1. Ödül, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Ağadere Hastanesi ve Şehitliği Fikir Projesi Yarışması

1. Ödül, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Ağadere Hastanesi ve Şehitliği Fikir Projesi Yarışması

Proje raporu:

“Ağadere Sahra Hastanesi” Çanakkale Savaşının en dramatik anılarının yaşandığı mekânlardan birisidir. Orada yaşananlar bir taraftan çaresizliği ve umutsuzluğu imgelerken, diğer taraftan gururu ve umudu anlatmaktadır. O coğrafyada yaşanan ölüm duygusu, yaşadığı toprakları savunamamanın üzüntüsüdür aslında. Ölüm bir korku değil, pişmanlıktır. Yaşamak ise hayatta kalmak değil, mücadelenin devamıdır.

Sahra hastanesine getirilen askerlerin amacı bir an önce iyileşerek cepheye dönmektir. O nedenle şehit olarak ölümsüzlük mertebesine ulaşmak onlar için umutların sona ermesidir, bir nevi pişmanlıktır. Ama asla ölüm korkusu değildir.
Proje, bu duygulardan yola çıkarak hayat bulmuştur. Ziyaretçilerin geçmişte yaşananları ve duyguları en basit ve en yalın dille duyumsamasına çalışılmıştır.

Bir tarafta umut, diğer tarafta sonsuzluk…

KAVRAMSAL YAKLAŞIM
Proje alanını ziyaret edecek olanların geçmişte yaşananları duyumsamaları, vatanları için şehit olanlarla beraber aynı havayı solumaları, kendileriyle baş başa kalmaları projenin kavramsal yaklaşımını oluşturmaktadır. Bunu yaparken her türlü gösterişten uzak, coğrafyanın kendisini ön plana çıkartan, az çoktur prensibinden yola çıkan, topoğrafyaya saygılı bir tasarım yaklaşımı benimsenmiştir.

Ağadere vadisi: Morfolojisi gereği oldukça etkileyicidir. Sert yamaçlar ve vadicikler ile alanın denizle buluştuğu düzlükler bu alanın savaş zamanında sahra hastanesi olarak kullanılmasının en önemli nedenidir. Proje kapsamında alanın mevcut morfolojisinin avantajlarını kullanan bir yaklaşım benimsenmiştir.

Meydan-Ziyaretçi Merkezi: Alanın doğusunda kalan büyük düzlük tur otobüsleriyle gelecek olan ziyaretçilerin toplandığı hazırlık mekanı olarak tasarlanmıştır. Bu alanda ziyaretçiler için küçük bir kafe, hediyelik eşya satılan birim, wc ve bilgilendirme biriminin bulunduğu ziyaretçi merkezi ve otopark yer almaktadır. Çim alan ve çim derzli döşemeden oluşan bu alanın kuzeyinde şehit olan askerleri temsil eden çelik cubuklar bulunmaktadır. Bu çubuklar belirli bir düzende yoğundan aza doğru doğu-batı ekseninde uzanmaktadır. Kırsal peyzajın içinde adeta ziyaretçilere eşlik etmekte ve geçmişin anılarını onlarla paylaşmaktadırlar.

Sonsuzluk Yolu: Giriş meydanından sonra anıt duvar ve müze yapısıyla ile ilişkiyi sağlayan ana yaya aksı bulunmaktadır. Bu yol sonsuzluk metaforunu temsil etmektedir. Sonsuzluk yolu denizin yaklaşık 75 metre kadar içerisinden başlayıp anıt duvarda son bulmaktadır. Ziyaretçilerin kendileriyle baş başa kalacakları, alanı duyumsayacakları anıtsal özellikte tasarlanan yaya yolu peyzajın içinde tarafsız ve gösterişsiz bir şekilde gri tonlarında bazalt blok taşlardan oluşmakta ve ziyaretçileri anıt duvarın ürpertici ve etkileyici siluetine doğru yönlendirmektedir. Yolun kuzeyinde sayıları gittikçe azalan çelik çubuklar, güneyinde ise su elemanı bulunmaktadır. Yerden yaklaşık 40 cm yukarıda konumlandırılan yaya yolu boyunca ziyaretçiler kulaklıklar vasıtasıyla bilgilendirilmektedir.

Çelik Askerler: İnsan boyutlarında olacak ve üst kısımlarında fiber optik noktasal aydınlatma bulunacaktır. Çubuklar ince olmasından ötürü rüzgarla beraber hareket edecekler, hava karardıktan sonra özgürlük ve bağımsızlığı sembolize eden ışık demetine dönüşeceklerdir. Çelik askerler sonsuzluk yolu boyunca denizden anıt duvara kadar ziyaretçilere eşlik etmekte, anıt duvara yaklaştıkça yavaş yavaş çözülmekte ve sizi yalın duvarla baş başa bırakmaktadırlar.

