“Kamuda Böyle İşler de Yapılıyor”

ArkiPARC 2013 Belediye Ödülü Finalistleri'nden Eyüp Başkanı İsmail Kavuncu ile ödüle başvurdukları "Eyüp Belediyesi Nikah Salonu ve Kültür Merkezi" projesi hakkında bir söyleşi yaptık.

Betül Atasoy: Eyüp Belediyesi Nikah Salonu ve Kültür merkezi projenizle neler hedeflendi ve bu hedeflerin ne kadarını gerçekleştirebildiniz?

İsmail Kavuncu: Eyüp çok eski ve köklü bir ilçe olmasına rağmen maalesef bugüne kadar bu konuda ciddi bir adım atılmamıştı. Eyüp’ün bir nikah salonu ve kültür merkezine ihtiyacı vardı ancak bu daha önce gündeme gelmemiş. Bir belediyenin en önemli hizmet alanlarından biri hem nikah işlemlerinin yapılacağı, hem kültürel aktivitelerin yapılacağı, içerisinde konser, tiyatro, söyleşi, toplantı ve balo gibi çok amaçlı etkinliklerin yapılabileceği bir ortam ve mekan oluşturmaktır diye düşünüyorum. Bu anlamda, daha önceki yıllarda tasarımı Emre Arolat tarafından gerçekleştirilen bu projeyi uygulamaya karar verdik. Haliç silüetine de uyumlu olması bu projeyi seçmemizin sebepleri arasındaydı. Şu anda bazı eksiklerimiz olmasına rağmen, ki çoğunu kendimiz gidermeye çalıştık, en azından hedeflerimize ulaşmada bir başlangıç noktası olarak görebileceğimiz bir projeydi. Projenin çağdaş bir çizgisi olduğunu ve doğru teknolojilerin kullanıldığını düşünüyorum. Görsel anlamda da yapının oldukça iyi çözümlendiğini söyleyebilirim. Yapı, Eyüp’ün ihtiyaçlarına da şu aşamada cevap verecektir.

Projede bazı revizyonlar yaptık. Farklı bakış açılarını bir noktada buluşturduk ve güzel bir eser ortaya çıkardık. Uygulama açısından çok zorlu bir projeydi. Haliç çok önemli bir kültür havzası. Üniversite ve kongre merkezi var. Bunun yanı sıra deniz ulaşımının kolaylıkla sağlanabileceği bir alan. Yapının önündeki açık alanda özellikle yaz aylarında önemli aktiviteler yapılacak, kısacası alanı oldukça etkin kullanmayı hedefliyoruz. Böylece bu kültür ağına bir yenisini eklemiş olacağız. Bu açıdan heyecanlıyız. Hedefimiz de bu belirttiğim öğeleri uygulamaktı. Projeyi hızlı bir şekilde hayata geçirerek de hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum.

BA: Emre Arolat ile çalışmaya nasıl karar verdiniz? Uygulama sürecindeki diyaloğunuzdan da biraz bahsedebilir misiniz?

İK: Emre Bey uluslararası bir mimar. Kariyerini hakikaten hak etmiş birisi. Kendisini farklı projelerinden de biliyorum. Ancak uygulama aşaması bizim açımızdan biraz zorluydu. Haliç’in dinamiklerine ve güzelliğine zarar vermeden projeyi oturtmak ve hayata geçirmek kolay bir süreç olmadı. Kendisi de titiz bir mimar olduğu için, diyalog açısından sıkıntılı bir süreç yaşadığımızı söyleyebilirim. Ancak biz genelde işinde profesyonel insanların insiyatif kullanmalarından yanayız. Onların prensipleri ve yaklaşımları bizim için öncelikli. İşin ehli olduğunu düşündüğümüz insanlara güveniyoruz. “Maddi anlamda imkanlarımız ve beklentilerimiz nedir? Bu binayı uygulayarak hangi beklentilerimizi karşılıyoruz?” gibi soruları detaylı bir şekilde cevaplayıp, karşı tarafa da ifade ederek, ortak bir çözümle uygulama süreçlerini ele almaya çalışıyoruz.

Arkitera gibi bir kurumun Belediye Ödülleri kapsamında finalist olmak da bizim projeye dair beklentilerimizin doğru olduğunu ve iyi kararlar verdiğimizi gösteriyor. Demek ki yaklaşımımız, yapının tasarım ve uygulaması doğru tercihlerle gerçekleştirilmiş. Birçok kurumdan da çok olumlu tepkiler aldık. Bu bizim için oldukça önemli. Projemizi de çok sevdik, bizim için vazgeçilmez bir alan oldu. Hergün bir etkinliğimiz olacak, onlarca nikahımız olacak. İnsanların severek gidecekleri ve hayatlarının önemli anlarını yaşacakları bir merkez olacak. Eksikleri var, ancak bittiğinde İstanbul’un önemli buluşma yerlerinden biri olacağına inanıyoruz. Örneğin yapının üst katında oldukça iddialı, tabii ki Emre Bey’in iddiasına dayanarak söylüyorum, bir tiyatro salonu inşa ediyoruz. İstanbul’un en güzel tiyatro yapılarından biri olacak. İhalesi yapıldı, yakın zamanda inşaatının tamamlanacağını öngörüyoruz. Yapıyı sadece nikah salonu ve kültür merkezi fonksiyonlarına sahip bir yer olarak da görmüyoruz. Çok amaçlı, İstanbul’un uluslararası kimliğine yakışacak bir buluşma merkezi olacağını düşünüyorum.

Proje 2009’da tasarlanmış, bizden önceki dönemde yani, bizim dönemimizde uygulamasını gerçekleştirdik. Projenin daha hızlı uygulanmasını istiyordum ancak ihaleyi alan firma ihale süresinin hepsini kullandı. Uygulanması kolay projelerden değildi gerçekten de.

BA: Projenin uygulama sürecinde ve proje hayata geçirildikten sonra ne tip tepkilerle karşılaştınız?

İK: “Şöyle bir tepki aldık” demek oldukça güç. Çünkü halkımız çevresine çok dikkatli ve eleştirel bakmıyor ne yazık ki. Ancak alana devasa bir yapı uygulansaydı muhtemelen olumsuz tepkilerle karşılaşacaktık. Olumsuz eleştiri almamamızın sebebi projenin silüete saygılı tasarım yaklaşımından kaynaklanıyor bence. Uygulama bitince de oldukça olumlu eleştirilerle karşılaştık. Hala projenin işlevini bilmeyenlerin sayısı çok ancak ciddi anlamda tanıtımını yapıyoruz. Proje Eyüp standartlarının, daha önce yapılan projelerin üzerinde bir tasarım yaklaşımına sahip.

Ben kendi adıma konuşursam, projenin daha yoğun kapasiteli olmasını isterdim. Ancak yapı Eyüp’ün bu koşullarında ihtiyaca cevap verecek ölçekte. Bunun yanı sıra bölgede ciddi yatırımlar var, bunlardan biri Vialand Projesi. Proje 1 milyar Dolar’lık bir yatırımla yapılıyor. İnşaatı henüz bitmedi. Kısacası bu büyük yatırımlar ve çeşitli etkinlik ve kültür alanları gibi düzenlemeler gerçekleştirildiğinde hedeflerimiz tamamlanacaktır. Sahil şeridinde ciddi bir dönüşüm gerçekleştiriyoruz.

BA: ArkiPARC Belediye Ödülleri’ne başvurmanızın sebebi neydi? Belediyenize ne tip katkıları olacağını düşünüyorsunuz?

İK: Ben özel sektörden gelen bir insanım. Kamu kurumlarının bu tip görsel ve işlevsel nitelikli projelere imza atmadıklarıyla ilgili bir şikayet vardır. Kamu yapıları gülmeyen, soğuk ve basmakalıp çizgilerle yapılan binalardır diye genel bir kanı var. Kamu, şehrin görsel ve işlevsel dinamiklerine uygun tasarımları hayata geçirip, insanların hizmetine sunmalıdır. En önemlisi yapının kimliğinin ve kişiliğinin olması, kullanıcıların belleklerinde yer edinmesi. Yoksa baktığınızda Nikah Salonu’nun hemen yanında Yunus Gösteri Merkezi var. Kimliksiz bir kütle ne yazık ki. İkisi de kamu binası.

Biz şekillendiriyoruz kentleri. Bu anlamda çok dikkatli olmamız ve nitelikli, kimlikli binalar inşa etmemiz gerekiyor. Yapılan bina üzerinden bir doku oluşacak, bu açıdan ilk adımın düşünülerek inşa edilmesi gerekiyor. Ödüle başvurmamızın sebebi de “Kamuda böyle işler yapılıyor”u başkalarına aktarmak, tanıtmaktı. Bu açıdan da oldukça başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

Fotoğraflar: Uğur Ceylan

Etiketler

Bir yanıt yazın