“Erişilebilirlik Utancı Tüm Siyasilerin ve Belediye Başkanlarınındır”

Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcu, erişilebilirlik ile ilgili yasal düzenlemelerin sonlanmasına tam 1 sene kala, yapılmayan düzenlemeleri ve sorumlularını kaleme aldı.

Mimari erişilebilirlik konusunda 2004 yılından beri ertelene ertelene günümüze kadar gelen siyasal bir süreç var önümüzde. Kamu binalarının – kapsam, ilerleyen süreçte umuma hizmet veren bina, açık alan ve toplu taşıma araçları olarak genişletildi – engelli erişimine uygun olarak yeniden ele alınmasını, gerekli değişikliklerin yapılmasını öngören genelgelerin, yönetmeliklerin uygulanışının nitelik ve nicelik açısından ne yazık ki yerlerde olmasının 10. yılını anıyoruz. (Yasal sürecin mimari erişilebilirlik açısından irdelendiği yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.)

Tabii ki istenilen sonuca erişilmeyeceğinin bilincinde insanlar olarak da yasal düzlemde son seneye girdiğimizi tüm yetkililere hatırlatmakta fayda var.

Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Adem Kuyumcu’nun bu utancın 10. yıldönümünde yayınladığı metini aşağıda okuyabilirsiniz:

Engellilerin başka birine bağımlı olmadan hayatın her alanına katılımları anaysal haktır. İnsanlık onurudur. 

Engellilerin hayata katılımı için gereken mimari ve fiziki düzenlemelerin yapılması ve TSE standartlarını belirleyen kanunun çıktığı tarihten bu yana 9 yıl geçti 10.yıla bugün girdik. 09 Temmuz 2014.
Yerel idareciler ve belediyeler KANUNLARI uygulamak için göreve getirilir ve halkın ödediği vergilerle maaş alırlar,makam sahibi olurlar.
Belediye başkanları ve çalışanların engelleri kaldırmak yerine engellilerin evde hapsolmasına sebep olan ENGEL KOYAN ZİHNİYETLERİ yüzünden hayat engelliler için ev hapsinden ibaret olmuştur.
Kanunlar ve tse standartları açıkça bellidir ve çözüm ise uygulamaktır. Belediye başkanının ve çalışanlarının görevidir.
Engellilerin hayata katılımı sosyal sorumluluk değildir, kanunla kazanılmış haktır ve uygulama zorunluluğu vardır.
Belediye başkanları ve ilgili çalışanlar her seçimden sonra konuyu çözeceklerine dair çalıştaylar, paylaşım toplantıları yaparlar. Engelliler ve aileleri ile ilgili konulara hak olarak değil sosyal yardım olarak bakmakta, acıma kökenli çalışmalar yapmaktadırlar.
Ortada kanun var ancak yok sayıp sözde çözüme ulaşma etkinlikleri yaparlar bunlar kocaman yalanlardır. Tek ve kesin çözüm kanunların uygulanmasıdır.
Hükümet çıkardığı kanunları kendi belediyelerine dahi uygulatamıyor, muhalefet partili belediyeler ise konuya ilgi bile göstermiyor. Bu konuda siyasi partiler bir birlerinden kara dırlar. Bu nedenle de konuyla ilgili olarak bir birlerini suçlamıyorlar.
İş birlikçi konfederasyonların katkısı ile kanunun süreci uzatılmış, takibi de yapılamaz olmuştur.
Kurulan erişilebilirlik komisyonları ise konuya hakim olmayan kişilerden oluşmakta, engelliler komisyonlarda çoğunlukta olması gerekirken bir yada 2 kişi ile temsil edilmektedir.
Belediyeler bakanlık belediye ye ceza kesemez düşüncesiyle rahat hareket etmektedirler.
Ulaşılabilirlik – Erişilebilirlik çalışmalarında denetim bağımsız sivil toplum kuruluşları tarafından yapılmalı, uygulamaları yapmayan ve yanlış yapan belediye başkanına ve ilgili birim amirine kişisel cezalar verilmelidir.
Engeller uygulayıcıların zihniyetlerinin değişmesi ile mümkün olacaktır.

Etiketler

Bir yanıt yazın