Hamburg’da Neler Oldu?

Hamburg’daki hareketin dinamiklerini görmeye çalışmak, Gezi protestolarında ve dünyadaki benzer ‘Occupy’ hareketlerinde de olduğu üzere hareketin kendine münhasır haritasını çıkarmak açısından gayet önemli.

Hamburg, son dönemlerde, tarihinde sık sık görülen ve solcu gruplar tarafından düzenlenen protestolardan en yoğun olanlardan birine tanıklık ediyor. 21 Aralık gününde 120 polis ve 500 göstericinin yaralanmasıyla şiddetlenen 7000’den fazla kişinin katıldığı protestoların kaynağı, sol gruplar tarafından 24 yıldan fazla bir süredir işgal edilen bina Rote Flora’nın, mülkiyet sahibi Klausmartin Kretschmer’in isteği üzerine görevli otoritelerce boşaltılmasının istenmesi.

Olayların şiddetini koruyarak devam etmesi üzerine, 12, 20 ve 28 Aralık tarihlerinde polis karakollarına ‘aşırı’ sol gruplarca yapılan saldırı diyerek gerekçelendiren polis, 4 Ocak sabahı Reeperbahn, Old Town, St. Pauli ve Altona Nord bölgelerini ‘tehlikeli bölge’ ilan etti.

Yeşiller Partisi, Sol Parti ve Hür Demokrat Partisi gibi muhalefet partilerince eleştirilen ‘tehlikeli bölge’ kararının, polisin istediği vatandaşa kimlik sorma ve bölgeye giriş-çıkışı kontrol altına alması gibi hak ihlallerine varan bir sürü tartışmalı konu yaratması, hükümetin ve protestocuların gündeminin önemli bir parçası. Bu önlemin ardından da şiddetini azaltmış gibi görünmeyen Hamburg’daki hareketin dinamiklerini görmeye çalışmak, Gezi protestolarında ve dünyadaki benzer ‘Occupy’ hareketlerinde de olduğu üzere hareketin kendine münhasır haritasını çıkarmak açısından gayet önemli.

Bir “işgalin” tarihi

Rote Flora, tarihi 1888 yılına dayanan, kaderi ikinci dünya savaşı öncesinde tiyatro salonluğuna ve sonrasında 1987’ye kadar alışveriş merkezi olmaya kadar giden ve son olarak da 1989 yılında sol görüşlü bir grup tarafından, Almanya’da etkisini 1970’lerle beraber gösteren ‘squatting’* hareketinin bir parçası olarak işgal edilen bir bina. Hollandalı sosyolog Hans Pruijt tarafından 5 farklı kategori içerisinde değerlendirilen ‘squatting’ eylemi, Rote Flora açısından ‘politik’ nedenlerle işgal edilen bir alan olarak belirlenebilir.

1989’dan günümüze kadar ömrünü, işgalciler tarafından oluşturulan bir sosyal, politik ve kültürel merkez halinde kamusal alanın bir parçası olarak geçiren bina, şehrin yoksul ve göçmen sınıfları açısından Pruijt’in tanımladığı üzere ‘yoksunluk’ gereği olarak görülebilecek bir alan işgal hareketiyle de oldukça bağlantılı olarak kendini bu protestolarla yeniden üretmekte gibi gözüküyor. Hamburg’dan yabancı basına en fazla yansıyan kısım, artık politik bir sembol haline gelmiş bu binanın işgalcilerce elde tutulmasının istenmesi gibi gözüküyor olsa da, Hamburg’daki protestoların diğer nedenlerini de hesaba katmak şehrin tarihi açısından bir hayli önemli.

Almanya’nın ‘The Local’ gazetesinde yayımlanan olayla ilgili haberlere ve eylem çağrılarına dayanarak, 21 Aralık için toplanma çağrısı yapan grupların amaçları üç çerçevede belirleniyor. İlki, Rote Flora sakinlerine yönelik tahliye kararına karşı; ikincisi, Lampedusa göçmenleri sınır dışına çıkartma kararında olan yönetimin göçmenlere yönelik politikaları ve ırkçı yaklaşımına yönelik; üçüncüsü ise, uzun bir süredir şehre dair en çok tartışılan mevzuların başında gelen kentsel dönüşümün ESSO evlerinin yıkılması projesiyle birlikte tekrar gündeme gelmesi.

Aslında, 21 Aralık öncesinden başlayan bu protestolar, 2011 yılındaki  ‘Arab Spring, Indignados ve Occupy Wall Street’ hareketlerinden etkilenen ‘Occupy Hamburg’ hareketine kadar dayandırılabilecek epey uzun bir tarihe sahip. Herkes için eğitim, iş, sağlık gibi alanlarda eşit haklar, konut hakkı, yerleşme hakkı gibi isteklerden kamusal alana ve kar merkezli projeleri dışlayarak şehirdeki kentsel dönüşüm projelerinde söz sahibi olmaya kadar bir sürü talep protestocuların ajandasında. Peki, bu talepleri yaratan koşullar Hamburg için nasıl gelişmiş ve gelişiyor?

Rote Flora’nın hikayesi

Çoğunlukla şehrin dokusunu ve sembollerini korumaya yönelik adımlar atmaya çalışan Hamburg’daki şehir yönetimi, Almanya yasalarına göre ‘squatting’ eyleminin yasal olmamasına rağmen, Rote Flora sakinleriyle uzlaşarak 2001 yılına kadar binanın kullanılmasına izin verdi. 2001’de binanın satılmasıyla beraber, binayı alan kişiyle yapılan anlaşmalar uyarınca bina günümüze kadar varlığını olduğu gibi korumayı başardı. Lakin, binanın da bulunduğu bölge Sternschanze için son yıllarda artan lüks konutlar ve ticari merkezlerle birlikte oluşan zenginleşen bölgeye yönelik kar amaçlı yeni projelerin oluşması, binanın sahibi Kretschmer ve yatırımcı Gert Baer için binayı işgalcilerinden temizlemek için haklı bir gereklilik yaratmış olmalı ki, işgalcilerin en geç 20 Aralık 2013’te binayı boşaltmaları tebliğinde bulundular.