Anıt Duvar: Beyaz rengiyle bir taraftan masumiyeti, sonsuzluğu ve barışı, diğer taraftan kişinin kendisiyle yüzleşmesini sembolize etmektedir. Anıt duvar 5 metre yüksekliğinde ve 140 metre uzunluğunda tasarlanmıştır. Duvarın üstünde Ağadere Sahra Hastanesi’nde şehit olarak Ağadere’ye defnedilen kahramanların isimleri yazılacaktır. İsimler yazılırken herhangi bir sıra veya rütbe gözetmeksizin sadece insan olmanın önemi vurgulanacaktır. Yazılar görsel ilişkinin güçlü olması ve yazıların kolay okunması açısından duvarın 140 cm yüksekliğinden başlayıp 240 cm yükseklikte sona erecektir.

Yazı büyüklükleri abartılmaksızın gri tonlarında duvara işlenecektir. Duvar çelik konstrüksiyon üzerine mekanik kaplamalı ısı yalıtımlı elyaf takviyeli beyaz renkli beton malzemeden inşa edilecektir. Duvar üzerindeki yazılar sonsuzluk yolundan anıta yaklaşan ziyaretçilere uzaklardan piksel şeklinde görünecek, anıta yaklaştıkça duvar üstünde yer alan her bir isim okunur hale gelerek adeta vücut bulacaktır. Geri dönüş yolunda ise bu kez çelik askerler piksel şeklinde algılanırken, yaklaştıkça tek tek var olmaya başlayacak ve size eşlik edeceklerdir. Sonsuzluk metaforundan kastedilen şey tam da budur.

Tören Alanı: Anıt duvarın hemen doğusunda yer alan boşluk çim alan olarak düzenlenmiştir. Bu alan yıl içinde çeşitli anı toplantılarına ve törenlerine ev sahipliği yapacaktır. Alanı ziyaret edeceklerin kendileriyle baş başa kalacakları bir boşluk olarak da tasarlanan bu alanda topoğrafyaya herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır.

Müze: Anıt duvarın hemen arkasında ziyaretçilerin kullanımına açık bir müze yapısı tasarlanmıştır. Müze çelik konstrüksiyonlu, doğaya saygılı, mevcut zemine çok az temas eden bir mimari üslupta ele alınmıştır. Müze yapısı ince uzun bir mekana sahiptir. Dışarıdan gün ışığını az almakta, böylece müze içinde dramatik aydınlatmalara imkan tanımaktadır. Müze iç mekanlarının loşluğu, mekandan çok objelerin ön plana çıkartılması ziyaretçilerin mekanı daha konsantre bir şekilde algılamasına olanak taşıyacaktır.

Mescit: Müze yapısının hemen güneyinde yer alan mescit yine anıt duvarın arkasında, müze yapısıyla bir bütün olarak tasarlanmıştır. Müzeyi ziyaret edeceklerin yanı sıra şehitliği ziyaret edecek kişilere de hizmet verecek tarzda ele alınmış ve kullanıcılara huzurlu bir ortam sağlanmıştır. Caminin güneyinde ayna havuzu, kuzeyinde ise iç avlu ve abdesthane bulunmaktadır.

Tuvalet Yapısı: Müze ile mescit arasında konumlandırılmıştır. Kolay ulaşılabilir ve her iki amaca hizmet edecek şekilde tasarlanmıştır.

Tespit Edilen Mezar Yerleri: Jeofizik etütler sonucunda ortaya çıkartılan mezar yerleri sembolik olarak vurgulanmıştır. Çim alan olarak düzenlenen mezarlar geometrik formlarıyla doğal peyzajın içinde kolay fark edilir bir şekilde tasarlanmışlardır. Mezar alanlarının çevresinde korten (okside edilmiş metal) kullanılarak bu alanlar anıtsallaştırılmıştır. Özel aydınlatma efektleriyle geceleri de dramatik bir şekilde fark edilmelerine çalışılmıştır.

İskele: Sonsuzluk yolunun doğusundaki umut kapısıdır. Sahra hastanesinde tedavi edilmek üzere nakledilen askerler bu iskelenin bulunduğu bölgeden gemilerle başka tedavi merkezlerine gönderildiklerinden, iskelenin bulunduğu alan onların umut kapısı olmuştur. Böylece iyileşebilecek ve cepheye geri dönebileceklerdir. Bu duyguları ziyaretçilerin de duyumsaması için özel olarak tasarlanmıştır ve hafızalarda sembolik önemi vardır.

