Doğan Tekeli İMÇ’nin Hikayesini Anlatıyor

Doğan Tekeli, kitabı "Mimarlık: Zor Sanat"ta meslek hayatı boyunca yaşadığı anıları anlatıyor, bunlardan biri de İstanbul Manifaturacılar Çarşısı.

“Yaşadığımız kentin caddelerinde, sokaklarında yürürken, önlerinden geçip gittiğimiz yapıların, pek çoğunun farkına varmayız. Arada bir gözümüze çarpanların da ne zaman, ne zorluklarla, kimler tarafından inşa edildiklerini düşünmeyiz.” diyerek başlıyor sözlerine Tekeli, kitabı “Mimarlık: Zor Sanat”ta.

60 yıllık meslek hayatında biriktirdiği anılarını paylaşan Doğan Tekeli İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni kazanışından günümüze kadar yaşadığı hikayeleri samimi bir dil ile anlatıyor.

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı
“Çarşı ile ilgili şehircilik yarışması sırasında 27-28 yaşlarında genç bir mimarken, yapı tamamlandığında artık orta yaşlı sayılıyordum.”

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın hikayesi Türkiye’nin siyasi krizlerle dolu bir döneminde, 1957 yılında açılan şehircilik yarışması ile başlıyor. 1958 yılında sonuçlanan yarışmada Doğan Tekeli, Sami Sisa, Metin Hepgüler ekibi üçüncü oluyor.

Şehircilik yarışmasının Jüri Raporu’nda üçüncü olan projeleri için aşağıdaki kritik yer alıyor.

“Yine Atatürk Bulvarını Süleymaniye eteklerine bağlayan trafik yolu hatası ve yukarıdaki mesken sahasının sirkülasyon meselelerinin halledilmemiş olması bu projede de mevcut olmakla beraber, bütün sahanın etüdü hususunda bir gayret sarfedildiği müşade edilmiş ve program çerçevesi içerisinde bütün dükkanları sığdırmış olmakla beraber umumiyetle biraz sert bir kompozisyon ve Süleymaniye bakımından fazla büyük kitleler tertip etmesi buna mukabil yüksek bloklar arasında geniş ve alçak kitleler halletmesi ve Şebsefa Hatun Camii civarında büyükçe bir görüş yeri temin etmesi bu projenin lehinde bulunmuştur.”


Şehircilik Yarışması, Vaziyet Planı

Sonrasında Manifaturacılar Kooperatifi ikinci bir yarışma açıyor. Deneyimli ve tanınmış mimarlık büroları ve şehircilik yarışmasında ilk üç dereceyi kazanan mimarlardan oluşan on iki yarışmacının katıldığı yarışmada birincilik ödülü Tekeli, Sisa ve Hepgüler’in oluyor. Sonrasında ise uzun bir süreç bekliyor genç ekibi.


Unkapanı Görünüşü


Avludan Perspektif

Yarışmadan Uygulamaya İMÇ
Uygulama projeleri ve mesleki kontrollük işi için 1.150.000 TL isterlerken, manifatura tüccarlarının sıkı pazarlığı ve projeyi yapma istekleriyle 3 ay süren pazarlıklar sonucu 450.000 TL’ye anlaşıyorlar. Pazarlık sürecinde manifaturacılar yarışmaya davet edilen diğer bürolardan da fiyat alıyorlar. Yarışmada ikinci olan Emin Onat, işin birinci olana verilmesi gerektiğini söyleyerek fiyat vermeyi reddediyor.

Uygulama projeleri çizilmeye başlanıyor. Projenin onay sürecinde arazi içerisinde 6-7 mezar bulunduğu, bu mezarların da İstanbul’un ilk kadısı, belediye reisi, Fatih’in hocası Hızır Bey’e, Katip Çelebi’ye ait olduğu ortaya çıkıyor. Proje mezarlar için özel bir avlu düzenlenerek revize ediliyor.

1960 yılı geliyor ve 27 Mayıs İhtilali ile projenin onay süreci uzuyor. Belediyenin fen-imar işleri ile ilgili başkan yardımcısıyla görüşmeye gittiklerinde yarışmaya davet edilmeyen meslektaşların, akademisyenlerin, arkadaşların projeye karşı olduklarını ve çarşı inşaatının ihbar edildiğini öğreniyorlar.

İhbarlara itibar edilmiyor ve çarşı inşaatına onay çıkıyor.

Sonrasında altı buçuk yıl süren mesleki kontrollük ve uygulama süreci başlıyor. Bu süreçte tasarım ekibi yarışmalara girmeye devam ediyor ve birkaç önemli proje yarışmasında birinci oluyorlar.

Malzeme seçimi gibi kararların yıllarca sürdüğünü, fakat işvereni ikna ederek önerilerinin kabul gördüğünü yazıyor Doğan Tekeli.

Tekeli, kompleksin Türkiye’de bir defada yapılan en büyük çarşı olduğunu belirtirken, çarşının belirli yerlerinde İstanbul’u ve ticareti simgeleyen panolar, heykelimsi su öğeleri yerleştirilmesini istiyor ve harekete geçiyor. Davetli bir yarışma sonucu Kuzgun Acar, Ali Teoman Germaner, Yavuz Görey, Füreya Koral, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Nedim Günsur çağdaş Türk sanatıyla çarşıyı zenginleştirecek sanatçılar olarak seçiliyorlar.

