Geçmişten Bugüne Venedik Mimarlık Bienali

14. Venedik Mimarlık Bienali'nin açılışına sayılı günler kala gelin bienalin tarihine bir göz atalım.

Mimarlığa dair en önemli etkinliklerinden biri olan Venedik Mimarlık Bienali’nin başlamasına sayılı günler kaldı. Her seferinde merakla beklenen bienal bu yıl bizler için çok daha heyecanlı çünkü Türkiye ilk kez kalıcı bir pavyona kavuşuyor.

Geçtiğimiz aylarda Türkiye Pavyonu’na dair detaylar paylaşılmıştı. 14. Venedik Mimarlık Bienali’nin teması ve küratörü de aylar öncesinden açıklanmıştı. Küratörlüğünü usta mimar Rem Koolhaas’ın yapacağı bienalin teması “Fundementals” olarak belirlendi. Tema hakkında Koolhaas, “bu tema mimarlarla değil, mimarlıkla ilgili olacak” diyerek bu yıl da ilginç projelerin ortaya çıkacağı konusunda umut verdi.

Her geçen gün mimarlığın sergilenmesi alanında yeni girişimler ortaya çıkarken artık köklü organizasyonlar haline gelen mimarlık bienalleri de önemini arttırıyor. Mimarların uluslararası arenada işlerini sergileyebilmeleri, vizyonlarını genişletebilmelerinin imkanı olan mimarlık bienallerinin en önemlilerinden biri kuşkusuz Venedik Mimarlık Bienali. Sanat bienali olarak uzun bir geçmişi olan ancak mimarlığı bir başlık olarak barındırması çok da gerilere gitmeyen Venedik Bienali’nin “mimarlık” tarihine gelin kısaca bir göz atalım.

Mimarın Sanatından Bir Vizyon Olarak Mimarlığa

Venedik Bienali güncel sanatı dünya pazarıyla buluşturma amacıyla ilk kez 1895 yılında düzenlenmişti. Bu tarihten itibaren bienal kapsamında mimarlık çeşitli enstalasyonlar, iç mekan düzenlemeleri üzerinden var olsa da mimarlığın bir başlık olarak Venedik Bienali’nde yer alması 1975 yılına tekabül ediyor. Ünlü İtalyan mimar Carlo Scarpa bu döneme kadar bienalin en etkin sanatçılarından biri olarak öne çıkıyor.

İlk mimarlık sergisi uzun tartışmalar sonucunda 1975’te gerçekleşiyor. 1975-76-78 yıllarında yapılan sergiler Vittorio Gregotti yönetiminde ortaya çıkıyor.  

1979’daki dördüncü sergi ise Aldo Rossi yönetiminde düzenleniyor. Bu serginin öne çıkan tasarımlarından biri de Rossi’nin 18. yüzyılda Venedik’in karakteristik tiyatrolarına göndermede bulunan Yüzen Tiyatro tasarımıydı.


Theatre Del Mondo

Nihayetinde bağımsız bir etkinlik olarak ilk kez 1980 yılında Venedik Mimarlık Bienali düzenleniyor. İlk bienalin küratörü Paolo Portoghesi temayı “Presence of the past” olarak belirlemişti. Dönemin postmodernite tartışmalarına eğilmeyi amaçlayan ilk ana sergi Strada Novissima oldu. Birçok mimarın katılımıyla gerçekleşen sergide postmodernite kavramını bir tiyatro sahnesi gibi sunmayı amaçlayan Portoghesi bu serginin “mimarlık hakkında değil, mimarlıkla birlikte” olduğunu söylemişti.


Strada Novissima (Kaynak: Domus.web)


Strada Novissima (Kaynak: Domus.web)

Bienalin İlk Türk Mimarları Kimlerdi?

1982’deki 2. bienalin yürütücüsü de yine Paolo Portoghesi oluyor. Tema ise İslam ülkelerindeki mimarlık. Portoghesi bu temayla, İslam kültürünün özellikle batı sanatı ve mimarisinde 19. yüzyıldan beri etki alanını nasıl genişlettiğinin üzerinde durmayı amaçlamıştı. Sergide özellikle Mısırlı mimar Hassan Fahty’nin çalışmalarına büyük önem verilmişti. Bienale davet edilen ilk Türk mimarlık ekipleri ise Altuğ – Behruz Çinici ve Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı olmuştu.


Altuğ-Behruz Çinici’nin Venedik Mimarlık Bienali’nde sergilenen ODTÜ Kampüsü projesine ait paftalar (Kaynak: Can Çinici)


Altuğ-Behruz Çinici’nin Venedik Mimarlık Bienali’nde sergilenen ODTÜ Kampüsü projesine ait paftalar (Kaynak: Can Çinici)


Altuğ-Behruz Çinici’nin Venedik Mimarlık Bienali’nde sergilenen Marina Hoteli ve Yat Kulübü projesine ait paftalar (Kaynak: Can Çinici)

1985’teki 3. bienalin yürütücüsü Aldo Rossi oluyor. Seçtiği tema ise Venedik Projesi. Venedik gibi tarihi bir kenti canlandırmaya yönelik gelişim projelerinin oluşturulması amacıyla yola çıkan bienalde Peter Eisenman’ın Romeo ve Juliet hikayesinden hareketle geliştirdiği önerisi ile Daniel Libeskind’in Palmanova için tasarımları en ilginç işler arasındaydı.


Aldo Rossi sergi hazırlıkları sırasında, Domus Arşivi


Peter Eisanmann Romeo and Juliet proje modeli

Daniel Libeskind, Palmanova

1986’daki 4. bienalin de yürütücüsü olan Aldo Rossi sergide Hollandalı mimar Hendrik Petrus Berlage’yi odağa alıyor. Modernizm eleştirisine yoğunlaşan sergi Berlage’nin mimari çizim arşivinden oluşuyordu.

1991’de gerçekleşen 5. bienalin küratörü Francesco Dal Co oluyor. Belirgin bir teması olmayan bu bienalde dönemin uluslararası alanda öne çıkan 40 İtalyan mimarının işleri sergilenmişti. Dal Co, aynı zamanda ulusal pavyonların oluşturulması için farklı ülkelerden tanınmış mimarları- Himmelb(l)au, Eisenman, Gehry, Herzog & de Meuron, Sverre Fehn- işlerini sergilemeye davet etmişti.

1996’daki 6. bienalin yürütücülüğünü Avusturyalı mimar Hans Hollein üstleniyor. İlk kez İtalya dışından bir mimarın liderliğinde gerçekleştirilen bienalin teması “Sensors of the future. The architect as a seismograph” (Geleceğin algılayıcıları. Bir sismograf olarak mimar) olarak belirleniyor. Mimarların, bugünün “titreşimleri”ni hissedip bunları geleceğe aktarabilme yeteneklerini ortaya koymayı amaçlayan Hollein, davet ettiği 70 mimarın bir vasiyetname gibi seçecekleri tek projelerini sergilemelerini istedi.

2000’deki 7. bienalin yürütücüsü olan Massimiliano Fuksas’ın belirlediği tema “Less Aesthetics, More Ethics” (Daha az estetik, daha fazla etik) oldu. Sergide, mimarlığın binalar üzerine kurulu olmadığına vurgu yapmak isteyen Fuksas 21. yüzyılın megalopolislerini mimarlıkla buluşturmak için yeni ve daha etik bir yol bulmayı hedefledi. Hızlı kentleşmeye bir yanıt bulmak umuduyla Fuksas mimarlık bienalini, kentsel davranışların ve dönüşümlerin analiz edilebileceği laboratuvarlar olarak yorumlamıştı.

2002’deki 8. bienalin yürütücüsü Londra Tasarım Müzesi’nin yöneticisi Deyan Sudjic olmuştu. Temanın “Next” (Sıradaki) olarak belirlendiği bienalde “Gelecekte mimarlık neye benzeyecek?” sorusuna yanıt aranmıştı. Geleceğin projelerinin izini sürmeyi amaçlayan Sudjic davet edilen mimarlardan yalnızca çizimlerini değil; beton, cam, metal gibi kullandıkları materyalleri de sergilemelerini istemişti.

