Osmanlı’yla Yarış Kazanılmaz

Çamlıca Tepesi'ne yapılması planlanan caminin projesini çizen mimar Hacı Mehmet Güner'in, 'Ecdadın yaptığından da geniş kubbe kullanacağız, en az 6 minaresi olacak ve minareleri dünyadaki en yüksek cami olacak' açıklamalarına sert tepki.

Milliyet’in dün Çamlıca Tepesi’ne yapılacak cami projesinin ayrıntılarına ilişkin haberi yankı uyandırdı. Kahramanmaraş’ta yaptığı caminin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından beğenilmesi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müşaviri olarak İstanbul’a atanan ve ekibiyle birlikte projeyi çizmeye başlayan mimar Hacı Mehmet Güner, caminin büyüklüğüne ilişkin iddialı açıklamalarda bulunmuştu. Güner, yapılacak caminin en az 6 minareli olacağını, minare sayısında bir sürprizin de gerçekleşebileceğini, kubbe genişliği bakımından da caminin ecdadın yaptığından da geniş olacağını söylemişti. Güner, cami minarelerinin de Medine-i Münevvere’yi aşacağını ve dünyadaki en uzun minareler olacağını açıklamıştı. Güner’in projesine mimarlar tepki gösterdi.

SÜLEYMANİYE’Yİ BÜYÜK YAPAN MİNARESİ DEĞİL
PROF. DR. UĞUR TANYELİ (Mimarlık tarihi uzmanı): Şaka gibi. Caminin boyutları üzerinden bir inatlaşmanın kutsallığa saldırı olduğunu bile söyleyebilirim. Herkes istediği biçimde cami yapar ama Osmanlı camileriyle yarışma beklentisinin gülünç olduğunu söyleyebilirim. Osmanlı camilerinin tarihi yarımadada tepenin üzerinde konumlandığını biliyoruz. İstanbul’da kalan en yüksek tepenin üzerine cami yapma halinin Osmanlı camileriyle yarışma isteğine işaret ettiğini söyleyebilirim. Bu gülünç. Caminin kalitesi boyutuyla tanımlı değildir. Büyük kubbe, yüksek minare yapmak metrekareyi artırmak marifet değil. Marifet başka şey. Süleymaniye’yi Süleymaniye yapan şey metrekaresi ve minarenin büyük oluşu, tepenin üzerinde konumlanışı değil. Osmanlı camileriyle yarış kazanılmaz. Sadece taklit bir Osmanlı camisi daha olur.

BÜYÜKLÜK MARİFET DEĞİL
MİMAR HÜSREV TAYLA (Kocatepe ve Şakirin camilerinin mimarı): Cahillik. Selimiye’yi yapan Sinan’ın haddi mi yoktu? Ya da Kanuni’nin parası mı yoktu? Kocatepe’yi yaptım ama Selimiye’nin yarısı kadar bile değil. Haddini bilmek lazım. Gidip Sinan’la yarışacak mıyım? Selimiye’den büyüğünü yapmaya ne haddimiz var. Büyüklükle güzellik olmaz. Büyüklük marifet değildir. Zarafeti gider bir defa. Göremeyeceğim parayı verseler yine yapmam. Ayıptır utanmak lazım. İnşallah rezil olmazlar. 150 metre genişliğinde bir kubbenin altında namaz kılabilir misiniz? Korkarsın.

‘Söz hakkımız nerede?’
Çamlıca’ya cami yapılmasına karşı olduğunu daha önce Zaman gazetesindeki köşesinde yazan A. Turan Alkan da CNN Türk’te projeyi şöyle değerlendirdi: “Cami mimarisini medeni bir başarısızlık olarak görüyorum. Ecdadın yaptığı camiler gözümüze hoş görünüyor. Bunları bire bir taklit ve ilham alarak yeni şeyler yapmak konusunda müthiş bir başarısızlık içerisindeyiz. Bunun iki nedeni var. Birincisi proje çizen mimarlarımız gelenekten kopuk. İkincisi camiyi yaptıran Müslüman kitlenin şehircilik ve medeniyet beklentisi ıslaha ve eleştiriye muhtaç. Öteden beri sadece cami mimarlığına ilişkin tenkitler kaleme alıyorum. Müslüman cemaatin estetik seviyesini düzeltmek hem de mimarlarımızı dini mimarlığa yaklaştırmak için mesafe almamız gerekiyor. En çok öfkelendiğim nokta şu: Başbakan tek başına ‘Maraş’ta böyle bir cami gördüm bu aynen yapılsın’ diyor. Peki bizim söz hakkımız nerede? 75 milyonun söz hakkı nerede? Sadece camiyle de sınırlı değil. Bunların yeniden gözden geçirilmesi lazım.

Özellikle cami gibi toplumun hassas olduğu konuda sayın Başbakan’dan beklentimiz en çok sayıdaki insanın tasvibini, olurunu, olmazını, eleştirilerini alması gerekiyor. Tek seçicilik işi öteden beri asabımı bozuyor. Bu tek parti dönemine mahsus birşey. İsmet Paşa gezi parkı düzenlemesini ve stadyumu yaptırırken tek partinin lideriydi. Biz tek parti dönemi geçti diye biliyoruz. Kaldı ki bu binalar namaz kılsın kılmasın hepimizi ilgilendiriyor, hepimizin göz zevkini karşılıyor. Ayrıca Maraş’taki camiyi güzel bulmadığımı da ifade etmiştim.”

MUKADDESLİĞİ ALTI YA DA SEKİZ MİNAREDEN GELMEZ
MİMAR SİNAN GENİM (2009 yerel seçimlerinde Ak Parti Kadıköy Belediye Başkan adayı): Büyüklükle, kubbe genişliğiyle, betonarmeyle, 6 minareyle, 8 minareyle bir mimari yapıt yapmak söz konusu değildir. Büyüklük de geleceğe kalacak bir mimarlık için yeterli bir veri değildir. Çağdaş olması ve geleceğe mesajlar taşıması gerekir. Üstelik Osmanlı coğrafyasında Sultanahmet Camii dışında 6 minareli cami yapılmamıştır. Sultanahmet 6 minareli yapılınca bir nevi Sultanahmet’in Kabe’ye hakaret ettiği gibi algılanmış ve daha sonra Kabe’ye minare eklenmiştir. Dinimiz için mukaddes olan bir mekanla yarışmıyoruz. Onun mukaddesliği 6 minareden 8 minareden gelmez. Bu tür yarışmanın ben doğru olduğuna inanmıyorum. Bugün yapılacak caminin günümüzün mesajlarını taşıması gerektiğini düşünüyorum. Geçmişin kopyasını vermenin taraftarı
değilim.

Taş yapıların güzelliğiyle yarışmak mümkün değil
HALDUN HÜREL (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Tarihi Öğretim Görevlisi): En az 6 minareyse Sultanahmet’e rakip olacak. Sultanahmet 6 minare olarak dünyada tektir. Yapıldığı dönemde Mekke’de bir cami oldu. Oraya gidilip oraya bir minare eklenmiş ve oradaki minare sayısı 7’ye çıkarılarak 6 minareli tek cami olması sağlanmış. Sultanahmet’e bir rakip çıkartmak için Çamlıca gibi bir yerde yapılması İstanbul silüeti açısından çok da insanın içine sinen bir durum değil. Açıkçası benim içime sinmiyor. Rekabet etmek, büyük yapmak gibi şeyler doğru bir şey değil.

Çünkü Mimar Sinan bile Ayasofya ile yarışmamış. Selimiye 4 minareli ve onun kubbesi biliyorsunuz Mimar Sinan’ın elinde bir oyuncaktı. Onu daha büyük tutabilirdi Ayasofya’dan. Santim farkıyla geride kalır Ayasofya’dan düşünün işte. Teknolojik olarak görkemli eserlerimizi boyut olarak geçebilirsiniz. Ama o taş yapıların güzelliğiyle yarışmak mümkün değil.

Mimarlar Odası dava açıyor
Cami yapılacak alanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yapılan planlarına dava açacaklarını belirten Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu da, “Bu planın yüzde 100 yargı tarafından engelleneceğini düşünüyoruz. Oldu bittilerin yaşanmaması için iktidarın yargı sürecini beklemesi gerekir” dedi.

Çamlıca Tepesi’ndeki plan tadilatının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca Kanun Hükmünde Kararname’ye(KHK) dayanarak yapıldığını belirten Muhçu şunları kaydetti: “Bu plan şu an askıda ve biz de alıp inceledik. Planda, 1. derecede doğal sit ve İstanbul silüetinde kalan alana, ticaret, turizm, konaklama ve dini tesis alanı fonksiyonları verilmiş. Alanın geri kalan yüzde 50’lik bölümü de tesislerin bahçesi olarak ayrılmış. Tepenin Boğaz’a ve Marmara’ya bakan panoramik kesimleri yapılaşmaya açılıyor. Ticari alanlar için 2 kat yükseklik sınırı konulmuş, dini tesis için de ‘Avan projeye göre yapılır’ denilerek sınır getirilmemiş. İlgili bakanlık her ne kadar KHK’ya göre plan yapmış olsa da, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu ve 2863 sayılı Koruma Kanunu’na göre korunması gereken Çamlıca Tepesi’nin yapılaşmaya açılması söz konusu olamaz. Bunun yasal olarak yapılabilmesi söz konusu değil. Planın iptali amacıyla dava açacağız. Zaman kaybetmek istemiyoruz. Plana itiraz edersek 60 gün süre kaybı olacak. Yürütmeyi durdurma isteyeceğiz. Bu kararın yüzde 100 yargı tarafından engelleneceğini düşünüyoruz. Oldu bittilerin yaşanmaması için iktidarın yargı sürecini beklemesi gerekir.”

İslam felsefesine aykırı
Cami projesinin gündeme gelmesine rağmen plana baktıklarında bir rant projesiyle karşılaştıklarını ifade eden Muhçu şöyle devam etti: “Ayrıntıları paylaşılan cami projesinde tarihe açık bir saygısızlık var. Tarihle yarışmak değil, tarihi birikime sahip çıkmak gerekiyor. Açıkça meydan okuma var. Güç ve otoriter yaklaşımı topluma dayatmak gibi bir yaklaşım var. İslam inancına göre inanç yapıları kentlerle bütünleşiktir, kentlerden koparılmış bir camiyi görmek mümkün değildir. Burada yeni bir yaklaşım dayatılıyor. Bu yaklaşımın İslam inancı ve felsefesine de aykırı olduğunu düşünüyorum. Tarihe baktığınızda mütevazilik, sadelik ve çevreyle uyum Sinan yapılarının en önemli özelliklerindendir.”

Etiketler

1 Yorum

  • enes-sener says:

    bizler karakteristik ozelliklerimizi kaybettigimiz gibi ayni kisiliksizlikle yapilar yukseltmeye calisiyoruz.ve bunlari yapanlara canak tutuyoruz bir ulkeyi yonetmek o memleketin ekonomik olarak biyerlere getrmekten geciyorsa ki oyle birseyde soz konusu degil alin yonetin bir ulkenin sehirin mahallenin sokagin karakterinin disina cikarak yada orayi baska milletlere ozenerek toplu yuksek katli gecekondular yapmaya ,ecdadimizdan kalan mirasi koruyup onu yuceltecek baska daha yenilikci seyler yapmaktan alikoymaya kimsenin hakki yoktur ve neyazikki hakkimiz yok,birileri geliyor ve biryerlere kendi egolari kadar buyuk ama dunyalari kadar kucuk bir camii yaptirabiliyorlar.sehirciler,mimarlar,muhendisler,akademisyenler sizin iciniz yanmiyor mu?

Bir yanıt yazın