Katılımcı, Kore Savaşı Anma Alanı ve Ziyaretçi Merkezi Mimari Proje Yarışması

MİMARİ PROJE RAPORU

SAVAŞ, BARIŞ ve BERABERİNDEKİLER

“Kore toprağında yatan şehitler, Veda olsun, vatan size minnettar…”Cevlan-i Kaya 2013

Türk ordusu, 1950-53 yılları arasında Kore Savaşı’nda savaşın gidişatını değiştirecek zaferlere imza atmış, Lüleburgaz’da bulunan 65’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı tarafından Kore’de görev yapan 241’inci Piyade Alayı ise Türk askerinin zeki ve fedakar yönünü bir kez daha kanıtlamıştır.

Savaşlar, barışı ve zaferi getirir iken pek çok fedakarlığı ve kaybı da beraberinde taşımıştır. Bu nedenle geçmişi özümsemek; kümülatif bilgi, deneyim ve kültürü anlamlandırmak, gelecek kuşakların geleceğe dair daimi barış umudunu ve insan sevgisini yüceltecektir.

ANMA KAVRAMI ÜZERİNE

“Yüreğimde vardır sızı,
Onlar korur hepimizi,
Ölse şehit, kalsa gazi, Kore’de arslanlarımız.”
Cevlan-i Kaya, 1999

Anma kavramı, kayıpların verdiği hüznü ve seneler boyu tutulan yası arkasında saklamaktadır. Geçmişten gelen fedakarlık ve kahramanlıklar, bugünü anlamlı ve mümkün kılmıştır. Bugünü mümkün kılanı; özlem ve minnet ile yad etmek, geleceğe dair umudu perçinleyecektir. Anma kavramı, öncesinde geçmişi özümsemeyi ve kavramayı, ardından fedakarlıkların yasını tutup, umudu yüceltmeyi ve farkındalığını sağlamalıdır. Anma mekanları, bu noktada bahsedilen geçmiş deneyimini gelecek umudu ile birleştirecek, ruhani ve hümanist mekanlar olarak tasarlanmalıdır.

“YER” ve BAĞLAM

Turgut Bey Caddesi aksı, Lüleburgaz kent merkezini Avrupa Otoyolu’na ulaştırmaktadır. Proje alanı, bir çeperinden bahsedilen kent aksına dayanmakta, diğer çeperinden ise Lüleburgaz Deresi ile sonlanmaktadır. Bahsedilen bölge, kent merkezinden kırsala geçişte önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda; yapı ve peyzaj sistemi, ikili özelliği gösterecek ve yansıtacak şekilde, geçişli olarak tasarlanmıştır. Kent ve kırsal arasındaki geçiş; degrade olarak, insan ölçeğinde yorumlanmıştır.

Kentlinin ve turistin proje alanına, yoğunlukla Turgut Bey Caddesi üzerinden ulaşacağı öngörülmektedir. Özellikle kent merkezinden proje alanına çizilmiş bu aksta, alternatif ulaşım güzergahları sunmak ve ulaşım ağını güçlendirmek amacı ile bisiklet yolu ve yeşil tampon bölümlenmeler ile araç yolundan ayrılmış bir yaya yolu önerilmektedir.

Hamitabat yolu aksı üzerinden ise alana sızıntı şekilde bağlantılar tasarlanmış, alana erişim güvenlik konusu gözetilerek sağlanmıştır.
Lüleburgaz deresinin ıslah edilmesi ve belirli noktalarda kentlinin kullanımına açılması öngörülmüştür. Kenti batı yönünde tarayıp geçen derenin ıslahı, farklı noktalarda rekreasyon alanlarına hizmet verecek şekilde düzenlenmesinin ardından kente yeni bir değer kazandıracaktır.

Proje alanında, güney doğu aksında yer alan, taşınmaz özellikte ağaçlar bulunmaktadır. Yapı izi ve düzenlemeleri bu bağlamda değerlendirilmiş ve projenin “yer”e ait doğa ile bütünleşmesi sağlanmıştır. Bahsedilen üst ölçek kararları öncülüğünde arsası ile bütünleşik bir proje tasarlanmıştır.

YERLEŞİM

Kent merkezi ile birliği sağlayan Turgut Bey Caddesi aksında, dramatik bir bölücü etkisi bulunan “duvar” konumlandırılmıştır. Bu dramatik etki, alana girmeden, saygı ve hürmet duygularını uyandırmakta, aynı zamanda savaşı simgeleyen hüznü çağrıştırmaktadır. Duvar, ziyaretçi perspektifine girdiği andan itibaren oluşturduğu plastik etki ile ziyaretçiyi çağırmaktadır.

“Duvar”da yapılan parçalanma ile ana giriş oluşturulmuş ve dereye yönlenen birincil “anıt yolu” aksı tanımlanmıştır. Bu aks üzerinde anma noktası, tören alanı ve savaş hikayesi rotası oluşturulmuştur. Aks, geçişli olarak korulukla birleşmekte ve dere patikası ile sonlanmaktadır.

Bir çeperi “duvar” olan ve buna zıt özellikte, tamamen alana açılan şeffaf bir ikincil cephe tasarlanmıştır. Yapının bir tarafı şeffaf bir cephe iken bir tarafı ise güçlü ve masif dokusu ile kendini okutmaktadır. Şeffaf cephe sayesinde tüm sosyal mekanlar “sosyal aks” üzerinde lineer plan şeması ile dizilmiş ve her fonksiyon peyzaj ile ilişkisi güçlü olacak şekilde tasarlanmıştır. Sosyal aks koru ile buluşmakta ve alternatif buluşma noktaları oluşturmaktadır. Böylelikle proje alanı günün her saati yaşayan bir yapı ve peyzaj alanı olarak tasarlanmıştır.

Anıt yolu ve sosyal aks birbirine zıt yönler ve karakterler konumlandırılmıştır. Bu durum, anma noktası, savaş hikayesi ve tören alanı bölümlerinin anıtsal ve ruhani atmosferini korumasını sağlar iken, ziyaretçi merkezinin günün her saati yaşayan bir odak noktası haline gelmesine olanak tanımıştır. Bahsedilen iki aks bir bütünün parçaları olmakla beraber, birbirinden gerektiğinde bağımsız çalışabilen mekanlar olarak tasarlanmıştır.

I. DUVAR, ANMA NOKTASI ve ANIT YOL

“Bir millet doğmamış Türk’ün soyunda, Şan aldı alsancak Japon suyunda,
Bin dokuz yüz ellinin Kasım aynıda Dostlara cesaret veren ordumuz.”
Kayırhan, 2007

“Duvar”da yapılan boşaltma ile projeye ait ana girişe yönlendirme yapılmıştır. Bu ana giriş, savaşı simgeleyen duvarın ardından Türk askerinin kahramanlıklarını ve ardından bizlere verdikleri umut ve barış duygularını simgeleyen “anıt yolu”yla bütünleşmektedir. Anıt yolu, Lüleburgaz deresi aksında yönlendirilmiş olup, anıt ve savaş hikayesinin deneyimleneceği savaş göçükleri ile var olmuştur.

Ana girişin ardından, ziyaretçiyi tören alanı karşılamakta ve anma noktasına yönlendirmektedir. Tören alanı, ana girişe, şeref salonunun bulunduğu idari bölüme ve kafeye yakın bir noktada tasarlanmış, kalabalık kitlelerin sirkülasyonu düşülerek çözümlendirilmiştir.

Ziyaretçi, anıt yolunda ilerleyerek tören alanının ardından, anma noktasına varmaktadır. Anma noktası, anıt işlevinin yanı sıra ziyaretçinin, anma kavramını içselleştirmesi ve kavraması için bir deneyim sunacak şekilde tasarlanmıştır. Anıt iki duvardan oluşmakta ve “savaş göçüğü” olarak nitelendirilen göçükten temelini almaktadır. Kullanıcı, köprüde ilerler iken Türk askerleri ve umut duygularını simgeleyen iki duvarı deneyimlemektedir. Türk askerini simgeleyen duvar, savaş göçüğünden göğe yükselmektedir. Ziyaretçinin minnet duyduğu kahraman Türk askerine bırakacağı çiçekler ile tamamlanacağı öngörülen bu duvar yatay kayıtlarla desteklenmiştir. Anıta ait diğer duvar ise, savaş göçüğünden Türk askerinin fedakarlıkları ve kahramanlıkları ile yükselmiş olan umut ve daimi barış duygularını simgelemektedir. Kullanıcı anıt köprüsünde ilerlerken, geçmişte bulunan fedakarlıkları ve kahramanlıkları özümsemekte ve geleceğe dair umudu hissetmektedir.

II. SAVAŞ HİKAYESİ

Ziyaretçi, anma noktasında saygılarını sunmasının ardından, savaş hikayesini deneyimletecek olan peyzaja ait birer açık sergi olarak çalışan, savaş göçükleri rotasına katılmakta veya kapalı sergiye devam etmektedir. Savaş hikayesi rotası, Türkler’in savaşın seyrini değiştirdikleri 4 muharebeyi konu almakta ve kapalı sergi öncesinde ziyaretçiye, etkileyici bir açık sergi deneyimi yaşatmakta ve savaş hikayesini özümsemesini sağlamaktadır. 4 savaş göçüğü, Kunuri Muharebeleri, Kumyanjangni Muharebesi, Seoul’un Savunulması Taegyowonni Muharebesi, Nevada Muharebeleri savaşları üzerinden film gösterimleri, gravürler, çizimler ve fotoğraflar ile bir bilgilendirme yaparken, sağladığı ruhani atmosfer ile ziyaretçiyi savaş hikayesinin içerisinde hissettirmektedir. Yer üstünden yarıklar ile alınan ışık, her daim umudun ve barışın varlığı hatırlatmakta, geleceğe dair ümidi oluşturmaktadır. Bu nokta, alternatif bir peyzaj ve deneyim rotası sunarak, programı desteklemektedir.

Anıt aksı Lüleburgaz Deresi yönünde yavaşça kendisini koruya bırakmaktadır. Bu noktada dere rotası oluşturulmuş ve koru ile bütünleştirilmiştir. Rota boyunca yönlendiren duvarlara, savaşa katılmış askerlerin isimleri yazılmıştır. Yüksek yeşil dokunu içerisinde ruhani bir atmosfere sahip olan rota, dereye açılmaktadır.

III. SOSYAL YOL ve ZİYARETÇİ MERKEZİ

Savaş hikayesi rotasının ardından ziyaretçi, sergi mekanı girişine ve sosyal aksa yönlendirilmektedir. Proje sınırına dayanmış “duvar”, doğa ile bütünleşik bir şeffaf cephe ile var olarak mekanları tanımlamaktadır. Böylelikle yapı, şeffaf cephenin ardında varolmakta ve sosyal aks ile diyalektik bir ilişki kurmaktadır. Mevcut ağaç izleri korunarak yapı içerisinde yer yer boşaltmalar yapılmış; yapı, “yer” ile bütünleştirilmiştir. Sergi girişi, savaş hikayesi rotasının ardından inilen basamaklar ile alt kotta çözülmüştür. Bu bağlamda bodrum katta; kalıcı sergi ve geçici sergi-etkinlik alanları, danışma, vestiyer işlevlerine yer verilmiştir. Geçici sergi alanı iç bahçe ile desteklenmiş ve gerektiğinde bölümlenebilir bir şekilde modüler olarak tasarlanmıştır. Bodrum ve zemin kat birbirlerine galeriler ile bağlanmış ve güçlü bir sirkülasyon ağı oluşturulmuştur. Zemin katta kahve ve çay salonu, tören alanı ve sosyal alan ile bütünleşik bir halde konumlandırılmıştır. Bunun yanı sıra, sosyal aksın sonunda sakin ve kendi iç bahçesine sahip okuma alanları ile desteklenmiş bir kütüphane tasarlanmıştır. Zemin kat kullanımını destekleyecek, satış birimleri de sosyal aks üzerine yerleştirilmiştir.

İdari birimler ve şeref salonu, ana girişin bir diğer yanında, tören alanına hakim bir noktada konumlandırılmıştır. Şeref salonu, makam girişi ile birlikte çözümlenmiş ve konukların ağırlanma seremonisi düşünülerek tasarlanmıştır.

Ziyaretçi merkezine ait kimliği oluşturmak amacıyla; t-shirt, çanta benzeri ürünler tasarlanmış; etkinliklerin duyurulacağı bir telefon uygulaması oluşturulmuştur. Bunun yanı sıra, logo ve font çalışmaları tamamlanarak, sisteme bir kimlik kazandırılmıştır. Alanın karakterini yansıtan kent mobilyaları tasarlanmıştır. Tüm bu dokunuşlar, alana bir ruh kazandırmıştır ve her daim yaşayan bir merkez olmasını sağlamaktadır.

PEYZAJ KURGUSU

Yapı ile bütünsellik ilişkisi kuran peyzaj alanında, alternatif yaklaşımlar önerilmekte ve etkileyici deneyim rotaları sunulmaktadır. Projede bulunan peyzaj alanı; tören alanı, anma noktası, savaş hikayesi göçükleri, koruluk, dere rotası ve bitkilendirilmiş alanları kapsamaktadır. Bütüncül bir tasarım güdüsü ile oluşturulan vaziyet planı, ziyaretçilerin alternatif rotalar ve kullanım alanları bulacağı şekilde tasarlanmıştır. Bu durum, pek çok farklı işlevde kullanılacak açık, yarı açık ve kapalı mekanların oluşumunu sağlamıştır.

“Duvar”dan alınan yarıktan beslenen anıt yolu ve kesişiminde şeffaf mekanlar ile yaşayan sosyal aks, ana peyzaj rotalarını oluşturmaktadır. Bahsedilen iki rota da, mevcut ağaçların bulunduğu ve koruluk olarak işlevlendirilen bitkilendirilmiş alan ile degrade bir biçimde buluşmaktadır. Bu akışkan durum, bitkilerin sert peyzaj ile ilişkisini güçlendirmekte ve ziyaretçi perspektifinden akışkan bir tutum izlemektedir. Bunun ile birlikte bitkilendirme ve sert peyzaj alanları kompakt bir bütün olarak ele alınmıştır, böylelikle akışkanlık bütüncül bir tutumla gerçekleştirilmiştir.

Tören alanı, fonksiyonel kullanımı gereği, sert zemin ağırlıklı olarak tasarlanmış; kalabalık kitlelerin sirkülasyonu düşünülerek, ana girişe yakın bir noktada konumlandırılmıştır. Anma noktasında bulunan anıt, yüksek bitkilerin öncesinde, zemin kotundan desteklenen bitkiler ile uyum halinde yükselmektedir.

Oluşturulan savaş hikayesi göçükleri, peyzaj alanında alternatif bir deneyim rotası sunmaktadır. Bu deneyim, ziyaretçiyi savaşın ruhani atmosferine götürmekte ve aynı zamanda bilgilendirilmesini sağlamaktadır. Savaş göçükleri, yer üstündeki boşluklarda konumlandırılan ağaçlar ile desteklenmiştir. Zeminde kullanılan çakıl ve adım taşları, bu deneyimin içselleştirilmesinde önemli bir rol oynamakta, yarı açık mekanlar üst kot peyzajında açılan yarıklar ile süzülen ışık ile aydınlanmaktadır. 4 savaş göçüğünden yükselen korten duvarlar, zemin kotu ile ilişkiyi güncel tutmaktadır. Alt kotta ise savaşa ait görsel ve bilgilerin işlenmesi ile savaş hikayesi rotası desteklenmektedir.

Dere rotası, anıt yolun devamında bir patika olarak önerilmiştir. Koruluğun içerisinden akan bu patika, ziyaretçiyi yönlendirici duvarlar eşliğinde, ıslah edilmiş Lüleburgaz deresine ulaştırmaktadır. Korulukta deneyimlenen ruhani atmosferin ardından, ziyaretçiler kayalıklar üzerine oturtulmuş seyir terasına ulaşmaktadır.

Sosyal aks, yapıya ait şeffaf mekanlar ile yaşayan bir deneyim aksıdır. Sosyal aksın koruluk ile birleştiği noktalarda, ahşap zeminler konumlandırılmış ve kent mobilyaları ile yaşayan açık mekanlar olarak değerlendirilmiştir. Kafe ile ilişkili olan açık oturma bölümü, su ile ilişkilendirilmiş ve tören alanından ayrılmıştır. Koruluk içerisine yerleştirilmiş ve patikalarla desteklenmiş bu açık yaşam alanı, hafif koruyucu üst örtü ile değişen iklim şartlarına dayanıklı hale getirilmiş, ziyaretçi konforu arttırılmıştır.

Yapı ve onun ile bütünleşen, ziyaretçilerin konfor ve güvenliğini gözeten, peyzaja ait kent mobilyaları (bisiklet parkı, yönlendirme ve bilgilendirme panoları, çöp kutusu, aydınlatma elemanları, banklar ve oturma üniteleri) tasarlanmıştır. Aydınlatma tasarımı dramatik etkiyi güçlendirecek biçimde noktasal kaynaklar şeklinde oluşturulmuştur.

Bitkisel tasarımda tamamıyla yerli bitki türleri kullanılmıştır. Bölgeye özgü ve onu karakterize eden bitki örtüsü, mekanın özgünlüğüne değer katacaktır. Korunun, anıt yolu ile birleştiği noktalarda, anıtsal ve ruhani atmosferi destekleyecek geniş yapraklı ağaçlar ağırlıkta olmak üzere, acerpseudoplatanus, acer negundo ve sıralı dağılım sağlayacak şekilde thuja orientalis türleri önerilmiştir. Bunun yanı sıra, genel peyzaj dokusu ile uyumlu brassica nigra ve limonum gmelinii bitkileri kullanılmıştır. Korunun sosyal aks ile birleştiği kamusal alanlarda ise, bassica nigra, imperata cylindrica ve holly çalılıklar yerleştirilmiştir. Korunun dere ile ilişkide olduğu noktalarda suculnymphaea alphai typha latifolia bitkilerinin yanı sıra cyperus alternifolius bitkisi önerilmiştir. Savaş göçükleri ve anıt yolunda papaver rhoeas, stopa tenuissima, secale sylvestre, lagurus ovatus, santolina chamaecyparissus bitkilerinin kullanımı tasarlanmıştır.

Etiketler