Doğan Tekeli-Sami Sisa Tasarımı Yapı ve Kredi Bankası Apartmanı Yenileniyor

Projesi, Yapı ve Kredi Bankası Emekli Sandığı Vakfı tarafından 1972 yılında açılan sınırlı yarışma sonucu elde edilen Yapı ve Kredi Bankası Apartmanı Bilgili Holding tarafından yenileniyor.

Yenileme projesi Tanju Özelgin tarafından hazırlanan binanın ismi VK108 olarak değiştiriliyor.


Kaynak: http://www.vk108.com

Eski ismiyle Yapı ve Kredi Bankası Apartmanı yeni ismiyle VK108’de bulunan farklı fonksiyona ve büyüklüğe sahip 121 birim, 21 kata yayılacak. Yaklaşık 5.000 metrekare büyüklüğündeki arazinin 3.750 metrekaresi sert ve yumuşak peyzaj alanı olarak düzenlenecek. Projenin web sitesinde, binada yer alan mekanların güncel ihtiyaçlara olanak tanıyacak şekilde yeniden kurgulanacağı yazıyor.


Vaziyet Planı

Yapı ve Kredi Bankası Apartmanı


Fotoğraf: Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı

Valikonağı Caddesi’nin sonuçlandığı noktada, yoldan yaklaşık 25 m aşağıdaki arsa için 1972 yılında açılan sınırlı yarışma sonucu elde edilen proje, 1975 yılında tamamlanmış. Arsanın içinde bulunduğu çevre göz önüne alınarak daha çok yüksek gelir gruplarına yönelik konut ve otoparkın oldukça uzun süre talep yaratacağı düşünülmüş ve yarışmaya sunulan proje buna göre tasarlanmış.

Binanın tamamlanmasından 3 sene sonra Arkitekt Dergisi’nde yayınlanan söyleşide*, projenin müellifleri Doğan Tekeli ve Sami Sisa, Selçuk Batur’a yarışma süreci, önerdikleri program ve o zamanki güncel durumuna dair şu bilgileri vermiş:


Vaziyet Planı
Kaynak: Arkitekt

Proje ya da yarışma öncesi durum üzerine bilgi verebilir misiniz?

Bu biraz uzunca bir öykü. Yaklaşık 6 000 m2 yüzölçümündeki bu çok eğimli arsa DP dönemi ileri gelenlerinin kurduğu Yüksel Yapı Kooperatifi’nin imiş. Burası için Prof. Emin Onat bir proje yapmış, hatta yapının temelleri atılmıştı. O günlerde İstanbul’un en yüksek binası olacak bu yapının maket fotoğraflarının gazetelerde yayınlandığını hatırlıyoruz. 27 Mayıs Devrimi’nden sonra kooperatif dağılmış olacak. Arsa sonradan bir müteahhide, ondan da Yapı ve Kredi Bankası Emekli Sandığı Vakfı’na devrolunmuş. Vakıf arsada gelir getirici bir tesis inşaasını kararlaştırdığında, Valikonağı Caddesini aşağıya bağlayacak yeni bir yol tasarlandığı, bu yolun temeli atılmış yapıya değdiği görülmüş. İmar Müdürlüğünce burası için eski yapının yüksekliği aynen tanınmak üzere yeni bir blok etüdü istenmiş. Bunun üzerine Vakıf yeni projenin sınırlı yarışma yolu ile elde edilmesini düşünmüş.

Siz nasıl bir program önerdiniz? 

Konut ve otopark. Biraz açalım bunu. İstanbul’un gelişme hızı içinde özellikle yoğun konut bölgesi olan burada zamana ve değişime dayanabilecek, geçerliğini yitirmeyecek işlevlerin bu ikisi olabileceğini düşündük. Sinema, sauna, lokanta vb. işlevlerin zaman içinde nasıl bir gelişme ya da düşmeyle karşı karşıya kalabileceğini kestirebilmek çok güçtü. Oysa arsanın içinde bulunduğu çevre de düşünülürse, daha çok yüksek gelir gruplarına dönük konut birimleri ve otopark zamana dayanır elemanlar olarak görünüyordu. Zaten otopark bu tür konut birimleri için bir zorunluktu. Nitekim bugün hem konutları kullananlar, hem çevrede yaşayanlarc kullanılmaktadır.


Fotoğraf: Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı

Yapının bitiminden bu yana üç yıl geçmiş. Şimdi geriye baktığınızda bu arada malsahibi vakfın ve yapının kiracılarının, tepkilerini de gördükten sonra, ayrıca yapıyı projelendirdiğiniz yıldan bu yana geçen deneyimlerinizin ışığında altı yıl öncesine baktığınızda neler görüyorsunuz? 

Daha açık sorayım: Kendi yapınızı kendiniz eleştirir misiniz? Altı yıl sonra geriye bakıp “keşke şöyle yapsaydık” dediğiniz noktalar var mı? Mimari çözümler açısından elbette. Bir de, belki doğrudan sizin sorumluluğunuzda olmayan tesisat, ısıtma, işletme gibi konularda hiç pürüz çıktı mı ortaya?

Planlama, işlevsel ilişkiler, ve strüktür bakımından ciddi bir sorun görünmüyor. Bugün projelendirmeydik birim konut planında, genel giriş, ulaşım vb. konularda bir değişiklik düşünmezdik. Bununla beraber can sıkıcı noktalar da yok değil. Örneğin çatıda asansör kulelerini birleştiren teras plağı, bu kulelerin plastik etkisini hayli azalttı. Bir başka üzücü nokta, arka cephenin hafifçe kuzeybatıya dönük olması nedeniyle yazın günün belirli saatlerinde bu cephedeki yatak odalarının güneşten rahatsız olması. Gerçi bu cephede parapetler daha yüksek tutulmuş küçültülmüştür. Ama, doğramaları bu cephede de dâha geriye alarak, hatta daha büyük sağırlıklar düzenleyerek hem güneş kontrolü sağlanabilir, hem de mimari açıdan daha plastik bir etki yaratılması olanağı bulunabilirdi.

*Sayı: 1978-03 (371), Sayfa: 84-90

Etiketler

Bir yanıt yazın