Bir Uzlaşamama Alanı Olarak Taksim Meydanı

Peki bizde ne oldu? Kimin, ne zaman ne kadar sürede hazırladığı belli olmayan bir proje Başbakan'ın seçim vaadi olarak açıklanıyor.


Taksim Meydanı 1940’lar
Fotoğraf: Henri Prost Arşivi, Cité de l’architecture et du patrimoine, Archives d’architecture du XXe siècle (Cana Bilsel, İpek Yada Akpınar katkılarıyla)

Meydanı düzenleme isteği belediyeden değil kentin en önemli yerini trafik karmaşasından arındırıp insanlara geri vermek isteyen kentliler ve kurumlardan geldi. Bir çalışma grubu oluşturuldu, danışmanlar tutuldu ve uluslararası bir master plan yarışması açıldı. Kazanan ofis ayrıntılı trafik ve yaya analizleri yaptırdı, ve birçok farklı alternatif üretti. Proje sürecinde 180 farklı kamu kurumu ve derneğin görüşü alındı, binlerce kişiyle görüş alış verişinde bulunuldu. Sonuç olarak iki alternatif üretildi. Alternatifler kamuya açık bir sergi ile kentliyle paylaşıldı ve halkın tepkisi ölçüldü. Olumlu karşılanan proje 7 yıllık bir sürecin ardından hayata geçirildi.

Yukarıda 2003 yılında Londra’daki Trafalgar Meydanı’nın Foster+ Partners tarafından yeniden tasarlanmasının hikayesini okudunuz. Aslında Sadece Londra’da değil dünyanın birçok demokratik ülkesinde kamusal alanı ilgilendiren tasarımlar böyle bir süreç sonucunda, halka açık ve şeffaf bir şekilde yapılıyor.


Trafalgar Meydanı (fotoğraf: Foster+Partners)

Peki bizde ne oldu? Kimin, ne zaman ne kadar sürede hazırladığı belli olmayan bir proje Başbakan’ın seçim vaadi olarak açıklanıyor. Proje inşaat şirketine ihale ediliyor, kesilecek ağaçlar işaretleniyor. İlk kazma vurulmadan birkaç ay önce projenin detayları ortaya çıkıyor. Projenin daha geniş bir platformda tartışılmasını isteyenlerin örgütlendiği Taksim Platformu’nun görüşleri kamuoyunda çıkmaya başlayınca da Belediye karşı propagandaya başlayıp gazetelerde ve TV kanallarında “hazırlanan projenin takdir edilmesi lazım” “doğru bir şey yapıyorlar denmesi lazım” diye beyanda bulunuluyor. (bknz: http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Pages/Haber.aspx?NewsID=19998) Hatta zaten parça parça oteller, AVM’ler ve araba servisleri tarafından gasp edilen Gezi Parkı ve Maçka Parkı’nın artık tamamen gözden çıkarıldığı için “gizlilikle” yürütülen diğer çalışmalar da açıklanmaya başlanıyor. (bknz: Taksim’e cami projesi gerçek mi oluyor? http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1078295&CategoryID=77)

Böyle bir sürecin yaşandığı bir kentte projeyi tartışmaya başlamadan önce sanırım kentli olmayı tartışmak gerekiyor, çünkü Taksim Meydanı projesi sadece profesyonelleri ilgilendiren bir düzenlemeden ibaret değildir. İstanbul’un en önemli meydanı, kentin bir anlamda kalbi olan bir noktaya yapılan bir müdahale herkesi ilgilendiriyor. Kentin belleğinde önemli bir yer etmiş; kutlamalar, protestolar ya da buluşmalar için ilk adres olan bu alan bir şirkete ihale edilen basit bir inşaat projesi olarak görülemez.

Ülkelerin kaderini değiştirebilecek büyüklükteki toplumsal olaylar hep meydanlarda başlamıştır. Bu yüzden meydanlar demokrasi ile yakın bir ilişki içindedir. Günümüz meydanlarının öncülü sayılabilecek antik çağ agorasını ve antik Yunanlılar’ın yönetim biçimini küçümseyen Pers hükümdarı Kyros “kentin ortasında kendilerine ayrılmış bir yerde toplanıp yeminler ederek birbirlerine yalan söyleyen bu tür kişilerden asla korkmadım,” demiştir. Aradan yaklaşık 2.700 yıl geçse de yöneticilerin kentlilere karşı üslubunun hiç değişmemiş olması ilginç. Otobüs rengini, vapur tasarımını halka soran bir belediyenin kentin en önemli yerinin düzenlemesini kimseye danışmadan gizlice yürütmesini başka neyle açıklayabiliriz?

Şu anda Taksim ile ilgili paylaşılmış bir proje olmadığı için detaylarını konuşmak güç. Ancak zar zor ulaşılmış birkaç çizimden ve bilgisayar animasyonlarından yola çıkarak şunlar söylenebilir: Yolların yer altına alınmasını öngören bir ulaşım planı çalışması var, bir de Taksim Kışlası’nın yeniden yapılmasını öngören bir başka plan. Bu ikisi koruma kuruluna farklı projeler olarak gittiğine göre Meydan’ın tasarımına dair bütüncül bir yaklaşım olmadığını görüyoruz. Yani Meydan’ın nasıl bir yer olacağına dair pek bir öngörü yok, herkes kendi projesini yapıyor. Yer üstü için şu anda hayal edilen bir granit okyanusu, yer altı ise tam bir labirent.


Ulaşım Projesi

Ulaşım projesi Taksim’in her yerine 70 m uzunluğunda, 10-15 m derinliğinde dalış rampaları öngörüyor. Yani Taksim’e çıkan yolların çoğunda 70 m boyunca birer vadi olacak. Servis yolları, yan yollar derken yayalar için pek bir kaldırım da kalmayacak. Bunun başarısız örneklerini çok uzakta aramaya gerek yok kentimizde birçok yerde görebiliriz. Dünya’nın her yerinde kent içinde trafiğin kısıtlanmasına gidilirken burada trafik daha rahat aksın diye yer altına alınması çağdaş bir yaklaşım olmadığı gibi Meydan’ın altındaki labirentte saatlerce trafikte bekleyecekler için büyük ihtimalle bir kabusa dönüşecektir.


Taksim Projesi

Proje’nin bir başka ayağı olan Taksim Kışlası’nın yeniden inşa edilmesinin ise sadece geçmişi ile hesaplaşamamış toplumlarda görülen bir refleks olduğunu düşünüyorum. Mesela Almanya böyle bir bunalıma girmişti. Görmek istemedikleri Doğu Almanya ve Nazi mirasını yıktıktan sonra yerine ne yapmak gerekiyordu? Çözüm olarak tekrar imparatorluk Almanya’sının kopyalarını inşa etmeye giriştiler. Almanya 2012 yılında bile 18. yüzyıla ait Potsdam Sarayı’nın bir kopyası inşa ediliyor, tabi 21. yüzyıl ihtiyaçlarını karşılayabilmek için birçok değişiklik ve ilaveyle. Yani bu kulvarda yalnız değiliz. Kışla’nın ne amaçla yapıldığı, işlevinin ne olacağı ise meçhul. Belediye’nin de pek bir fikri yok, ilk akla gelen fikir söyleniyor: sanat kurumu olacak, ancak orada zaten bir sanat kurumu var, belediye tarafından o kadar kötü işletiliyor ki kimse bilmiyor o kadar. Eski yapının birebir aynısı yapılırsa yaklaşık 27.000 metrekare kapalı alana sahip olacak. İstanbul Modern 8.000, Arkeoloji Müzesi ise 20-25.000 metrekare civarında. İstanbul’da bu büyüklükte bir müze bile yokken bu alanın nasıl ve kim tarafından yönetileceği de bilinmiyor.


Stadtschloss Potzdam

2010 yılında kentteki yıkımlara karşı bir duyarlılık oluşturmak ve kentin belleğine dikkat çekmek için hazırladığımızı Hayal-et hayYapılar sergisi (www.hayal-et.org) sırasında Kışla ile ilgili birçok belge taradık. Bilgisayar modellerine altlık oluşturmak için yüzlerce fotoğraf topladık, ancak ona rağmen belirsiz olan birçok noktası vardı. Yıkılırken herhangi bir rölövesi alınmadığı için Pervetitch ve Alman Mavilerindeki kaba krokiler dışında pek bir mimari çizimi yok, iç mekan kurgusu hakkında da çok fazla bilgimiz yok. Elimizdeki tek bilgi çeşitli dönemlerde çekilmiş fotoğrafları. Ancak ülkemizde çok daha azıyla bile itina (!) ile bina restitüsyonu yapıldığı için eminim bu pek bir sorun olmayacaktır. Bittiğinde nasıl olacağını tahmin etmek yine pek zor değil, biraz ilerideki Demirören AVM’nin muhteşem detaylarını inceleyebilirsiniz. Kente dışarıdan bakan bir göz bir taraftan ayakta duran Tarlabaşı ve Emek Sineması yıkılıp tiyatro dekoruna dönüşürken bir taraftan da 70 yıldır yerinde yeller esen binaların tescillendiği kentimize gülümsüyordur herhalde.