Seyir Platformları: Vadinin içinde olmak kadar vadiyi yukarıdan izlemek de ziyaretçiler için önemli bir deneyim olacaktır. Anıt duvar, sonsuzluk yolu, meydan düzenlemelerinin yalınlığı, formlarındaki basitlik ve etkileyici görüntüleri seyir platformunda bulunanlara farklı perspektifler sunacak ve onları etkileyecektir.

Patikalar: Doğu-batı ve kuzey-güney ekseninde anı parkını gezecek olanların doğayla baş başa kalmalarını sağlayacak, topoğrafyanın etkileyici peyzajını algılayabilecekleri, olası mezar yerlerini ziyaret edebilecekleri patikalar tasarlanmıştır. Bu patikalar her türlü gösterişten uzak inorganik oksit esaslı sıkıştırılmış toprak şeklinde düzenlenecek doğal yürüyüş yollarıdır.

Taşıt Yolları: Eceabat-Kilitbahir yolu gidiş-geliş refüjlü olarak düzenlenmiştir. Yolun batısında turist otobüsleri ve minibüsleri için park alanları düzenlenmiştir. Kuzey ve güney uçlarında kavşak düzenlemesi yaparak ziyaretçilerin alanı rahat kullanmasına imkan tanınmıştır. Alanın kuzey ve güneyinde yer alan mevcut yollar rehabilite edilerek ziyaretçilerin hizmetine sunulmuştur. Güney servis yolundan gelen ziyaretçiler ziyaretçi merkezi ve otoparka ulaşmaktadır. Devamında ise alanın yamaçlarında bulunan cep otoparklarından faydalanabilmektedirler.
Kuzey servis yolunda güneyde olduğu gibi cep otoparkları tasarlanarak ziyaretçilerin farklı kotlardan anı parkını izlemeleri ve kullanmaları sağlanmıştır.

PEYZAJ KARARLARI
Ağadere’nin mevcut peyzaj karakterine mümkün olduğunca müdahaleden kaçınılmıştır. Proje alanının doğal peyzaj karakteri oldukça etkilidir. Vadi yamaçlarından yukarı kotlara doğru çam ormanları yer almakta, adeta yağlıboya bir resmin paspartusu gibi anı parkını vurgulamaktadır. Vadi yamaçları yoğun yeşil doku ile kaplıdır. Daha çok çalılardan ve otsu bitkilerden oluşmaktadır. Alanın düzlüklerinde ise zeytin ağaçları bulunmaktadır.

Proje kapsamında mevcut bitkisel peyzaj bütünüyle korunmuştur. Özellikle zeytin ağaçları Ağadere’de yaşananların canlı şahitleridir. Alanın belleği ve geçmişini sembolize etmektedirler. Zeytin ağacı hiç bitmeyen bir hayatı temsil etmekte, dolayısıyla da ölümsüzlüğün-sonsuzluğun sembolü olmaktadır.

Proje alanında bulunan kuru dere yatakları küçük müdahaleler ile rehabilite edilecek, sonsuzluk yolunun güneyinde ise düz bir formda yolun 40 cm. alt kotunda devam ederek denizle buluşmaktadır.

Meydan, tören alanı ve mezar buluntularının olduğu alanlar çim olarak düzenlenmiş, geri kalan büyük parça ise doğal peyzaj karakteri ile korunmuştur. Doğal peyzajın mevsimlik renk ve doku geçişlerinin izleyenlere seyrettirilmesi hedeflenmiştir.

Döşeme malzemelerinde doğal malzeme blok taşlar (açık gri bazalt) kullanılmış ve kum üzerine döşenmiştir. Zemin kazısından mümkün olduğunca kaçınılmış, bu amaçla 10 metre enindeki sonsuzluk yolu mevcut zemin üzerine 40 cm yukarıda kum üzerine doğal bazalt bloktaş olarak düzenlenmiştir.

Çim alanların sulanmasında vadi tabanında toplanacak yağmur sularının toplanarak depolanması ve yaz aylarında kullanılması hedeflenmiştir.

Gece peyzajı (nightscaping) projenin en iddialı olduğu konulardan birisidir. Alan bütününde yüksek tip aydınlatma armatürlerinden özenle kaçınılmıştır. Aydınlatma alçak tip bollard aydınlatma veya endirekt aydınlatmalar ile gizli tip aydınlatmalar şeklinde çözülmüştür. Çelik askerlerin uçlarında yer alan fiberoptik noktasal aydınlatmalar ile anıt duvarın altında suyun içinde konumlanan yüzey yıkama tipi aydınlatmalar ve sonsuzluk yolunun altındaki gizli aydınlatma şeritleri projenin en iddialı olduğu konulardır. Mezar bulgularının bulunduğu alanlarda yine led tipi endirekt aydınlatma armatürleri ile gece peyzajının vurgusu arttırılmıştır.

