Metaverse Geleceğinde Dijital Yapı Malzemesi

Evrende her süreç kendi verimini ve konforunu artırmaya yönelik bir döngü içerisindedir. Dijital evren de bize bu kolaylıkları sunmaya devam ediyor. Bununla birlikte fiziksel dünyada var olmanın yolu hala inşa etmekten geçiyor. Peki inşaat dünyasının dijitalleşmesi bizlere nasıl bir gelecek vadediyor?

Dijitalleşme, verimi arttırmak için dijital teknolojileri ve verileri kullanarak, süreçleri değer yaratacak şekilde şekillendiren dijital bir iş ortamı yaratmak olarak tanımlanabilir. Dijitalleşmenin sağladığı imkanları sıralamak gerekirse başlıca süreci kontrol edebilmek, verimi arttırabilmek, konforu arttırmak, deneyimi geliştirmek, üretkenliği , kar oranlarını ve rekabet gücünü artırmak, daha iyi ve kaliteli ürünler sunmak sayılabilir. Neredeyse tüm sektörler bu imkanları değerlendirebilmek için dijitalleşme süreçlerine adapte olmaya başlamışlardır. Endüstri 4.0 başlığı altında IoT, Smart Factory veya AR gibi teknolojiler hızla yaygınlaşmaktadır. İnşaat sektörü de birbirleriyle ilişkili birkaç yönden (müşteri taleplerinin değişmesi, yeni teknolojik imkanlar, yeni nesil çalışanlar ve paydaşlar, yükselen start-up ve yasal düzenlemeler gibi) baskıya maruz kalması sebebiyle yavaşça kendini yeniden şekillendirmektedir.

İnşaat sektörü dijital dönüşüm yolunda ilerleme kaydetmesine rağmen, sektördeki birçok şirket hala “dijitalleşme” kelimesi karşısında somut olarak ne yapmaları gerektiğini bilmemektedir. Ancak yeni dijital olanaklar, işbirliği ve yönetim süreçlerinin verimliliğini artırma imkanları sunmakta, düşük maliyetle daha fazla üretim, daha güvenli şantiyeler ve yalınlık sağlamaktadır. Aynı zamanda tüm sektörün dijitalleşmesinde her firmanın üretimi büyük önem göstermektedir. Dijital dönüşümle birlikte şirketlerin yapısı, stratejileri ve kültürleri de değişmektedir. Müşteri taleplerini yerine getirip geri bildirimleri doğru şekilde kullanmanın ve şirketin uzun vadeli başarısının tek yolu teknolojik imkanların ve yeniliklerin adapte edilmesi olarak görülmektedir. Dijitalleşme, gelecek planlaması ve stratejik yönelim için kritiktir. 

Dijitalleşmenin inşaat sektöründeki en önemli adımlarından biri de binaların bilgi temelli modellemesinin yapılmasıdır. Yapı Bilgi Modellemesi (BIM), inşaat paydaşları için ortak bir dil ve sektörün dijitalleşmesi için önemli bir itici güçtür. Farklı unsurların nihayetinde ona bağlanması gerektiği göz önüne alındığında, dijital strateji tarafından tetiklenen ve hedeflenen yeni çalışma şeklinin omurgası olarak görülmelidir. BIM’in adaptasyonu, değer zincirindeki her inşaat paydaşı için farklılık gösterecektir. Örneğin, tasarımcılar, yükleniciler, üreticiler veya tesis yönetimi operatörleri BIM’i farklı şekilde değerlendireceklerdir. Sektörün geneli incelendiğinde Statistica’dan alınan verilere göre BIM kullanıcısı inşaat sektörü paydaşlarının 2011’de %13 iken, 2020’de %73’e yükseldiğini belirtmiştir. Hükümetlere düşük bütçelerle maksimum sosyal, ekonomik ve ekolojik değerlerle yapılar üretmenin bir yolunu sunan BIM süreçleri, dünya genelinde de hükümetler tarafından zorunlu kılınmaktadır, böylelikle bu ilerleme hızı artmaya devam edecektir.

Tüm bu dönüşümlerin anlamlı olabilmesi için bu süreçte tüm paydaşların da aynı ölçekte zincire dahil olabilmesi gerekir. İnşaatın yapı taşlarından en önemlisi olan yapı malzemesi üreticileri başarılı olabilmek için yeni alışkanlıklar öğrenmek, yeni dijital yetenekler edinmek ve kurumsal dönüşümlerini gerçekleştirmek zorundadırlar. Global hizmet veren mimarlık, mühendislik ve müteahhitlik firmaları BIM ile çalışıyorken projelerinin bütçesini, zaman çizelgesini ve çevresel hususlarını canlandıran yapı malzemelerinin de sürece dahil edilmesi gerekir. Modelin geliştirilmesi, çevre üzerindeki etkilerin görüntülenmesi veya performans verilerinin değerlendirilmesi için BIM nesneleri sağlayan üreticiler ve diğer paydaşlar birbirlerine bağımlı hale gelmektedir. Ancak bu yolculuk çok kolay tamamlanmamaktadır. Üreticiler çerçevesinde değerlendirildiğinde dijital dönüşüm süreçlerinde karşılaşılan engeller Kristin Vogelsang tarafından 5 ana kategoride şu şekilde ele almıştır:

  1. Zayıf Beceriler: IT Bilgisi, Teknolojiler hakkında bilgi ve karar alma, Süreç bilgisi
  2. Teknik Engeller: Diğer teknolojilere bağlılık, Güvenlik, Mevcut Altyapı
  3. Bireysel Engeller: Veri kontrol kaybı korkusu, Şeffaflık ve kabul korkusu, İş kaybı korkusu
  4. Firmasal ve Kültürel Engeller: Geleneksel rollerin korunması, Kültürel değişim direnci, Stratejisizlik, Riskten kaçınma, Finansal kaynak ve vakit eksikliği
  5. Çevresel Engeller: Standart eksikliği, Kanun eksikliği

Her dönüşüm sürecinde birçok engel vardır. Önemli olan bu engellere karşı çözüm motivasyonunu koruyarak yeni yetkinlikleri ve yeni kasları geliştirebilmektir. M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış olan Herakleitos, “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” demiştir. Kendini adapte eden üretici firmalar ilerlemeyi ve dijital geleceklerini inşa etmeyi başarmış olacaklardır. Bu dijital meta ve nesne dünyası belki de bir gün bizleri dijital metaverse’lerimizde yaşadığımız dünyaya bir basamak daha yaklaştıracaktır. 20-30 yıl sonra hangi dünyalara daha çok değer vereceğiz ve hangi dünyaları inşa etmek için çalışacağımızı bilmiyoruz. Bildiğimiz bir gerçek var ki, fiziksel dünyamızı korumaya ve süreçlerimizin verimliliğine önem gösteriyorsak, dijital dünyanın avantajlarını kullanarak kısıtlı imkanlarımızı daha anlamlı değerlendirebiliriz.

Kaynakça

Etiketler

Bir yanıt yazın