Bron / Köprü’nün Gerçek Hikayesi

Danimarka ile İsveç'i birbirine bağlayan Oresund Köprüsü popüler televizyon dizisi Köprü (Bron/Broen) sayesinde dünyanın dört bir yanında tanınıyor.

Birçokları için Köprü insanların iki ülke arasında serbestçe, hiçbir engele takılmaksızın gidip gelişinin sembolüydü ama İsveç’in, ülkeye giren çıkanın kontrol edilebilmesi için köprüde kontrol yapılacağını açıklamasıyla bu imaj artık değişiyor.

Son yılların en atmosferik televizyon dizilerinden biri olan Köprü, köprünün İsveç ile Danimarka’nın kesiştiği noktasında bir ceset bulunması ve köprünün “olay yerine” dönüşmesiyle başlar.

Cinayet, iki ülkenin polis teşkilatlarının birlikte çalışmasını gerektirecektir.

Dizinin -ilk iki sezonunun- kahramanları olan İsveç polisinden Saga Noren ile Danimarka polisinden Martin Rohde katilin izini sürerken, izleyici de geri planda, insanların köprüden bir oraya bir buraya nasıl özgürce geçtiğini, iki kültür arasındaki farklara rağmen köprünün nasıl ortaklıklarının sembolü olduğunu farkeder.

Ama Köprü’den artık öyle rahatça geçilemeyecek.

İsveç, ülkeye giren göçmen-mülteci sayısını azaltma amacıyla Danimarka’dan gelişte kimlik kontrolü yapılacağını açıkladı.

Karar, geçen yıl İsveç’te 150 bin kişinin iltica başvurusu yapmasını izliyor.

15 Yıldır Var

16 kilometre uzunluğunda olup İsveç ile Danimarka arasında ulaşımı sağlayan Oresund bağlantısı, sadece bir karayolu köprüsünden oluşmuyor, aynı zamanda bir tünel ve adayı da kapsıyor.

2000 yılının Haziran ayında açılan Oresund’un yapımı tam beş yıl sürdü ve 4,3 milyar dolara maloldu.

Otomobille 10 dakikada geçilebilen köprü, tren yoluyla Danimarka başkenti Kopenhag ile İsveç’in Malmö ve Lund kentleri arasındaki mesafeyi yarım saate kadar indiriyor.
Demiryolu, karayolunun hemen altından geçiyor. Ayrıca köprünün yüksekliği 57 metrelik gemilerin altından geçişine izin verecek şekilde tasarlanmış.

Köprüden her gün 20 bin kişi geçiyor.

İsveç’in Lund Üniversitesi öğretim üyesi Sypros Sofos, Oresund’u haftada bir kaç kez alışveriş amacıyla geçtiğini anlatıyor:
“Manzara gerçekten büyüleyici. Köprüden geçerken uzaktan rüzgar tribünleri görünüyor. Geceleri şehirlerin ışıklarını görüyorsunuz. Bir de köprüyü her yerden hissediyorsunuz. Malmö’den de görünüyor. Hem büyüklüğü hem tasarımı bakımından fark edilmemesi imkansız bir yapı.”

Köprü İçin Özel Ada

Danimarka ve İsveç hükümetleri 1991 yılında Oresund bağlantısına ilişkin anlaşmayı imzaladıklarında bir sorun çıktı.

Altından büyük gemilerin geçişi mümkün olacak yükseklikte bir köprü, Danimarka tarafındaki Kastrup Havaalanı’na uçakların inişini tehlikeye sokabilecekti.

Daha alçak yapılsa bu kez de bu işlek deniz yolundan gemilerin geçişi engellenmiş olacaktı.

Bu sorunu çözmek için köprünün Danimarka ucuna bir tünel ve tünelin köprüye bağlandığı yere de yapay bir ada yapıldı.

Tünel ve yapay ada dörder kilometre, Oresund’un köprü kısmı da 8 kilometre uzunluğunda.

Peberholm adı verilen ve denizden çıkarılan malzemeyle inşa edilen yapay ada, Danimarka’nın yüzölçümünü 1,3 kilometrekare büyütmüş oldu ve şu anda kurbağaların pek sevdiği bir doğal park olarak kullanılıyor.

Oresund bağlantısının birbirine bağladığı Kopenhag ve Malmö kentlerinin toplam nüfusu 3,5 milyon ve kullanıcılar köprüden en indirimli tarifeyle 14 euroya geçebiliyorlar.
Köprü üzerinde yapılan kimlik kontrolleri tren yoluyla geçişi ortalama yarım saat uzatıyor.

“Adeta Yeni Berlin Duvarı”

İki ülke arasında tek ülkeymiş gibi serbest geçiş sağlamak, Danimarka ve İsveç’in Oresund projesi gündeme gelmeden önce de uzun yıllar hayal ettiği bir şeydi.

1888 yılında Danimarka’nın Elsinore kasabası ile İsveç’in Helsinborg şehri arasındaki daha dar boğazın altına demiryolu tüneli yapılması önerilmişti ama bu gerçekleştirilemedi.

Araya giren iki dünya savaşı projelerin uzun süre rafa kalkmasına sebep oldu.

Hatta 1995’te Oresund’un yapımına başlandığında deniz yatağından 2. Dünya Savaşı’nda İngiliz savaş uçaklarından atılan iki bombanın çıkarılması gerekmişti.
Oresund’un Danimarka tarafındaki Kystbanen Yolcular Birliği’nden Michael Randropp kimlik kontrolü uygulamasından çok rahatsız.

“Geriye doğru atılmış adımlar bunlar. Buraya adeta bir Berlin Duvarı inşa ediyoruz” diyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın