Geçmişin Modern Mimarisi – 5: Bakırköy

Bakırköy'ün tarihine, İstanbul'un tarihi denilir. Belki bunun en büyük nedeni de, bu ilçenin Türkiye'nin her dönemine tanıklık etmiş olması ve bunun izlerinin hala günlük hayatımızda sürmesi...

Türkiye’de ilk Bauhaus akımının temsilcisi uydu kent projesi Ataköy Siteleri, Türkiye’de ilk disiplinli at yarışlarıın yapıldığı Veliefendi Hipodromu, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Atatürk’e itafen yapılan Florya Deniz Köşkü, Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi olmasıyla birlikte Türkiye’de modern hayatın simgesi haline gelen Galleria, Cumhuriyet döneminin en önemli mimarlarından Sedad Hakkı Eldem’in tasarladığı Türkiye’deki ilk modern tekstil kuruluşu Sümerbank, Türkiye’nin ilk uluslararası havalimanı Atatürk Havalimanı’nın bu bölgede konuşlanması bölgeye aynı anda pek çok anlam yükledi.


1940’lı yılların sonunda Bakırköy İncirli Caddesi, Kaynak: Turgay Tuna Arşivi

Latinler ve Bizanslılara kadar uzanan geçmişi, bu bölgeye sosyal, kültürel ve mimari, adına çok şey kattı. Marmara kıyısındaki bu antik yerleşim, Latinler tarafından “Yedinci” anlamına gelen “Septimum” adıyla, Bizanslılar tarafından da yine aynı anlama gelen “Hebdomon” adıyla anılıyordu. Zamanla, Jeptimum, Makrohori, Makriköy ve 1925’te de bugünkü Bakırköy adını aldı. İstanbul’da en çok göç alan yerlerden biri olan Bakırköy büyük bir değişim geçirdi, birçok şey yıkıldı ve hâlâ yıkılmaya da devam ediyor..

İstanbul’un en büyük yüzölçümlü ilçelerinden olan Bakırköy 1989 ve 1992 yerel seçimleri ile önce hem nüfus, hem de alan olarak küçüldü. Bugün, Ataköy, Yeşilköy, Yeşlyurt ve Florya’yı da içine alan bir bölgeyi kapsıyor. 5. yüzyıldan itibaren bu bölgede bir hareketlilik başladı. Bugün, “Yenimahalle” olarak bilinen bölgede, Hebdamon’un merkezi bulunuyordu. Bölge, Bizanslı 1. Justinianus döneminde önem kazanmaya başladı.


Bakırköy’ün eski haritası

Bugünkü İstanbul Caddesi üzerinde bulunan SSK Çocuk Doğum ve Kadın Hastalıkları Hastanesi civarında, Ayios İoannes Prodromos, yani Vaftizci Yahya’ya adanmış çok güzel bir kilise var. Kilisede, Ayasofya’da gördüğümüz, renkli mermer bloklardan oluşmuş kralların taç giyme yeri bulunuyordu. Dört ya da beş imparator bu kilisede taç giymişlerdi.

Bakırköy’ü iki yanından su kuşatıyor. Bunlardan biri, geçen yüzyılda Osmanlı’nın ünlü mesire yerlerinden biri olan Veliefendi Çayırı’nın yanı başından geçen Çırpıcı Deresi , öteki de meşhur Kapadokyalı Aziz Ayios Mamas’a ithaf edilen Ayamama Çayı (ya da Aya Mama). Bu çayın hemen yanı başında ve bugünkü Ataköy 9 Mahallesi’nin bulunduğu yerde kalan Aziz Mamas’a atfedilen kutsal ayazmadan su almak için, eskiden azizin kutsal gününde Bakırköy Rumları, Baruthane Müdürlüğü’nden izin alırlar, faytonlarla gelip dualar ederler, su içer, su alıp götürürlerdi. II. Teodisius’un Bakırköy’de, Hebdomon’da diktirmiş olduğu anıtsal bir sütunun yazılı kaidesi, günümüzde Ayasofya Müzesi’nin ön bahçesinde sergileniyor…

Bugün Veliefendi Hipodromu’nun olduğu yerde Bizans ordusunun muazzam bir “Campus Martis”i, yani büyük bir talimgah ve karargah alanı vardı. Yine, Bakırköy Bez Fabrikası’nın arka tarafında, bu talimgah bütünü içinde yer alan, bugün hala bazı duvarları ayakta kalmış bir “Campus Tribunalis”, yani mahkeme binası bulunuyordu. Yine bu bölgede, Justinianus dönemine ait, Bizans’tan günümüze kalmış Fil Damı adı verilen açık hava sarnıcı bulunuyordu.

