“İzmirdeniz, Belediyenin Proje Üretme Anlayışına Yenilik ve Açılımlar Getirdi”

Şehir Plancısı, İzmir Belediyesi Kentsel Tasarım ve Kent Estetiği Şube Müdürü olan Hasibe Velibeyoğlu ile aynı zamanda koordinatörü olduğu İzmirkıyı projesi sürecini konuştuk.

İzmir’de bugün aktif olarak devam eden İzmir Tarih ve İzmir Kıyı, uzun erimli ve kapsayıcı olmaları açısından oldukça önemli projeler. Geçtiğimiz hafta İzmir Tarih söyleşisini yayınlamıştık, bu hafta yayınımıza İzmir’in deniz ile ilişkisini güçlendirmeyi amaç edinen İzmir Kıyı projesinin koordinatörü Hasibe Velioğlu ile yaptığımız söyleşiyle devam ediyoruz.

Burcu Bilgiç: İzmir-Deniz projesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2009 yılında düzenlediği İzmir Kültür Çalıştayı ile başlayan bir sürecin ürünü. Çalıştay sonrası başlayan çalışmalar önce İzmir Akdeniz Akademisi’nin kurulmasına sonra İzmir Deniz, İzmir Tarih gibi projelerin şekillenmesine yol açıyor. Bu projelerin hepsinin ortak bir kent vizyonunu kuran parçalar olduğunu tahmin ediyorum. Eğer öyle ise bu ortak vizyon nedir?

Hasibe Velibeyoğlu: İzmir Kültür Çalıştayı (2009) kentin yönetişim vizyonunun ve mekânsal stratejilerinin tartışıldığı önemli bir platform olmuş. Çalıştaydan sonraki önemli tarihlerden bir diğeri 31 Mayıs 2011. Kentin vizyonunun ve buna ait stratejilerin netlik kazanması, operasyonal hale nasıl getirileceği, İzmirdeniz projesinin kurgusu bu tarihte başlayan ve devam eden tasarım forumları ile şekillendi. İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirme Projesi Tasarım Stratejisi Raporu’nun başında çalıştaylarda, forumlarda dile getirilen önerilerden hareketle kent yönetimine ilişkin vizyonları şöyle tanımlanıyor:

  • Tasarım ve yenilik kenti
  • Akdeniz büyük kentlerinin odağı
  • Katılımcı süreçlere saygılı bir yönetişim

Bu vizyona bağlı olan stratejiler de tanımlanıyor:

  • İzmirlinin gündelik yaşamı içinde denizle ilişkisini çok yönlü olarak geliştirmek,
  • İzmir’deki yaşam kalitesinin oluşmasında özel bir yere sahip olan huzurlu konut dışı yaşamı korumak, çeşitlendirilerek zenginleştirmek,
  • Çok uzun bir tarihi olan İzmir’de tarih konusundaki farkındalığı artırmak ve kentlinin yaşamında kentin tarihiyle ilişki kurma fırsatlarını artırarak, İzmir’in ‘yer’ (place) olma niteliğini geliştirmek yoluyla kimliğine katkıda bulunmak…

Bu vizyondan ve stratejilerden beslenen ‘İzmirdeniz’ ve ‘İzmirtarih’ yenilikçi süreçler barındıran ve kent ile birlikte kentlisinin de yaşamına anlam katacak projeler olarak kurgulanıyor.


Tasarım Forumu toplantısı

İzmirdeniz’in, ortak geliştirilmiş bir vizyonun devamında şekillenen, operasyon odaklı bir proje olduğunu söyleyebilir miyiz? Operasyon alanlarınız neler?

İzmirdeniz projesi yola çıkış ve ele alınış biçimi ile Türkiye’de benzeri olmayan örnek bir proje. Biraz iddialı bulanabilir ama bugüne kadar İzmirdeniz’de izlenen süreçlerin diğer projelerde olmadığını görüyorum. İzmirdeniz projesi yukarıda aktarmaya çalıştığım vizyon ve stratejilerin operasyonel bir uzantısı olarak şekillendi. Yine ülkemiz pratiğinde çok da alışık olunmayan bir biçimde, tasarım ilkeleri, katılımcı bir süreçle önceden tarif edeilen bir tasarım stratejisi ile hazırlandı.

İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirme Projesi Tasarım Stratejisi Raporu, İzmirlinin yaşam kalitesinin tasarım yoluyla nasıl geliştirilebileceğine yönelik, katılımcılıkla hazırlanmış bir strateji kitabı. İlhan Tekeli hocamızın katkılarının yanı sıra tasarım forumlarında yapılan tartışmalar bu strateji kitabına aktarıldı. Kentin vizyon ve stratejileri, İzmirdeniz projesinin kapsamı, tasarımcılardan ne beklendiği, projelerin nasıl hazırlanacağı, tasarım gruplarının çalışırken nelere dikkat edeceği, hepsi strateji kitabında ele alındı.

“Akdeniz Kenti İzmir” vizyonuna ve kentin tarihsel kimliğine uygun; Akdenizlilik imajını pekiştirecek özgün tasarımların geliştirilmesi ve halkın kaliteli tasarım objeleri ile karşılaşabilecekleri mekanların yaratılması; farklı yaş grupları ve sosyal kesimler gözetilerek kıyının temel kullanım ve ihtiyaçlar açısından kullanışlı hale getirilmesi;  deniz-insan ilişkisinin yeniden kurgulanarak, güçlendirilmesi; kıyı boyunca, gece ve gündüz bir deniz kenti olan İzmir’in görsel imajını zenginleştirecek öneriler getirilmesi; kıyının spor, eğlence ve oyun değerinin çoğaltılması vb. hedefler tanımlandı ve proje gruplarının bu hedefleri gözetecek şekilde tasarım çalışmalarını yapmaları istendi.

“Çok sayıda gönüllü tasarımcının kollektif eseri olarak ortaya çıkan tasarım ürünü toplumun değişik kesimlerinin eleştirilerine ve önerilerine açıldı.”

Projenin çerçevesi çizildi ve belediye tarafından gerekli dökümanlar, ihtiyaç analizleri, kullanıcı anketleri, haritalar hazırlandı. Sahil şeridi 4 alt bölgeye ayrılarak her bölge için projeleri izleyecek ve yönlendirecek grup koordinatörleri belirlendi. Körfezin etkinlik ve gösteri mekânı olarak tasarlanması sürecini organize edecek ayrı bir koordinatör atandı. Bu aşamadan sonra grup koordinatörlerinin önderliğinde tasarımcılar işin içine dahil edildi. Tüm süreç katılımcı bir biçimde yürütüldü. Birçok geniş katılımlı toplantı düzenlendi, her aşamada fikirler söylendi, katkı koymak isteyenler çekinmeden bu katkıyı koydular. Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, belediyenin ilgili birimleri, öğrenciler, profesyoneller, halk herkesin katılımına açıktı.


Konak-Karataş kıyı düzenlemesi

İzmirdeniz’de 3 tür tasarım projesi kurgulandı.  Bu projeler kentlinin denizle kurduğu farklı ilişkilerin mekânsal kurgusuna ve operasyonel boyutlarına işaret ediyordu. İlk proje denizin bizzat kendisinin bir gösteri alanı olarak tasarlanmasıydı. İkinci proje, iç körfez kıyılarının Mavişehir ile İnciraraltı kent ormanı arasında kalan kısmının tasarım müdahaleleri ile kentlinin yaşam kalitesini artıracak biçimde yeniden düzenlenmesiydi. Üçüncü proje ise kent teraslarının yaratılmasıydı. Kıyıya inmeden, denizi gören yamaçların üzerinde, güzel bakı ve servis noktalarının oluşturulmasıydı.

Denizin gösteri mekânı olarak düzenlenmesi konusu kültür ve sanat birimleri ile deniz işletmeciliği yapan birimlere yönlendirildi. Kent teraslarının hayata geçirilmesinde ise planlama ve imar süreçlerinin tamamlanması bekleniyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalar iç körfez kıyılarına anlam kazandıracak, mekan kalitesini artıracak, özgün ve fonksiyonel tasarımlarla kent kimliğini ve görsel imajını zenginleştirecek ikinci grupta tariflenen projeler.


Pasaport bölgesi kıyı uygulaması

İzmirdeniz kapsamında ilk uygulama Pasaport olarak bilinen kentin eski liman bölgesinde 750 metrelik kıyı kesiminde yapıldı. İzmirlilerin buluşma mekanı olan Pasaport’ta kafeler için özel tasarlanmış gölgelikler, kesintisiz yaya ve bisiklet yolu, meydan tasarımları, aydınlatmalar, kentsel mobilyalar, internet erişim alanı ve kiralık bisiklet noktaları düzenlendi. Konak-Karataş bölgesinde de bisiklet ve yayalar için tasarlanmış yollar, otopark düzenlemeleri, gün batımının izleneceği çim amfi, palmiye ormanı, amatör balıkçılar için olta birimleri, oyun alanları, sebiller, şehir tuvaletleri yerleştirildi. Güzelyalı – Göztepe kıyılarına tarihinde var olan ancak yitirilen ahşap iskeleler yeniden yapıldı, otomatik şehir tuvaletleri, kentsel mobilyalar, sanat objeleri yerleştirildi. Peyzaj düzenlemeleri ve özel aydınlatmalar yapıldı. Tasarım faaliyetlerinin yanı sıra kıyıda yer alan kullanılabilir durumdaki mevcut yapı cephelerinin düzenlenmesi için ilçe belediyesi, meslek odası, dernek ve bölge yaşayanlarının katılımıyla tasarım rehberi çalışmalarına da başlandı.


İzmirDeniz ofisi

İzmirDeniz projesi nasıl bir kurumsal yapılanmaya sahip? İzmir Büyükşehir Belediyesi içinde bir birim olarak mı çalışıyorsunuz? Hangi uzmanlar ve kaç kişilik bir kadro ile çalışıyorsunuz?

İzmirdeniz Projesinde çalışan 5 tasarımcı grup geliştirdikleri projeleri Eylül 2012 tarihinde belediyeye iletti. Katılımcı bir sürecin sonunda elde edilen fikir projelerinin uygulama projelerine dönüştürülmesi, ihale dökümanı olarak hazırlanması gerekliydi ve bunun nasıl yapabileceğine ilişkin çözüm aranmaya başlandı. Tasarım ofisi, uygulama ofisi, kıyı ofisi gibi farklı adlarla anılsa da belediye ilerici bir uygulama ile bu işi yapması için yeni bir ofis kurdu.

Ofis, belediye içinde diğer birimlerde çalışan mimar, peyzaj mimarı ve mühendislerden oluşan küçük bir grupla işe başladı. Zaman içinde büyüdü, yeni kişiler eklendi, bazıları çıktı. Mimar, peyzaj mimarı, endüstri ürünleri tasarımcısı ve mühendislerden (elektrik, makine, inşaat) oluşan, toplam 14 kişilik ekibi ile yoluna devam ediyor. Belediyenin bürokratik yapısında Kentsel Tasarım ve Kent Estetiği Şube Müdürlüğü bünyesinde Kentsel Tasarım Birimi olarak yapılandı.

Oldukça zor bir görev üstlendi aslında ofis. Tasarımcılar tarafından geliştirilen fikir projelerini anlamak, yorumlamak, uygulama projesi olarak yeniden üretmek, üstelik bunu ihale mevzuatına uygun olarak yapmak… Yaparken tasarımcıların hassasiyetlerini gözönünde tutmak… Mevcut planlama koşulları, imar mevzuatı, kıyı mevzuatı… Derken belediye içinde diğer birimlerle koordinasyon, üretici firmalarla görüşme, yapımcılarla diyalog, şantiyede kontrollük…

Ofisteki arkadaşlarımın hepsi bu işe gönül verdi, sahip çıktı. Mesleğini severek yapan, en iyisini yapmak için mücadele eden, azimli kişilikler. Yeni başlanan her proje için birlikte çözüm aranıyor. Ekip olmak, birlikte üretmek zaman içinde öğreniliyor. Dışarıdan gelen ziyaretçiler “burası ne kadar güzel bir ofis olmuş” diyorlar. Bende aynı şeyi düşünüyorum. Bürokrasinin bir parça dışında, özel bir mimari ofis gibi çalışan, Ar-Ge süreçlerini işleten, farklı/fark yaratan bir yer.


Karşıyaka Bostanlı 2. Etap ihaleye çıkan projeler

Şu anda üzerinde çalışmaya devam ettiğiniz projeleriniz neler?

Ofis 2012 yılının Eylül ayında kuruldu. Fikir projelerinden uygulamaya geçilmesi aşamasında bazı sorunlarla karşılaşıldı. Öncelikle dolgu alanlarının mülkiyeti belediyeye değil, hazineye aitti. Büyük bir kısmının da imar planları yoktu. Fikir projelerinde yer alan tekne bağlama noktaları, vapur iskeleleri, yelken kulüpleri, yeme-içme mekânları gibi deniz üzerinde yer alan kıyı yapıları için imar planı çalışmalarının yapılması ve ilgili kurumların onayına sunulması gerekiyordu. Bu durum epeyce yüksek bir zaman maliyeti yaratıyordu.

Projenin bütüncül olarak hayata geçirilmesi zaman alacağından küçük müdahale alanları tarif ettik ve bu alanların tasarımla yüceltilmesi yaklaşımını benimsedik. Mevzuat açısından proje geliştirmeye engeli olmayan ve bir tasarım problemi taşıyan alanlar öncelikli uygulama alanı olarak seçildi. Bu alanlara ait konsept tasarımların ana kararları ışığında uygulama projelerini hazırladık. Projelerin hazırlanması sürecinde zaman zaman tasarımcıların desteğini de aldık. Uygulama projeleri paketinde mimari yapısal öğelerin yanısıra bitkisel peyzaj, kent mobilyalarına dair ürün tasarımı, aydınlatma tasarımı, altyapı projeleri (sulama, drenaj, vb.) yer alıyor.


Mavişehir – Alaybey bölgesi (Karşıyaka) 1. Bölge: Bostanlı Deresi ve Çevresi Düzenleme Projesi; Alaybey-Turan-Alsancak Limanı 2. Bölge: Şelale Deresi ve Çevresi Düzenleme Projesi; Alsancak-Konak 3. Bölge: Pasaport ve Konak Kıyı Düzenleme Projeleri; Konak-Üçkuyular 4. Bölge: Göztepe İskelesi-Üçkuyular Arası Kıyı Düzenleme Projesi.

İzmirdeniz’de bugüne kadar yaklaşık 230.000 m2 büyüklüğünde ve 6.200 metre uzunluğunda kıyı şeridine ait çalışmalar tamamlandı. Karşıyaka Bölgesinde Bostanlı 2. Etap projeleri yakın zamanda yapım ihalesine çıkacak. 3 ve 4’üncü etaplara ait projelendirme çalışmaları ise devam ediyor. Bayraklı’nın 2. etap projelerinin ihalesi tamamlandı, yapım çalışmaları başlıyor. Konak-Üçkuyular kısmının yapım çalışmaları ise tamamlanmak üzere; tramvay güzergâhı çalışmalarından etkileniyor. Bu bölgede tarihi Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi önünde deniz ve art alanı birbirine bağlayan yeni bir meydan için proje hazırlıkları da sürüyor.

Bu proje deneyiminde önemli noktalardan biri de tasarım sürecine yeni uygulama araçlarının ekleniyor olmasıdır. Öncelikle, büyük ölçekli bir kentsel proje tasarlanmadan önce bir tasarım stratejisi elde edildi. Sonrasında kıyı alanlarına yönelik bir tasarım rehberi çalışması yürütüldü. Bununla bağlantılı olarak “İzmirCephe” çalışmasına başlandı, kıyıya cepheli binaların düzenlenmesine ve kent siluetine pozitif katkı yapmasına yönelik bir adım atıldı. Böylelikle tasarım ve planlama prosedürlerimizde neredeyse hiç kullanılmayan uygulama araçları da devam eden projenin bir parçası haline dönüşmüştür. İzmirDeniz Projesi, bu nitelikleri nedeniyle de Şehir Plancıları Odası Genel Merkezi tarafından “2015 Yılı Raci Bademli İyi Uygulamalar Ödülü”ne layık görülmüştür.

“Alışkın olduğumuz çatışmalı katılım platformlarından ziyade, birlikte üretmenin ve tasarlamanın heyecanının paylaşıldığı örneklere çok ama çok ihtiyacımız var.”

Katılımcı yönetişimi sağlamaya dair şimdiye kadar uyguladığınız yöntemler neler oldu? Bu uygulamalardan istenen verim ve katılımı sağlayabildiğinizi düşünüyor musunuz?

Belediye bürokrasisi içinde proje elde etmenin birkaç yöntemi var. Belediye kendi teknik ekipleri ile proje hazırlayabilir. Projeyi dışarıdan satın alabilir. Yarışma ile elde edebilir. Bu tür yöntemlerle elde edilen projeler için katılımcı süreçlerden bahsetmek pek mümkün olmayabiliyor.

İzmirdeniz, Belediyenin proje üretme anlayışına yenilik ve açılım getirdi. Büyük bir alanda, çok değişik konularda kapsamlı bir tasarım işi yürütüldü. Proje, sürekli gelişen ve önerilere açık bir sistem olarak kurgulandı. Sürecin başında tüm proje ekipleri geliştirdikleri projeleri birbirlerine sunarak karşılıklı etkileşim içinde bir bütünlük aramaya çalıştılar. Çok sayıda gönüllü tasarımcının kollektif eseri olarak ortaya çıkan tasarım ürünü belli bir aşamaya gelince toplumun değişik kesimlerine sunularak onların eleştirilerine ve önerilerine açıldı.

Tasarım grupları projelerini geliştirirken kendi belirledikleri katılım araçlarını da sürece dahil ettiler. Mümkün olduğunca farklı aktörün beklentilerini anlamaya, projelerine aktarmaya çalıştılar. Kıyıyı kullananlarla, orada yaşayanlarla, çalışanlarla, mülkiyet sahipleriyle, meslek odalarıyla, İzmir’i sevenlerle, denizle uğraşanlarla, uzmanlarla görüştüler. Kentin en önemli kamusal alanını tasarlıyor olmanın ciddiyetiyle yoğun bir emek harcadılar.

Uygulama projelerinin hayata geçirilmesi aşamasında da ofis bu süreçleri işletmeye çalışıyor. Belediyede birimler arasında diyalog ve koordinasyon kurmak, diğer kurumlara, sivil topluma, akademiye projeyi anlatmak, geliştirilen tasarım ürünlerinin prototiplerini hazırlayarak kullanıcının beğenisine sunmak, geridönüşlere göre tasarıma yön vermek, kullanıma açılan proje alanlarında halkın memnuniyetini anlamak için farklı mekanizmalar işletiliyor.

Bu uygulamalardan istenen katılımın/verimin alınıp alınmaması konusu ise biraz karmaşık. Katılım, tartışılan yanları da olan uzun soluklu bir çaba. Katılım süreçlerinin kabulünün toplumsal ve kültürel yapı ile doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz. Bizim alışkın olduğumuz çatışmalı katılım platformlarından ziyade birlikte üretmenin ve tasarlamanın heyecanının paylaşıldığı katılıma dair örneklere çok ama çok ihtiyacımız var.


Bostanlı Gün Batımı Terası ve Bostanlı Yaya Köprüsü projesi

Bildiğim kadarıyla İzmir’in yerel mimari ofisleriyle çalışıyorsunuz. Nasıl bir çalışma şekliniz var ofislerle, süreç nasıl ilerliyor?

İzmirdeniz projesinin fikir aşamasına katkı koymuş tasarımcılarla süreç içinde yeniden çalışma gereği doğabiliyor. Bu çalışmaların bir kısmı gönüllülükle, bir kısmı ise proje temini konusunda ihale mevzuatının izin verdiği çerçevede olabiliyor.

Örneğin, Temmuz 2016 tarihinde yapımı tamamlanarak açılan Bostanlı Gün Batımı Terası ve Bostanlı Yaya Köprüsü bölge tasarımcıları ile birlikte üretilen çalışmalar gönüllü yapıldı. Bu bölgede yine aynı tasarımcıdan uygulama projesi hizmeti aldığımız başka bir alan daha var. Bayraklı etabında yine birlikte çalıştığımız ve proje hizmeti aldığımız tasarımcılarımız var.


Bayraklı etabı sahil uygulaması

İzmirdeniz projesine başlangıçta katkı koymasa da uygulama projesi hazırlanırken bilgisinden deneyimden yararlandığımız, proje elde ettiğimiz mimari ofisler de var. Örneğin Bostanlı rekreasyon alanı içinde belki de Türkiye’de ilk kez yapılacak beton kaykay parkı için proje temini gerçekleştirdik. Projelendirmesi uzmanlık, hatta kaykay kullanma bilgisi gerektiren özellikli bir proje. Başlangıçta bunu kiminle çalışabileceğimiz konusunda araştırma yaptık. Nihayet İstanbul’da tanıdıkça hayranlık duyduğumuz bir ofisle projeyi hazırlamaya başladık. Uygulama projesi belli bir aşamaya gelince İzmirli kaykay grupları ile masaya oturduk. Parkurun özellikleri, açılar tüm teknik hususlar gözden geçirildi, önerileri alındı, gerekli düzeltmeler yapıldı. Proje elde etme süreci bizim için öğretici bir deneyime dönüştü.

“Peyzaj tasarımında yalnızca görsel açıdan değil, diğer duyularımızı da harekete geçirecek bir anlayışla hareket ediliyor.”

Yine 2012’de yayınlanan raporda İzmir’in gerilimi düşük yaşam biçiminde, denizle olan ilişkinin önemli olduğunun altı çiziliyor. Proje başladığından beri İzmir’in körfez ile ilişkisi nasıl dönüştü?

Denizin kullanımı konusunda halkın farkındalığı artıyor. Projenin hazırlanma sürecinde yapılan bilgilendirmeler, sivil toplum örgütlerinin proje süreçlerine aktif katılımı, körfezin kullanımını artıran olanaklar (yeni ve konforlu vapur seferleri vb.) tasarım alanlarında denizle ilişkiyi kolaylaştıran çözümler (iskeleler, olta birimleri vb.) kentte yaşayanların yeniden denize-kıyıya yönelmesi konusunda ivme yaratıyor.

Projenin en önemli kabullerinden biri yaklaşık 40 kilometrelik kıyı boyunca kesintisiz yürüyüş ve bisiklet yolunu hayata geçirebilmek. Bisiklet yolunun kesintisiz hale gelmesi, bisiklet kiralama gibi yöntemlerin geliştirilmesi kent içinde bisiklet kullanımını özendiriyor. Kıyı boyunca 33 adet kiralık bisiklet noktası ve 500 bisiklet ile kullanım giderek yaygınlaşıyor. Belediye organizasyon yapısında bisikletli ve yaya erişim şefliği kuruldu. Kıyıdaki rekreatif bisiklet kullanımının yanında iş amaçlı bisiklet kullanımı da ard alan stratejileriyle desteklenecek. Kıyı ardı alan ile ilgili bisiklet erişimi dışındaki çalışmalar da ivme kazanıyor: Kıyının gerisinde yaşayan kesimlerin kıyıya ulaşımını kolaylaştırmak için tarihi asansörden esinlenilen asansörler, yaya platformları, kent terasları planlanıyor.


