Başarı Ödülü (2. Kategori), MimED 2018 Öğrenci Proje Yarışması

Proje Raporu

Proje, Bergama kentini “anlama” ve “anlatma” problemine odaklanır. Yazınsal ürünler bir kentin geçmişini anlamak açısından en önemli bilgi kaynakları arasındadır.

Yazılı kaynaklar, belirli bir zaman diliminde meydana gelen olayları yazılı kelimeler ile kaydeden belgelerdir. Geçmişten bugüne gelmemizin en büyük aracı yazıdır. Bizler yazı aracılığıyla gelecek nesillerle bağlantı kurarız. Yazılı kaynaklar aracılığıyla da geleceğe eserler bırakarak kalıcı oluruz. Bu geçmişten bu yana böyle olmuştur. Bergama kütüphanesinin gelişimini durdurmak isteyen Mısır Kralı, Bergama’ya papirüs ihracını yasaklamasının ardından parşömeni bulan Bergama yazılı kaynaklara verdiği önemin seviyesini göstermiştir. Bu sayededir ki Bergama Kütüphanesi geçmişten günümüze en büyük kütüphaneler arasında yer almıştır. Yazılı kaynaklar vasıtasıyla günümüze ulaşan ilaç formülleri, fermanlar, antlaşmalar, el yazmaları gibi birçok şey kentin gelişmesi ve bugüne gelmesinin başlıca sebebidir. Bundandır ki bir kenti anlamanın en iyi yolu yazılı kaynaklarını incelemekten geçer ve bu yazılı kaynaklar kentin temelini oluştururlar.

Bu bağlamda tasarım, Bergama kentini yazılı kaynaklar aracılığı ile anlatmayı amaçlar. Farklı türlerdeki yazılı kaynaklar ile kentli arasında farklı bir diyalog kurulmasını hedefler, kenti var eden unsurların insanlar ile buluşmasını amaçlar. Projede, günümüz insanlarının bir sergiye veya müzeye gittiklerinde orada gezilip incelenen eserlerin ardından dışarıya adım atıldığında gezilen yerdeki anlatıların akılda kalıcı olmadığı, unutulup gittiği dert edinilmiş olup bilginin paylaştıkça çoğaldığı, konuşup üzerine tartıştıkça pekiştiği gerçeğinden yola çıkarak “Yazıların Sesi” adlı; yapının zemininden en üst katına kadar çıkıp Bergama’nın atmosferiyle buluşan bir boşluk yaratılmıştır. Bu boşlukta, gelen ziyaretçiler buradan ayrılırken içeride deneyimledikleri eserler hakkında konuşma, istişare etme, ekstra bilgi edinip paylaşma imkanları bulmaktadır. Yapının her katından bu boşluğa bir göz atma imkanı bulan ziyaretçiler serginin en son noktası olan bodrum katında bu atmosfere katılıp deneyimlerinin kalıcı olmasını sağlayacaklardır.

Bodrum, zemin ve çatı olmak üzere 3 kat düşünülen yapının Atatürk Bulvarı’ndan bir ana girişi, Asklepion Caddesi’nden gelenler için çatı katına direkt çıkan merdivenler ve özellikle yaz aylarında yoğun olarak kullanılan Barış Merdinvenlerinin genişletilerek yapıya uygun hale getirilmesiyle kentin ürettiği sosyal ve kültürel değerlerin korunması ve uygulanması amacıyla çatı; günlük aktivitelerin yapıldığı gazete, dergilerin, broşürlerin bulunup açık hava sinema gösterimlerinin yapılabildiği günlük vakit geçirilebilen bir alan olarak önerilmiş ve buradan “Yazının Sesi” boşluğu ile görsel iletişime ve düşey sirkülasyona fayda sağlayan açıklıklar bırakılmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın