Troya’dan Günümüze Çanakkale Bölgesi’nde Yerleşim Sistemi ve Malzeme

Troya; bin yıllardır Homeros’un kuşaktan kuşağa aktarılan destanları nedeniyle pekçok insanı etkiliyor.

Schliemann’la (1871 – 1890) başlayıp Dörpfeld (1893 – 1894), Blegen (1932 – 1938) ve Korfmann’la (1988-2005) devam eden kazılar sayesinde, Troya Akdeniz coğrafyasında en iyi araştırılmış tarihöncesi yerleşme olma özelliğini kazanmıştır. Çok disiplinli arkeolojik araştırmalar sayesinde Troya’nın I’den X’a kadar olan yerleşme tarihinin rekonstürksiyonu yapılabilinmiştir.


Troya kentlerinin rekostürüksiyonu. Chr. Haussner

Araştırma tarihi ve neredeyse kesintisiz yerleşimiyle Troya, Eski Dünya’nın İlk Tunç Çağı’ndan Roma Dönemi’ne kadar olan kronolojisi için çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu önemi nedeniyle de, Troya’nın hiç kuşkusuz bin yıllarca etkileşim alanındaki çevresini de (Troas, günümüz Çanakkale bölgesi) her anlamda etkilemiştir. Anadolu yarımadasının kuzey batısında yer alan Troas (Çanakkale Bölgesi) konumu nedeniyle Avrupa ve Asya’nın; Ege ve Karadeniz’in keştiği bir konuma sahiptir. Troas, Türkiye topografik bölgeleri arasında Kuzey Anadolu dağlık ve vadi havası olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu bu bölge, Marmara Bölgesi güneyindeki dağlık ve havzalık alan olarak tanımlanmaktadır.

Coğrafik ve topografik özellikleri nedeniyle Troas bölgesindeki akarsu sistemleri, Akdeniz akarsu rejimleri arasında kabul edilir. Bölgenin en önemli iki akarsuyu, önce doğu – batı, daha sonra ise güney – kuzey yönlerinde ilerleyen Karamenders (Skamandros) nehridir. Kazdağı’nın kuzeyindeki dağlardan çıkan Karamenderes, doğuda önce Bayramiç Ovası’na, daha sonra ise kuzeye doğru Troya Ovası’ndan Ege Denizi’ndeki Çanakkale Boğazı’na dökülür. Yaklaşık 7000 yıldır Karamenderes Nehri, yönünü Çanakkale Boğazı’na doğru değiştirmekte, böylece de Troya yakın çevresindeki doğal çevreyi şekillendirmektedir. Delta alanındaki dolgu oranı deniz seviyesininden yukarıda olduğu için Troya’nın kuzeyindeki bölge düzenli olarak alüvyal dolguyla genişlemektedir. Troya’daki yerleşim silsilesine göre kıyı çizgisi aşağıdaki gibi özetlenebilir: Troya I öncesinde (yani yaklaşık M.Ö. 3000’lerde) Troya platosunun batıdaki bölümü denizle kaplıdır. Troya I-II döneminde ise (yaklaşık M.Ö. 3000-2500’ler) kıyı çizgisi Troya’nın batısına doğru yayılmış ve platonun kuzey yamaçları dalgalarla yıkanmıştır. Troya III-V dönemlerinde ise (yaklaşık M.Ö. 2250-1740) deniz seviyesi yaklaşık 2 metre düşer. Bu nedenle alüvyal dolgu ovası kısmen hızlı bir şekilde kuzeye doğru genişlemiştir. Troya VI döneminde ise (yaklaşık M.Ö. 1740-1300) deniz seviyesi en aşağı seviyededir; bu nedenle de Troya’nın etrafı bataklık ovası halini almıştır. Bu dönemde kıyı çizgisi Strabon’nun anlatımlarına uygun bir şekilde, günümüz Kumkale yerleşmesi ile, batıda yer alan neolitik yerleşme Kumtepe’ye kadar genişler. Daha sonra ise 1000 yıllık bir süre içinde, yani Troya VI’dan Strabon dönemine kadar (M.Ö. 63’den M.S. 23-26) kıyı çizgisindeki değişiklikerin yavaşladığını görmekteyiz.


Prof. İ. Kayan. Jeomorfoloji haritası

İklimsel olarak bakıldığında ise, Troas, Marmara Bölgesi ile birlikte, sert havaların hakim olduğu Ege ile daha çok dengeli olan Karadeniz iklimleri arasında kalmaktadır. Söz konusu bu özellikler tarih öncesi dönemden, günümüze kadar Troas’daki yerleşim dinamikleri ve mimari malzeme şeçimin doğrudan etkilemiştir. Troas yerleşim coğrafyasında karakterleri basit mezra yerleşmesinden, tatil köyüne kadar uzanan 568 tane köy yerleşmesi bulunmaktadır. Bayramiç, Ezine, Çan ve Yenice gibi ilçeler dışında, kısmen merkezi yerleşim özelliklerine sahip 21 bucak yer almaktadır. Söz konusu bu yerleşim karakterinin tarihsel kaynakalara göre 16. yüzyıldan itibaren çok fazla değişmediği saptanmıştır.


1530. Çanakkale Bölgesi Yerleşimleri

Şimdiye kadar yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda elde edilen bilgilere göre Troya I’den Troya VII’ye kadar olan uzun dönemde de benzeri yerleşim sisteminin hüküm sürdüğü anlaşılmıştır. Elde edilmiş iklimsel ve jeomorfolojik veriler, Troas’daki yerleşim şemasının merkezi işlevini kaybetmeden binyıllar boyunca devam ettiğini ortaya koymaktadır.


Troas Bölgesi’ndeki M.Ö. 3000’den 1200’lere kadar olan yerleşme haritası

Troas bölgesi Rönesans’dan itibaren yoğun bir şekilde ziyaret edilmiş ve bölgeyle ilgli yaklaşık 200’e yakın gezi notları yayınlanmıştır. Yeni Çağ’daki bölgeyle ilgli ilk detaylı anlatım topografik bir haritayla birlikte 1615 yılında G. Sandays tarafından yapılmıştır. Lechevalier ile birlikte ise ilk kez sistematik topografik çalışmalar başlatılmıştır.


Çanakkale Bölgesi’nin ilk detaylı haritası

Tarihsel belgeler, bazı yerleşmelerdeki yerleşim devamlılığının en az 500 yıllık olduğunu bize göstermektedir. Batalık alanın dışındaki yerleşmelerin terkedilmesi nedenleri arasında 17. yüzyıldan 20. yüzılın başına kadar, korsan baskınları, vergi baskısı, yerleşimin kendi sosyo iç dinamikleri ve politik nedenler ön plana çıkmaktadır. Bazı durumlarda bir yerleşme bir gün ya da birkaç saat içinde birden bire terk edilmek durumunda kalabilmektedir. Günümüz Troas Bölgesi kırsalındaki geleneksel taş-kerpiç-ahşap mimarisi Troya’dan örneklerini gördüğümüz gibi, bin yıllardan beri; belirgin bir bir ev planı ve iç donanımına işaret etmektedir. Uzun süre devam eden söz konusu bu geleneksel mimari mirasının nedeni, öncelikle yapı malzemesi olarak taş, kerpiç ve ahşap kullanımın devam ettirilmiş olmasıdır.

Yapılan çalışmalar sonucunda Troas’da ideal bir plan tipi tanımlamasının yapılıp yapılamayacağı Türk evi araştırmalarına bağlıdır.


Çanakkale Bölgesi Evleri

Son yıllarda Türkiye’de yapılan ev araştırmaları oldukça yeterli bir aşamaya ulaşmıştır. Bu araştırmalar sonucunda dönemsel olarak kabaca kabul edilen bazı teorilerin Troas için çok fazla doğru olmayacağını ortaya koymuştur. Bu durumun öncelikle etnik teori ya da bazı halk gruplarıyla, ev biçimini birlikte değerlendiren yorumlar için geçerlidir. Söz konusu bu araştrmalar sonucunda artık Türkiye’deki taş, kerpiç ve ahşap ev yapımı etnik özelliklerle (yani Türk ya da Rum evi) değil, tam tersine doğal şartlar ve yapı malzemelerinin ereşilebilirliği ile açıklanmaktadır.


Çanakkale Bölgesi Evleri

Artık Türkiye’deki araştırmalarında “Türk evi” aynı zamanda “hayat evi” olarak da tanımlanmaktadır. Ancak Türk evinin, en eski ev tipi olan Bit Hilani ya da Megaron tipinin Troya’daki megaron örneklerinin gelişmesinden ortaya çıktığının iddia edildiği büyük teoriler de, yapılan çalışmalarla Anadolu’da Osmanı döneminden antik döneme kadar ev tipi anlamında bir sürekliliğin olmadığının tespit edilmesiyle, geçerliliğini yitirmiştir. Kültürel kesintiler ve göçlerin tüm bölgelerde önemli değişikliklere neden olduğu sonucu araştırmalarda öne çıkmaktadır. Söz konusu bu durum gelişim teorilerini de basit tipten karamaşık tipe doğu giden bir gelişim aşamaları şeklinde etkilemiştir. Çok doğal olarak antik dönemlerden itibaren deneyimler ve gelişmeler sonucunda basit konuttuna, karmaşık eve doğru giden bir süreç söz konusudur, ancak bu çizgi her zaman basitten karmaşığa doğru olmamıştır.

Ev araştırmaları, plan tipi ile ilgili gelişmelerin sadece zamansal olarak sınırlı dönemler için söz konusu olduğunu; analojik yorumlarda da bölgelerin dışına çıkıldığında dikkatli olunması gerektiği ve mimarinin bir ticaret objesi gibi bir yerend bir yere götürüldüğü ve ordan başka bölgelere dağıldığı, şeklindeki teorilerin doğru olmadığını ortaya koymuştur. Ev araştırmaları, eklemeli bitişken (agglutieren) yapı tipinin kıyı boyunca neredeyse tüm Akdeniz havzası ile Yakın Doğu’da görüldüğü ve bazı bölgelerde pekçok dönem boyunca kullanıldığı; bunun da değişmeyen ya da kendini tekrar eden ekonomik geçim tipi ya da toplumsal yapıyla ilgili olduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu bu teorik gözlemlerin değerlendirilmesi sonrasında, Troas Bölgesi için ideal bir Türk evi plan tipinden söz edilemeyeceği öne sürebiliriz.

Troas’da gözlemlenen farklılıkların büyük oranda bölgelerin farklı iklimsel koşullarına bağlı olduğu tespit edilmiştir. Troas Bölgesi’nde Troya I’den itibaren büyük oranda bir iklimsel değişikliğin olmaması nedeniyle, bazı coğrafik ve jeolojik sonuçların dikkatli bir şekilde Troas Tunç Çağı için kullanabiliriz. Yazılı kaynaklarda da tespit edildiği gibi Troas’da Tunç Çağı için tespit edilen yerleşim sisteminin son 500 yılda büyük bir değişiklik göstermeden devam etmiştir. Merkezi yerleşmelerdeki değişiklik ise tarihsel dönemler için ekonomik nedenlerle açıklanabilir. Yerleşim sistemin değişmesinde uzun dönem bölgedeki savaşlar, hastalıklar, ekonomik gelişimler, politik ve etnik nedenlerin ortaya çıktarrdığı yerleşmelerin boşalması neden olmuştur. Ancak merkezi yerleşme için en belirleyici öğe ekonomik koşullar olmuştur. Ekonomik koşullar değişmediği sürece merkezi yerleşme de aynı kalmaktadır. Bu nedenle Troya’nın Tunç Çağı’ndaki öneminin ekonomik etmenler nedeniyle Son Tunç Çağı’na kadar bazı aksamalarla devam ettiğini, daha sonra ise, bu önemin Troya Savaşı nedenleriyle özellikle M.Ö. 700’lerden itibaren kültsel bir özelliğe dönüştüğünü söyleyebiliriz.

Etiketler

Bir yanıt yazın