Eşdeğer Ödül, Taşınacak Olan Eskişehir Atatürk Stadyumu Alanında Yeni Fikirler Yarışması (A Kategorisi)

Proje Açıklama Raporu

“Mekânsal biçimler toplumsal süreçleri içerir ve toplumsal süreçler esas olarak mekânsaldır.” 

David Harvey

İngiliz Sosyal Kuramcı David Harvey’in mekân ve toplum arasındaki kurduğu ilişkiden yola çıkarak, toplumun mekân ile ayrılmaz bir birlikteliği olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. İnsanın mekânı kurup şekillendirmesi gibi, mekân da insana etki ederek onu şekillendirmektedir. İnsanın çok yönlü bir sosyal varlık olduğunu temel alırsak, gündelik olarak çalıştığı, sosyal yaşama katıldığı ve evinde dinlendiği zaman dilimlerinin tümünde, gerçekleştirdiği faaliyetleri ve yaşam stilleri somut bir mekân olarak mimari tasarım ve kent planı zemini üzerinde hayat bulmaktadır. Tersi bir bakış açısıyla ise mimari yapılar ve kentsel mekânlar da taşıdıkları değişik nitelikler ve oluşturdukları fiziksel çevreler nedeniyle o yerleşmenin yaşam öyküsünü şekillendirmede ve toplumsal belleğin yaratılmasında rol oynamaktadır. Böylece bulunduğu tarihsel süreç içerisinde, yapılar bir yandan toplumun gereksinimlerinin bir bölümünü karşılar ve kentin biçimlenmesinde önemli rol oynarken, bir yandan da toplumla girdiği ilişkiler sonucu kentin belleğinin oluşumunda önemli bir yer alırlar.

Kentler yıllardır diyalektiğin temel kurgusu çerçevesinde değişen yaşamın sosyal, kültürel ve tarihsel mekânı olarak yeniden şekillenmektedir. Bu şekillenme bugünün olgu ve sorunlarına çözüm üretirken, yeni sorunlara yol açmaması veya bu sorunların en aza indirgenmesi de çözüm aranan diğer sorunlar kadar yakıcı bir önem kazanmaktadır.

Parçalı mimari yapılar ve kentsel mekânlar üzerinde, toplum tarafından oluşturulan birbirinden kopuk kent belleklerini gelecek toplumlara bütünsel bir kültür olarak devretmenin yanı sıra korunarak yeniden işlevlendirilen yapılar ve tasarlanan topluma açık mekânların, kentin gerek sosyal-kültürel faaliyetleri için, gerekse de kamusal gereksinimleri için olanak sağlamak projenin ana fikrini oluşturmaktadır.

Eskişehir kentinin en önemli akslarından biri olan Odunpazarı ve Porsuk Çayını birbirine bağlayan Mustafa Kemal Caddesi boyunca, proje alanı ve yakın çevresindeki türü ne olursa olsun tüm yapılar ve yeşil alanlar orada yaşayanların yaşam öyküsünde yerini almış ve kentin belleğine kazınmışlardır. Bu nedenle var olan bir belleği ‘meteorik boşluk’ olarak tanımlayıp yeni nitelikler kazandırma çabasına girmektense, bu alanda kazanılmış kentsel ve toplumsal belleğin korunması ve kullanım alanını gelecek toplumlara bugünün olgu ve sorunlarına net cevaplar verecek yeni fonksiyonlarla harmanlayarak topluma kazandırma fikri üzerinde çalışılmıştır. Fikir projesi kapsamında tanımladığımız proje alanı Atatürk Stadyumu, Hava Hastanesi, Meslek Lisesi ve çevresindeki tescilli ve kamusal yapılarla birlikte bir bütün olarak ele alınmıştır. Projede kamu yapılarının bugüne kadar süregelen içine kapanık, tek bir yerden giriş alan, kendini toplumdan tecrit eden yapısının bir eleştirisi olarak kamu ve tescilli yapıların zeminle birleştiği katların toplumun tümünün sosyal ve kültürel faaliyetlerini gerçekleştirecek fonksiyonlarla desteklenmesi öngörülmüştür. Bu kültür varlıklarının üst katlarının ise tekrardan işlevlendirilerek kamu hizmetine devam etmesi ve böylece var olan kent belleğinin korunması önem arz etmektedir. Bir bütün olarak ele alınan çevrenin alt kotlarda oluşturulacak alleler ile ana aksa bağlanmasıyla kentsel belleğin güçlenerek kente ve topluma kazandırılması, kamu kampüsü haline dönüşen proje alanını kentin yer çekim kuvveti olma noktasına kadar taşımakta olduğu öngörülmekte.

Atatürk Stadyumu’na geldiğimizde ise en önemli girdi yine yukarıda değindiğimiz gibi ES-ES tribünlerinin, toplumun ve kentin belleğinde antik roma dönemindeki gladyatörlerin mücadelelerinin geçtiği arenalar gibi tarihi yer etmiş olması olacaktır. Genelde Atatürk Stadyumu, daha özelde ise ESES tribünlerinin dönüşümünde hedeflenen, kent ve toplum belleğinin tamamen imhası üzerine değil, geçmişte yaşanmışlıkların günümüzde ve gelecekte de bir gerçeklik olarak karşımızda durması ve sorgulanması fikri hedeflenmiştir. Antik Roma’da ölümü temsil eden ‘Colesseum’ yapısı, günümüz İtalya’sında tarihin silinmeyen izlerini ve geçmişini toplumla paylaşıma sunmaktadır. Önerilen stadyum dönüşümü ile var olan ESES tribünü korunarak ve tribünün alt tarafı Eskişehir futbol tarihini günümüze taşıyan bir müze alanına dönüştürülerek, geçmişteki yaşanmışlıkların toplum tarafından hafızalarda varlığını sürdürmesi öngörülmektedir. Bunun yanı sıra ESES tribünü karşısındaki tribünlerin yıkılması ve yerine yükselerek oluşan bir tepe ve ağaçlık bir rekreasyon alanı önerilmektedir. Böylece Atatürk Stadyumu da bir yandan insanlar tarafından hala bırakılan izi ile kendini hissettirecek ve hatıraların canlandırılmasında kendine düşen görevi yerine getirecek, bir yandan ise yeni hali ile toplumun ve gençlerin özgürce kullanabileceği kent içinde yeşil bir rekreasyon alanına dönüşecektir. Haliyle amaçlandığı gibi Atatürk Stadyumu kendi içine kapalı spor aktivitelerinin yapıldığı bir yer olmaktan çıkıp toplumun sosyal ve kültürel paylaşımın bir simgesi haline gelmesi öngörülmektedir.

”Toplumsal döngünün esas mekânları her daim kamusal mekân olagelmiştir.” diyen Michael Braungart bu düşüncesini kent ve insanın elden geldiğince karşılıklı beslenen ilişkiler dizgesinde planlamanın yolunun barınma ve çalışma alanlarının yanı sıra, esas itibariyle, toplumun dinlenme, eğlenme, buluşma, vs. gibi kültürel edimlerini gerçekleştirdiği mekânlardan geçtiğine dayandırmaktadır.

Bu bağlamda önerilen fikir projesi 2 temel amaç taşımaktadır:
– ‘Meteorik boşluk’ olarak tanımlanan alanın kentsel ve toplumsal bir belleğinin olduğu düşüncesi ile bu belleğin korunması ve gelecekteki toplumlara aktarılması
– Önerilen mimari yapı ve kentsel mekânların bugünün olgu ve sorunlarına kamu kullanımı anlamında net cevaplar verebilmesi

Özetle, ESES stadının izinin bırakılması toplumsal belleği korurken karşı stadın tepeye dönüştürülmesi ise rekreasyon alanı yaratarak alana kentin kalbi olma olanağını sunmaktadır. Çevredeki kamusal yapıların zemin katlarının günlük yaşama açılması ile bölge bir kamu kampüsüne dönüştürülmekte ve böylece Eskişehir’in kamusal anlamda yer çekim kuvveti bu alanda güçlenerek yeniden hayat bulmaktadır.

Etiketler

Bir yanıt yazın