Katılımcı, İTÜ İşletme Fakültesi Mimari Proje Yarışması

Mimari Açıklama Raporu

1. ALAN İLE İLGİLİ ÇÖZÜMLENMESİ GEREKEN KONULAR:

  1. Kullanım gereksinimleri ve kullanılabilir hacim
  2. Arazi (Topografya)
  3. Düzensiz parsel sınırları ve sokak ilişkiler
  4. Tarihi Karakol yapısının geliştirilmesi ve çevredeki mevcut tarihi ve modern yapılar arasında yeni bir ilişki kurulması.
  5. Ekoloji ve enerji verimliliği
  6. Kullanılabilir yeşil alanların geri kazanımı

2. HEDEF

  • Kentsel bağlamda baskınlığı empoze etmek yerine özenli ve duyarlı modern entegrasyon.
  • Tüm sahadan maksimum seviyede yararlanılması ve topografik seviye farklılıklarının okunabilir ve kolay erişilebilir seviyelerde birleştirilmesi.
  • Mimari tasarım ile, bölgenin karmaşık gereksinimlerine karşılık vermek ve tarihi Karakol yapısının mevcut değerli mimarisini örselemeden, yüksek kaliteli, saygılı ve önemli bir mimari eser ile kentsel alana entegre etmek.

3. KONSEPT

Yarışma alanı olarak belirlenen kentsel alanda, görsel referansları ve sokak ilişkilerini koruyarak ve iyileştirerek çevredeki tarihi yapılara saygı duyup “serbest bırakırken”, tarihi alanda modern ve değerli bir yapının oluşturulması.

Fazla yapılaşma ile sınırlandırılmamış geniş bir kampüs bahçesinin (kampüs avlusu) kazandırılması.

Görsel ilişkilerin restorasyonu açısından, Tarihi karakol yapısına erişimin -yerüstünden değil- ‘’gün ışığı alan yeraltı pasajı’’ ile yeniden konumlandırılması

Tek başına ayakta duran, soliter bir mimari eser olarak tasarlanan tarihi karakol yapısına, özgün yaklaşımına uygun orijinal karakteri geri verilecektir. Bu, tescilli eski eserin cephesine müdahale edilmeden, yeni planlanan kampüs bahçesinin altındaki bodrumda bir erişim seviyesinin oluşturulmasıyla sağlanacaktır.

Proje sahasının zor topoğrafyası, arazinin tümüyle kullanılması ve kör noktalar ile erişilemeyen alanlardan kaçınılması amacıyla düz bir bahçe-meydan kotu (+55.50) düzenlenerek yönetilecektir.

Kavisli çatı formu ile yükselen arazinin topografyasını devam ettiren ve aynı zamanda bölgedeki tarihi yapıların yüksekliklerine -hükmetmeden- güzel bir referans oluşturan doğal bir mimari tasarlanmıştır.

Çevre yolları referans alarak takip eden iki -kademeli- blok (A ve B Bloklar) ve üstte bu blokları birleştiren diğer bir blok (C Blok); geri çekilerek, yüksekliği ile insan ölçeğine acımasızca müdahale etmeden fonksiyonel alan gereksinimlerini karşılar.

4. ÇÖZÜM

Farklı yüksekliklerdeki kotlara yayılmış, zor ve düzensiz formlu parsel sınırı ve bunu çevreleyen yol strüktürü; taş dökümden (yapay taş: beyaz çimento bağlayıcılı doğal taş parçalarından) yapılmış- yüksek ve ince sütunlardan oluşan bir kolonad sistemi kullanılarak çözülmüştür. Yolu takip eden bu kolonad sistemin yola bakan cepheleri, içeriyi görünür kılan geniş cam yüzeylerle kapatılmıştır.

Cephe mimarisi; kendine özgü karakteri ve kübik formu ile bütüncüllüğü ve deneyimi, bir üniversite yapısı için uzak mesafeden yüksek yapı görüntüsü verirken, yakın çevresi ve şehirle uyumu iyi ve erişilebilir bir etki yaratacaktır.

Süleyman Seba Caddesi’ne bakan ana cephe; yüksekliği azalan sütun sıraları boyunca, anıtsal denilebilecek geniş, açık giriş portalı ile – ancak bu etkiyi mimari olarak abartmadan, dengeli, sakin ve ağırbaşlı bir karakter gösterir.

Yeni kampüs bahçesinin ana cephe tarafındaki sınırı, açık kolonad sistemi ile caddeden iç görülere izin verirken, aynı zamanda kolonadın devamında, topoğrafyaya uyarak ilerleyen – İstanbul’un tipik yüksek duvarlarına benzeyen- sağır duvarı ile gerekli mahremiyeti sağlar.

Tasarlanan mimari, bu alandaki anıtsal mimari fikri – basitçe kopyalamaksızın – ve aynı zamanda çevredeki daha küçük ölçekli yapılaşmayı da rahatsız etmeden yansıtır ve ona saygı duyar. Tarihi karakolu, cephesine müdahale etmeden ve anıtsallığını etkilemeden yeni yapı ile bütünleştirir. Kültür varlığını korumanın gereklilikleri, hava koşullarına karşı korunaklı ve kolay erişimi olan giriş işlevindeki yeraltı pasajının inşası ile hassas ve yeni bir düzenleme önerilerek birleştirilmiştir.

Sütunlar, -düzensiz parsel sınırlarına rağmen- önerilen mimarinin kolonad yapısı ile hem içeriye hem dışarıya doğru, alanın tamamı ile kullanılmasına izin vermektedir.

Ekseni geriye doğru kaydırılmış olan C yapısı, sağlanan geniş kullanım alanlarının yanı sıra, alandaki tarihi yapıların yüksekliklerini referans alan kavisli çatı formu ile entegrasyonunda başarılı olmaktadır.

Mimarinin belirgin anıtsallığı, alandaki tarihi yapılar ile mevcut diğer üniversite binaları arasında bir ilişki kurmaya yönelik olarak ve fakat aynı zamanda kullanıcıları ve izleyicileri üzerinde bağımsız ve ayırt edici davranması amaçlanarak tasarlanmıştır.

Eski ile yeninin fonksiyonel düzeyde bağlantısı; yeraltında, iç bahçeden gün ışığını alarak zenginleştirilmiş bir pasajı, tarihi esere entegre ederek sağlanmıştır. Zemin üstü köprü çözümünün aksine; bu çözüm tarihi eserin cephesine dokunmadan, görsel referansların tam olarak korunmasını sağlayarak, özgün durumunda, tek başına ayakta duran bir mimariye sahip eseri restore eder ve aynı zamanda nefes alan, yaşayan yeni bir kampüs bahçesinin hayata geçirilmesini sağlar.

Yapının kentsel çevreye yükseklik referansı, mevcut tarihi Silahhane ve Karakol yapıları ile kurulan ilişkiden gelmektedir. Buna ek olarak, üzeri yeşil peyzaj ile düzenlenmiş kavisli çatı, yağmur suyunu toplar, kampüse entegre edilen bodrum kattaki su deposuna taşıyarak ekolojik bir çözüm sunar.

5. TASARIM

Farklı kotlara yayılan mimari tasarım ve açık-kapalı alanlar arasındaki geçiş ile sütunlu cephenin iç tarafında düzenlenmiş aydınlık koridorlar, üniversitenin dışarıya açılmasını sağlarken, kapalı dersliklere bu hoş atmosfer içinde açık erişilebilirlik sunar.

Alt kottaki cephelerin ana öğesi olan zarif sütunlar, alanın yüksekliğindeki önemli topografik farkları mükemmel bir şekilde dengelemeyi ve mimarinin üç ana bölümünü (A’dan C’ye kadar bloklar) bir bütün olarak birleştirmeyi ve tanımlamayı mümkün kılar. Kolonad mimari, sokakc adde sahnesinde net ve zarif bir siluet olarak görünür ve üniversitenin saygınlığını vurgular.

Süleyman Seba Caddesi girişinin zemin seviyesinden başlayan ve aynı kotta devam eden meydanda planlanan “kampüs bahçesi”, kullanıcıların ve ziyaretçilerin gerçekten yapıda hakimiyet kurmalarını sağlar. Terasları ve amfi benzeri – organik oturma yerleri ile merkezi bir meydanın oluşturulması, istendiğinde açık hava etkinliklerinin bu alanda yapılmasına da olanak verir.

Meydan, dışarıdan içeriye doğru büyüyen iki büyük iç bahçe galerisi ile meydan altındaki iki bodrum katı, bu katlarda galeriler etrafında düzenlenmiş fuaye ve tarihi binaya geçişi sağlayan pasajı gün ışığına açar. Böylece bodrum kat da içeriden dışarıya açılır, iç mekân dış mekân olur ve onunla etkileşime girer.

6. EKOLOJİ VE ENERJİ VERİMLİLİĞİ

C bloğun eğimli büyük çatısı, tamamen yeşil bir çatı olarak tasarlanmış olup, yağmur suyu geri kazanımının yanı sıra güneş enerjisi kullanımına izin verir.

852 m² alana sahip yeşil çatı, İstanbul tepelerinin eski yeşil zonlarına gönderme yaparken, doğal yeşil akciğerleri desteklemeye, nemi düzenlemeye ve hava kirliliğini absorbe etmeye yardımcı olur.

Yağmur suyu, yaklaşık 500 m³ kapasiteli büyük bir yeraltı su deposunda toplanır ve çeşitli amaçlar için kullanılır. Bir yandan, yeşil çatı yaz aylarında kurulan otomatik sulama sistemi ile depolanan su ile sulanacak ve bu yeşil çatı çok düşük maliyetle korunacaktır. Öte yandan, toplanan su, kış aylarında otomatik kum filtrelerinden geçirilerek WC rezervuarlarında yeniden kullanılmak için sisteme basılacaktır.

Çatıya güneş panelleri ve güneş hücrelerinin yerleştirilmesi planlanmaktadır. Enerji, yaz ayları boyunca yağmur suyunu temizlemede ve çatı sulama sisteminin çalışmasında; kış aylarında ise evsel suyu ısıtmada kullanılacaktır. Bu şekilde enerji-nötrleyen bir döngü mümkündür. C Blok katlarındaki pencereler, yaz aylarında soğutma ve kışın da güneşin yapıyı ısıtmasını sağlamak ve maliyetleri mümkün olduğu kadar düşük tutmak için, cephelerin dış tarafında kayar ve merkezi olarak ayarlanabilir güneş kırıcı panellerle kaplanır.

7. PROJE ALANINDA KULLANILMASI PLANLANAN MALZEMELER

  • Taş döküm (yapay taş: beyaz çimento bağlayıcılı doğal taş parçaları ile uygulanır.) – kolonad sistemi, bahçe sağır duvarı ve bahçe oturma alanları
  • Terrazzo (Sirkülasyon ve rekreasyon alanları)
  • Ahşap Parke (Ofis döşemeleri)
  • Beton (A, B Bloklar ve bodrum katlarının taşıyıcı sistemi)
  • Çelik (C Blok taşıyıcı sistem)
  • Cam (Pencere, kolonad sistem ve bazı mekanların bölücü duvarları)
  • Metal (Doğramalar)
  • Ahşap Paneller (Ortak alanların tavan kaplamaları ve merdiven ve galerilerin korkuluk, küpeşteleri)
  • Bitki (Çatı)

8. BLOKLAR VE FONKSİYON İLİŞKİLERİ

Konseptin temelini oluşturan farklı bloklar, tek ve büyük bir kütle algısını kırmakla birlikte, yapının ana fonksiyonları için de ayırt edici özelliktedirler. A Blok idari birimleri bünyesinde barındırırken, B Blok eğitim birimlerini, C Blok ise Akademik birimleri kapsamaktadır.

Süleyman Seba Caddesi’nden referans alınarak, caddeye paralel konumlandırılan A BLOK, farklı kotlara yayılmış, düzensiz formdaki arazi sınırını çevreleyen kolonad sisteminin içinde yer alıyor gibi görünmektedir. Fakat bu kolonad sistemine uyum sağlamakla birlikte gerek içerdiği mahallerle gerekse yapısal yönelimi ile diğer bloklardan ayrışmaktadır. 35mx14m boyutlarındaki dikdörtgen formlu A Blok, bir dağılma ve toplanma noktası gibidir. Bloğa, Süleyman Seba Caddesi’nden, +55.50 kotundaki kolonad sisteminin içinden, yüksek giriş portalı ile girildikten sonra, tüm ortak toplanma ve etkinlik alanlarına doğrudan bağlantı yapılabilmektedir. Girişin sağ aksında, kolonad sistemin içinde, aydınlık ve 9 m kat yüksekliğine sahip bir holden -yola paralel- rampa ile konferans salonunun, fuaye ve 130 kişilik amfilerin bulunduğu +51.00 kotuna geçilir. Girişin sol aksından, yine kolonadın içinden geçerek, kampüs bahçesine çıkabilmek mümkündür. Aynı zamanda yine sol akstaki büyük kantin mekanına da giriş holünden girilebilmektedir. Her iki blokla ve bodrum katlarla girişin karşı aksında bulunan bir merdiven ve asansör çekirdeği ile bağlanan blok, 4 katlı olup her katı 4,5 metre yüksekliğe sahiptir.

