Christiania: Özgürlüklerin Sınırını Kendisi Çiziyor

21. yüzyıl için adeta ütopya şehir olan Christiania, İstanbul'da hem uygulamaya konan yasaklara hem de çevresine zarar veren ve özgürlüklerle bağdaşmayan kontrolsüz davranışlara karşı kendi kendini denetleyebilen ve yönetebilen çarpıcı bir model sunuyor.

Şu sıralar Beyoğlu, gerek eğlence yaşamına gerekse sokak etkinliklerine getirilen yasaklarla çalkalanıyor. Bu yasaklar en çok mekan işletmecilerini, sokak sanatçılarını ve gençleri etkiliyor. Asmalımescit’teki sandalye yasağının ardından, sokak müzisyenlerine getirilen yasaklar ve müzisyenler için izin belgesi zorunluluğu sokak yaşamını, şehrin çeşitliliğini yok ederken farklı kesimleri, farklı tercihleri bir şekilde tehcir ediyor.

Bir yandan mahalle sakinleri, ticari konaklama birimleri semtteki gürültüden, kargaşadan, kavga ve taciz olaylarından rahatsızlık duyuyor. Kuşkusuz ki bu duruma bir orta yol bulmak gerekiyor ancak yasaklar bu orta yol için uygun bir çözüm değil. Bazılarımızın hakları uygulamaya konan yasaklar sonucu ihlal ediliyor. Ancak kabul etmek gerekiyor ki makul bir düzenleme getirilmediği ve duruma müdahale edilmediği takdirde semti 7/24 kullananların da hakları ihlal edilmiş oluyor.

Yaşanan bu olaylar sadece İstanbul’a, Beyoğlu’na özgü değil. Dünyanın birçok şehrinde, özellikle Beyoğlu gibi hem sanat hem de eğlence sektörü açısından küresel önem taşıyan semtlerde de benzer sorunlar yaşanıyor. Farklı kesimlerin farklı ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve bu ihtiyaçlar karşılanırken taraflar arasında uzlaşmanın sağlanabilmesi için Avrupa’da çeşitli politikalar ve uygulamalar geliştirilmiş. Uygulamalardan biri Kopenhag’da gerçekleştirilmiş. Bu oldukça özgürlükçü ve marjinal uygulamanın merkezi ise Kopenhag’ın Christiania bölgesi.

Christiania aslında 17. yüzyılda Kral IV. Christian tarafından askeri bir merkez olarak kurulmuş. 2. Dünya Savaşı esnasında da kışla olarak kullanılan bölge 1971 yılında aktivist gazeteci Jacob Ludvigsen önderliğindeki bir grup hippi ve gecekonducunun çabalarıyla özerk bir bölge haline getirilmiş. Christiania, Danimarka dolayısıyla da Kopenhag için geçerli olan birçok yasadan, kuraldan, mülkiyet hakkından bağımsız olarak alternatif bir yaşam tarzına ev sahipliği yapıyor.

Oldukça büyük bir park olan Christiania’ya ulaşım metroyla sağlanabiliyor ve Christianshavn’daki metro istasyonu ile arasındaki uzaklık 6 dakikalık yürüme mesafesinde. Ayrıca şehir merkezinden her 10 dakikada bir kalkan ve parkın tam kapısının önünde duran otobüslerle de ulaşımınızı sağlayabiliyorsunuz. Otomobil ile giriş yapılamayan bölgede bisiklet kullanımı oldukça yaygın.

Christiania daha kuruluş aşamasında otomobil yasağını ilan etmiş. Yasağa bağlı olarak oldukça yaygın olan bisiklet kullanımı, bölgenin ilk ticarethanesinin kurulmasına da vesile olmuş. Bir demirhane olan bu ticarethane, Christiania’da 70’li ve 80’li yıllarda 10.000’den fazla bisiklet üretmiş. 1980’lerin ortasında gerçekleştirilen atölye çalışmasında Lars Engström ilk Christiania bisikletini tasarlamış. Elde edilen büyük başarının ardından bölge şirket için yetersiz gelmeye başlamış ve şirket 1989 yılında Bornholm’a taşınmış.

