AVM’ler üzerine

AVM’leri gezerim. Alışveriş duygumu tatmin etmekten öte, oradaki eksikleri görmek, yapılabilecekleri saptayabilmektir amacım.
Günümüz insanının hızlı ve yoğun yaşamını kolaylaştıran yanını inkâr edemeyiz. Tüketim çılgınlığını körüklediği gerçeğini de unutmayalım.

Sanatla AVM’nin ilişkileri üzerine, orada çalışan herkesin düşünmesini öneririm.
Merkezlerde sinema salonlarının işlevine inanıyorum. Birçok filmi güzel salonlarda seyredebiliyoruz.
Bazılarında tiyatro salonlarının olması, salonsuz İstanbul’da bazı tiyatroların oyun sahnelemesini mümkün kılıyor.

Yazının konusu değil ama, salonsuzluk tiyatroculara göçebelik hayatı yaşatıyor.
Peki özellikle yağmurlu ve soğuk havalarda koca günü AVM’lerde geçirenlere sanatın başka dallarını da sunmak mümkün değil mi?

Bu merkezlerde kitapçı zincirlerinin bulunması kitap satışı ve kitap okurunun artmasına yardımcı oluyor.

O kitapçıları gezerken edindiğim bir gözlemi yazmalıyım.
Anne, baba, çocuk birlikte kitapçıya girdiklerinde hepsi kendi seçecekleri rafın önünde duruyorlar.
Yıllar önce çocuk kitapları ayrı bir bölümde değildi, böyle zengin bir liste yoktu.
Gerçi bazı kitapçılarda okuma koltukları bulunuyor. Gelenlerin alacağı kitabın birkaç sayfasını okumak istemelerini olağan bir okur arzusu olarak karşılıyorum.
Benim bu merkezler için önerim, görsel sanatlara yer vermeleri. Daha önce de bu konuya değinmiştim.

Bazı koridorlara fotoğraflar, tablolar asılabilir. Türk resmi, fotoğrafçılığı tanıtılabilir.
Bu yapıtlar gelip geçerken göze takılsa bile yararı vardır.
Bir bütün gün içinde bunlara bakan olur.

Günümüzde her yerde, her mekânda sanata yer vermeli.
AVM’lerin işlevine bir de bu açıdan bakılmalı.

Etiketler

Bir yanıt yazın