Açılış
1967 yılının Eylül ayı, Manifaturacılar Çarşısı büyük bir törenle açılıyor. Davetliler, çarşıdaki dükkan sahipleri, törenin yapıldığı birinci blok avlusu tamamen doluyor.

“Kooperatif başkanı ile Başbakan Süleyman Demirel konuştular. Usulen emeği geçenlere teşekkür ettiler. Ama gerçekten güçlüklerle dolu arsada, bu başarılı yapıyı, yarışma kazanarak, zarar ederek, yıllarca çalışıp tamamlayan mimarlar, ülkemizde alışıldığı gibi, akla gelmedi. Başbakan kurdeleyi kesip çarşıyı gezdi. Bizse içinde kaybolduğumuz kalabalıktan güçlükle sıyrılıp büroya döndük.”

Doğan Tekeli, çarşının açılışında mimarlarının hatırlanmayışına çok fazla alınmadığını fakat o günden sonra büyük yapılarının açılış törenlerine pek gitmemeye çalıştığını belirtiyor.

Çarşının hayata geçmesi ile birlikte, binaların cephesi ve pencere doğramaları hasar görüyor, traverten kaplamalar yeşile, kırmızıya boyanıyor, dükkan tabelalarının karmaşa yaratmasıyla, projenin mimarları durumu kurtarmak ümidiyle yapının özgün haline döndürülmesi için ihtarname çekiyorlar. Sonrasında süreç mahkemeye taşınıyor. Mahkeme sonucunda yapının güzel sanat eseri olduğuna, yapılan değişikliklerin tümüyle kaldırılmasına karar veriliyor. Fakat telif haklarına aykırı müdahaleleri mal sahibinin kaldırmadığı durumda, hak sahibinin kendi imkanlarıyla kaldırması gerektiği sonra da mahkeme kararıyla yaptığı harcamaları icra vasıtasıyla tahsil etmesi gerektiğini öğrenip, harekete geçemiyorlar. Çarşı ancak rengarenk duvarlarından arındırılıp bugünkü haline dönüştürülebiliyor.

Kitabın içindeki bölümün sonunda çarşının geleceğine dair endişeler yer alıyor. İBB tarafından yapılan imar planında çarşı bloklarının üzerinde “prestij konut bölgesi” yazıyor, planın o bölümünün iptali için başvuruyorlar. Tekeli, plana göre elde kalan birkaç eski ahşap bina ile son yıllarda inşa edilen çirkin beton binalar yıkılacak, depreme dayanıklı olmaları için çelik karkasla, yeniden ve Osmanlı üslubu ile ahşap kaplanarak inşa edeceklermiş diyor. 

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı döneminin özelliklerini her detayında, üzerinde ve içerisinde bulunanan sanat eserlerine kadar yansıtabilen Türk mimarlık tarihi için çok önemli bir eser. “Mimarlık: Zor Sanat” 60 yıllık acı tatlı anıların çok içten hikayelerin anlatıldığı kesinlikle okunması gereken bir kitap, Çarşı’nın hikayesi de bunlardan bir tanesi.

Çarşıda eserleri bulunan sanatçılar:
Bedri Rahmi Eyüboğlu (Mozaik pano)
Eren Eyüboğlu (Mozaik pano)
Nedim Günsür (Mozaik pano)
Füreya Koral (Seramik pano)
Sadi Diren (Seramik pano)
Yavuz Görey (Dekoratif plastik)
Kuzgun Acar (Kabartma)
Teoman Germaner (Kabartma)

Kaynaklar:
Tekeli, D., Mimarlık:Zor Sanat, Yapı Kredi Yayınevi, 2012
http://www.imc.org.tr/
http://dergi.mo.org.tr/dergiler/2/232/3213.pdf
Arkitekt Dergisi 1958 No 291
Uğur Tanyeli; “Doğan Tekeli – Sami Sisa”, Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1994. 

Etiketler

1 Yorum

  • mehmet-152 says:

    Bugün İstanbul’un karşı karşıya olduğu sorunlardan biri inşaatlarına onay verilen projelerin altında nasıl bir tarih olduğunun tam bilinememesi. Projenin tarihi silüete uyum sağlaması önemli ancak konunun görülebilen boyutu. Burada, arazi içinde bulunduğu ifade edilen mezarlardan başka, Manifaturacılar Çarşısı İnşaatı sırasında tespit edilen sarnıç ve bir de Unkapanı sarnıcından bahseden bir yazı var mesela: Ekrem Yücel’in, Arkitekt Dergisinin, 326. sayısında, Bizans Sarnıçları ile ilgili bir yazısı buna yer veriyor. Kanımca, bu bölgenin yer altı mirasına yönelik çalışmaları olan tarihçilerin değerlendirmelerini de bilmek ayrıca aydınlatıcı olabilirdi. Zemininde tarihsel katmanlar barındıran bir bölgede, büyük ölçekli yapı kitleleri yapmak ya da yapmamak, ciddi bir soru. Mehmet Çağlayan.

Bir yanıt yazın