Bir zamanlar kışla olan bu parkın içinde askeri binalardan, gecekondu ve kulübelere kadar yüzlerce bina yer alıyor ve hepsi de farklı biçimleri, tarzları, renkleri ile kendi hikayelerini, karakterlerini taşıyor. Bu açıdan kendine özgü ve her türlü yeniliğe, çeşitliliğe açık bir mimariye sahip. Göçmenler, bohemler ve hippiler ülkesi olan Christiania’da herkes kendi elektriğini üretebiliyor, barışı ve iç huzuru arayanların yoga ve meditasyon yapabilmeleri için büyük merkezler bulunuyor. Bölgede kimyasal uyuşturucular kesinlikle yasak ancak marihuana gibi organik uyuşturucular serbest. Bu sayede kent merkezinde sürekli bir paranoya içinde yaşayan ve kendini güvensiz hisseden uyuşturucu ot içicileri burada kendileri için uygun bir yer bulabiliyor. Buradaki sahneler hem tiyatro gruplarına hem de müzisyenlere sanatlarını icra edebilecekleri bir platform sunuyor.

Christiania özerk bir bölge haline geldiğinden bu yana, yasalardan bağımsız olması, hafif uyuşturucuların serbest bırakılması, sosyal konut ve çocuk bakımı gibi devlet destekli uygulamaların oldukça uyguna sağlanması gibi nedenlerden ötürü devlet görevlileri ile sürekli karşı karşıya geliyor. Oysaki Christiania, herhangi bir sorun karşısında herkesin katılım gösterebileceği ve ortak bir kararda mutabık olabileceği uyuma sahip ve bu açıdan devlet görevlilerine ya da kanunlara ihtiyaç duymuyor. Buna örnek olarak, 1980’li yıllarda kimyasal uyuşturucu kullanımının bölge sakinlerince masaya yatırılması ve yasaklanması gösterilebilir. Christiania, insanların hayatta kalmak için alternatif yöntemleri ve yeni yaşam biçimlerini keşfedebilecekleri bir ortam sunuyor. Bu ortama hakim olan yaşam tarzı sosyalizmin niteliklerinden çok bireyci nitelikler taşıyor ama toplum odaklı olma niteliğinden ödün vermiyor.

Son zamanlarda Danimarka hükümeti Christiania’yı normalleştirmek için büyük bir baskı uyguluyor ancak karşılaştığı direnç de aynı ölçüde büyük. Christiania sakinlerine göre merkez sağdan olan hükümetin bu tutumunun altındaki esas nedeni bölgenin arsa değeri ve emlak geliştiricilerin gözlerini buraya dikmesi. Farklı kaynaklardan elde edilen bilgiye göre ise metrekare başına teklif edilen ücret 18 Euro.

Son zamanlarda üzerinde bulunan baskıya rağmen “Özgür Şehir Christiania” tanıdığı özgürlükler, sunduğu olanaklar ile sadece bohemlerin, hippilerin ve sanatçıların değil turistlerin de oldukça ilgisini çekiyor. Eğer birgün yolunuz Christiania’ya düşerse Danimarka’nın alternatif kültürel ve eğlence yaşamına tanık olabileceğiniz yerlerden bazıları hem bir jazz kulübü hem de bir çocuk tiyatrosu olan Christiania Jazzclub, Metallica, Bob Dylan ve Rage Against the Machine gibi dünyanın önde gelen müzik gruplarına ev sahipliği yapan, 1500 kişilik kapasitesi ile Christiania’nın en büyük konser alanı olan The Grey Hall ve bir paten topluluğu tarafından kurulan, Hawaii resimleri ve hamaklar ile oldukça egzotik bir atmosfere sahip paten rampası ALIS in Wonderland. Acıktığınızda ise, eğer vejeteryansanız çok şanslısınız çünkü burada bulabileceklerinizin Danimarka’nın belki de en iyi vejeteryan yemekleri olduğu söyleniyor. Konaklama konusu ise biraz sıkıntılı çünkü Christiania’da otel ya da pansiyon yok ancak gidenler, Christiania vatandaşlarının arkadaş canlısı konuklara uygun fiyata yatacak yer sağlamaktan ve hikayelerini onlarla paylaşmaktan kesinlikle kaçınmadığını söylüyor.

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın