Yusuf Arıcı ve Kağan Öztürk'ün "Bodrum Sağlık Vakfı Fizyoterapi ve Hidroterapi Merkezi Ulusal Mimari Proje Yarışması" için tasarladığı proje önerisi.
Proje Raporu
“Bir binayla karşılaşılır; ona yaklaşılır, bedenle ilişkilendirilir, içinde hareket edilir, başka şeylerin koşulu olarak kullanılır. Mimarlık davranışı ve hareketi başlatır, yönetir ve örgütler… Beden kendi rezonansını mekânda bulduğunda haz ve güvenlik duyarız. Bir yapıyı deneyimlerken, onun düzenlenişini bilinçsiz olarak kemiklerimiz ve kaslarımızla taklit ederiz.” (Pallasmaa,2018, s.76, 81).
İnsan bedeninin, mekânsal anlamı ve işlevi tamamlayan aktif bir özne olmasından doğan bağımsız “hareket”, mekânın sınırlarını, ritmini ve dokusunu keşfetmenin temel yoludur. Bu merkezde, mekânın hareketle kurduğu bağ, terapötik bir deneyim sunmanın temel dayanağıdır. Fizyoterapi ve hidroterapi süreçleri göz önünde bulundurularak oluşan arkitektonik düzen, bireyin yer çekimine ve sınırlara karşı fiziksel hareketlerini teşvik edecek ve bedensel farkındalığını artıracak şekilde kurgulanmıştır. Tasarımın oluşturduğu atmosfer, bilinçdışı bir şekilde içselleştirilirken, bu deneyim bir tür bedensel-zihinsel-ruhsal iyileşme sürecine dönüşmektedir.
Değişimi destekleyen bu terapötik ilişki güven, anlayış ve iş birliğine dayalıdır. Bu bağlamda bütüncül bir mimari paradigma ile kullanıcıların kendilerine “güven”, “kabul” ve “desteklendiği” hislerini verecek bir ortam hedeflenmektedir.
Bodrum/Konacık bölgesi için fark edilebilir büyüklükteki yapı ölçeği, yerel mimari referanslarıyla diyaloğunu korumaktadır. Görsel hafifliği ve yatayda genişlemesi ile bağlamsal olarak silüete saygıyla yerleşmektedir. İşlevsel ve toplumsal rolünün gerekliliği ve çekiciliğinin desteğiyle yapı, bir odak noktası potansiyelindedir. Yerel normlardan gelen beyazlık etkisi azami düzeyde tutularak tasarımın saflık ve zaman dışılık hisleri desteklenmekte, yapı kabuğunda ışık-gölge etkisi güçlendirilmektedir.
Arazi yerleşiminde oluşturulan düzgün kütlesel form, alanın verimli kullanılması ve programın rasyonel dağılımından sonra, kurumun kararlı, güvenilir ve sağlam duruşunu temsil etme gayretindedir. Arsanın tabii eğimle yükseldiği kuzeybatı bölümüne, müdahalesiz pasif peyzaj alanı bırakılarak tasarımın doğaya entegre edildiği bir geçiş boşluğu ve parsel dışındaki yolların kesişim noktasına karşı izolasyon görevi atfedilmektedir.
Yol cephesinden geride duran zemin kütlesi, üst kotta kullanıcıların mahremiyetini ve özgürlüğünü bir arada tutan bir kenarı açık avlu yaratır. İnsan ölçeğinden uzaklaşmayarak gabariye ilavesini asgari düzeyde tutan ve daha az yüksekliğe sahip olan 1.kat kütlesi, çeperlere yaslanarak ve giriş cephesinden koparak avluyu üç tarafından sarar. Farklı zemin dokularını içeren bu esnek açık mekân, bedenin olasılıklı olma durumunu bilerek yaratıcılığı destekler ve “organsız beden” kavramına ışık yakar. Kullanıcısını önemseyen ve hassasiyet gösteren avlu, ona kontrollü sosyal alan açar, toplumsal bağlarını destekler ve doğayla etkileşime geçirir.
Programın büyük bölümü yatayda genişleyerek zeminde karşılanmıştır. Giriş kotunda karşılama-kafeterya, poliklinik birimleri, yönetim bölümü ile geniş hacim ve açık alan ilişkisi talep eden hidroterapi birimleri yerleştirilmiştir. Yapının arka bölümünde yarı açık olarak tasarlanan alanda, terapi havuzlarının dış mekân ilişkileri kurulmuştur. Sınır imgesi olarak yer alan su ögesi, nefes alma ve akışa bırakma algısıyla meditatif bir atmosfer sunar.
Çok fonksiyonlu zemin kütlesi iç bahçe ve ışıklıklar ile ferahlatılmıştır. Dolayısıyla üst meydanda oluşan boşluklar, yapının düşey kesitte ilişkisini kurar, bağlantılar oluşturur. Terapi sürecini destekleme amacıyla harekete teşvik eden ve merak uyandıran görsel karşılaşmaları meydana getirmektedir.
Yapı kabuğunda yer alan gelişmiş cam yüzeyler ve geçişler ile iç-dış mekân ilişkileri açıklık ve özgürlük imgeleriyle pekiştirilmiştir. Low-e camlar, doğal ışığı içeriye yönlendirirken aşırı ısınma- soğuma risklerini önleyerek enerji tasarrufu sağlar. Bu elemanlar, taşıyıcı sistemden ayrılarak cephe tasarımında serbestliği getirmiştir. 1.katta yer alan büyük hacimli esnek fizyoterapi alanları, kat yüksekliğinde ve cephe boyunca yer alan doğramalar sayesinde kapalı alan hissini baskılayarak arazinin doğu yönünde bulunan, yeşilin tonları ile doğal bir rahatlama potansiyeli vadeden parka bakar. Yol cephesinde ise kullanıcıyı karşılayan giriş kotundaki ön yüz, dinamizmini saydam yüzey önünde ritmik cephe elemanlarıyla tamamlar ve zarif gölgesiyle saçak, giriş edimini gerçekleştirir.
Kullanıcı profillerine ait ihtiyaçların sağlandığı, enerji verimliliği yüksek, sürdürülebilir ve çevre dostu bir yapı olarak planlanmıştır. Tasarım sürecinde, hizmetin niteliği, iklim koşulları, kullanıcı deneyimi ve yapısal güvenlik ön planda tutulmuştur. Deprem riski bulunan bölgede yer alan proje, ekonomik ve uzun ömürlülük avantajlarıyla betonarme taşıyıcı sistemle oluşturulmuştur. Bodrum katı ve perde duvarlarıyla statik olarak güçlenen yapı, bu alanda kapalı otopark, sığınak ve teknik mahal ihtiyaçlarına karşılık vermektedir.
Bölge iklimi ve hidroterapi alanlarındaki yüksek nem koşulları dikkate alınarak doğal ve mekanik havalandırma sistemleri öngörülmüştür. VRF (Değişken Soğutucu Akışkan) sistemi ile her bir iç ünitede bağımsız ayarlanma yapılarak poliklinik birimleri, tedavi üniteleri, dinlenme alanlarında farklı sıcaklık ihtiyaçlarına uygun esnek çözüm sunar. Havuzların yer aldığı bölümde, bu sistem ile entegre çalışan mini HRV (Isı Geri Kazanımlı Havalandırma) sistemi nem kontrolünü destekler. Çapraz hava akışını destekleyen pencere ve açıklık yerleşimi ile iç mekânda taze hava akışı sağlanarak mekân konforu artırılmıştır.
Merkezin bahçe düzenlemesi, yerel bitki örtüsüne uygun peyzaj ögeleri ile oluşturulmuştur. Su ihtiyacı düşük, Bodrum’un doğal ekosistemiyle uyumlu zeytin ağaçları (Olea europaea), lavanta (Lavandula angustifolia), kekik (Thymus vulgaris), begonvil (Bougainvillea) ve kaktüs türleri (Echinopsis, Opuntia ficus-indica vb.) gibi bitkiler tercih edilmiştir. Arazi veya çevresinde oluşacak ağaç tahribatına karşı bu bitkilerin tamamı pasif yeşil alan ve yol ile arada kalan kısıma transfer edilecektir.