2004’teki 9. bienalin yürütücüsü Kanadalı mimar Kurt Forster oldu. Temayı Metamorfoz olarak belirleyen Forster, yeni teknolojiler ve malzemelerle biçim değiştiren mimarlığı ortaya koymayı hedefledi. Arsenale’deki sergi, 80’lerin başında teorik tartışmaların yönünü değiştiren dört mimar, Aldo Rossi, James Stirling, Peter Eisenman ve Frank Gehry üzerinden şekillenmişti.

2006’daki 10. bienalin küratörü LSE Kent Çalışmaları Porfesörü Richard Burdett oldu. Temayı “Kent. Mimarlık ve toplum” olarak belirleyen Burdett, 21. yüzyıl kenti için bir manifesto hazırlamayı amaçladı. Mimarlığın, demokratik ve sürdürülebilir kentsel alanların tasarlanması ve aynı zamanda devlet politikaları ve sosyal parçalanma ile bağlantı oluşturması konusundaki rolüne dikkat çeken Burdett, Avrupa, Afrika, Amerika, Asya ve Akdeniz’den 16 büyük kentin kentsel deneyimlerini ortaya çıkardı.

2008’de düzenlenen 11. bienalin küratörü Aaron Betsky oldu. Temanın “Out There: Architecture Beyond Building” (Orada: Yapının ötesinde mimarlık) olarak belirlendiği bienalde, toplumun önemli konularıyla yüzleşmek için binasız bir mimarlığa doğru hareket etmek amaçlandı.

Bienalde İlk Kez Bir Kadın Küratör

2010’daki 12. bienalin küratörlüğünü Kazuyo Sejima yaptı. Aynı zamanda Venedik Mimarlık Bienali’nin ilk kadın yürütücüsü olan Sejima temayı “People Meet in Architecture” olarak belirledi. Ziyaretçileri mimarlığın imkanlarını ve bakış açılarını deneyimlemeye davet eden Sejima, 44 uluslararası mimarı, sanatçıyı, stüdyoyu ve mühendisi bağımsız bir mekanda kendi küratörlüklerini yaparak işlerini sergilemelerini istedi. Ayrıca, bu yılki bienalin küratörü Rem Koolhaas, Danimarka Pavyonu’nda sergilenen Rethinking Education projesi ile Altın Ayı ödülünü kazanmıştı.

2012’de düzenlenen 13. bienalin küratörlüğünü David Chipperfield yapmıştı. Temayı Common Grounds olarak belirleyen Chipperfield, mimarlığın kalbinde yer aldığına inandığı ortaklığı ve diyaloğu ortaya çıkarmayı hedeflemişti. Geçtiğimiz bienalin paralel etkinliklerinde Türkiye’den Emre Arolat, Can Çinici ve PAB Mimari Tasarım ekibi de yer aldı. Toplam 55 ulusal katılımın bulunduğu bienalde en çok ilgi gören pavyon ise Sergei Tchoban tarafından hazırlanan Rusya Pavyonu idi.


Rusya Pavyonu

Merakla beklenen bu yılki bienalin küratörü ise Rem Koolhaas oldu. Temanın Fundamentals olarak belirlendiği bienalde Türkiye ilk kez kalıcı bir pavyona sahip olacak. VitrA ve Schüco sponsorluğunda İKSV tarafından desteklenen Türkiye Pavyonu’nda küratörlüğünü Murat Tabanlıoğlu’nun yaptığı “Places of Memory” projesi yer alacak. Projeye dair ipuçları geçtiğimiz aylarda düzenlenen bir basın toplantısında aktarılmıştı. 14 Mayıs’ta düzenlenecek toplantıda ise projenin detayları paylaşılacak.

Bizler bienali yakından izlemeye devam edeceğiz, sizler de 14. Venedik Mimarlık Bienali’ne dair tüm gelişmeleri Arkitera.com’dan takip edebilirsiniz.

* İlk fotoğraf 3. Venedik Mimarlık Bienali’nin açılışına dairdir (Kaynak: Domus.web).

Etiketler

Bir yanıt yazın