Taksim Gezi Parkı için Mimarlar Ne Diyor?

Taksim'de yaşanan insanlık dışı bu olaylar karşısında mimarlar ne diyor?

Pınar Gökbayrak (PAB): 

“Tüm politik görüşlerden bağımsız, kent hayatının dengesi ve yeşil alan ihtiyacı kaygısıyla son derece barışçıl olarak yürütülen, geceleri şenlik havasına dönüşen protesto eylemleri, sadece ‘birkaç ağaç’ korumanın ötesinde kentlinin söz hakkını savunması anlamına geliyor. Gezi Parkı’nın kendisi bir Speaker’s Corner olabilecekken Tahrir Meydanı’na dönüştü. İşin geldiği nokta ise, empatiden uzak, insanları marjinalize etmeye, ille de politik taraf olmaya, bastırmaya, yakmaya, yıkmaya yönelik bir hal aldı. Tarif edilebilecek, anlamlandırılabilecek bir tarafı kalmadı. Sürekli takipteyiz… “

Selva Gürdoğan (Superpool):

#direngeziparkı, Gezi Parkı’nda AVM yapılacak olması üzerinden, yerel yönetimi ve şehir demokrasisini tartışmaya açıyor. Gezi Parkı’na inşa edilmesi düşünülen Topçu Kışlası replikasının AVM değil kültür merkezi olması kararı alınsa, #direngeziparkı‘nın görevi tamamlanmıyor, çünkü karar ortaklaşa alınmadı. tarihte kopukluk oldu, Topçu Kışlası’nın replikasını yapalım, burası Osmanlı şehri olsun fikirleri çok çocukça. Tarih tekrar inşa edilebilinen birşey değil. Hem zaten iki günü birbirine eşit olan zararda değil midir? Bize verilen bugün, bugünü nasıl güzelleştireceğiz?

Bir yandan da çok içtenlikle inanıyorum, toplumlar yöneticilerinin daha iyi olmalarını istiyorlarsa, kendilerini değiştirmek zorundalar. Başlayabileceğimiz tek yer var; o da kendimiz… Ben değişmek istiyorum.”

Ömer Kanıpak: 

“Taksim’deki ‘yayalaştırma’ adı altında yapılan operasyon ilk duyurulduğunda sadece Kadir Topbaş’ın ayağına düğüm olacağını düşünüyordum. Yanılmışım. Şimdi toprak rantı ile ekonomiyi yönetmeye çabalayan, mimarların, plancıların ve bilim insanlarının tüm itirazlarına rağmen ülkeyi bir İnşaat Cumhuriyeti’ne dönüştüren AKP’nin boynuna düğüm olduğunu görüyoruz. Herhalde artık İstanbullular, parkta ‘oturan’ ve yoldan geçen yayalara biber gazı ve tazyikli su ile saldıran hükümetin derdinin insanlara faydalı bir proje değil, kimin yiyeceği belli, bir rant projesi peşinde olduğunu anlamışlardır bu olaylar sayesinde. AKP hükümetinin söyledikleri ile yaptıklarının taban tabana zıt olduğunu meslek insanları zaten farkediyordu; normal halkın farketmesi için ne yazık ki böyle bir şiddet gerekiyormuş demek ki.”

Devrim Çimen (Sekizartı Mimarlık ve Kentsel Tasarım):

“Nasıl bir görüş verilebilir ki?

Devlet polis marifetiyle açık olarak hedef gözetmeksizin şiddet uygulamaktadır. Utanç icerisindeyim.”

Ömer Selçuk Baz:

“İktidarın birçok konuda bizimkiler ve diğerleri diye ayırım yapmasına ‘siz ne düşünürseniz düşünün biz böyle uygun gördük’ demesine alıştık.

Benim merak ettiğim hiç mi sormuyorlar kendilerine hiç mi düşünmüyorlar bu kadar gürültü patırtı nedir, nedendir diye?

Her saftan tepkiler geliyor az çok. Sadece AKP içinden ses seda yok. Ben onlarında vicdanlarının sızladığına inanmak istiyorum! Ama öyle bir durumdalar ki kimse sesini çıkaramıyor, Ertuğrul Günay hariç muhalif bir görüş dile getiremiyorlar.

Düşünceyi bu kadar yok saymak, bu kadar dışlamak, hiç mi hiç anlamaya çalışmamak… Ve tüm bunları din, tarih, muhafazakarlık üzerinden yapmak, yapabilmek.

Bu kesin ve keskin olarak bir inatlaşmadır. ‘benim dediğim olacak’ demektir. Başbakan karşısında ideolojik bir grup olmadığını direnenlerin saflarının ne kadar karmaşık olduğuna bakarak daha rahat görebilir. Hiçbir araya gelmeyen takım taraftarları, hiç bir araya gelmeyecek siyasiler, sanatçılar ve düşünce toplulukları. Bu çeşitliliği provakasyonlardan temizleyerek ve sivilleştirerek arttırmalıyız.

Benzer şekilde birçok bilinen mimarlık bürosunun da durma tepki vermediğini görüyoruz. Her gün önümüze düşen proje PR tweetlerinden sonra iki kelime bu olay üzerine yazamama durumunu basının tutumuyla eşleştirebiliriz. Risk almamak , fikir beyan etmemek, suya sabuna dokunamamak… İyi de meslek etiği ve her fırsatta savunduğumuz doğrular nerede kaldı?

Bu hareketin başlangıcının Tahrir Meydanı ile başlangıç motivasyonu olarak alakası yok, ama gittiği yer korkarım ki benzer!

Ve ne olursa olsun olanları unutmamalıyız. Kindarlık yapalım diye değil! Bu yaşadıklarımızı bir daha yaşamayalım diye.”

Haydar Karabey:

Etiketler

2 yorum

  • erman-ucaroglu1 says:

    1 tek ağaç bile kesilmeden yapılması planlanan Taksim gezi parkı iyileştirme projesi uygulanıyor olsaydı, işin içine ticari tek bir kalem sokulmasaydı bugün bunlar yaşanır mıydı? Bu kamusal alanda hangi ihtiyaç Topçu kışlasının yeniden inşaasını zorunlu kıldı?

  • abdullah-mertoglu says:

    İnsaf, akıl ve basiret nereye gitti..! Bu ne aymazlık, bu ne düşmanlık, bu ne terörizm..? Velev ki taksim projesinde İBŞB Ve Hükümet, yanlış politika izliyor da olsa, millete ve dolayısıyla kendilerine zarar veren ve dahi kamuoyunda itibarını düşüren bu tür düşmanca propagandalar, neticede utanç (eğer tabi ki insani vasıflarını muhafaza edebilmişse) ve nedamet sebebi olacak.
    Aslında siyasi ve ideolojik hareket olan bu tür protestolar, çevreye zarar verme ve hükümet karşıtı yapılan fiiller, yapılanların çevreci değil, halk içinde kargaşa çıkarma ve siyasi-ideolojik rant temin etme gayesi olduğu görünüyor. Sizi gidi terörist ruhlu ahmaklar. çevreye ve insanlara verdiğiniz zararı ödeyin bakalım nasıl ödeyecekseniz.
    mimar Abdullah.

Bir yanıt yazın