VII. Uluslararası Kültür Araştırmaları Sempozyumu: “Bellek ve Kültür”

Sempozyum, 5-7 Eylül 2013 tarihlerinde Ankara'da düzenlenecek.

“Bellek ve Kültür” başlıklı VII. Kültür Araştırmaları Sempozyumu, Türkiye Kültür Araştırmaları Derneği ile Bilkent Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi ve Mimarlık bölümleri tarafından 5-7 Eylül 2013 tarihlerinde Ankara’da düzenlenecektir. İki yılda bir düzenlenen Uluslararası Kültür Araştırmaları Sempozyumu, Türkiye’de kültür araştırmalarına önemli katkılarda bulunmakta, bu alanda çalışan araştırmacıları buluşturmaktadır. İlki 2001’de Kemer’de toplanan Sempozyum, sırasıyla Van’da Yüzüncü Yıl Üniversitesi (2003), İstanbul’da Koç Üniversitesi (2005), Şile’de Işık Üniversitesi (2007), Zonguldak’ta Karaelmas Üniversitesi (2009) ve İstanbul’da Kadir Has Üniversitesi (2011) ile ortaklaşa olarak düzenlenmiştir.

Sempozyumun amacı, kültürel çalışmalar olarak da bilinen kültür araştırmaları alanında “bellek” ve “kültür” kavramlarını çeşitli biçimlerde bir araya getiren konularda yerleşik yargıları sorgulamak, eleştirel ve çözümleyici çalışmalar ile yeni kuram ve yöntem arayışları ortaya koyabilmektir. Sosyoloji, antropoloji, psikoloji, siyaset bilimi, mimarlık, kent çalışmaları, tasarım ve edebiyat disiplinlerini de içeren çok disiplinli ve disiplinlerarası bir yaklaşım desteklenmektedir ve toplumsal cinsiyet gözeten bir bakış açısı önemsenmektedir.

Bildiriler Türkiye içinde ve dışında, Türkiye kültürleri bağlamında aşağıdaki metin çerçevesinde ve konularda olabilir. Bu konuların dışında bellek ve kültür ve kavramlarıyla ilişkili, sempozyumun amacına uygun kültür araştırmaları önerileri de değerlendirmeye alınacaktır.

Bellek, deneyimlerin, belli bir zamanda ve yerde gerçekleştiğinin farkında olarak, insanın bilincinde yerini almasıdır. Kültür ise onun varolmasının biçimidir ve sanat, uygarlık, gelişmişlik, kalkınmışlık, vb. kavramlarla örtüştürülmeden, antropolojik anlamıyla, yalnızca “varolma biçimi” anlamında kullanılabilir.

Bellek ve kimlik ilişkisi önemlidir. Bireyin kendi ya da aile geçmişini belli bir biçimde hatırlaması, bir anlamda “keşfetme”si kendisinin kim olduğu algısını önemli ölçüde belirlemektedir.

Bellek ve mekân ilişkisi de önemlidir. Hatırladığımız her şeyi mekânla birlikte hatırlarız. Ama bu eylem, M. Halbwachs’ın belirttiği gibi, ancak toplumsal mekan ve toplumsal çerçevelerle birlikte olabilir. Toplumsal çerçeveleri aile, dini gruplar ve toplumsal sınıflar olmak üzere üç genel grupta sınıflayabiliriz. Bu çerçeveler, aynı zamanda geleneksel davranış örüntülerinin taşıyıcılarıdır. Toplumsal çerçeveler, ortak deneyimlerin, kişisel veya toplumsal ilişkilerin, o özel grubun parçasıyken oluşan bilgi birikiminin, geleneksel bileşkelerin ve dönemin hakim söyleminin ürünü olan kişisel belleklerin yeniden inşa edilmesinde vazgeçilmez bir rol oynar.

Kişisel bellek, toplumsal çerçeveler sayesinde en özel anları, anıları birbirine bağlar ve seçicidir. Toplumsal çerçeveler de, toplumsal belleğin, o dönemin hakim toplumsal düşünceleriyle / söylemiyle birlikte, geçmişin imgelerinin yeniden inşası sırasında kullandığı araçlarıdır.

Bellek, aynı zamanda toplumsal güç ve iktidar sorunudur. Yani hatırladıklarımız, içinde bulunduğumuz bağlama ve ilişkimiz olan toplumsal gruba / gruplara bağlıdır. Dolayısıyla toplumsal belleğimizin derinliği ve şekli, toplumsal güçlerin rekabetçi konumlarına da yansır. Siyasi erk toplumsal belleği kendi meşruiyetini yeniden üretmek üzere kurgulama eğilimindedir.

Geçmişe, dolayısıyla toplumsal bellek konusuna olan ilgi günümüzde artmıştır. Küreselleşme süreçlerinde post-modern toplumlarda etnik grupların kamusal alanda tanınma talepleri, söz konusu grupların ortak geçmişlerini ve dolayısıyla toplumsal belleklerini yeniden kurgulama gereğini yaratmıştır. Ulus-devlet inşaası içinde üretilmiş olan toplumsal bellek, günümüzde etnik gruplar ve azınlıklar tarafından sorgulanmakta, unutulan ya da unutturulan geçmiş hatırlanmaya, yeni farkındalıklar yaratılmaya çalışılmakta, böylece toplumsal bellek bir siyasi proje olarak ortaya çıkmaktadır.

Küreselleşmenin yaygınlaştırdığı göç ile yer değiştiren insan grupları da toplumsal bellek kurguları ile kimliklerini yeni ortamlarında inşa etme eğilimi içine girmekte, geldikleri yere bağlı olarak ortak kimliklerini korumakta, “kim oldukları”nı unutmamaktadır.

Neoliberal ekonomide kentlerin, sermaye birikimi süreçlerinde önemli “aktör”ler olarak ortaya çıkması ve kent kimliği üzerinden birbirleriyle yarışır duruma gelmesi sonucu da tarihi miras ve nostalji kavramlarına olan ilgiyi arttırmış, kentlerin geçmişleri de kurgulanarak tüketime yönelik projeler haline getirilmiştir. Ayrıca, artan çevre sorunları da doğa ve afet konularında kurgulanan belleği önemli kılmaktadır.

Yukarıda çizilen çerçevede, Bellek ve Kültür başlığı altındaki konular, kişisel bellek, grup belleği ve toplumsal bellek tanımlarına göre sınıflanarak aşağıdaki gibi belirlenmiştir:

· Kimlik ve bellek (Aile ve bellek; Biyografik ve otobiyografik çalışmalar; Göç, diaspora ve bellek);

· Mekân ve bellek (Mimaride bellek ve kültür; Kent, kentleşme ve bellek; Toplumsal bellekte gecekondu, köy / kır, kent, mahalle, doğa);

· Siyaset, iktidar ve bellek (Modernite / modernizasyon / modernizm’de bellek ve kültür; Siyasi proje olarak bellek kurgusu; Milliyetçilik ve bellek; Etnik kimlik ve bellek; Azınlıklar ve bellek; Siyasi travma ve bellek);

· Gündelik yaşamda bellek ve kültür (Gelenekler, bellek ve kültür; Ritüeller, bellek ve kültür; Bedensel pratikler, bellek ve kültür; Eğlence / Dinlence, bellek ve kültür; Afet ve bellek; Nostalji ve bellek);

· Toplumsal kurumlar / Kültürel ürünler ve bellek (Sanat / Edebiyat, bellek ve kültür; Dil ve bellek; Din, bellek ve kültür; Medya ve bellek; Internet ve sanal bellek).

Sempozyuma bireysel bildiri, en az üç en fazla dört konuşmacının yer alacağı önceden düzenlenmiş oturum, poster ve sergi önerileri ile başvurulabilir.

Başvuracak olanlardan bildiri özeti ve beş anahtar sözcük, kısa özgeçmişleri ve iletişim bilgilerini göndermeleri beklenmektedir. Bireysel bildiri özetleri en fazla 200 sözcükten oluşmalıdır; ve Times Roman karakteriyle 12 font ile tek aralıklı olarak yazılmalıdır. Aynı uzunlukta olması gereken oturum önerilerinin özetine ise konuşmacıların bireysel bildiri özetleri, oturum başkanı ve (varsa) tartışmacının özgeçmiş ve iletişim bilgileri eklenmelidir. Poster ve sergi önerileri birer özet ile özgeçmiş ve iletişim bilgileri içermelidir.

Makale özetlerini en geç 15 Aralık 2012 tarihine kadar semp2013@kulturad.org adresine e-posta ile göndermek gerekmektedir. Sonuçlar 31 Ocak 2013 tarihinde duyurulacaktır. Daha fazla bilgi için aynı e-posta adresine başvurulabilir.

Bildiri özetleri basılarak, bildiri metinleri ise CD olarak sempozyumda dağıtılacaktır. Bildirilerin makaleye dönüşmüş metinlerinden bir seçki ise sempozyumdan sonra saygın bir yayınevi tarafından kitap olarak yayımlanacaktır.

Sempozyuma kayıt ücreti 1 Mart 2013’e kadar dernek üyelerine 100 TL, üye olmayanlara 150 TL; bu tarihten sonra dernek üyelerine 150 TL, üye olmayanlara 200 TL’dir.

Etiketler

Bir yanıt yazın