YAYA Mimarlık, Yüksel Aytemiz ve ekibinin Bodrum Sağlık Vakfı Fizyoterapi ve Hidroterapi Merkezi Ulusal Mimari Proje Yarışması için tasarladığı proje önerisi.
PROJE ALANI
Tasarım alanı konut bölgesinde ve trafik yoğunluğunun yüksek olmayacağı, ulaşım olarak ana arterlere bağlanabileceği ve kot farkının arazi yapısı için tasarımda önem arz ettiği, sosyal uzantıları ve yeşil zone kullanımının avantajlar oluşturabileceği bir bölgede yer almaktadır.
Proje alanının güney cephesinde konut yapılaşması, kuzey cephesinde cami (ibadet alanı) olarak işlevlendirilecek bir alan, doğu cephesinde bir park alanı ve batı cephesinde ise Paşa Dede Caddesi yer almaktadır.
TASARIM KARARLARI
Tasarım yaklaşımı çevrenin yapısal ve konumsal verilerine uygun duyarlı bir yapı oluşturma ilkesine dayanmaktadır. Önerilen projede çevre özellikleri, işlevsel program ve kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun yaşanabilir mekân üretme amaçları doğrultusunda çözümler geliştirilmiştir. Bağlamsal olarak en uygun biçimde alana yerleşmek ve çevreyi bu ilke ile tasarlamak temel amaçları arasındadır.
Arazinin kuzey yönüne doğru kot düşmektedir. Bodrum iklimsel olarak sıcak ve kurak bir iklime sahiptir. Bu veriler ışığında arazinin güneyine kütlesel olarak yerleşip kuzeyinde alçak kotta izole ve yapının gölgesinden faydalanan bir yeşil alan yerleşimi yapılmıştır. Programın yoğunluğunun yarattığı büyük ölçekli bir yapı ortaya çıkma sorununu azaltmak için ise kot farkından da yararlanarak bir alt zemin oluşturulmuştur. Alt zemin katında oluşturulan ve terapi odaları ile doğrudan bağlantısı kurulan yeşil zone ve ana giriş – park ile oluşturulan aks uzantısı kullanıcının sosyal etkileşimini desteklemesini amaçlanmıştır.
Yapı, içinde bulunduğu kent dokusu ve çevresiyle kurabileceği ilişki ele alınarak Paşa Dede Caddesinden tasarımı oluşturulan park alanına iki parçalı olarak önerilmiştir. Parçalardan oluşan yapı, giriş ve park çıkışı aksı etrafında kümelenerek ana omurgasını oluşturmuştur. Yapı, parçaları birleştiren dış kabuk ile kendi alanını tanımlarken, diğer yandan da çevre ile her noktadan ilişki sağlayacak geçirgenliğe sahiptir. Bu durum, yapının çevresi ile ayırıcı-etkileştirici olma dengesini sağlamasına yardımcı olmaktadır.
Yapıda kütle oluşumunda arazideki kot farkından da faydalanılarak alt zemin-üst zemin,1. Kat ve teras katı olarak çözümleme yapılmıştır.
Alt zemin katın Paşa Dede ve Dumlupınar Sokaklarına bakan köşesinde iç bahçe oluşturulmuştur. Mekânsal dizilimde de alt zemin katta, hidroterapi birimlerine yer verilerek doğrudan etkileşim alınması ile kullanıcının dinlenmesi ve rahatlaması hedeflenmiştir. Projede, sokakların bileşimindeki kaldırım alanında yeşil bir tampon bölge oluşturularak iç bahçe için çevreden gelen uyarıları da minimize etmesi amaçlanmıştır. Böylece kendi içine dönük bir terapi bahçesi oluşturulmuştur.
İbadet yapısı ve proje alanının sınırından park alanına geçiş verilerek yeşil sürekliliğin sağlanması hedeflenmiştir.
İç bahçeye bakan ve tüm katlarda da tekrarı yapılan içeri çekilme hareketi ile oluşturulan kütlesel boşluk, açık – yarı açık – kapalı mekansal sürekliliklerin sağlanmasını ve ışığın mekanlara doğrudan etkileşimini sağlamaktadır. Kütledeki boşaltmalar ile yapı yoğunluğunun dengelenmesi ve oluşturulan kabuk ile de yapının formunun güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
Bölgenin iklimsel verileri de göz önüne alındığında güneş kontrolünü sağlayan kabuk için ahşap güneş kırıcıları ve bölgenin mimari estetiği ile de uyumu düşünülerek cephe malzemesi olarak traverten tercih edilmiştir. Yapıda yatayda ve düşeydeki sirkülasyonu takip eden şeffaf örtü ile ışık alımını ve doğal havalandırmayı sağlayarak doğal klimatize etki yaratması hedeflenmiştir. Teras çatıda konumlandırılan güneş panelleri ile de yapının kendi enerjisini elde etmesi ve sürdürülebilirliğini desteklemesi öngörülmüştür.