Sergi: F A B R I K A / EAA- Emre Arolat Architects

Sergi, 7 Şubat - 17 Mart 2012 tarihleri arasında Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde izlenebilir. Sergiye paralel olarak 24 Şubat 2012 günü saat 17:00’da Milli Reasürans Sanat Galerisi Oditoryumu’nda bir panel düzenlenecek.

Dünya yüzeyini saran sanal ağların içinde başıbozuk dolaşan imge-nesneler, soluksuz bir biçimde yeni alıcılarını / beğenicilerini arıyorlar. Mimarlık ürünleri, uzun zamandır bu nesnelerle aynı kaderi paylaşıyor. Sadece bilgisayar ekranı üzerinden bile günde onlarca yeni yapı ile karşı karşıya geliyoruz. Önümüze çıkanın ne olduğundan, nerede olduğundan, hangi amaçla ve hangi bağlam içinde yapıldığından çok; nasıl olduğuna, biçimine, stiline kısacası yüzeyine bakıyoruz. Bu hengamede kendini yeterince ‘gösterebilen’ mimarlıklar alıp başını giderken, bir kısım mimarlıklar kalabalığın içinde kayboluyor. Görünen şey gerçekten de iyi midir? İyi olan görünür hale gelebilir mi? İpekyol Tekstil Fabrikası Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü almasaydı ne kadar tanınırdı? Ödülden sonra bile yapının kendisi hakkında aslında ne biliniyor?

Sergide, FABRİKA’nın ne olduğu sorusunun yanıtı; nasıl bir ilişkiler ağının parçası olduğu, nasıl bir dünya içinde varolduğu, nelere değdiği, ne ürettiği, neyi içerdiği, neyi dışarıda bıraktığı ve nasıl bir yaşam sunduğu sorularıyla birlikte aranıyor. Bu yöntem; mimarlık ürününün, çeşitli coğrafi, ekonomik, sosyal, politik dinamikler içerisinde yer alan; yer, bağlam, işveren, program, kullanıcı ve mimar gibi olgu/aktörlerin de içinde bulunduğu, ‘durum’ olarak tanımlanabilecek bir ilişkiler ağı içerisinden üretildiği ve bir yapıyı anlamak için onun kendi spesifik durumu içerisinde nasıl var olduğunu, ona nasıl yanıt verdiğini anlamanın kritik olduğu görüşünde temelleniyor. Bu anlamda sergide konvansiyonel mimarlık temsilleri askıya alınarak, ‘durum’un izini sürmek amacıyla dört bir yana keşfe çıkılıyor. Yolda, İngiltere’de 18. yüzyılda kullanılan ip eğirme makineleri, Nazilli Sümerbank Fabrikası Marşı,  Gıdı-Gıdı treni, Metropolis filmi, Rumeli Caddesi, Titiz, Dragons’ Den, ‘merch’ler, moda fuarları, moodchart’lar, Shibipo kabilesi, Juki, Yalçın Ayaydın, Hilal Tunç, Ajda Pekkan, Guy Debord, Theodor Adorno, Uğur Tanyeli, Dubai, Bosphorus City gibi pek çok olgu, kavram ve kişi ile karşılaşılıyor ve bu maceradan 17 adet ekran, çeşitli nesneler, bir film ve bir kitap ile geri dönülüyor…

(Nil Aynalı)

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın