Arkitera Gezgini, Moskova ve St.Petersburg Gezilerini Anlattı

Ahmet Can Karakadılar Haziran ayında yaptığı 11 günlük Rusya gezisini, 12 Ekim Perşembe günü, ODTÜ Mimarlık Amfisi'nde yaptığı bir sunumla anlattı.

Bu yıl Geberit sponsorluğunda düzenlenen ve teması “Zaman Geçer…” olarak belirlenen Seyahat Bursu 2017’nin kazananı Ahmet Can Karakadılar, “Zaman geçer; fikirler, binalar, şehirler, ideolojiler, anılar, deneyimler kalır.” anlayışıyla yaptığı Moskova ve St. Petersburg gezisini ODTÜ Mimarlık Amfisi’nde yaptığı bir sunumla takipçilerine anlattı.

“Zaman Geçer…” temasını ilk duyduğunda zaten çok ilgi duyduğu Sovyet mimarisini irdelemeyi düşünen Ahmet Can, geçen zaman ile birlikte ayakta kalan binaların yanı sıra binaları şekillendiren ideolojilerin de kaldığını ve bunların izini sürdüğünü söyledi.

Bolşevik İhtilali’nin 100. yıldönümünde, ihtilalin Sovyet mimarisine etkilerini anlatarak başladığı sunumunda, Ekim Devrimi ve onunla gelen sosyal, toplumcu, yeni bir ulus yaratma çabası ve yapıcı (konstrüktivist) anlayışın dönem içindeki etkilerine ve değişimlerine değindi. İdeolojik olarak eskiyi reddeden devrimin, mimarinin değişiminde büyük bir rol oynadığını söyledi. Avangard Rus Mimarisi, Stalinist Mimarlık, Modern Sovyet Mimarisi ve günümüz çağdaş mimarlığının izlerini Moskova ve St.Petersburg’daki örnekleri üzerinden dinleyicilere aktardı.

Vladimir Tatlin, Vladimir Shukhov, Kazimir Malevich, Yakov Chernikhov gibi önemli isimlerinin yapıtları üzerinden Sovyet mimarisini dönem dönem inceleyen Ahmet Can, savaş sonrası Rusya’nın inşaat sektöründe yeni ve farklı düşünen mimarlar aradığını, bunun da okullardaki genç mimarlık öğrencilerini cesaretlendirdiğini; kütle-yüzey-mekan-oran-ritim gibi mimari tasarım öğelerinin aydınlatılmasının da yeni okulların kendine özgü karakterinin oluşturulmasında belirleyici olduğunu söyledi.


Daha sonra Moisei Ginzburg’un Narkomfin Evi’ni anlatan Ahmet Can, 1928 yılında Moskova’da yapılan yapının, Sovyet mimarlığının o dönem komünal yaşamı desteklediğine, insan hayatının mimarlık yardımıyla baştan tasarlandığına dair örneklerden biri olduğunu söyledi: Savaş sonrası sosyal hayata katılan kadınların ve genel olarak işe ağırlık veren halkın artık evde geçireceği zamanın azalmasıyla birlikte evler küçülmüş, işlevsellik öne çıkmış fakat yine de insanların bir arada oturacağı salonlar büyük kalmış.


Sunumunda Moskova’ya daha çok değinen gezgin, Moskova metrolarında Stalin dönemi komünal yaşamın izlerinin cephelerdeki “kadın-erkek birlikte sosyal hayatta” motiflerinden okunabildiğini söyledi. Ardından genel olarak iki şehri değerlendirip ikisinde de eski-yeni ilişkisinin kimi zaman kurulamadığını Zaha Hadd’in Dominion Kulesi örneği üzerinden, kimi zaman kurulduğunu da Rem Kolhaas’ın Garaj Müzesi örneği üzerinden açıkladı. Moskova’da Stalin dönemi ve modern mimari eserleri çok yoğunken, St. Petersburg’un daha çok film seti gibi, süslü cepheleri ile öne çıktığını söyledi. Sunumuna gezi boyunca çektiği fotoğraflardan oluşan video gösterisi ile devam eden Ahmet Can, sonrasında sunumu izlemeye gelenlerin sorularını yanıtlayarak sunumunu bitirdi.

Sunumunun başında burs başvurusu için nasıl hazırlandığını ve temayı ele alış şeklini anlatan Ahmet Can, gelecek sene için başvuracak adaylara da ipucu vermiş oldu.

Etiketler

Bir yanıt yazın