Güzelyalı – Göztepe etabı

Duyulara hitap eden tasarım yaklaşımı benimseniyor: Peyzaj tasarımında yalnızca görsel açıdan değil, diğer duyularımızı da harekete geçirecek bir anlayışla hareket ediliyor. Görme (renk, estetik, ışıklandırma vb.), koku (deniz kokusu, bitki), ses (rüzgar, kentin ritmi), dokunma (kent mobilyaları, zemin, bitkilendirme, suya temas vb.) duyuları dikkate alınarak tasarım sürecine dahil ediliyor. Yapılan ilk uygulamalara ilişkin geri bildirimler alınarak tasarımların benimsenebilirlik boyutu test ediliyor. Örneğin, Güzelyalı – Göztepe etabında yapılan rüzgarlı iskele sadece görsel değil, kinetik ve informatik etkiye sahip.

Diğer yandan, “Büyük Körfez Projesi” ile körfezi yüzülebilecek kadar temiz hale getirmek için başlatılan çalışmalar deniz suyu kalitesini ve canlı çeşitliliğini artıran iyileştirici etkiler yaratmaya başladı, elde edilen istatik veriler bu yönde. İzmirdeniz ve Büyük Körfez Projesi birlikte hayata geçtiğinde İzmir’in tam anlamıyla yeniden deniz kenti kimliğine kavuşacağına inanıyorum.

İzmirdeniz projesi, belirlenen tasarım stratejilerini gerçekleştirme hedefiyle ilerlemektedir. İzmir iç körfezini çevreleyen 40 kmlik sahil şeridini kentsel tasarım ölçeğinde ele alarak kurgulayan, kıyının tasarımsal bütünlüğünü sağlayarak sürekliliği olan yaya yolları ve bisiklet yolları sistemini oluşturan, yılın 8 ayını evinin dışında geçiren kentlinin kıyıda daha çok zaman geçirmesini sağlayacak temel ihtiyaçlar ile eğlence, kültür, sanat faaliyetlerini örgütleyen, engellileri kıyı yaşamına dahil eden, endüstriyel tasarım konularında özgün, yere ait çözümler getirme idealleri etrafında örgütlenerek proje sürecine devam edilmektedir.

Kent kimliğinin sermayenin eline bırakılarak kaybedilmesinden imtina eden; imtina etmekle de kalmayıp yeni bir vizyon geliştirmek üzere harekete geçmek iddiasında olan bir projenin parçasısınız. Bu noktada İzmirDeniz çeşitli yatırımcılar ve kamu arasında, önceden belirlenmiş stratejiler doğrultusunda çalışan bir katalizör görevi mi görüyor?

İzmirdeniz Projesi 2012 yılında düzenlenen İstanbul Tasarım Bienali’nde, küratörlüğünü Emre Arolat’ın üstlendiği ‘Musibet’ sergisi temasında yer aldı. Proje bu sergide yer aldı çünkü, çoğunlukla tepeden inme emrivakilerle toplumun sınırlı bir kesimine yönelik geliştirilen projelerin aksine, tartışmaya açık ve geniş katılımlı süreciyle kentsel ölçekte projelerin nasıl geliştirilmesi gerektiğine ilişkin öğretici bir deneyim ortaya koymayı hedefliyordu. Bu anlamda, İzmirdeniz’in bir kamu projesi olarak ve kamusal çıkarların maksimizasyonuna yönelik ortaya konduğunu, dışarıdan dayatılan yapılara karşı kapsayıcı anlayışıyla kendi çözümlerini var edebildiği söylenebilir.

Denizin içinde, üstünde, kıyı ve kıyı ardı alanda verilen tüm belediye hizmetlerinin entegrasyonu noktasında bir arayüz işlevi görmektedir. Buna bisikletli ulaşım projelerinden, deniz ulaşımına kadar pek çok konu dahil edilebilir. Özetle, kıyının kentsel kamusal müştereklerin başında geldiğini düşünecek olursak proje tam bu manada çözümleri geliştirmeyi odağına almıştır diyebiliriz.

Etiketler

Bir yanıt yazın