“ALAN İstanbul’un temel amacı bağımsız ve yenilikçi çağdaş sanatın üretimine yardımcı olmak”

ALAN İstanbul, 1 Şubat'tan beri Atlas Apartmanı'ndaki yeni mekanında. ALAN İstanbul'dan Efe Korkut Kurt ile bir söyleşi gerçekleştirerek, galeri ve yeni mekanları konusunda bilgi aldık.

Emine Merdim Yılmaz: Öncelikle Alan İstanbul’dan söz edebilir misiniz?

ALAN İstanbul 2009 yılının Ağustos ayında ilk sergisini açtı. ALAN ismine uygun olarak sanatın ihtiyaç duyduğu mekan işlevine dönük bir bağlam ile kuruldu. Temel amacı bağımsız ve yenilikçi çağdaş sanatın üretimine yardımcı olmak. Bunun sosyal, finansal ve mekansal unsurlarının sanat için harekete geçirilmesi önemli bir işlevsel amaç. Bu temelde iyi organize olmuş bir sanat mekanı daha büyük hedefler için de sağlam bir zemin kazanmış oluyor. Bu açıdan ALAN İstanbul’un büyük ölçekli hedefi İstanbul ile Dünya arasındaki çağdaş sanat hareketi içerisinde yer almak. Bunun da pratikteki karşılığı Dünya çapında yapılan sanatı İstanbul’a getirmek, İstanbul’da üretileni ise Dünya’ya taşımak şeklinde.

Efe Korkut Kurt: Son günlerde Alan İstanbul için önemli bir yenilik söz konusu. Atlas Apartmanı’nda yeni bir mekana taşındınız. Yeni mekan Alan İstanbul’a ne gibi farklılıklar getirecek?

ALAN mimari bir ifade ve ALAN’in temel çizgisi de biraz bu mekânsal dil ile daha iyi anlaşılabilir. Bu açıdan da ALAN geçmiş sanatsal paradigmaların gereksinim duyduğu yalıtılmış beyaz bir küpten ziyade mekanın tüm değişkenleri ile sanatsal üretime bağlam sağlama potansiyeli ile ortaya çıkıyor. Bu yönden Atlas Apartmanı gibi kimlik taşıyan bir “yer” ALAN’nın tüm sanatsal motivasyonunun dinamiği haline geliyor. Bunun da ötesinde Atlas Apartmanı sergilemeler için çok geniş hacimler ve hareket imkanı sağlayan uzun bir koridora sahip. Bu da büyük ölçekli projeler için imkan sağlayacak. Atlas Apartmanı içinde bir kafe, Ahmet Oran’ın atölyesi, bir yoga merkezinin bulunduğu bir kompleks gibi. Bu açıdan da sadece fiziksel özellikleri değil, sosyal ve etkileşimsel yönleri ile çağdaş sanat için güzel bir yer.

EMY: Arkitera olarak mimarlık, kent gündeminin sorunlarına odaklanalım derken sanat gündemini çok da yakından takip edemez olduk. Son zamanlarda sanat gündeminin ana başlıkları, sorunları neler?

EKK: Son yıllarda güncel sanatı da kapsayacak şekilde büyük bir ticarileşme dalgası tüm dünyada hakimiyetini açıkça ortaya koydu. Sanat fuarları bienallerden daha belirleyici etkinlikler haline geldi. Bu açıdan bağımsız ve özgür sanatsal üretim git gide daha fazla çaba ve sağlam duruş gerektiren bir uğraş haline geliyor. Bu önemli bir konu olarak gündemi işgal etmeye başlamıştır.

Buna bağlı ikinci konu ise sanatın dolaşımı üzerindeki iktidar alanları konusudur. Büyük müzeler, kurumlar ve güçlü çevrelerin güdümündeki dolaşımda olma konusu yeni tartışmaları ve bazıları ironik de olsa kavgaları ateşledi.


EMY: Yeni mekanın tasarımında kiminle çalıştınız?

EKK: Yeni mekanı ZEMİN grubunun tasarım ve denetiminde ortaya çıkarttık. Özellikle gruptan Mimar Nesli Kayalı süreci başından sonuna yöneterek az kaynakla mekanın özelliklerine yakışır kalitede bir sonuç ile yenilenmesini ve bir çağdaş sanat galerisi haline gelmesini sağladı.

EMY: Şimdiye kadar Alan İstanbul bünyesinde mimarlık, tasarım, kent ile ilgili bir sergi açıldı mı? Açıldıysa bundan da söz edebilir misiniz?

EKK: ALAN İstanbul’un kimliğine de uygun olarak birçok mimarlık ve kent ile ilgili sergi projesi gerçekleşti. Bunlardan birincisi 4 mimarlık kolektifi ve 1 sanat kolektifi ve 2 sanatçının işlerinden oluşan “Mimarlık Üzerine Bir Sergi” oldu. Ayrıca Murat Germen, Ceren Oykut ve Müge Bilgin’in katılımı ile “La Production de L’Espace: Kent Üzerine Bir Sergi” Henri Lefevre’ye bir saygı duruşu şeklinde gerçekleşti. Nihan Çetinkaya küratörlüğünde “Yumuşak Şehir” galeri mekanının dışına taşarak kentin içindeki çeşitli iç ve dış mekanlara dağılan çok kapsamlı bir sergi oldu. Ve Creative Bonanza’nın “Küpşehir” sergisi oyuncak tasarımları ile kente eleştirel bakan çok sempatik bir sergi idi ve çok fazla izleyici takip etti.


Mimarlık Üzerine Bir Sergi


Yumuşak Şehir

EMY: Sizin özelinizde konuşacak olursak. Mimarlık ve kentsel tasarım eğitimi almışsınız. Aldığınız bu eğitim şu an yaptığınız işte nasıl bir bakış açısı sağladı?

EKK: Şu an İTÜ Mimari Tasarım doktora programında eğitimimi Prof.Dr. Semra Aydınlı ile sürdürüyorum ve tez çalışmamı güncel sanatın estetik paradigması üzerinden çağdaş mimarlık eleştirisi üzerine yazıyorum. Bunun gerisinde Mimar Barbaros Sağdıç ile 7 yıl süren profesyonel mimarlık deneyimim oldu ve hem teori hem de pratik açıdan çok fazla şey öğrenme fırsatım olabildi. Bütün bunlar sanat yönetimi anlamında çok güçlü bir arka plan kazandırdığı kanaatindeyim. Çünkü günümüz sanatı mekânsal bağlamlarından ayrı kaldığında zayıf bir sanattır. Bu açıdan bir yandan özgürleşebilmek adına kentle diyaloğu zorlarken diğer taraftan mimari arka plan ile birlikte kendisini gerçekleştirme eğilimdedir. Böylece disiplinler-arası –veya ötesi- bir durum söz konusu. Bu interdisipliner alanlar farklı birikimlerin varlığını gerektiriyor ve mimarlık ve kent tasarımı bu yönden çok güçlü bir zemin sağlıyor.

Etiketler

2 yorum

Bir yanıt yazın