Calumeno Mozolesi

SAMSUNG CAMERA PICTURES
Resmi orijinal boyutunda göster

SAMSUNG CAMERA PICTURES
Resmi orijinal boyutunda göster

SAMSUNG CAMERA PICTURES
Resmi orijinal boyutunda göster

Calumeno Mozolesi

KO-Arch tarafından tasarlanan "Calumeno Mozolesi", Şişli'de yer alıyor.

Calumeno Aile Mozolesi: Mekân, Malzeme ve Anlam Üzerine Bir Tasarım Yaklaşımı

Yapısal Kurgusu ve Malzeme Seçimi

Ermeni Ortodoks ve Levanten kökenli Calumeno ailesi için tasarlanan mozole, 3 metre x 3 metre taban alanına oturan ve 4 metre yüksekliğe sahip bir kütledir. Ana taşıyıcı sistemi betonarme perdelerden oluşmakta olup, dış cephe kaplamasında 40 mm kalınlığında Marmara mermeri kullanılmıştır. Bu mermer paneller, derinlemesine oyulmuş kasetlerden meydana gelerek yapıya hafifletilmiş bir strüktürel ifade kazandırmaktadır.

Mozolenin toprak altı kotunda konumlanan bir mezar odası, tabutların muhafaza edilmesi için tasarlanmış olup, bu alanın oluşturulabilmesi adına 3 metre derinliğinde bir kazı işlemi gerçekleştirilmiştir.

Pangaltı Latin Katolik Mezarlığı Bağlamında Tasarım İlkeleri

Tasarım sürecinde, Pangaltı Latin Katolik Mezarlığı’nda bulunan mevcut mozole örnekleri detaylı biçimde analiz edilmiştir. Özellikle Rossi, Medovich, Carminati, Scotto, Castelli, Barozzi, Collaro ve Mratovich aile mozolelerinin biçimsel karakteristikleri referans alınmış, mezarlıkta gözlemlenen yapısal tipoloji korunarak yeni bir yorum geliştirilmiştir.

Bu bağlamda, mezarlık dokusuna uyum sağlamayı hedefleyen tasarım, diğer mozolelerde ve mezar taşlarında yaygın olarak kullanılan Beyaz Marmara mermerini temel yapı malzemesi olarak benimsemiştir. Marmara mermerinin zaman içinde geliştirdiği doğal patina ve renk dönüşümü, mezarlığın kimliğini oluşturan unsurlar arasında yer almakta olup, bu malzemenin kullanımı yalnızca estetik bir tercih değil, aynı zamanda mekânsal sürekliliği destekleyen bilinçli bir karar olarak değerlendirilmiştir. Feriköy Mezarlığı, bu malzeme seçiminde ve formun üç boyutlu kompozisyonunda belirleyici bir referans noktası olmuştur.

Modern Çağda Zanaatkârlık: Anıtsal Mimarlıkta El İşçiliğinin Yeniden Yorumu

Feriköy Mezarlığı, yaklaşık bir asır öncesine tarihlenen, ince işçilikle biçimlendirilmiş birçok mezar taşı, sütun, fresk ve anıt heykellere ev sahipliği yapmaktadır. Bu yapılar, dönemin zanaatkâr ruhunu ve mimari detaylara verilen önemi gözler önüne sermektedir. Ancak, çağdaş inşaat tekniklerinin ve üretim süreçlerinin değişmesiyle birlikte bu tür detayların aynı incelikte yeniden üretimi günümüzde mümkün olmamakta veya farklı metotlarla ele alınmaktadır.

Bu bağlamda, “Günümüz inşaat teknolojileriyle Feriköy Mezarlığı bağlamında bir mozole nasıl tasarlanabilir?” sorusuna yanıt arayan proje, zanaatkârlığı çağdaş üretim teknikleriyle buluşturmayı amaçlamaktadır. Anıtsal bir ifade taşıyan mozole, mezarlık dokusu ile uyumlu, ancak daha sade, sağlam, güçlü ve geometrik bir düzen içinde şekillendirilmiştir.

Cephelerde kullanılan modüler taş birimleri, klasik mozole anlayışını dönüştüren bir prototip oluşturma hedefinin temel çıkış noktasını oluşturmuştur. Mermer kasetlerin iç kısımlarının oyulması, bu tasarımın özgün bir ifadesi olarak ön plana çıkmaktadır. Mermer üzerinde Cnc makineleri ile yapılan sulu oyma işlemi 40mm kalınlığındaki mermerleri 15x30cm lik kasetler haline getirmiştir.

Dikey ve Yatay Doğrultular Üzerine Mekânsal Bir Okuma

Tasarımda, yatay ve dikey doğrultular üzerinden geliştirilen mekânsal anlatı, mozolenin kavramsal çerçevesini oluşturan temel unsurlar arasında yer almaktadır.

• Yatay doğrultu, gündelik yaşamı, faniliği ve insanın ölümlü doğasını temsil eder.

• Dikey doğrultu ise, yer altı ile gökyüzü arasında kurulan metafiziksel bir bağ olarak yorumlanmıştır.

Mozolenin dış cephesinde kullanılan mermer panellerin dikey formda biçimlendirilmesi, yapının prizmatik kütlesini olduğundan daha yüksek gösterme amacını taşırken, aynı zamanda ölüm ötesine dair soyut bir göndermeyi içinde barındırmaktadır. Mezarlığın genelindeki asırlık servi ağaçları, bu dikey kompozisyonun doğal bir uzantısı olarak düşünülebilir.

İç mekânda dikeyliğin vurgulanması, cam döşeme ve tepe ışıklığı ile sağlanmıştır. Mozole zemininde konumlanan cam döşeme, üzerine basan ziyaretçiye hem aşağıya, hem de yukarıya bakma imkânı sunar. Camın yansıtıcı özelliği, gökyüzü ve toprak altı kotunu aynı perspektifte buluşturarak mekânın sonsuzluk hissini pekiştirmektedir.

Mimari Kavramsallaştırmalar

1. Kaset Modülü ve Strüktürel Hafiflik

Mozolenin tasarımında belirleyici olan dört temel kavramsal yaklaşım bulunmaktadır. Bunlardan ilki, dış cephede kullanılan kaset modülleridir. Hristiyan kültürü bağlamında evrensel bir görsel referans oluşturmayı amaçlayan bu modüller, doğrudan bir dini figüratif temsil yerine, Pantheon’un iç kaset sistemine dayanan strüktürel bir hafiflik prensibiyle geliştirilmiştir.

Kasetlerin merkezine doğru gerçekleştirilen kademeli oyma işlemi, günün farklı saatlerinde ışığın yüzeyde oluşturduğu gölge derinlikleriyle mekânsal algıyı zenginleştirmektedir. Aynı zamanda, bu keskin ızgara düzeni, ölümün kaçınılmaz bir olgu olduğunu hatırlatan bir zamansal metafor olarak değerlendirilmiştir.

2. Kademeli Kubbe

Venedikli mimar Carlo Scarpa’nın Brion Mezarlığı’nda geliştirdiği brüt beton kademeler, Calumeno Mozolesi’nin tavanında kubbeleşen ve tepe ışıklığına yönelen geçişlerde kritik bir referans noktası olmuştur. Mozoledeki bu tür detayların, modern ve klasik İtalyan mimarisine yapılan bilinçli göndermelerle şekillendirilmesi, Levanten kimliği ile doğrudan ilişkilidir.

3. Işıklı Haç

Mozolenin iç mekânında ışık kullanımını sınırlandıran bir yaklaşım benimsenmiş, ancak mermer kasetlerin en ince noktalarında ışık yarıkları bırakılarak doğal ışığın içeri süzülmesine olanak tanınmıştır.

Apsiste konumlanan haç biçiminde ışık yarıkları, Tadao Ando’nun 1999 tarihli Işık Kilisesi’nden esinlenerek oluşturulmuştur. Işığın soyut ifadesi, iç mekânda ziyaretçiyi duygusal ve mekânsal bir deneyime davet eden temel tasarım öğelerinden biri haline gelmiştir.

4. Cam Döşeme ile Mekânsal Algının Dönüştürülmesi

Feriköy Mezarlığı’ndaki geleneksel aile mozolelerinde, tabutlar yeraltı kotunda muhafaza edilmektedir. Ancak bu alanlar karanlık, dar ve ziyaretçiler için erişimi zor mekânlardır.

Bernard Tschumi’nin Akropol Müzesi’ndeki cam döşeme uygulamalarından ilham alınarak, mozolenin toprak altı kotu cam bir yüzey aracılığıyla görünür kılınmış ve yeraltına inişin mekânsal ve duygusal deneyimini kolaylaştıran bir çözüm sunulmuştur.

Calumeno Mozolesi, geleneksel anıtsal mimarlık ile çağdaş üretim tekniklerini buluşturan bir tasarım yaklaşımı sergilemektedir. Mekân, malzeme ve ışık ilişkileri üzerinden şekillenen bu yapı, zamanın ötesine uzanan bir hafıza mekânı olarak kurgulanmıştır.

Bir yanıt yazın