Fotoğrafçı Sadece Deklanşöre Basan Değildir

Studio Majo'nun kurucuları mimari fotoğrafçı Engin Gerçek ile sanat direktörü Aras Kazmaoğlu'nu, yeni ofislerinde ziyaret ettik.

Pınar Koyuncu: Öncelikle kendinizden ve Studio Majo’nun kuruluşundan bahseder misiniz Fotoğrafla tanışmanız nasıl oldu? Mimari fotoğrafçılığa yönelme kararını nasıl aldınız?

Aras Kazmaoğlu: Ben babam Adnan Kazmaoğlu ile beraber 6 sene boyunca, mimarlık ofisinde sanat direktörü olarak çalıştım. Mimari projelerin hem tasarım, hem de sunum süreçlerinde yer aldım. Bu süre zarfında da mimari fotoğrafla tabii ki diyalog halindeydik. Ben birebir fotoğraf çekmesem de, projelerin fotoğraflanması ve görselleştirilmesi üzerine çalıştım. Engin ile Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünden mezun olduk. Hem babamın projelerinde hem de diğer mimari işlerde beraber çalışmaya başladık. Ben oradaki görevimden ayrıldıktan sonra da beraber bir şirket kurmaya ve mimari fotoğraf üzerine yoğunlaşmaya karar verdik. Ama şirketin esas bağlamı sadece mimari fotoğraf değil. Bizim amacımız, yapı ve mimarlık sektöründe gördüğümüz genel bir eksikliği gidermekti. Mimarlar kendi projelerinde tasarım sürecinde görsel açıdan belli bir seviyeye ulaşıyorlar ama onun dışarıya sunulması konusunda eksiklikler var. Hem web alanında, hem fotoğraf alanında, hem de bütün görsel malzemenin broşür, katalog veya sergi olarak bir tasarım altında sunulmasında sıkıntı var ve bunun üzerine çalışan ekip pek yok. Biz de kendi altyapımız buna uygun olduğu için, bunları bir şekilde bir araya getirmek istedik. Firmamızın amacı da ilk planda yapı sektörüne ve mimarlık camiasına hizmet etmek.

Engin Gerçek: Bilgi Üniversitesi’ne girmeden önce ben piyasada grafiker olarak çalışıyordum. Abimin amatör fotoğrafçı olmasının yanı sıra, okuduğumuz Görsel Tasarım Bölümü’nün bölüm başkanının ve Murat Germen, Güven İncirlioğlu, Orhan Cem Çetin gibi pek çok hocasının fotoğrafçı olması beni teşvik etti. Daha sonra yine aynı bölümde yüksek lisansa başladım. Bir yandan da Bilgi Üniversitesi’nin ve Santral İstanbul’un kadrolu fotoğrafçısı olarak, 2004’ten 2007’ye kadar çalıştım ve fotoğraf arşivini oluşturdum. 2007’de kendi şirketimi kurdum ve bir yandan da Aras’la beraber iş yapmaya başladım. Müşterilerimiz arasında aydınlatma şirketleri, inşaat firmaları, mimarlık ve iç mimarlık ofisleri var. Bu arada Adnan Kazmaoğlu Mimarlık Araştırma Merkezi’nin de uygulamalarını çekmeye başlamıştık. 2010 yılının sonunda artık, Aras’la beraber hem fotoğraf hem de grafik tasarım işini bir arada götürebildiğimizi, bu çok disiplinli çalışma ortamını başarıyla yürüttüğümüzü görerek, Majo’yu kurduk. Studio Majo aslında yeni bir şirket, ama biz piyasada eskiyiz.

Studio Majo olarak, paket bir hizmet vermeyi tercih ediyoruz. Yani örneğin bir rezidansın fotoğraf çekimi, video çekimi, kurumsal kimlik çalışmaları hatta yönlendirme tabelalarına kadar her işini yapabiliyoruz. Müşteriler de genelde bunu tercih ediyor, reklam konusunda kafalarının dağılmasını istemiyorlar. Amacımız aslında, çektiğimiz fotoğrafları iyi bir şekilde kullanabilmek. Müşteri, kaliteli iş istese de, her zaman doğru firmalara ulaşamayabiliyor.


Millenium Park Evleri

Aras Kazmaoğlu: Projenin anlaşılması da çok önemli. Biz mimari camiaya iş yaptığımız için ve diyalog halinde olduğumuz için malzemeyi tanıyoruz, yeni çıkan projeleri takip ediyoruz. Bir iş geldiğinde öncelikle yapıyı geziyoruz ve anlamaya çalışıyoruz, nasıl daha doğru anlatabileceğimizi ve mimarın beklentisinin ne olduğunu, neyi ön plana çıkarmak istediklerini düşünüyoruz. Bunları yansıtabilmek için biraz bu ortamda yer almış olmak da gerekiyor hakikaten. Dolayısıyla herhangi bir fotoğrafçının gitmesi işi çözemiyor doğal olarak. Projeyi doğru anlamak ve anlatmak adına elimizden geleni yapıyoruz.

Engin Gerçek: Ben mesleğe fotoğrafçı olarak, belgesel fotoğraf üreterek başladım. Belgesel fotoğrafı mimari fotoğrafa çok benzetiyorum. Çünkü nasıl belgesel fotoğrafta bir kişiyi, mekanı, mahalleyi anlamaya ve onun özelliklerini yansıtmaya çalışıyorsanız, mimari fotoğraf da aynen böyle bir şey. Bir yapıyı, bir mimarı, mimarın oraya has çözümlerini anlamaya ve görsele yansıtmaya çalışıyorsunuz. Benim fotoğraf anlayışıma ve kadraj estetiğime çok uyduğu için mimari fotoğrafı seçtim. Sizin yaratılışınıza, içinizdeki enerjiye ve tecrübelerinize uygun bir fotoğraf alanı seçtiğiniz zaman hem ticari hem de kişisel olarak başarısızlığa uğramanız olanaksız.

Studio Majo ne anlama geliyor?

Aras Kazmaoğlu: Geçen yıl İspanya’da bir mimarlık festivaline katılmıştık. Orada birçok şeyden etkilendiğimiz gibi, Francisco Goya’nın da resimlerinden çok etkilendik. Goya’nın belli bir dönemde resmettiği Majolar adında bir topluluk var. Majolar kendilerine hem görsel açıdan hem yaşam tarzı olarak özen gösteren insanlar ve resimler de onların tarzını anlatıyordu. Biz de fotoğrafladığımız işlerin en güzel açılarını yakalamaya ve en doğru tasarımlarla sunmaya çalışıyoruz. Böyle bir gönderme yapmak istedik. Sadece fotoğraf işi yapan bir firma olmadığımız için, bir ajans olduğumuz için biraz daha sempatik bir isim olması gerekiyordu. Majo kelimesi de bu açıdan çok hoşumuza gitti.

Engin Gerçek: Bir de insanın kulağına hoş gelmesi ve kolay akılda kalması gerekiyor. Birçok bağlamda hoşumuza giden bir isim oldu Majo. İspanyolca’da sempatik, Japonca’da ise cadı anlamına geliyor.


Lagün İstanbul                                                                                 Canan Residence

İşleriniz arttıkça büyümeyi düşünüyor musunuz?

Engin Gerçek: Şu an ekip olarak 4 kişiyiz. Tabi ki artmamız gerekecek. Rötuş gibi işlemleri de kendimiz yapıyoruz. Bu işleri dışarıya vermemek için kadromuzu genişletmemiz lazım. Tasarımla ilgilendiğimiz için kadromuz büyüyecek fakat bu yavaş yavaş olan bir şey. Amacımız büyümek, ama abartmak istemiyoruz. Çünkü Türkiye’de en büyük sorun o, hem mimarlık ofislerinde hem tasarım ofislerinde sayı arttıkça işin kalitesi düşüyor. Üretimler birbirine benzemeye başlıyor, süreçler farklılaşıyor. Bunu istemiyoruz.

Ekibinizdeki diğer çalışanlar fotoğrafçı mı?

Engin Gerçek: Biri bizim gibi hem fotoğrafçı hem tasarımcı, diğeri ise tasarımcı. Farklı görsel alanlarda işler ürettiğimiz için her disiplinden insanla bir arada olmaya çalışıyoruz. O yüzden görsel iletişim bölümleri bizim için birer maden diyebilirim.

Aras Kazmaoğlu: Bünyemizde bulundurmamız gerekmeyen ama çok yakın olmamız gereken alanlar da oluyor. Mesela bir web tasarım/kodlama grubumuz var, çözüm ortaklarımız olan bu ekiple birlikte web işleri yapıyoruz.

Kişisel internet sitenizi incelediğimizde pek çok farklı fotoğraf projesi üzerinde çalışmış olduğunuzu ve daha çok “kent bağlamında insan” fotoğrafları çektiğinizi görüyoruz. Bu projelerinizden ve yer aldığınız sergilerden biraz bahseder misiniz?

Engin Gerçek: Ben kişisel işlerimde belgesel fotoğraf üretiyorum, hatta master projemi bir fotoğraf kitabı olarak tasarlamıştım. Kuştepe’de gerçekleşecek olan kentsel dönüşüm projesine karşı bir fotoğraf projesi yaptım ve bu proje şu an Plato Sanat’ta devam etmekte olan bir karma sergiye yer alıyor. “Bilgi 2: Paylaşım” adlı sergi Eylül’e kadar devam edecek.


Akbank Bankacılık Üssü                                                                 Albaraka Türk Genel Müdürlük Binası

Fotoğrafçılık mesleğinin Türkiye’deki yerini nasıl görüyorsunuz? İnternetin de gelişimiyle beraber, görsellik gün geçtikçe önem kazanırken bu konudaki bilinç ve insanların ilgisi de artıyor gibi görünüyor. Ancak eline fotoğraf makinesini hatta cep telefonunu alan herkes fotoğrafçı kesiliyor. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Engin Gerçek: Piyasada çok fazla mezun var, ama uzmanlaşma konusunda eksikler var. Bazı müşterilerin teknik bilgisi az olduğu için, fotoğrafçı da “Ben mimari fotoğraf çekmiyorum,” demediği için her şey sağlıksız ilerliyor. Biz bu durumda devreye giriyoruz ve bu işin böyle olmadığını, nasıl iyi fotoğraf elde edileceğini anlatıyoruz. Mimari fotoğrafta çekim esnasında müdahale edemediğiniz bir sürü durum var ve bu nedenle fotoğraflara rötuş yapmak da şart. Pek çok kez şöyle durumlarla da karşılaştık, bize iş geliyor, o yapının fotoğraflarını ilk biz çekeceğiz zannediyoruz ama daha önce amatör bir şekilde fotoğrafları çekilmiş, rötuş da yapılmamış. Bazen de müşterilerin bazıları kendileri fotoğraf çekmeye kalkıyor. “En iyi makinadan aldım, ben çekerim,” diyor. Halbuki fotoğraf makinesi bu işin çok küçük bir kısmı. Fotoğrafçı sadece deklanşöre basan değildir. Farklı bir bakış açısıyla bakıp, teknik altyapısıyla da görseli oluşturandır. Eğitim almazsanız en iyi makineyi de alsanız kötü fotoğraflar çekersiniz. Çünkü bir firma veya kişi işlerini bir web sitesinde, katalogda veya kitapta sunarken görsel malzeme olarak en çok fotoğrafı kullanır.

Aras Kazmaoğlu: Mimarlardan ve yapı sektöründeki diğer firmalardan çok fazla talep alıyoruz ve nasıl farklı olabileceğimizi her zaman düşünerek işlerimize yön vermeye çalışıyoruz. Zaten Türkiye’de iki elin parmağını geçmeyecek sayıda mimari fotoğrafçı var.

Engin Gerçek: Geçen hafta Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf Kulübü’nün düzenlediği “YTUFOK FKARE” fotoğraf festivalinde mimarlık öğrencilerinin katıldığı bir mimari fotoğraf atölyesi gerçekleştirdik. Temel fotoğrafı zaten herkes halletmiş durumda artık, bizim çabamız da bunun üzerine bir şeyler koymak. İyi şeyler ürettiğimiz bir atölye oldu ve Eylül-Ekim aylarında sergisi de gerçekleşecek.

Mimari fotoğrafçılığın zor yanları var mı? Aras Kazmaoğlu’nun mimarlık ofisinde çalışmış olması işlerinizi veya bakış açınızı nasıl etkiliyor?

Aras Kazmaoğlu: Uzun bir süre boyunca, bir mimarlık ofisinde sanat direktörü olarak çalıştığım için projelerin tasarım, uygulama ve pazarlama sürecini yakından yaşadım. Yapı sektöründe süreçler çok hızlı işliyor. Projeler tamamlanır tamamlanmaz, hatta tamamlanmadan satışa çıktığı için görsellerin oluşmuş olması gerekiyor. İnşaat biter bitmez hemen fotoğraflanıp reklam amaçlı kullanılması gerekiyor. Çoğu zaman inşaat tamamen bitmediği için fotoğrafı etkileyen pek çok şey devreye giriyor; insanlar oturmaya başladıktan sonra ise zaten projeler değişmeye ve bozulmaya başlıyor. Bu süreçte de müşteriye kaliteli fotoğrafı sunmak, özellikle Türkiye’de büyük bir problem. Avrupa ile kıyaslanırsa mimari fotoğrafın değeri ülkemizde sadece maddi açıdan değil, görsel açıdan da çok düşük. Ancak mimari fotoğraf gerçekten vakit isteyen bir iş. Çünkü bir hesaplama ve inceleme gerektiriyor. Ayrıca sürekli gelişen bir teknoloji var. Yeni çözümleri takip etmek, buna göre malzeme edinmek, her projeye göre ayrı hesaplama yapmak ve ona uygun malzeme ile gitmek gerekiyor. İnşaat ve mimarlık firmalarında süreç çok tempolu ilerlediği için görsel malzeme hep en son akla geliyor. Dolayısıyla organik bir bağ gerekiyor. Biz bu bağı kurduğumuzda hem fotoğraf anlamında doğru şeyler zamanında yakalanmış oluyor hem de tasarım bağlamında.


Yapı Kredi Bankacılık Üssü

Önümüzdeki dönem için ne gibi projeleriniz var?

Aras Kazmaoğlu: İleride yapmayı düşündüğümüz işlerden biri mimari video. Kast ettiğim, projenin içinde gezen bir akar görüntü değil tabi. Bir anlatım ve görsellik içeren, belki tasarım ve grafik öğeleri barındıran bir çalışmadan bahsediyoruz. Bir kaç tane böyle projemiz var, bir tanesine başladık. Yeşilvadi Cami projesi için bir video çalışması yapıyoruz şu anda. Bu videoyu tamamladıktan sonra bir sergiye de dönüştürmek istiyoruz. Birkaç proje için daha video çalışması gerçekleştireceğiz, belki bunların bir karma sergisini de yapabiliriz. Değişik araçları mümkün olduğunca kullanmaya ve gelişmeleri takip etmeye çalışıyoruz. Projelerin ilk aşamada müşteriye sunulmasından, bitişindeki sunuma kadar çok farklı çözümler üretmeye devam edeceğiz.


Yeşil Vadi Camii

Engin Gerçek: Biz bu işi hakikaten çok severek yapıyoruz, hatta iş olarak görmüyoruz. Zaten görsel bir dünyada okuduk, büyüdük. Şu anda hem onunla eğleniyoruz, hem de para kazanıyoruz. Bahsettiğimiz sorunlar da Türkiye’de yavaş yavaş çözülüyor zaten. Şirketler de aile şirketi olmaktan çıkıp kurumsallaşıyor, ulusal olmaktan çıkıp uluslararası hale geliyor. Bunun getirisi de mutlaka kalite olacaktır. Kurumların içerisinde departmanlaşma da başladı, bunlar da bizimle çok alakalı. Biz patronla değil de, kurumsal iletişim uzmanı ile iletişim kurduğumuz zaman daha iyi anlaşıyoruz. Böylece daha hızlı ve kaliteli iş üretiliyor.

Kendinize örnek aldığınız yerli veya yabancı fotoğrafçılar / reklamcılar kimler?

Engn Gerçek: Takip ettiğimiz bir çok mimari fotoğrafçı var: Cemal Emden, Murat Germen, Gürkan Akay, Julius Shulman, Tim Griffith, Matthew Weinreb, Matt Livey, Mike Butler gibi. Bunun dışında belgesel fotoğrafçı olarak örnek aldığımız fotoğrafçılar var, André Kértész, Henri Cartier Bresson, Martin Parr, Elliott Erwitt.

Çok teşekkür ederiz.

Biz teşekkür ederiz.

Studio Majo
www.studiomajo.com

Etiketler

Bir yanıt yazın