Bakırköy’ün Önemli Yapıları

Baruthane

Fransızların, III. Selim döneminde inşa ettikleri Baruthane-i Humayun’a ait binalardan birkaç tanesi günümüze kadar kalabildi. Bu Baruthane’nin tarihinde birçok infilak oldu.

Bugün Ataköy’ün olduğu yerde bulunan 3. Selim tarafından Fransızlar’a yaptırılan Yunus Emre Kültür Merkezi, Bakırköy Barut Fabrikası’nın binalarından bir tanesiydi.

O dönemden kalma Fransızlara ait karakol binalarından biri bugün Zirai donatım binası. Günümüzde Ataköy’de sahil yolu kesiminde kalan C Motelleri’nin civarında II. Mahmud döneminde yapılmış II. Mahmud’un Hünkâr Köşkü hâlâ ayakta duruyor. Bu köşkten başka Baruthane’den günümüze kalan bir başka yer de, Sheraton Oteli’nin bahçesinde, eskiden cephanenin saklandığı yeraltı tünelleri.

Veliefendi Hipodromu

Disiplinli at yarışları, ilk defa İzmir’de İngilizlerle birlikte bazı Levanten müteşebbisler başlatmışlardır. İstanbul’da Sipahi Ocağı’nın hemen kurulmasından sonra, 1910’lu yıllarda, Enver Paşa’nın himayesi altında düzenli olarak disiplinli at yarışları yapılmaya başlanır.

7.600 kişilik tribün kapasitesine sahip hipodrom, 596 dönüm arazi üzerine kuruldu. Şu anda bu komplekste, 2.020 metre uzunluğunda 27-36 metre eninde çim yarış pisti, 1870 metre uzunluğunda 17.5 -19 metre eninde sentetik yarış pisti, 1.730 metre uzunluğunda 16 – 17 metre eninde kum idman pisti, mevcut. Hipodrom alanında TJK Asli Üyeler Sosyal Eğitim Merkezi, İdari Binaları, Yarış Atları Hastanesi, Apranti Eğitim Merkezi, Satış mağazası, Müze ve Sergi salonu, 140 masalık piknik alanı, 1 çocuk bahçesi, çeşitli kafeteryalar ve otoparkı bulunuyor.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi

Akıl Hastanesi’ne dönüştürülmesinden çok daha önce Sultan Reşad tarafından Reşadiye Süvari Kışlası olarak yaptırılmış olan karargah binaları, o dönemde dikilmiş çam ağaçlarıyla, yine o dönemde askerlerin ibadet gereksinimi için inşa edilmiş cami günümüze kadar gelebildi.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bugün Ataköy’de bulunan kompleksi, savaş yıllarında kışla olarak kullanılıyordu. İstanbul’un işgali sırasında (1919) Fransızlar’ın “Jiffar” ordusu tarafından kullanılıp, Cumhuriyet’ten sonraki yıllarda kullanılmadığından dolayı yıprandı ve daha sonra onarımı yapıldı.

Mevcuttaki pavyon döşemeleri, tavanlar, bölmeler, banyolar, salonlar birer hastane servisi haline getirildi. O zamanki Toptaşı Bimarhanesi’nden seroloji, anatomi laboratuarları taşındı. Genel cerrahi, asabiye pavyonları ve röntgen dairesi kuruldu.

Ebuzziya Köşkü
Bakırköy’deki anılması gereken ünlü yapılardan biri de Ebüzziyalar’ın Köşkü. Bu köşk 1940’lı yıllarda yıkıldı. Ebüzziya ailesinin Bakırköy Mezarlığı’ndaki mezarları da, bundan kırk yıl kadar önce yapılan yol genişletme çalışmaları sırasında kayıboldu.

Florya Deniz Köşkü ve Atatürk Korusu

Florya, 19. yüzyılda avcıların uğradığı sönük bir bölge durumundaydı. Atatürk’ün buraya olan ilgisiyle önem kazanan Florya giderek yazlık bir dinlenme merkezine dönüştü.

Atatürk için İstanbul Belediyesi tarafından 1935 yılında mimar Seyfi Arkan’a projelendirilen köşk, yazlık bir konut olarak yapılldı ve aynı yıl 14 Ağustos tarihinde kullanıma açıldı.

Atatürk, 1936’da uzunca bir süre burada yaşamış, siyasal ve bilimsel toplantılar için köşkü özellikle kullanmış, aralarında İngiliz Kralı VIII. Edward ve Madam Simpson’un da bulunduğu kimi önemli konukları burada ağırlamıştı.

Florya’da ayrıca eski Ayastefonos Manastırına ait kalıntıların bulunduğu geniş alanda Atatürk’ün emriyle bir koruluk meydana getirildi. Çamların süslediği bir koruluğa Atatürk korusu adı verildi. Florya bahçesi de halka açık park olarak düzenlendi.

Bugün Milli Saraylar İdaresi’nin elinde Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak kullanılan Florya Deniz Köşkü’nün geniş bir salonu kütüphanesi dinlenme ve yatak odaları, banyosu var.

Florya Deniz Köşkü, bugün müze olarak kullanılıyor.

Sümerbank (Bakırköy Pamuklu Sanayi Müessesesi)

 

Sümerbank, Özel bütçenin temelini oluşturan Katma bütçeli idare uygulamasının başladığı 1933 yılında kurulmuş ticari nitelikte mal üreten bir kuruluştu. Tekstil sanayisi ile aynı anda banka konumundaydı.

11 Temmuz 1933 yılında Atatürk tarafından Sümerbank ismi verildi. Türkiye’de ilk modern tekstil kuruluşu olarak büyük bir üne kavuştu.

Bakırköy’de bulunan Sümarbank Fabrikası, yine o dönemin en önemli mimarlarından Sedad Hakkı Eldem tarafından tasarlandı.

Florya Kibrit Fabrikası

 

Florya ilçesinde, Menekşe sahili diye adlandırılan bölgede, Osmanlı’dan kalma bir kibrit fabrikası bulunuyor. Atıl durumda olan fabrika binası içinde, araba ve metal parçaları bulunuyor.

Ataköy Siteleri


Arkitekt Dergisi’nde Ataköy 1. kısım vaziyet planı

Ataköy 1. kısım, Türkiye’de uygulanmış ilk uydu kent projelerinden biri.


A tipi ev planları, Kaynak: Arkitekt Dergisi

Ataköy’deki sitelerin yapımı, Türkiye Emlak Kredi Bankası tarafından 1957 yılında başlandı. Ataköy 1. kısımın inşaatına 55 apartman bloğu ile başlandı. 3, 4, 5, 8 ve 13 kat olarak inşa edilen binalar, manzaradan en üst seviyede faydalanmak adına araziye yerleştirildi. Merkezinde bir çarşı ve garaj bulunuyor. Toplam alanın %80’inde inşaat gerçekleştirildi. Evlerin genişliği en az 110 metrekareydi. İnsanların birinci kısıma gösterdiği ilgiden sonra, Ataköy 2. kısmın inşaatına başlandı.


B tipi ev planları, Kaynak: Arkitekt Dergisi

İkinci kısımda evler daha ufaktı ve toplam arazinin %70’inde inşaat yapıldığından, 1. kısma göre daha ferahtı. Ataköy’de her site için farklı br bina tipi planlanıyordu. Bazısı, İ, K, L olarak adlandırılıyordu. Çünkü ev planlarının formu bu harfleri andırıyordu.


C tipi ev planları, Kaynak: Arkitekt Dergisi

Emlak Bankası’na ait bir proje olan Ataköy, bugün 11 kısıma yayılan apartman bloğu tarzındaki yapılarıyla, ortalama bir ilden fazla nüfusu barındıran bir yerleşim. İdari olarak Bakırköy sınırları içinde yer alan Ataköy, Yunus Emre Kültür Merkezi, Bakırköy Belediye Konservatuarı, Galleria Alışveriş Merkezi, Ataköy Marina, Atrium AVM gibi kurum ve merkezleri de içinde bulunduruyor.

Ataköy Plajı, Motel ve Kabinler

 
Ataköy Plajı, Kaynak: Arkitekt Dergisi

Ataköy Plajı, sitelerin yapımı ile birlikte 1958 yılında yapılmaya başlandı. Plaj, arazinin doğal ve topoğrafik özellikleri ile uyumlu. Plajda, soyunma odaları, kum sahaları, gazino ve park bulunuyor. Bu özellikleri ile Ataköy Plajı, döneminin en iyi plajlarından biri oldu.


Ataköy Moteli, Kaynak: Arkitekt Dergisi


Mantar kabinler, Kaynak: Arkitekt Dergisi

Plajın sonunda bulunan noktada ise yazlık motel ve mantar kabinler yapıldı. Moteller ikişer katlı ve 3’er blok halinde alana yayılıyor. 3 blokta 22 oda bulunuyor.

Moteller ve Ataköy Plajı arasındaki bölgede bulunan ağaçlardan dolayı burada mantar kabinler inşa edildi.

