1/1 Ölçekte Çözümler İnşa Etme

Bağımsız bir "öğrenci" oluşumu olan Ölçek 1/1: Nasıl bir mimarlık eğitimi alıyoruz? Bu eğitim ne kadar yeterli? Biz öğrenciler bunu geliştirmek için ne yapabiliriz? sorularına bir cevap olarak ortaya çıkmış.

Ölçek 1/1; ülkemizdeki sosyal sorumluluk – sosyal proje eksikliklerini, yetersizliklerini ve engellerini giderme amacıyla okul hiyerarşisinden bağımsız olarak bir “öğrenci” oluşumu adı altında bu sorunlara “1/1 ölçekte çözümler inşa etme” düşüncesini benimseyerek başladıkları çalışmanın ilk adımı olan Kahramanmaraş’ta bir köy okulunu iyileştirme projesini başarıyla tamamladılar.

Ölçek 1/1 Ağa Han Mimarlık Ödülü sahibi Han Tümertekin danışmanlığında geçtiğimiz yaz gerçekleştirdikleri ve “hiu” adını verdikleri bu ilk çalışmalarında Kahramanmaraş şehir merkezine 70 km uzaklıktaki Ilıca Kasabası’nda bulunan Hacı İbrahim Uşağı Köyü’ndeki ilköğretim okuluna; lojman ve tuvalet inşa edilmesi, çevre ve bahçe düzenlemesinin yapılması ve okul binasının onarımının yapılmasını amaçlamışlar. Bu çalışmayı ufak – tefek eksiklikleri olsa da başarıyla tamamlayan ekip 2007 Kasım ayında yapılacak olan açılışı sabırsızlıkla bekliyor. Açılışı yapılmasa da proje tamamlanmış ve içinde hayat başlamış.

Bağımsız bir grup öğrenci tarafından gerçekleştirilen bu başarılı çalışmanın aşamalarını ve çalışmaları esnasında yaşadıkları deneyimlerini paylaşmak için çalışmada ağırlıklı olarak yer alan öğrencilerin katılımıyla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Gökçe Aras: Ölçek 1/1 projesi nasıl ve ne zaman ortaya çıktı?

Hakan Kaçmaz: Geçen yaz tam olarak bu formatta olmasa da böyle bir fikir aklıma geldi. Başta düşündüğüm yine Kahramanmaraş’ta ama daha küçük çaplı deneme amaçlı bir kulübe yapmaktı. Sonra hocalarıma konuyla ilgili fikirlerini sorduğumda insanların özel mülkiyet inşa etmek için oraya kadar gitmeyeceğini proje eğer bir kamu projesi olursa daha rahat ilerleyen bir çalışma olacağını söylediler. Böylece olay bu yöne doğru kaydı. Milli Eğitim’le konuşuldu, birkaç okul önerildi, birine karar verildi ve izin alındı. İzin alındıktan sonra ben de okuldaki arkadaşlarıma duyurdum ve çekirdek bir kadro oluşturduk. Daha sonra bu düşüncenin bir çalıştay olarak değil bir öğrenci oluşumu olarak devam etmesinin ideallerimizi uygulamaya geçirme konusunda bize daha sağlam ve zengin bir altyapı oluşturacağını düşündük. Bize gereken bu oluşumun temel aldığı ve ürettiği manifestoda da bir öğrencinin hayallerini ve gerçekleştiremediklerini barındıran küçük ölçek eylemlerine karşı birebir ölçekte eyleme ve somuta geçmesini tanımlayan Ölçek 1/1 fikri ve ismi ortaya çıktı.

GA: Okul seçiminde nelere dikkat edildi?

HK: Proje için seçilen yer olan Kahramanmaraş’a bağlı Ilıca Kasabası benim memleketim ve gerek proje için gelen katılımcıların konaklama ihtiyacının karşılanması gerekse proje için gereken lojistik desteğin sağlanması açısından avantajlı bir yer.

GA: Kaç öğrenci bu çalışmaya katıldı? Köy halkının da çalışmalarınızda size yardımları oldu mu?

HK: Dönüşümlü olarak 22 mimarlık öğrencisi çalışmalara katıldı.

Ege Özgirin: Elbette köy halkının da yardımları oldu. Örnek olarak, çalışma bölgemize hazır beton gelmedi. Dolayısıyla bütün betonu kendimiz karmak zorundaydık. Deneyimimiz olmadığı için ve bir yandan da bir anda çok fazla miktarda beton dökmemiz gerektiğinden muhtardan yardım istedik. Muhtar da köylüleri topladı ve gelip bize yardım ettiler. Bize çok katkıları oldu. Genel olarak öğrenciler, ustalar ve köylüler hep beraber çalıştık hatta çoğu zaman çocuklar da bize yardım ettiler.

GA: Sponsorluk çalışmalarınızı nasıl gerçekleştirdiniz?

HK: Aslında ilk düşündüğümüz uygulama için gereken malzemeleri üretici firmalardan sponsorluk yolu ile temin etmekti. Katılımcıların ihtiyaçları için maddi sponsor olarak Türk Telekom’a başvurduk ve olumlu yanıt aldık. Bununla birlikte inşaat aşamasında Biat şirketinden de maddi yardım aldık. Malzeme konusunda çok fazla firmayla konuştuk ama Peri Kalıp, Viko ve Mardin Çimento dışında sponsor bulamadık.

EÖ: Birçok firmayla konuştuk aslında. Bir kısmı bizi oyaladı, bir kısmı da Ağustos’un sonuna doğru olumsuz yanıt verdi, bazıları da başta olumlu yanıt verip sonra vazgeçtiler. Bununla birlikte şunu anlamış olduk; bundan sonra yapacağımız çalışmalarda malzeme sponsorluğu için görüşmek yerine maddi destek sağlayacak sponsorlarla görüşmemiz lazım. Bir dezavantajımız ise projeye yaz sezonunda başlamamızdı yani biz projeye başladığımızda firmaların senelik bütçeleri de çok önceden ayrılmıştı. Önümüzdeki projelerde sponsor görüşmelerine daha erken başlamamız gerektiğini anladık.

HK: Kendi ihtiyaçlarımız için Türk Telekom’dan istediğimiz maddi yardımı direkt inşaata aktardık. Kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşıladık.

GA: Kahramanmaraş’ta ve Ilıca’da bölgedeki firmalardan destek aldınız mı?

HK: Bir Kahramanmaraş firması olan AK Turizm ulaşım sponsorumuzdu bunun dışında destek veren olmadı. Bu konuda şöyle bir örnek verebilirim. Kahramanmaraş’ta babam inşaat işleriyle uğraşıyor. Biz de dedik ki; sürekli beraber çalıştığımız bir firmaya söyleyelim klozeti, lavabomuzu temin etsinler ve bir katkıları olsun. Babam firmayla görüşüp durumu anlattı ve onlar da kabul ettiler. Daha sonra ben gittim ve malzemeleri seçtim ve alıp proje alanına getirdik. Ertesi gün aldığımız malzemeleri firmamıza fatura etmişlerdi. Belki daha üst düzeyde birileriyle görüşmek gerekiyordu ama biz geç kalmıştık. İlk deneyimimiz olduğu için biraz organizasyon eksiğimiz vardı.

GA: Kahramanmaraş ve Ilıca Kasabası yönetimlerinin yardımları oldu mu?

HK: Ilıca Belediyesi hafriyatı yaptı, Mimar Cevdet Şekkeli aracılığı ile kalacak yer konusunda yardımcı olundu.

GA: Proje şu anda ne aşamada?

HK: Şu anda öğretmenler lojmana taşındılar. Asıl proje, lojman yapımı, okula tuvalet yapımı ve çevre düzenlemesiydi. Ama işler planladığımız gibi gitmedi, lojmanı bitirdik ve bir de okula küçük çaplı bir tadilat yaptık. Ilıca Belediyesi de çevre düzenlemesini yaptı.

EÖ: Bunların yanında geçtiğimiz günlerde okula gittik ve kırtasiye malzemeleri ile kitap götürdük. Kitapların öğrencilere ulaşabilmesi için mücadele verdik. Sınıflardaki kitaplıklarda çocukların okuması için getirdiğimiz kitapların yerine öğretmenlerin kitaplarının olduğunu gördük. Öğretmenler getirdiğimiz kitapları ise öğretmenler odasındaki kitaplıklara koymuşlardı. Verdiğimiz kitaplardan öğrencilerin de faydalanabilmesi için bayağı uğraştık.

GA: Han Tümertekin sizin danışmanınızdı. Çalışmalarınıza ne gibi katkıları oldu?

HK: Tasarım aşamasında danışmanlık yaptı. Planı şekillendirmemize yardımcı oldu. Sponsorların kabul etmesinde de etkili olmuştur tabi ki.

EÖ: Tasarım aşamasında danışmanımız Han Tümertekin’le her görüştüğümüzde bizim içinden çıkamadığımız ve uzun uzun tartıştığımız şeylerin farklı bir açıdan bakılıp basitçe çözülebildiğini gördük ve başka sorunlar üzerine yoğunlaştık.

HK: Bu projemiz için altı haftalık bir süreç belirlemiştik, ona göre tasarımımızı yaptık. Ama bu zaman bile sarkıp 2,5 aya uzadı. Tabii sponsorların da katkısı oldu bu durumda. Bir malzeme firması yüzünden 10 gün uzadı programımız, on gün boş durduk orada. Gaz beton kullanacaktık ama değiştirip sonra tuğla kullandık. Bundan sonraki çalışmalarda kriter zaman değil de iş olacak.

GA: Bundan sonra ne gibi çalışmalarınız olacak?

EÖ: Biz Ölçek1/1’i workshoplarla ve çeşitli faaliyetlerle tüm sene devam eden bir proje olmasını istiyoruz. Bununla ilgili bir takım çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. Bundan sonraki dönemde iletişim, sponsorluk ve tasarım olmak üzere gruplara ayrılarak daha farklı bir organizasyon biçimine gitmek istiyoruz. Bu çeşit bir organizasyon yapılmadığı zaman insanlara çok fazla yük binebiliyor. Mesela bu projede Hakan’a çok fazla yük bindi. Bazen de grubu yeni insanlarla genişletirken çeşitli sorunlarla karşılaştık.

HK: Ayrıca inşaat projesinin dışında başka alanlarda da bir şeyler yapmak istiyoruz.

Emre Gündoğdu: Önümüzdeki sene için Karadeniz Bölgesi’nde bir şeyler yapmayı düşünüyoruz. Bunun için önümüzdeki hafta bir araştırma gezisi planlıyoruz. Tabi ki insanların ihtiyaçlarına göre de bir şekillenme de olur ama proje daha çok bizim gözlemlerimize göre şekillenecek. Bu sene de böyle devam eder ama daha sonraları biraz daha değişeceğini düşünüyorum.

EÖ: Bu Karadeniz gezisinde şehir ve köy durumu araştırmaları yapmak istiyoruz, bizim ilk amacımız o körlükten kurtulmak yani bölgeyi gerek topografyası gerek insanlarıyla anlamak. Kentsel, kırsal yapısı ve eksiklikleri ile bölgeyi anlamak istiyoruz. Kahramanmaraş projesi bizim için çok zor oldu ama biliyorduk ki bunu yaptıktan sonra önümüz çok daha açık olacak. Bu proje bizim ikinci ve üçüncü projemiz için bir dayanak oldu. Bu proje kendi gücümüzü anlamak için de bir fırsat oldu. Mimari eğitim sürecinde, öğrenci ideallerimizin körelmesi durumunu yaşamaktansa bu genç öğrenci ‘ideallerimizi’ vurgulamak, kullanmak ve en önemlisi somutlaştırmak istiyoruz.

GA: Bu çalışmanın okulla bir bağlantısı var mı?

HK: Ölçek 1/1 oluşumu ve bu oluşumun felsefesi üzerine düşünürken aldığımız başlıca kararlardan biri okuldan bağımsız olmaktı. Bu da tüm üniversitelere ve bu konuyla ilgilenen herkese açık olduğumuz anlamına geliyor. İTÜ dışında Bilkent, Erciyes, Mustafa Kemal ve Bilgi üniversitelerinden arkadaşlarımız vardı. Tabi aktif olarak çalışan benim kuzenlerim de vardı.

GA: Bu projedeki örgütlenmeniz nasıldı?

EÖ: Deneyimsizliğimiz yüzünden örgütlenmemiz plansız oldu. Hakan sponsorluk ve tanıtımla ilgili altı ay boyunca çalıştı mesela.

HK: Tecrübesiz olduğumuz için çok fazla dağılırsak kontrol altında tutamayacağımızı düşündük. Her şey tek bir ağızdan çıkarsa daha kolay olacağını düşündük. Bu ilk işimizdi, biraz zorlandık ama idare ettik. Ama bundan sonra daha programlı çalışmak istiyoruz.

GA: Hayatınızı belli bir süre olsa bile Kahramanmaraş’ta geçirmek nasıldı?

HK: İnşaat haricinde herkes geldiğine çok memnun kaldı. (Gülüyor.)

SŞ: Çalışırken şantiyede çok eğlendik.

EÖ: Kim başlattı bilmiyoruz ama şantiyede bir şaka furyası başladı. En sonlarda artık birbirimize harç, domates atmaya bile başlamıştık. Bu şakalar şantiye haricinde de devam etti.

GA: Açılışa katılacak mısınız? Açılışı kim yapacak?

HK: Kahramanmaraş Valisi çalışmamızı bir dergiden okumuş ve danışmanımız olan Han Tümertekin’i arayıp bilgi almış. Şantiyeyi de ziyaret etti. Han Tümertekin’i açılışa davet etmişler. Bizim gidip gidemeyeceğimiz daha belli değil.

GA: Ölçek 1/1 format olarak hep tasarım, çizim ve yerinde uygulama şeklinde mi devam edecek?

EÖ: Hayır, bu tanımlama Ölçek 1/1’i açıklamak için yeterli değil. Aslında çizim ve uygulama işin son kısmı biz daha çok tasarım kısmı ile ilgileniyoruz. Ama tasarım ile kastettiğimiz şey bir model oluştururken o modelin arkasında durabilmemizi sağlayan, yoğun araştırma ve tartışmalar sonucu ortaya koyduğumuz düşünsel altyapı.

GA: Ölçek 1/1 hep sosyal sorumluluk projesi olarak mı devam edecek?

SŞ: İmkanlara, planlamaya ve şartlara bağlı olarak gelişebilir. Ölçek 1/1’i sosyal sorumluluk projesi tanımı ile kısıtlamamalıyız.

GA: Herkesten tek tek cevabını istediğim sorularım var. Projeye katılmaya nasıl karar verdiniz, hangi aşamada projeye dahil oldunuz ve bu sürece dahil olmak sizi memnun etti mi?

EÖ: Hakan 2006 Mart ayı başında bize projeyi anlattı ve bir hafta sonra da elinde Milli Eğitim’den bir kağıtla geldi ve o zaman projeye başlamış olduk.

HK: Aslında başta teklif ettiğim 5 kişi vardı. Sadece Ege ve ben kaldık. Daha sonra tasarım aşamasında Erdem Tüzün arkadaşımız dahil oldu. Bazı arkadaşlarımız kısmen katıldılar, ya da daha sonra ayrılmak zorunda kaldılar. Okul bittikten sonra da katılımlar artarak devam etti.

Selin Şentürk: Ben projeye tasarım projelendirme kısmında dahil oldum. Şantiyede belirli bir süre kalabildim, devam etmek isterdim ama zamanım uygun olamadı ne yazık ki. Bir kere bu projeye dahil olmaktan mutluyum onun dışında da bazı şeyleri şantiyede uygulamadan bu kadar iyi öğrenemiyoruz.

Ayça Yontarım: Hakan bana proje başında fikrini söylemişti fakat ben gruba biraz geç katıldım, 20 gün şantiyeye gittim. Gerçi bunun 10 günü malzeme beklemekle geçti ama böyle bir sebeple ve güzel bir grupla orada olmak hem mimari açıdan hem sosyal açıdan çok iyi bir deneyimdi. Oradaki insanlarla olmak özellikle çok çok güzeldi. Ağlayarak geri döndük. Hatta çok zor ayrıldık orada.

Hakan Gözlüklü: Ben de tasarım aşamasına dahil değildim, şantiyede dahil oldum gruba. Şantiye organizasyonunu görebilmek ve içinde bulunabilmek benim ilgimi çekmişti. Karar aşamalarında çok fazla içinde olamadım ama hepsini gözlemleyebildim. Türkiye’nin doğu tarafına hep gitmek isterdim. Çok doğu değil ama oraya kadar gitmekle bile çok değişik tecrübeler edindim. Orada köylülerle ilişkiler, çocuklarla ilişkiler, yeni arkadaşlar tanımak çok farklı deneyimlerdi. Orada güzel şeyler bıraktık, biz de çok iyi şeyler kazandık.

Betül Alioğlu: Ben biraz daha sonra dahil oldum Ölçek 1/1’e. Yaklaşık 20 gün kaldım şantiyede. İlk başta çekirdek olarak Hakan’lar başladılar. Ben de stajdan sonra koştura koştura gittim. Çok eğlenceliydi.

Emre Gündoğdu: Ben de tasarım kısmında dahil olmadım. Kahramanmaraş’a gidip arkadaşlarımı bir göreyim diye düşünüyordum. Gidip iki hafta kalmayı planlamıştım. Öyle yaptım gittim kaldım, sonra döndüm ama döndükten üç gün sonra geri gittim Kahramanmaraş’a şantiyeye ve 1 ay daha kaldım. Aslında yapım aşamasında tasarımımızı değiştirecek durumlar da olduğu için tasarıma da dahil olmuş oldum.

EÖ: Çalışırken bir yandan da ustalarla uğraşıyorduk, “ben duvarı çıkayım sonra bir plana bakarız” diyorlardı. Bir taraftan da onları ikna etmeye çalıştık.

EG: Ustalar kişisel tasarım yapmaya çalışıyorlardı tabi. (Gülüyor)

SŞ: Ya da uzatıyorlardı ustalar, onlar bitmez dedi biz biter dedik işler için.

EG: Aslında şantiyede kontrolü elden hiç bırakmamak gerektiğini de anladık.

HK: Benim bu söyleşiyi gözden geçirdiğimde eksik kaldığını söyleyebileceğim bir şey de çocuklar. İnanılmazlardı. Herkesin neredeyse bir tane favorisi olan çocuk vardı. Ufak tefek işlere çok yardımcı oldular. Biz geldiğimizde onlar için bambaşka bir dünya oldu. Hiç alışık olmadıkları şeyler gördüler. Mesela kızlar erkeklerle birlikte inşaatta çalışıyorlar. Çocuklar ilk günden son güne kadar hep yanımızdalardı. Çocuk nüfusu en az 10’du.

EÖ: Bizim favori bir çocuğumuz vardı, Mehmet. Onun süngerlerle yaptığı tasarımlar vardı. Frank Gehry tadında fotoğrafları da var. Onu görmek bile çok güzel. Aralarında mimar olacağım diyenler de çıktı.

SŞ: Başlarda köylülerle aramızla mesafe vardı, sonra çocuklar vasıtasıyla onlarla da ilişki kurduk, evlerine gittik. Anneleri çok şaşırdılar, “siz çocuklarımızı nasıl sevebiliyorsunuz, biz köy çocuklarından hoşlanmayacağınızı düşünmüştük, o yüzden yanınıza gelmiyorduk” dediler. Bizim havalı olduğumuzu, onlarla ilgilenmeyeceğimizi düşünmüşler. Bir anlamda onların bu düşüncelerini de kırmış olduk.

HK: Geçtiğimiz günlerde bana bir e – posta geldi; “İnternette şans eseri projenizi gördüm, ben de o okulda okudum yapabileceğim bir şeyler varsa yardımcı olmak isterim” diyordu, çok güzel bir şey. Ayrıca, yaptığımız proje tam bitmeseydi bile güzel bir işe vesile oldu. Babam gelip okulu gördüğünde “burada okul mu okunur!” gibi tepkisi oldu. Milli Eğitim’e başvuruldu ve okulun yanında bir arsa alındı, oraya da sekiz derslikli bir okul yapılacak.

Etiketler

Bir yanıt yazın