B BLOK, önünde geniş bir kampüs bahçesi ve meydan oluşturulması prensibi ile tasarlanmıştır. 65mx21m ölçülerindeki dikdörtgen formlu betonarme taşıyıcı sisteme sahip B Blok, parsel sınırları ile Karakol yapısına paralel konumlandırılmıştır. Kolonad sisteminin bittiği noktada +51,00 kotundan, kampüs içinde kalan ikinci bir giriş ile kullanıcılarını kabul etmekte ve doğrudan eğitim birimlerinin içine almaktadır. Alt kotta yer alan bu giriş, geniş bir merdiven ile üst kottaki meydana ulaşmakta ve tarihi karakol yapısı ile yüz yüze gelinen meydana bağlanmaktadır. B Blok, yine girişin yer aldığı bu +51,00 kotundan bir tünel ile tarihi Karakol yapısı ile bağlanabilmektedir. 19. Yüzyılda Balyan ailesi tarafından yapılmış olan Maçka Karakolhanesi, en büyük karakol yapılarından biridir ve 1. derece korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Bu nedenle tarihi yapının cephesine müdahale eden zemin üstü bir bağlantı yapısı yerine, yapının bütünlüğüne saygılı bir bağlantı tüneli oluşturulması, daha doğru bir çözüm olarak ortaya koyulmuştur.

3 katlı ve kat yükseklikleri 4.5m olan B Blok içindeki eğitim birimleri (amfiler, derslikler vs.), öğrencilerin aynı zamanda sosyalleşme imkânı da bulabilecekleri çalışma alanları ile doğrudan ilişki içindedir. Bu alanlar geniş galerili hacimler içinde yer alırken, alt kotlarda ise çökertilmiş iç bahçeler ile benzer ölçüde ferah alanlar olmaları sağlanmıştır.

C BLOK’da yer alan akademik unsurlar içinde, alan olarak küçük fakat sayı olarak çok miktarda ‘Öğretim Görevlisi’ (95 adet) ve ‘Araştırma Görevlisi’ (45 adet) odaları bulunmaktadır. Konsepti oluştururken, bu miktardaki küçük odaların eşit koşullara sahip olacak şekilde yerleştirilmesi sorunu üzerine düşünülmüş ve C Blok bu prensip esas alınarak planlanmıştır.

Birbirine yakın büyüklükteki bu odaların tekdüze bir şekilde sıralanması yerine, belirli sayıda gruplar oluşturularak, ortak bir hol etrafına yerleştirilmeleri tercih edilmiştir. Kütleye oranla alan olarak küçük olan odaların, kat yüksekliği içinde derin hacimler haline gelmesi bir tezat algısı oluşturacağı için, kat yüksekliği içinde birer asma kat ortaya çıkarılmıştır. Bu sayede daha küçük alana sahip odalar üst kotta kendine yer bulurken, öğretim görevlileri ile birlikte çalıştıkları araştırma görevlileri arasında bir bağ oluşturulması ve bu sayede tüm mahallerin gün ışığından eşit şartlarda yararlanmaları sağlanmıştır. Oluşturulan gruplar ortak hollerde kendi aralarında ortak çalışmalarını yürütebildikleri gibi öğrencilerle de bir araya gelerek çalışma imkânı bulabilmektedirler.

Bu konsept doğrultusunda kat yükseklikleri, asma katların rahat kullanılabileceği şekilde 1’er metre daha yükseltilmiş ve 5,50 m yüksekliğe sahip 3 ana kat meydana getirilmiştir. Blok, 71 metre uzunluğunda ve 12 metre genişliğindedir. 79,80 kotundan 88,30 kotuna yükselen kavisli çatı formu arazi topografyasını devam ettirirken, yakınındaki tarihi yapıların yüksekliğini de referans almaktadır. Aynı zamanda yeşil çatı olarak tasarlanmış olan bu eğimli çatı yüzeyi, yağmur suyu geri kazanımı ve güneş enerjisi kullanımına da olanak sağlamaktadır.