Binadaki gruba hitaben suç ve terör grubu nitelemesinde de bulunduğu protestocularca ileri sürülen binanın sahibi, Türkiye için özelikle Gezi süreciyle birlikte çok da yabancı olmayan bir şekilde, eylemi itibarsızlaştırma ve değersizleştirme çabasına giriştiler.

Yine aynı bölgede bulunan, şehirdeki gece hayatının merkezi, çoğunlukla genelevlerin ve yoksul göçmenlerin yaşadığı ESSO evleri de aynı amaç doğrultusunda, o bölge ofisi sorumlusu Andy Grate’nin, protestolardan hemen önceki beyanına göre 2014’ün ilk çeyreğinde yıkım tehlikesiyle karşı karşıya.

Helbrecht’in bahsettiği üzere en çok 1960 ve 1970’lerde Avrupa şehirlerine yoğun göç ile başlayarak fenomenleşen kentsel dönüşüm meselesi, birbiriyle çelişen iki teori olarak ekonomik etkenler ya da sosyokültürel etkenler etrafında şekillenebilir. İşte, bu açıdan, son 20 yılda büyük bir değişim yaşayan St. Pauli bölgesi, şehir yönetiminin ve özel girişimcilerin desteğiyle beraber kalkınarak yüksek gelirli kesimin ve yatırımın merkezi haline geldi.

Bununla birlikte halen bölgenin önemli bir kısmını oluşturan göçmen ve yoksul kesim için, ekonomik çıkarlar merkezli konumlanan bu kentsel dönüşüm planı bir ötekileştirmeye ve dışlamaya neden oldu. 21 Aralık protestocuları, ilginç bir şekilde adını mahallede son dönemde açılan petrol istasyonunun adından alan bir hayli eski ESSO evleri için, restorasyon talep etmekte ve bu evlerin lüks konutlara ve ticaret merkezlerine dönüşmesine engel olmaya çalışıyor.

Böylece eyleme katılanlar, son dönemde Lampedusa’ dan ülkeye gelmiş ve şehir yönetimince yerleşme hakkı reddedilmiş çoğunlukla Suriyeli, Mısırlı ve Libyalı olan 300 kadar göçmenin ülkede kalmak için verdikleri mücadeleyle beraber, çoğunlukla ESSO evlerinde yaşamlarını sürdüren yoksul ve yine göçmen kesim için de 3. kuşak insan haklarından olan kent hakkı savunması yapıyorlar. Şehre dair düzenlemelerde o şehirde yaşayan herkesin söz sahibi olması gerekliliğini savunan protestocular, son dönemdeki rezidansların, yüksek kiralı konutların ve otellerin sayısının artmasıyla beraber kamusal alanların gitgide özelleştirilip işgal edildiğini belirterek, şehrin herkesin olması gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Tarabaşı, Armutlu, Gezi, Rote Flora

Yani, Hamburg’daki bu hareketin dinamiklerinden birini, Türkiye’nin de çok yakından deneyimlediği Tarlabaşı gibi, Armutlu gibi, Gezi gibi bir sürü kentsel dönüşüm anlamında şehir marketi yaratmaya çalışan yönetimlerin, sermayelerin kendini meşrulaştırdığı bir nokta oluşturuyor. Sanki, şehir kendini metalaştırarak sermayenin kendisine kaynak oluşturur hale getiriliyor, ve sakini şehrin öznesi olmaktan uzaklaşıp şehrin nesnesi haline geliyor.

Yaşam alanlarına yönelik neo-liberal yöntemlerden biri olarak görülebilecek ‘kentsel dönüşüm’ meselesinde, sosyokültürel açıdan farklı grupların entegrasyonunun sağlanması en olumlu sonuçlardan birini oluşturabilecekken, rantçılık üzerinden ekonomik kazanç amaçlı hedefler maalesef hemen hemen her yerde dereceleri farklı olarak kendisini gösteriyor.

* Squatting, kullanılmayan, boş binaların barınma amaçlı olarak işgal edilmesi hareketi. Bu işgal binanın sahiplenilmesi değil kullanımı amacıyla yapılır ve anarşistler, otonomlar ve sosyalistler açısından politik bir eylem biçimidir.

Kaynaklar:

Pruijt, H. ‘Squatting in Europe’ – English version of Pruijt, H., 2004, Okupar en Europa, in Miguel Martínez Lopez & Ramón Adell (eds) (2004) ¿Dónde están las llaves? El movimiento okupa: prácticas y contextos sociales, Madrid, La Catarata, 35-60

Helbrecht, I., 1996. Die Wiederkehr der Innenstädte. Zur Rolle von Kultur, Kapital und Konsum in der Gentrification in Geographische Zeitschrift (Journal), Vol. 84, No. 1, pp. 1-15.

Reeve, Kesia, “Squatting Since 1945: The enduring relevance of material need”, in Somerville, Peter; Sprigings, Nigel, Housing and Social Policy, London: Routledge, pp. 197–216,

Harms, H. and Schubert, D., 1989. Wohnen in Hamburg – Ein Stadtführer zu 111 ausgewählten Beispielen, Hamburg 1989

Etiketler

Bir yanıt yazın