Florya Tesisleri

 
1970’lerde Florya Plajı


Florya Tesisleri, Kaynak: Arkitekt Dergisi

Florya Tesisileri, Turizm Bankası’nın da katılımıyla birlikte döneminin en büyük projelerinden biri oldu. Şehircilik projesi, Sedad Hakkı Eldem tarafından, bina projeleri ise, yine Sedad Hakkı Eldem ve Orhan Çakmakçıoğlu tarafından hazırlandı. Proje, 1956 yılında onaylanmış olup, binaların tamamı aynı anda inşa edilemedi. Proje uygulamasının tamamen rastgele olduğu söyleniyor ve eleştirliyor. Birinci otelin inşası yarım bırakılınca, burayı belediye devraldı ve kendine göre birtakım değişiklikler yaptı. Bu değişiklikler de o dönemki imar planına aykırıydı.

Florya tesislerinin içinde, plaj, kabinler, gazino, kamp alanı, lokanta, idari ve sosyal tesisler bulunuyordu.

Tesisler, Florya istasyonundan doğuya doğru en yüksek kızımda bulunuyordu. Tesislere, demiryoluna pararlel bir dahili asfalt yol ile geliniyordu.

Yeşilköy Havalimanı



1924 yılında, Türkiye’de ilk hava ulaşımının başlatıldığı havalimanı, 1953 yılında da uluslararası hava trafiğine açıldı.

1930’lu yıllarda önce askeri amaçlara hizmet eden İstanbul’un ilk hava terminali 1938’de İstanbul-Ankara seferlerinin başlamasıyla sivil amaçlı havacılığa açılmış oldu. 1944’ten sonra Amerikan Westinghouse-IG White firmasıyla yapılan bir anlaşmaya göre 1949-1953 arasında uluslararası normlarda inşa edildi. 12.000 m²’lik bir alanı kaplayan bu meydan tesisleri hem iç, hem dış seferler için hizmet eden bir terminal binası, 2300 m uzunluğunda bir pist, bir hangar ve servis yapılarından oluşuyordu. 1957’de uluslararası seferlerde jet uçaklarının kullanılmaya başlanması, alanın kullanımını kısıtladı.

1975-1983 arasındaki inşaat çalışmalarıyla 1.271 hektarlık bir alana yapılan, Hayati Tabanlıoğlu’nun tasarladığı ek terminal binası ve 3000 m uzunluğundaki ikinci pist ile yolcu kapasitesi arttırıldı. Bu gelişmelere rağmen turizmin giderek artan yoğunluğu, havayollarının, özellikle “charter” seferlerini tercih etmeye başlaması ve THY ile özel uçak trafiğinin artışı, havaalanı terminalinin yolcu kapasitesinin 1980’li yılların sonunda yetersiz kalmasına yol açtı. Yolcu terminallerinin kapasitesinin önemli ölçüde arttırılarak hemen hemen iki katına çıkarılmasına karşın, Atatürk Havalimanı hava ulaşımının ağırlığını taşımaktan çok uzak kaldı. 1993’te yolcu salonları, yapılan değişikliklerle iki katına çıkarıldı. İstanbul’a eski çevreyolu ile bağlanan Atatürk havalimanı TEM ve Marmara kıyısından gelen yollar da, geliştirililerek üçüncü bir yol bağlandı.

1998-2000 arasında yap-işlet-devret modeline dayanılarak Tepe-Akfen-Vie (TAV) tarafından sürdürülen inşaat çalışmalarında dış hatlar terminali geliştirildi.

Galleria

 
Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi olan Galleria Ataköy’ün girişinde sahilde bulunuyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın desteğiyle inşasına başlanan alışveriş merkezi, Amerika Teksas’ta bulunan Houston Galleria Alışveriş Merkezi’nden ilham alınarak tasarlanmış. Hayati Tabanlıoğlu tarafından tasarlanan Galleria, 1988 yılında resmen açıldı.

Galleria, 80’lerin sonunda Türkiye’nin değişen yüzü oldu. Türkiye’nin modern hayat simgesi haline gelen yapı, restoranları, kafeleri, geniş yelpazede sattığı ürünlerle Türkiye’nin en popüler mekanlarından biri haline geldi. Şehrin her yerinden haftasonları insanlar buraya akın akın gelmeye başladılar. Ataköy Marina ve Atatürk Havalimanı’na olan yakınlığı nedeniyle de, ayrıca turistlerin de ilgi odağı haline geldi.

Galleria, bugün neredeyse her ay açılan yeni alışveriş merkezlerinin ilk başlangıç noktası oldu.

Etiketler

Bir yanıt yazın