Hayal-et Yapılar Sergisi / Taksim Kışlası senaryoları (Pattu Mimarlık Tasarım Araştırma)

Ancak suçu sadece belediyede ararsak bence yanlış bir yola girmiş oluruz. Günümüz mimarlık pratiğinin işleyişine dair de sorular sormak gerekiyor: mimarlar ellerini kavuşturup bir müşteriden teklif gelmesini beklemek yerine bir projenin elde ediliş süreci ile ilgili biraz daha yaratıcı olamazlar mı? Taksim Meydanı’nın sorunlu olduğu aslında yıllardır belli olan bir gerçek. Hatta belediyenin buraya yönelik bir proje geliştirilme isteği de yıllardır belliydi, çünkü yolların yer altına alınması projesi 80’lerden kalma bir projenin revizyona uğramış hali, Kışla’nın yeniden yapılması fikri 2000’li yıllarda belediye meclisine teklif edilmiş ancak reddedilmişti, yeni açıklanan cami projesi ise yine 90’lardan kalma bir istek. Tüm bu sürece sonradan dahil olan ya da karşı çıkan bir taraf olmak yerine tıpkı Londra’daki gibi bu süreci başlatan taraf olmak bizleri daha güçlü kılmaz mıydı?


Hayal-et Yapılar Sergisi / Taksim Kışlası senaryoları (Pattu Mimarlık Tasarım Araştırma)

Taksim için de halen çok geç olmadığını düşünüyorum. Şu anda projeye karşı çıkanlar biraz da zaman kazanmak için Parkın ve Meydan’ın koruma altına alınması için kurullara başvuruyorlar. Ancak alanın koruma altına alınmasının da bir çözüm olmayacağı bir gerçek. Gezi Parkı, yapıldığı zamanda konut ağırlıklı bir alanın ihtiyaçlarını karşılıyordu, Meydan ise genç Cumhuriyet’in tören ve toplanma ihtiyacını. Ancak artık bölge çoğunlukla otellerin ve iş yerlerinin bulunduğu bir merkeze dönüşmüş durumda, kalabalık askeri geçit törenleri, coşkulu bayram kutlamaları ise ya başka yerlere kaymış ya da tamamen yapılmaz olmuş. Yıllardır devam eden müdahaleler yüzünden artık eski projenin bütünlüğü de yok olmuş durumda. Bu yüzden bölgenin yaratıcı, akıllıca yapılmış, tarihi mirasa saygılı, halkın, kamu kurumlarının ve profesyonellerin de içinde olduğu bir projeye ihtiyacı var. Bu, tartışma, uzlaşı ve belki bunu takip eden bir proje yarışması ile olabilir. Bir koruma kararı ise önemli ölçüde bunun da yolunu tıkayacaktır. Ancak bir taraftan da belediyenin bir an önce projeye başlama isteğinden dolayı çok kısıtlı bir zaman var.


Hayal-et Yapılar Sergisi / Taksim Kışlası senaryoları (Pattu Mimarlık Tasarım Araştırma)

Mimarlar ise şu aşamada olup biteni izlemekle meşgul, aktif olarak tartışmaların içinde yer almıyorlar. Halbuki eminim birçoğumuzun öğrencilik yıllarında meydan ile ilgili en az bir projesi olmuştur. Halen de birçok üniversitede öğrenciler meydanla ilgili projeler üretiyordur. Bunların derlenip meydana yüzlerce Taksim projesi serilmesi bile bir kıvılcımın başlangıcı olabilir.

Çağdaş kentlerde bu tür büyük projeler uzlaşı sonucu ortaya çıkar. Karşı çıksak bile, Kışla’nın yapılması, cami yapılması ya da 70 metrelik dalış tünelleri yapılması fikirleri de dahil olmak üzere her türlü fikrin değerli kabul edilerek tartışılması gerekiyor. Umarım bir uzlaşı sonucu ortaya çıkan bir masterplan yapılır ve buna dayanarak tasarlanan bir proje uygulanır. Unutmamak gerek: demokrasi meydanlardan başlar.

Etiketler

Bir yanıt yazın