1. Mansiyon, Çamlıca Tepesi TV Radyo Kulesi Fikir Projesi Yarışması

1. Mansiyon, Çamlıca Tepesi TV Radyo Kulesi Fikir Projesi Yarışması

Aristo’ya göre doğanın gerçekleştirdiği tüm faaliyetler mimaridir (Architectonic). Tanrı eliyle gerçekleşen bu faaliyetler neredeyse tamamen kurallıdır, gelişigüzel gerçekleşmez; makro ve mikro düzende bir çok parametreyle ilintilidir. Canlıların ve nesnelerin tümünde bulunan ve onların faaliyetlerine kaynaklık eden bir de öz bulunur. Bu öz, antik Yunan’da Phusis olarak tanımlanır.

Doğadaki her varlık yada nesne büyük bir ağdan bağımsız olarak kendi iç gerçekliğini taşır ve bu özgün içsel durumu üzerinden vücuda gelir. Günümüzde son teknoloji ürünü binaların doğal üretimle olan uyumsuzluk öngörüsü Phusis’ in, yaratının kendiliğinden olma, hep oradaymış gibi hissettirme gibi niteliklerinin göz ardı edilmesinden kaynaklanır. 19.yy’dan günümüze kadar taşınmış, tamamen insan eliyle geliştirilmiş mekanik üretim, doğanın organik üretim biçilerine yabancı olma durumunu kanıksamasıyla; tahribatı, estetik tutarsızlıkları ve yabancılığı kabul etmiş oldu.

Bugün dahi uzlaşmazlık olarak algıladığımız organik/mekanik ya da organik/teknolojik çatışkı; doğanın kendi içinde geliştirdiği üretim tekniklerinin tam olarak kavranamayıp, insan eliyle gerçekleşen teknolojik üretim süreçlerine entegre edilememesiyle oluşmuş yabancılaşmadır.

Projede önerilen kule yapısı da tam bu noktada kule olma gerçekliğini, çevresine yabancılaşma eşiğine kadar kabul eden bir noktada durur. Bu eşik noktasında ise doğanın yapma biçimlerinden yararlanan bir dil sistematiğini, genel yerleşim tavrı, strüktür ve form üzerinden oturtmaya çalışır. Doğanın üretme biçimleri, bu noktada önerilen proje için önemli bir emsal manası taşır. Bu emsal, doğanın formlarını taklit etmekten çok; daha çok onun üretim prensiplerinden yararlanarak onun mahale özgü metaforik ifadesini bulmayı amaç edinir.

Proje alanı; İstanbul Anadolu Yakası, Büyük Çamlıca Tepesi’nde yer almaktadır. Alan deniz seviyesinden 262 m yükseklikte bulunması sayesinde İstanbul için eşsiz seyir panoramaları sunmaktadır. Buna ilaveten Büyük Çamlıca Tepesi; doğal nitelikleri (bitki örtüsü, konumu, dokusu) sayesinde gerek bölge gerek de kent için önemli bir kamusal açık alan potansiyeli taşımaktadır.

Günümüzde Büyük Çamlıca Tepesinin sınırlarını kuzeyde Ferah, doğuda Kısıklı, Batıda Burhaniye Mahallelerinin konut ağırlıklı yapılaşmaları, güneyde ise Üsküdar-Ümraniye TEM bağlantı yolu oluşmaktadır. Özellikle TEM bağlantı yolu, Büyük ve Küçük Çamlıca tepelerinin doğal bitki örtüsü bağlantısını önemli ölçüde sekteye uğratmaktadır. Bunun dışında mevzubahis konut alanları da doğal sit alanı içinde kalan tabii bitki örtüsü için yeni sınırlar tanımlamaktadır. Spesifik olarak bakıldığında ise Proje alanı için zaman içinde oluşmuş yapay sınırların; doğuda Turistik Çamlıca Caddesi, batıda Büyük Çamlıca Yolu ve bu sınırlar üzerinde gelişmiş konut alanları tarafından belirlendiği anlaşılabilir.

Büyük Çamlıca Tepesi’nin güney yarısı olarak belirli, TV ve radyo verici istasyonlarının yoğunlukta bulunduğu bu alanın zaman içinde, belirtilen sebeplerle komşu yeşil alanlarla bağının koparılması ve mevcut istasyonların tepe dahilinde yarattığı kısmi yoğunluk alanları ile gerek doğal bitki örtüsünde gerekse doğal sit alanı içindeki kamu kullanım hatlarında tabii olmayan, belirli kesintiler göze çarpmaktadır. Tüm radyo ve TV vericilerinin tek bir kulede toplanması fikri bu kesintileri minimize etme anlamındaki ilk adım olarak görülebilir. Özellike yeni ”Çamlıca Televizyon ve Radyo Kulesi” hafriyat alanının güneybatısındaki anten yerleşkeleri ve mevcut haliyle ileride yapılması planlanan kule için gereken hafriyat alanının kendisi, doğal bitki örtüsü sürekliliğini engeller niteliktedir.

Doğayla, hem işlevsel hem de biçimsel anlamda belirli bir uyum yakalama noktasında ve teknoloji-doğa tartışması dahilinde bugüne dair yapıcı birtakım sözler söyleyebilmesi umuduyla; yeni form, strüktür ve mekan arayışlarına katkıda bulunmak projenin temel amaçlarından biridir.