C Blok, diğer iki bloktan farklı olarak, çelik taşıyıcılardan oluşan bir yapı sistemine sahiptir. Bu sayede yapı hem kütle olarak daha hafif görünmekte, hem de planlama açısından daha esnek bir hale gelebilmektedir. C blok yapısının üstten eğik şekilde gelen aks sistemini alttaki B blok yapısının doksan derecelik aks sistemine uyarlamak için transfer kirişli izgara döşeme sistemi kullanılmıştır. Bu sistem, çelik çaprazlı orta perde sisteminden gelen yatay yükleri iki kenardaki betonarme perde sistemine aktarmak için düşünülmüş bir mega diyafram sistemidir.

Yapıyı oluşturan bloklar, zemin altında tüm parsel sınırına yayılan bodrum katların üzerinde yükselmektedir. Bodrum katlar, belirlenen ihtiyacı karşılayacak şekilde en büyük amfileri, otopark alanları, sığınak, depo ve teknik hacimleri içermektedir. +51.00 kotunda, B Blok’a paralel bir rampa ile girilen otopark, birbirine paralel iniş ve çıkış rampaları ile çalışmakta olup 250 araç kapasitesine sahiptir.

Tarihi Karakolhane Yapısı

Kaynaklardan, 1874 yılında Saray Mimarları Simon ve Sarkis Balyan tarafından inşa edildiği öğrenilen Maçka Karakolhanesi, İstanbul’daki Tanzimat Üslubu seklinde de adlandırılan neoklasik karakolhane yapılarının en büyüğüdür.

Eski dönem fotoğraf ve haritalardan tespit edilen bilgiler doğrutusunda, yapının ilk inşa edildiği dönemde hem konum hem ebat hem de üslup olarak tek başına ayakta duran, anıtsal bir mimariye sahip olduğu ve bunun sağlanabilmesi için bir kaide üzerinde, topografik seviye olarak, yüksek ve çevresine hâkim bir seviyede; bağımsız, dört yanı açık olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır.

Önerilen proje ile öncelikle 1. Derece eski eser tescilli yapının uygunsuz tüm niteliksiz eklerinden arındırılması, inşa döneminde planlalan durumdaki gibi bir kaide üzerine tek başına sergilenmesi, özgün durumdaki gibi kademeli dört cephesini saran büyük ve geniş pencerelerinin tamamı ile gün ışığını da içeri alan aydınlık bir yapıya kavuşturulması için cephesine hiçbir yerüstü bağlantısının yapılmaması önerilmektedir. Planlanan Kampüs bahçesinin içindeki iki farklı merdivenle, açık alandan önerilen kaidenin iki yönüne ulaşılır ve bodrum katta orta akstaki kapıdan giriş yapılabilir.

Ayrıca, hava koşullarına karşı korunaklı ve gün ışığı alan bir yeraltı pasajı ile yapıya bağlantı önerilmektedir. Yeraltı bağlantısı yapılırken yapının yığma taş duvarlarına dokunulmadan, özgün planimetrisinde varolan merdiven kovası ve mevcut duvarların içine yerleştirilen bir asansör kullanılarak, geleneksel kuyu temel yöntemi ile açılan bölümden geçiş yapılacaktır.

B Blok kampüs giriş kotu olan +51.00 kotundaki pasaj ile doğrudan bağlantı yapılabilen Karakol yapısında, işletme enstitüsü ile ilgili idari birimler planlanmıştır. Bodrum ve Zemin kat giriş zonlarına yerleştirilen güvenlik odaları haricinde kalan tüm mahaller, 1. Katın Maçka Caddesi ve proje alanında Kampüs Bahçesi olarak adlandırılan cephelerindeki alanlara yerleştirilmiştir.

Etiketler

1 Yorum

  • ElifU says:

    Surdurulebilir ve ekolojik cozum fikirlerini oldukca begendim. Ayrica tarihi binaya baglantinin yer ustunden ziyade tunelle yer altindan yapilmasi su ana kadar incelediklerim arasinda onerilmemis oldukca basarili bir fikir.

Bir yanıt yazın