Sergi: Kazıklıköy

Versus Art Project, 21 Kasım – 21 Aralık 2019 tarihleri arasında Berka Beste Kopuz’un Kazıklıköy isimli ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapacak.

Etkinliğin tanıtım metni:

“Bugünkü üretim tarzında, toplum karşısında
olduğu gibi doğa karşısında da daha çok, önce
ilk ve elle tutulur başarı dikkate alınır”.
Friedrich Engels

Yüzyıllar boyunca birçok seyyahın, edebiyatçının ve tarihçinin yazılarına konu olan Boğaziçi kıyıları, oldukça yakın tarihlere kadar bizlere aktarılan mimari kimliğini korumaktaydı. Fakat, özellikle 1980’lerden bu yana yaşanan göçler neticesinde nüfusunun artmasıyla kent; doğal sınırlarını kaybederek, denize doğru büyümeye başladı. Denizi doldurmak için kullanılan malzemeyse kentin farklı noktalarında yıkılan binaların hafriyatlarıydı.

Peki neler oldu tarih içinde Boğaziçi’ne?

Nasıl yok oldu?

Geriye hangi parçaları kaldı?

Berka Beste Kopuz, sergisinde izleyiciyi, İstanbul’un hem çok iyi tanıdığı hem de kimsenin bilmediği yeni bir ilçesine götürüyor: Kazıklıköy.

İstanbul’a 17.yüzyılda yapılan ilk dolgudan bu güne, Emirgan-Sarıyer, Üsküdar-Harem, Çayırbaşı-Sarıyer, Kuruçeşme-Arnavutköy, Telli Baba, İstinye ve Tarabya Koyu, Garipçe Köyü’yle devam eden bu süreç, bugün kentin ekosistemini güçlü bir biçimde tahrip ederken, büyük bir trajediye işaret ediyor. İzleyici, Boğaziçi’nin 40 semt ve mahallenin topografyasını merkezine alan ve bu ilçelere ait arşiv görüntülerini keşfetmeye davet eden sanatçı, özelleştirme sonrasında rant ekonomisine kurban edilen bu alanlarda yok edilen binalar ve yaşamlarla, kontrolsüz kentleşmenin ve kentsel dönüşümün etkilerini duyumsamaya çağırıyor.

Kazıklıköy ismini verdiği, İstanbul’un yeni distopik ilçesinin sınırlarını keşfetmeye davet eden sanatçı, kent işgalinin nedeni olan hızlı büyüme ve kıyıların konutlara ve sanayiye açılması olgularını soyut bir ifadeyle izleyiciye hissettirirerek, yarı-dokümanter, yarı-yoruma dayalı bir perspektiften İstanbul kıyılarının geçmişten bugüne hatalı planlama ve şehircilik faaliyetleri sonucu yokoluşunu ortaya koyuyor.

‘Bu projelerin büyüklüğü ve çıktıları arasındaki farklar, sanatçının fotoğraflarındaki açık kompozisyonlardan anlaşılabilir: Talep edilen ile gerçekleştirilen arasındaki uçurum son derece fazladır. Temsili-olmayan, yani gerçek dünyaya referans vermiyor gibi görülen çalışmalarda, aslında vaat ile gerçek arasındaki fark açıkça görülebilir. Beste Kopuz bizlere, tarihin nasıl aslında insanlığa değil, iktidarların siyasal ve ekonomik rantına uygun olarak işgal edilip, kullanıldığını görselleştiriyor. Burada artık kamu yararı yoktur, kolaylıkla farkedilip, anılara dalabileceğimiz İstanbul’un kıyı tarihi, bir sis perdesinin ardında yok olmuştur. Bir imaj vardır ötesinde, ama göremeyiz; tıpkı kıyı kanunlarının varolup da, asla uygulanmaması gibi.’
Fırat Arapoğlu

Büyük ölçekli siyah-beyaz fotoğraflar, arşiv ve uydu görüntüleri, ışıklıkutu, harita, Boğaziçi ve hafriyat yerleştirmesinden oluşan Kazıklıköy sergisinde, aynı zamanda sanatçının izleyiciyi Boğaziçi ile ilgili arşivsel kaynaklarını paylaşmaya davet ettiği interaktif bir yerleştirme alanı da bulunuyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın