Katılımcı (1. Kategori), Cami Tasarımı Fikir Yarışması

MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU

Cami Tasarımı Problematiği

Camiler, temsil ifadeleri, sosyolojik içerikleri, dini varlıkları vb. birçok nedenden dolayı kentsel mekânın güçlü odaklarından bir tanesidir. Bununla birlikte cami mimarisinin geçmişten gelen alışkanlıklar doğrultusunda gelenek ve göreneklere uygun olmaması, varlık nedenleri ile bunun mekânsal dizime yansımaları unutularak salt biçimsel kaygılarla üretilmesi, çevre ilişkileri göz ardı edilerek planlamanın kentsel mekânı parçalama pratiğine yenik düşen yerden bağımsız bir ifadeye dönüşmesi, cami bağlamında kamusal öznenin sosyolojik yapılarının unutulması camilerin geçmişten gelen toplumsal ve simgesel gücünü yıpratarak kent dokusu içerisinde bir problematiğe dönüşmesine neden olmaktadır. Dahası cami mimarisinin tamamen klasik biçimciliğe hizmet eden ve cami imgesinin zayıflatıldığı modern camiler gibi iki düzlemde gerçekleşmesi camilerin kentsel mekandaki güçlü ifadesini de sağırlaştırmaktadır.

Cami tasarımı birçok dinamiği içinde barındırmaktadır. Bu nedenledir ki üretilen tasarımda mevcut cami tasarımlarının sorunlarına yerel kültürel üretimlerin, yaşadığımız çağın mimari üretim teknikleriyle yeniden üretilmesi ve özellikle “İÇERİK” ve “BİÇİM” bütünlüğünün oluşturulması tasarımın temel kaygısıdır. Dolayısıyla üretilen caminin kendi varlık dinamiklerinin, üretildiği yerin özgün dinamikleri ve çağın mimari teknikleriyle sentezlenerek yaşamla “HEMHAL” olması hedeflenmektedir.

Tanrı(sal)laşmanın Mekânsallaşması

Cami, İslam mimarisinin hem ibadet hem politik ve simgesel niteliğinden dolayı en önemli yapısıdır. Bununla birlikte kent içerisinde bir buluşma noktası ve merkezdir. Kamu yapısı olan camiler, Namaz için Kuran’da özel ibadet yapısı olmadığı halde, İslam mimarisinde yüzyıllar içerisinde gelenekselleşmiş bir cami mimarisi oluşmuştur. Sahın, kubbe, minare, mihrap, minber, kürsü ve avlu gibi elemanlar cami mimarisinin, dinin mekânsal pratiklerinin gerektirdiği mekânsal dizimin parçaları olarak, kabul görmüş elemanlarıdır.

İslam’ın ilk dönemlerinde “BİR ARAYA GETİREN” anlamı yüklenen caminin, ibadet edilen, ilim öğrenilen, siyasi ve sosyal meselelerin görüşülüp karara bağlandığı, ordu karargâhı, elçilerin kabul edildiği siyasi ve diplomatik görüşmelerin gerçekleştirildiği bir makam olarak kullanıldığı da bilinmektedir. Batılı toplumlarda toplumu bütünleştiren meydanların görevi İslam coğrafyasında cami yapıları ve çevrelerine yüklenmiştir. Çağın dinamiklerinin değişmesiyle birlikte camilerin sözü edilen nitelikleri de birer birer göz ardı edilmiş ve camiler yalnızca dini ihtiyaçları karşılayan simgesel bir ifadeye dönüşmüştür.

Bağlam

Üretilen tasarımda Mardin’in özgün yapısal özellikleri ve kentsel dokusu tasarımın biçimsel gramerinin kurgulanmasında “YERELİN” ve “GELENEĞİN” güçlendirilmesi adına referans olarak kullanılmaktadır. Bu yapısal özellikler cami mimarisiyle buluşturulmakta ve bağlamın dinamikleriyle homojen bir sentezlenme gerçekleştirilmektedir.

Camiler her şeyden önce toplumu bütünleştirme konumundadır. Farklı etnik toplulukların ya da bireysel kimliklerin birlikte aynı safta yer alabildiği, hiyerarşinin olmadığı, insanların kaynaştığı ve toplumsal yardımlaşmanın üretildiği bir mekandır. Her biri birer tanrı parçası olarak dünyaya gelmiş insanların bütünü kavramalarına yardımcı ve bütün olabilmenin olanaklarıyla karşılaşılabilen bir “AURA”dır. Bu kapsamda caminin biçimsel grameri (gelenekler ve alışkanlıklarla birlikte) inancın gerekliliklerinin yanı sıra insanlara bütünün bir parçası olduklarını duyumsatacak şekilde kurgulanmalıdır. Bu sayede insanlar şuhu içinde tanrı(sal)laşmanın herhangi bir katmanına ulaşarak hiçlik ve varlığı deneyimleyecektir. Bu düşünceler üretilen cami tasarımının kentsel mekandaki varlık anlamını belirlemiştir.

Kentsel Hafıza

Tasarlanan caminin kentsel mekânın bütününe, mevcut sosyal ve mekânsal yapıların yeniden yorumlanmasıyla, uygun şekilde oluşturularak “KENTSEL HAFIZA”da yer edinmesi amaçlanmıştır. Öngörülen cami tasarımında dini kullanımının yanı sıra kullanıcıların gündelik birtakım ihtiyaçlarını karşılayacakları mekanların oluşturulmasıyla, kullanıcıların konforlu bir mekân deneyimine katılmalarıyla, üretilen caminin mekânsal belleğe katılımı ile kentsel hafızada yerel dokuyla homojen olarak sentezlenmesiyle gündelik yaşama daha fazla katılan bir kentsel odak üretilmek istenmiştir.

Caminin bir kentsel odak olarak güçlü bir varlığının olması adına kurgulanan program elemanları şu şekildedir:

Cami Programının içeriği, ibadet mekânı ve abdesthaneler, kuran kursu, bu mekanları destekleyen sosyal alanlar olarak ise, çorba dağıtım alanı, kitap satış ünitesi, çay ocağı ve muhabbet köşkü bulunmaktadır. Yapıya yaklaşım, üst avludan olabildiği gibi alt kotta bulunan ‘YAŞAM AVLUSU’ndan da yapılabilmektedir. Üst avluda çorba dağıtım ve kadınlar mahfili girişi yer alırken, alt avluda ana ibadet mekânı, ıslak hacimler, kuran kursu yanında kitap satış, çay ocağı ve muhabbet köşkünün avluyu beslemesi amaçlanmıştır. Tüm bu mekanlar bir rampa ile kesintisiz bir şekilde ulaşımı sağlanırken engelsiz bir yaşam hedeflenmiştir. Dolayısıyla kentsel anlamda bir odak noktası yaratılmaya çalışılmıştır.

İklime Dayalı Biçimlenme – Sürdürülebilirlik

Tasarlanan cami, içine yerleştiği peyzajda çevresiyle bir bütün olarak (bağlamıyla uyumlu) enerji etkin bir mimari düzlemde üretilmiştir. Dolayısıyla tasarımda topoğrafya verileri, kentsel ve coğrafik bağlam göz önünde bulundurularak kararlar alınmıştır. Yapıda büyük oranda, yerel ve sürdürülebilir bir malzeme olan sarı kalker taşı kullanılmıştır. Sıcak kuru iklim bölgelerinde olduğu gibi kabuğun toplam ısı geçirme katsayısı yüksek kalın taş duvarlar sayesinde yazın mekân çok serin kışın ise sıcak ortamlar yaratılması hedeflenmiştir. Ayrıca yaratılan avlular ve yarı açık mekanlar ile de gölgelik alanlar yaratılmış pasif iklimlendirme öğelerine dikkat edilmiştir. Bunların yanında avluda su kullanımına önem verilmiş, sarnıç yaratılarak yağmur sularının toplanması sağlanmıştır. İbadet mekânı içinde yaratılan iç bahçe ile doğal hava sirkülasyonu ve doğal ışık alınması sağlanmıştır.

Tasarlanan yapının görsel olarak kentsel mekânın bağlamında kopukluk yaratmamasına özellikle önem verilmiştir. Mardin’in kentsel dokusuna üstten bir kararla yerleştirilmiş, yerleşimin dokusunu reddeden yapıların aksine görsel süreklilik sağlanmıştır. Görsel süreklilik aynı zamanda mekânsal alışkanlıklar doğrultusunda kurgulandığı için duyumsal sürdürülebilirlik ve bununla birlikte aidiyet duygusu da yine kent imajının eşleniğinde gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, sosyal, ekonomik ve iklimsel sürdürülebilirlik sağlanması amaçlanmıştır.

Peyzaj Tasarımı

Caminin yerleştiği alan kentsel doku içerisinde yayanın akışı bağlamında hiçbir yöne sırtını dönmeyecek şekilde kurgulanmıştır. Gridal düzende yerleştirilen yapısal alanın dairesel bir izle buluşması her yönden gelebilecek yaya akışını kucaklayacak bir tavırda öngörülmüştür.

Yapının avlusunda kullanılan su yüzeyi Mardin evlerinin biçim gramerine hem atıfta bulunmakta hem de klimatik konfor alanı oluşturmaktadır. Bunun gerekçesi aynı zamanda camiyle birlikte yerleştirilen sosyal kullanımların daha talep edilebilir bir buluşma alanı haline getirilmesidir. Dahası caminin avlusunda göğü yansıtan bir yüzeyle yücelik ve ulu olmak vurgulanmıştır.

Bitkisel tasarımın temeli yine bütünün kavranması ve çeşitliliğin deneyimlenmesi başlıklarını güçlendirecek şekilde öngörülmüştür. Mardin’e ait endemik bitkilerin (özellikle çiçekli bitkilerin) cami çevresini kuşatmasıyla, camiyi çevreleyen ve bir odak halini alan dairesel forma yaklaşırken ve içinden geçerken insanlara çeşitliliğin zenginliğini, mevsimsel değişimlerle birlikte, deneyimletmek amaçlanmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın