü de inceledi. UNESCO, İstanbul’u Dünya Miras Listesi’ne alış gerekçesinde Süleymaniye Camii’ni “İnsan dehasının emsalsiz bir başyapıtı ve Osmanlı yapılarının en üst rütbesi” olarak nitelemişti. Kaderin garip cilvesine bakın ki, “İnsan dehasının emsalsiz bir başyapıtı ve Osmanlı yapılarının en üst rütbesi” nin silüeti muhafazakâr iktidar eliyle yok edilirken, Çamlıca’nın tepesine Sultanahmet Cami’nin 7 minareli bir replikasını dikmek kültürel mirasa ve dini değerlere saygı sanılıyor! Ve şaka gibi bir öneri: Büyükşehir Belediyesi yetkilileri Haliç Metro Geçiş Köprüsü’nün aydınlatma sistemleri ve renk seçenekleriyle, yarımadaya verdiği zararı en aza indireceklerini iddia etmişler. İBB Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’un 2013 yılı bütçesini açıkladığı konuşmasında Unesco Heyetinin ziyaretine de değinmiş. “UNESCO heyetiyle köprünün aydınlatılmasını konuştuk, boyutunu değil. UNESCO ile sorun yok ama bazıları bizi dışarıya şikâyet etmeyi alışkanlık haline getirdi,” diye konuşmuş.

UNESCO ziyareti ile ilgili olarak, Heyet’in toplantılarına katılan, Yıldız teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi ve ICOMOS Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Türkiye Milli Komitesi Genel Sekreteri Prof Dr İclal Dinçer konuğumuz. Heyet’in kaygılarını, İstanbul’un Dünya Kültürel Miras Listesi’nden çıkarılıp çıkarılmayacağını, boynuzlu köprünün Süleymaniye’ye etkisini, lastikli tüp geçişin tarihi yarımadaya, kentin asırlardan beri var olan kültürel peyzajına olumsuz etkilerini, tarihi yarımadanın deniz ile bağının kopartılacağını. Yenikapı sahilinin doldurulmasıyla oluşacak olumsuzlukları ve ICOMOS’u konuştuk.

Etiketler

Bir yanıt yazın