Amsterdam'da Felemenkçe "balina" anlamına gelen De Walvis ofis binası, KAAN Architecten tarafından yeniden tasarlandı.
Fotoğraf: Sebastian van Damme
Amsterdam’ın tarihi bölgesinde, flemenkçe “balina” anlamına gelen De Walvis ofis binası, ağır ve hantal görünümü ile halk tarafından geçmişte çokça eleştiriye maruz kalmıştı. KAAN Architecten, binanın strüktürünü koruyarak ona yeni bir görünüm kazandırdı.
Binanın tasarımında, katları ayıran yatay eksenli şeritler ön plana çıkıyor. Koyu renkli hafif metal plaka kaplamalı şeritler, katlara havada süzülüyormuş hissi katıyor. Geri çekilmiş cam paneller için neredeyse görünmez birleşim detayları seçilmiş, bu şekilde katlara bütüncül, saydam bir görünüm kazandırılmış. Bölgenin denizcilik geçmişine gönderme yapacak şekilde cam panellerin arasına yuvarlak pencereler yerleştirilmiş.
Fotoğraf: Sebastian van Damme
Teknoloji, medya ve reklamcılık sektörlerini hedefleyen ofis binası, buna uygun olacak şekilde şık ve endüstriyel bir çizgiyle tasarlanmış. Mekanın hafif ve ferah hissi, iç mekanlarda da esnek tasarımlarla kendini gösteriyor. Katların saydam tasarımı geniş görüş açıları sunarken, binanın doğal ışık alımını da arttırıyor.
Zemin katta giriş geri çekilerek geçmişte bulunan alınlık kaldırılmış, böylece tabandan yükselen bir forma kavuşarak daha hafif bir görünüme kavuşmuş. Yeni tasarımıyla kentin simgelerinden biri olmaya devam eden ofis binası, şimdi daha zarif ve heykelsi bir mimariye sahip.
Fotoğraf: Dominique Panhuysen
De Walvis, hem koruma hem de yenilenmeyi gözeten, hassas bir renovasyon sürecinden geçmiş. Yapının strüktürü korunarak karbon emisyonu azaltılmış ve R-ladder ilkeleriyle uyumlu, sürdürülebilir bir yaklaşım benimsenmiş. Mekanik sistemler ve iç mekan düzenlemeleri, modern enerji standartlarına uygun şekilde tasarlanmış. Cephede kullanılan cam paneller ve iyi yalıtımlı alüminyum plaklar, daha kompakt bir bina kabuğu oluşturarak enerji kaybı azaltılmış.
Proje kapsamında, ısı pompaları, hava işleme üniteleri ve gün ışığı kontrollü LED aydınlatmalar gibi enerji verimli teknolojiler uygulanırken güneş panelleriyle bu sistemler desteklenmiş. Ayrıca, yükseltilmiş döşeme altına entegre edilmiş mekanik sistemler, binanın gelecekte esnek bir şekilde kullanılabilmesine olanak tanıyor.
Geçirgen döşeme uygulamalarıyla temiz yağmur suyu nehre yönlendiriliyor ve böylece kanalizasyona binen yük de azaltılıyor. Ayrıca binanın altyapısı, 6 ana atık türüne göre ayrıştırma yapan bir atık yönetim sistemine sahip.
Fotoğraf: Dominique Panhuysen
Projede kullanılan yalıtım malzemeleri, belgelendirilmiş sürdürülebilir kaynaklardan temin edilmiş. Çevresel standartlara uygun malzeme üretimi ve tedariği sağlanmış ve standartlara uygun olarak uygulanmış.
Peyzaj tasarımında, yerel bitkilerden çok yıllık olanlar seçilmiş ve zengin bir bitki havuzu oluşturulmuş. Ek olarak, oklu kırlangıç kulesi, serçe ve sığırcık yuvaları ile yarasalar için özel barınma alanları oluşturularak yerel yaban hayatı desteklenmiş.
Fotoğraf: Sebastian van Damme