MİMARİ KARARLAR
Ağadere Hastanesi ve Şehitliği koruma alanında tasarlanan yapılar, alanın ve bölgenin tarihsel kimliğine aykırı düşmeyecek şekilde ele alınmıştır. Alanda ziyaretçiler öncelikle ziyaretçi karşılama merkezine yönlendirilerek alan içerisindeki gezi rotalarını belirlemelerine yardımcı olan rehberlik hizmeti almaları sağlanır. Alanda yer alan açık hava sergi alanları gezilerek müzeye ulaşılır. Müze yapısı geçmişte Ağadere Hastanesi olarak kullanılan alana ait tarihsel süreç sergileme alanlarını içerir.

Alanın merkezinde yer alan promenadın sonuna gelindiğinde, ziyaretçi anıt duvara ulaşır. Anıt duvar ve önündeki su öğesi, ziyaretçilerle etkileşim içerisinde farklı görsellikler kazanabilir. Şehit isimlerini okuyup duvarla etkileşen ziyaretçi, kuzey yönünde duvar boyunca yürüyerek müze giriş avlusuna ulaşır. Avlu ziyaretçiyi dış mekandan izole ederek, tarihe mekansal yolculuğa hazırlar. Geçmişteki alan kullanımının temsil edildiği, maket ile desteklenmiş görsellerin bulunduğu ilk sergi mahali, ziyaretçinin alanın neresinde bulunduğunu ve geçmişte alanın nasıl kullanıldığını aktarır. Ziyaretçinin alanı bütünsel olarak algılaması sağlanır. Ziyaretçi, tanımlı gezi rotasında ilerlerken, giderek daralan koridor ve sızıntı halinde başlayıp azalarak yok olan ışığın etkisiyle artık, müzenin ziyaretçisi değildir, savaş döneminin karanlığında çaresizleşen öznenin kendisidir.

Tarihsel sürecin yazılı ve görsel belgelerle anlatıldığı koleksiyon salonlarında ilerlerken, savaşı getiren özgün koşulları yaşar. Savaş dönemi insanının gönüllülükle zorunluluk arasında kaybolan kimliğini ayakta tutabilmesi için ihtiyaç duyduğu onur, gurur, boyun eğmeme gibi duyguları yaşarken bir taraftan da yüzleşmek zorunda olduğu ölüm ve korkuyu bir arada yaşadığını hissettiren dijital ekranlardan oluşan enstelasyonda askerin yaşadığı duygulara ortak olur, kendisini onun yerine koyma fırsatı bulur. Sergi salonlarının sonuna geldiğinde ziyaretçi, sadece sonu aydınlık olan karanlık koridordan ışığa doğru ilerler. Onu aynı zamanda çıkışa taşıyacak olan bu yürüyüş umut metaforunun mekan temsilidir. Koridorun sonunda alanın batısındaki şehit mezarlarına bakısı olan bir açıklığa ulaşılır. Burada sağır bir duvara arkasını vererek yaşadığı mekansal deneyimi, önünde uzanan tarihsel izleri duyumsayarak içselleştirme olanağı bulur. Ziyaretçi, anıt duvara paralel bu lineer aksın devamında, mescit ve onun girişini tanımlayan şadırvana ulaşır. Mescit kuzey-güney doğrultusunda yerleşen anıt duvar ve müze mekanlarına 45 derece açıyla güneydoğuya yönelerek lineer biçime eklenir. Mihrabın, üzerine çıkma yaptığı yansıma havuzu, ahşap köprü altından anıt duvarı sarmalayan havuz ile birleşir. Su tarihe mekansal yolcuğun başında kullanıcıya eşlik ettiği gibi sonunda da onunla birlikte bu yolculuğu tamamlar.

Etiketler

1 Yorum

  • azmi-acikdil says:

    “Bir tarafta umut, diğer tarafta sonsuzluk…” projenin özü ve özeti. Bu duygular ile çalışılmış bir proje,ekip hem bu ruhu yakalamış hem de bu ruh ile çalışmış başarıya bu umut ile koşmuşlar; Savaşlar, yarışmalar, kazanmalar, başarılar hiçbir zaman tesadüflere bağlanamaz.
    Ekibin son yıllarda yapılan yarışmalarda ki başarısı bundan sonra ki yarışmalar da da devam edecek gibi gözüküyor.
    Başarılarının devamını dilerim. Tekrar Tebrikler.

Bir yanıt yazın