27. Uluslararası Yapı ve Yaşam Kongresi

27. Uluslararası Yapı ve Yaşam Kongresi, Kentsel Boşluğun Dili temasıyla 1-2 Ekim 2015 tarihlerinde Bursa'da düzenlenecek.

1-2 Ekim tarihlerinde Bursa’da düzenlenecek 27. Uluslararası Yapı ve Yaşam Kongresi bu sene ulusal ve uluslararası alanda akademisyenlerin, araştırmacıların, yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin, girişimcilerin ve kentlilerin katılımıyla kapsamlı ve çok boyutlu bir tartışma ortamını oluşturmayı hedefliyor. Kongre’nin teması ‘Kentsel Boşluğun Dili’ ile ilgili internet sitesinden yapılan açıklama şu şekilde:

KENTSEL BOŞLUĞUN DİLİ

 Bireylerin yaşamlarında birliktelik ve sosyalleşmeye yöneldikleri, çeşitli sosyal, kültürel ve farklı etnik grupların bir araya gelerek buluşmalarına olanak sağlayan, yaşam alanları ve kentsel öznelerin oluşturduğu kamusal alanlar kentsel kimliğin önemli mekânlarıdır.
 
Bireyler, sosyo-kültürel yaşantılarını kentsel fiziki çevre yapısıyla birlikte bu alanlarda şekillendirir ve geliştirirler. Bir anlamda kent yaşantısı, birey-toplum ilişkisinin desteğiyle bu kamusal alanlarda oluşmaktadır. Meydanlar, sokak ve caddeler, yeşil alanlar, arayüzler ve giderek AVM’ler kentsel (kamusal) alanların unsurları; bireyin sosyalleşerek toplumu oluşturduğu mekânlar haline gelmektedirler.
 
İçinde bulunduğumuz süreçte plansız ve denetimsiz gelişimini sürdüren kent oluşumları, bireylere gerekli yaşam alanları sunamıyor olmalarının ötesinde, sosyalleşme imkânları konusunda da yetersiz kalmaktadır. Bu biçimde oluşan kentlerde farklı sosyal özellikleri taşıyan grupları bir araya getiren unsurların temelinde, dinsel veya etnik düşünce yapılarının öne çıktığı görülür. Toplumda ayrışmalar oluşturan gruplaşmaların, sosyal, siyasal olaylar karşısında birbirlerine karşı oldukları da görülmektedir. Bunun başlıca nedeni siyasetin bu kutuplaşmalara fırsat vermiş ve veriyor olmasıdır.  Ne yazık ki birçok ülkede planlama süreçleri, kapalı kapılar ardında, katılımcılığı yok sayarak, mimar ile kent plancılarını, birçok diğer uzmanlık dallarını ve daha da önemlisi kullanıcı taleplerini dışlayarak yürütülmekte ve topluma dayatılmaktadır. Bu gibi demokratik geleneği olmayan, siyasetin inanç ve düşünce yapısı üzerinde gelişim gösterdiği ülkelerde kamusal mekânların dili üzerine tartışmanın ülkelerin gelecekleri açısından önemli olduğuna inanıyoruz.

Etiketler

Bir yanıt yazın