Koruma, anıt ağaç altında kaldı!

Üstünde anıt ağaç, sulak alan bulunan tarihi yerlerle ilgili düzenlemeyle Kültür Varlıklarını Koruma Kurulları'nın yetkileri yok edildi.

Önce sit alanlarında yapılaşmaya hapis cezası Anayasa Mahkemesi’nde iptal edildi. Sonra Kültür Varlıklarını Koruma Kurulları’nın yetki ve sorumluluk alanları daraltıldı. Arkeologlar, mimarlar, şehir plancıları ve kültürel varlıkların korunması için mücadele eden STK’lar ”Ne oluyor?” sorusunu sormaya başladı.
Topkapı Sarayı ya da Dolmabahçe Sarayı hem kültür varlığı hem de anıt ağaçlara sahip alanlar. Eskiden burada yapılacak herhangi bir müdahaleyi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na bildirmek durumundaydınız. Şimdi bu kurullar Kültür ve Tabiat Kurulları olarak ikiye ayrıldı. Peki sarayda yapılacak müdaheleye şimdi hangi kurul karışacak? “Tabii ki Kültür Varlıkları…” diyorsunuz ama bilemediniz. Yetki Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nda.

1- Sorunun nasıl başladığına göz atalım. Ağustos 2011’de 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2863 sayılı yasada değişiklik yapıldı. Doğal sit alanları Kültür ve Turizm Bakanlığı ‘nın yetkisinden alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verildi. Koruma Kurulları da ‘Kültür Varlıkları’ ve ‘Tabiat Varlıkları’ diye ikiye ayrıldı. Gerekçe sit alanları içinde doğal anıt ağaçlar, farklı florada doğal yaşam olması ve ancak kurullarda görev yapan arkeolog, mimar ve şehir plancılarının bu konuda yeterli bilgi ve deneyime sahip olmamalarıydı.

Çakışan alanlarda yani üzerinde hem kültür hem de doğal varlık olan yerlerde kararı hangi kurul verecekti? Çözüm şöyle bulundu: ”Çakışan alanlarla ilgili yapılan uygulamalarda zaman zaman çeşitli sorunlarla karşılaşıldığı ve yetki karmaşası yaşandığı tespit edilmiştir. Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile tarihi sit, arkeolojk sit, kentsel sit, tescilli kültür varlığı, milli park, tabiat parkı, tabiat koruma alanı, sulak alan ve tabiat anıtının çakıştığı yerlerde 644 sayılı KHK’nın 13 A/ç bendinde de belirtildiği gibi yetki ve sorumluluk bakanlık (Çevre ve Şehircilik) uhdesinde bulunmaktadır.”

2- Topkapı Sarayı bahçesinde anıt tescilli ağaçlar var. Aynı zamanda da saray kültür varlığı olarak tescilli. Bu parselde karar verme yetkisi bundan sonra Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nda. Sarayda restorasyon mu yapılacak, Tabiat Varlıkları karar verecek. Bahçede bir kazı mı yapılacak, arkeolojik bir eser mi çıktı, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu karar verecek. Doğal sit alanları içinde yığınla arkeolojik ve tarihsel kültür varlığı var. Buralarda da kararlar hep Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca verilecek. Aslında buna örnek o kadar çok ki! Patara, Demre, Knidos, Çıralı, Rhadiopolis, Çırağan, Dolmabahçe Sarayı, Hidiv Kasrı hepsi doğal ve kültürel varlıkların içiçe olduğu örnekler. Yeni yasaya göre tüm bu örneklerde yetki ve sorumluluk artık Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na geçti.

3- Bu uygulama Koruma Kurulları’nın aslında tamamen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na geçmesi anlamını da taşıyor. İsmini vermek istemeyen bir kurul üyesi şunları söylüyor: ”Kurullar özellikle TOKİ, HES ve yenileme alanlarında bir çok projeye takoz koyuyordu. Projeler tarih, doğa gözetilmeksizin hazırlanıyor. Kurullar da bu projeleri durduruyordu. O nedenle Kültür Bakanlığı’nın elinden kurulları almak istiyorlar. Direk alsalar göze batacak. Bu yöntemle kurulları yetkisizleştirdiler.”

Uzmanlar ne diyor?
İstanbul 2 No’lu Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mete Tapan: Kültür ve doğal varlık unsurlarını birbirinden ayrı olarak değerlendirmek gibi bir yaklaşım içinde olamayız. Korunacak varlıklar gerçekte tek bir nesnenin ayrılmaz parçalarıdır. Çubuklu’daki Hidiv Kasrı’nın çevresindeki ağaçlardan ya da var olan ağaçları Hidiv Kasrı’ndan soyutlayarak değerlendirmek son derece yanlış, evrensel koruma ölçülerine aykırıdır. Peri bacaları, sarkıtlar, mağaralar her türlü doğal oluşumlarla içiçe geçmiş kültür varlıklarını korurken bir bütünsellik içinde Kültür Varlıkları Koruma Kurulları değerlendirmelidir.

Demre Kazı Başkanı ve Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Başk. Prof. Dr. Nevzat Çelik: Tabiat varlıkları özel bir disiplin gerektirir. Bu nedenle kurulları ayırdılar. Ancak arkeoloji de farklı bir disiplindir. Buradaki kararı Tabiat Varlıkları veremez. Bu haliyle arada savaş çıkar. Biz Antalya ‘da iki bakanlık arasında koordinasyon sağlanana kadar kararlarımızı vermeye devam ederiz. Aldığımız kararı da takip ederiz. Çakışan noktalarda ortak karar alınmak zorundadır. Arkeoloji ve tarihsel sitler noktasında biz, doğal varlıklar noktasında onlar karar alırlar. Bakanlığımız çözüm arayışı içinde olacaktır. Bu durum revize edilmelidir. Çözüm bulunana kadar biz kararlarımızı almayı sürdürürüz.

Patara Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva Işık: Bunun uygulamada getireceği sıkıntıları tahayyül bile edemiyorum. Arkeolojik sitler Kültür Bakanlığı’nın uhdesinde olmak zorundadır. Patara’da doğal ile arkeolojik sit iç içe. Burada kararı Tabiat Varlıkları vermemeli. Eğer doğal sit ile ilgili bir durum olursa biz zaten Tabiat Varlıkları Kurulu’na sorarız. Bu durum bir an önce düzeltilmeli.

Rhadiopolis Kazı Başkanı Yrd. Doç. Dr. İsa Kızgut: Çok büyük bir tehlike var. Biz İstanbul ‘da 3 No’lu Kurul’da çakışan bir alanda her iki kurul ortak karar versin, dedik. Henüz Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’ndan bir cevap gelmedi. Rhadiapolis’de sitler çakışıyor. ‘Tabiat Varlıkları’nın tek başına karar vermesi doğru değil. Bu sıkıntıyı bakanlığa akataracağız. Bunu bir an önce değiştirmeleri gerekir.

Likör fabrikasında ne oldu?
‘Yetki çakışması’nda kararı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bırakan düzenleme, en son Şişli’deki tarihi likör fabrikasıyla gündeme geldi. Kültür Varlıkları Koruma Kurulu 5 yıldır tescilli yapıda restorasyonun nasıl olacağına karar verme aşamasındayken yetki, Tabiat Varlıkları Kurulu’na geçti. Kurul 1 ayda konuyu karara bağladı ve ‘tarihi fabrikanın yıkılıp yeniden yapılmak suretiyle’ korunacağı açıklandı.

Etiketler

Bir yanıt yazın