“Peyzaj ve Ekoloji” Dosyası Başlıyor

Önümüzdeki haftadan itibaren konusu iki ayda bir değişecek olan peyzaj dosyaları hazırlayacağız. Mayıs ve Haziran peyzaj dosyası konumuz "Peyzaj ve Ekoloji".

Parker River National Wildlife Refuge’nin sulak alanları – Massachusetts

Günümüz peyzaj mimarlığında, kentleşmenin doğal ekosistemlerde sebep olduğu bozulmaları -olabildiğince- iyileştirme, iklim değişikliğine adapte olabilen dirençli peyzajlar oluşturma, giderek daha da yaygınlaşan bir bakış açısı. Peyzaj tasarımlarında, estetik kaygısından çok, “sorun çözme” gayesi, iklim değişikliğinin ve çevre kirliliğinin yarattığı girift zorluklar karşısında kritik önem kazanıyor. Bir çok peyzaj projesinde, tasarımı doğaya “adapte” edebilecek, doğayı taklit eden, doğal afetler karşısında dayanıklı, biyolojik çeşitliliğe önem verilen, ekolojik fonksiyonların kullanıldığı tasarım fikirleri geliştiriliyor.


Qunli Stormwater Wetland Park / Turenscape

Kentsel ekolojinin, peyzaj mimarlığının içine ilk hangi tarihlerde dahil olmaya başladığına baktığımızda, aslında tam da küresel ısınma mücadelesinin başladığı senelere denk geldiğini görürüz. İlk Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı, 1972’de Stockholm’da düzenlendi. Bu konferansta ozon tabakasına zarar veren gazlar ve su kirliliği tartışıldı.1979’da Cenova’da düzenlenen Dünya İklim Konferansı’nda ise ilk defa, iklim değişikliğine karşı önlem alınması gerekliliği konuşuldu ve küresel ısınma tehditi konusunda bir rapor yayınlandı. Ekolojinin bir paradigma olarak peyzaj mimarlığına girişi de iklim mücadelesi ve çevre hareketlerinin yükselişiyle birlikte 1960’ların sonlarında oldu. Ian McHarg’ın 1969’da yazdığı “Design with Nature”, ekoloji ve peyzaj planlamanın kuramsal birleşiminin öncü kitabı olarak bilinir. Peyzaj mimarı Ian McHarg, kitapta modern kentsel gelişimin neden olduğu çevresel sorunlara çözüm getirebilecek ekolojik peyzaj tasarımını anlatır.

Tasarım elemanlarının ekolojik açıdan işlevlendirilip hasar gören ekosistemleri iyileştirme aracına dönüştüğü projelerde doğal süreçleri taklit eden öğeler programa dahil ediliyor. Örneğin brownfield denilen, önceden endüstriyel amaçla kullanılan terkedilmiş alanların kirlenmiş, verimsizleşmiş topraklarının iyileştirilmesi; şehir atıklarının karıştığı nehir sularının temizlemesi; sel baskınlarını önlemesi; ekolojik iddiası olan peyzaj projelerinin üstlenmesi gereken çeşitli fonksiyonlar. Sulak alan tasarımı, bitkisel su ve toprak arıtımı, yağmur suyu bahçeleri, bu fonksiyonları sağlamak için doğanın döngülerini taklit edildiği çeşitli yöntemler.
Ekolojik peyzaj tasarımının bozulanı “iyileştirme”, yeniden “hayata döndürme” ya da yerleşimleri “savunma” işlevlerine sahip olmanın yanında, biyolojik çeşitliliği artırma gibi bir katkısı da olabilir. Göçmen kuşlar, balıklar ve böceklerin barınak, su, yiyecek edindikleri habitatlar sağlayabilirler.

2 ay kadar sürecek olan ilk peyzaj dosyamızın konusu olarak seçtiğimiz “Peyzaj ve Ekoloji”de , doğaya adaptif; iklim değişikliğinin sebep olduğu etkilere karşı dirençli olma, kendi ekosistemini kendi içinde yaratabilme, suyu, toprağı yeşil altyapıyla yani bitkisel çözümlerle temizleyebilme iddiasıyla yola çıkmış projeleri inceleyeceğiz. İnceleyeceğimiz projeler/çalışmalar, yapı ölçeğinde olabileceği gibi, kentsel-bölgesel ölçekteki ve hatta statejik yönetim ölçeğindeki çalışmalar da olacak. Dosya, görüş/haber/söyleşi katkılarınıza açık.

Kırların el değmemiş doğal bölgeleri ve tarım alanlarını yok eden kentsel büyümenin, iklim değişikliği karşısında sürdürülemez olduğu artık çok belli.

Kentsel yapılaşmayı kırlara doğru sıçratan projelere karşı, kentlerin içine doğal peyzajları ve biyoçeşitliliği entegre edebilen tasarım fikirlerinin yaygınlaşması dileğiyle,

Peyzaj Gününüz kutlu olsun!

sel baskınlarını önlemek için yağmur sularını yapay sulak alanlarda, dere yataklarında toplamak
Etiketler

Bir yanıt yazın