Günümüz modern üretim tekniklerinin beslendiği, yersiz, zamansız, nötr, soyut alan (space) kurgusundan çok; bağlamsal kaygılar doğrultusunda, kamusal kullanıma açık park kurgusuna uygun bir mekan (place) anlayışı tasarımın çıkış noktası olarak belirlenmiştir. Ancak bu güçlü yerel bağlam ve kent siluetiyle hemhal olabilen bir yapı, kent dahilinde kalıcılığını ispat etmiş olacaktır.

Bu bağlamda, projelendirilen kulenin verili 12.000 m2 lik alan içerisindeki temel tavrını açıklamaya, doğal sit alanı + kule ikilemini irdeleyerek başlayabiliriz. Mevcut ikilem kendi içerisinde:

-işlevsel travma,

-biçimsel travma,

-mekansal travma gibi alt başlıkları ihtiva eder.

Bu bağlamda düşeydeki kopukluğu peşinen kabul edip daha sonra onarmaya çalışmaktansa; kuleyi, parkın işlevsel ve biçimsel olarak düşeyde sündürülmesiyle var etmek amaçlanmıştır.

Kamusal açık alan ve seyir terası, asansör ile ayrılmış, kullanıcılar için birbirinin alternatifi mekanlar olmamalıdır.

Asıl kamusal hareket, bitki örtüsüyle beraber toprak kotu (256.0) civarında örgütlenmiştir.

Kulenin halk tarafından kullanımı, zeminden başlayıp zeminde biten panaromik bir gözlem asansörü sürecinden ibaret bırakılmıştır.

Sürekliliğin yatayda olduğu park alanı ile sürekliliğin düşeyde olduğu kulenin kesişim mekanı, en kritik mekandır. Hem yatay-düşey dengesi, hem açık-kapalı mekan geçişi, hem de doğa-teknoloji arayüzlerinin kesişimine ev sahipliği yapar.

Kule yamacındaki kabuk, dışında ve içinde farklı nitelikte kamusal mekanlar oluşturur.

Dışarıda, doku tamiri yapılmış doğal bitki örtüsünün uzantısı şeklinde aktif/pasif yeşil teraslar oluşturur.

Bu alanın (256.0 kotu) park ile kurduğu güçlü fiziksel bağlantılar, hakim olduğu manzara gibi sebepler ve temel kullanım gereklilikleri itibariyle alanın diğer yönlerine nazaran daha avantajlı olduğu görülmektedir. Alana ulaşım görevini üstlenecek yolcu servisinin de, yine bu alanda konumlanacak kule girişine yakın bir duraklama alanında ziyaretçileri bırakması uygun görülmüştür.

Giriş, yolcu servisi platformuna ek olarak, alanın kuzeybatısında yer alan eski verici istasyonlarının yeniden işlevlendirilmesiyle elde edilmiş kapalı ve açık alanlarla da doğrudan ilinti kurabilecektir.

İçerideki yarı açık bütüncül mekan (257.0 kotu) ise, gözlem asansörlerinin fuayesi olmakla kalmayıp, İstanbul ve semt ölçeğinde geçici/kalıcı çeşitli aktivitelere ev sahipliği yapabilecek niteliktedir. Günlük ziyaretçi kapasitesi göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu mekanda kurulacak olan bir sergi, yerli-yabancı kullanıcılar arasında kuvvetli bir kültürel paylaşım alanı olarak çalışabilir.

Biçimsel ağırlığın, yüksek seviyelerdeki teras ve teknik katlar yerine, park ile ilişkili alt kısma (kule etek kısmına) verilmiş olması, kulenin siluetteki varlığını görsel bir süreklilik içinde ele almayı amaçlamıştır.

Kule eteğindeki kabuk, kent ölçeğinde siluet üzerindeki doluluğu ve sürekliliği temsil ederken, yer yer boşaltılıp parçalanarak içinde ve dışında oluşturduğu mekanlar arasındaki fiziksel ve görsel geçirgenliği kontrol eder.

Alanın güneybatısı (240.0 kotu) Turistik Çamlıca yolu olan direk araç yolu bağlantısı, hafriyat alanının en düşük kotu olması ve alan içindeki en seyrek yeşil dokulardan birine sahip olması sebepleriyle servis girişi olarak projelendirilmiştir. Bu noktada servis kısmına hizmet edecek araçların rahatça ekipman ve yolcu bırakıp dönebilmesi için Turistik Çamlıca Yolu’na bağlanan mevcut bağlantı yolu yeniden düzenlenmiştir. Kulenin 240.0 kotunda, kule için gerekli servis alanları, depolar, jeneratörve ısıtma-soğutma için gerekli hacimler ve güvenlik bulunur.

İçerisinde yangın merdiveni, şaft ve servis asansörlerinin bulunduğu şaft en alt servis kotu (240.0) ve en üst antenler arasında süreklidir. Bodrum kat dışında servis çekirdeğinin ulaştığı ilk kot 336.0 kotudur. Bu kottan itibaren iki katta GSM ve diğer iletişim araçları için gerekli ekipman bulunur. 371.0 kotu panoramic asansörlerin teknik ihtiyaçları için ayrılmıştır. 461.0 ve 488.0 kotları arası sırasıyla FM vericiler birleştiriciler, FM birleştiriciler, FM vericiler, DVB-T soğutma sistemleri, DVB-T vericiler, ve şaft asansörlerinin teknik hacimlerinin bulunduğu altı adet platform bulunur. 488.0 ve 580.0 kotları arasında ise FM, GSM, VHF, DVB-T, R/L anten sistemleri yer alır.

Etiketler

Bir yanıt yazın