Afrodisias Ek Müzesi

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0006
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0019
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0021
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0034
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0047
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0050
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0053
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0072
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0076
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0078
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0012
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0038
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0055
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0091
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0133
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0106
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0124
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0086
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0128
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0113
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0116
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisyas, Cengiz Bektaş Müze 0120
Resmi orijinal boyutunda göster

Afrodisias Ek Müzesi

"Eskil çağın en önemli kentsel oylumlar kenti olan Afrodisyas" için tasarlanan ve yapımı 2007 yılında tamamlanan projeyi Cengiz Bektaş şöyle anlatıyor:

Denizli’nin Tavas ilçesinden (eski Yarengüme) Aydın’ın Karacasu İlçesi’ne giden yolun üzerinde Karacasu’ya 13 km. kala Geyre Köyü vardı. Geyre Köyü yine var ama eski yerinden 2-3 km. Karacasu’ya daha yakın bir yerde… Yeni bir köy… “Eskisine ne oldu?” Yeni yerine kaydırıldı… Neden? çünkü altında Karya’nın başkenti Afrodisyas vardı.

Kimselerin de bilgisi yoktu bundan. 1950’lerin sonunda bir gün Ara Güler oralarda yolunu yitirdi. Sonunda, gece ulaştığı bir ışık, Geyre köyünün kahvesinin (eski Deveciler Hanı) ışığıydı. Orada geceledi çünkü masa yerine kullanılan birkaç eskil (antik) taştan ilginç bir yerde olduğunu anlamıştı. Ertesi gün gördüklerinin coşkulu şaşkınlığı içinde bütün filmlerini bitirdi. Uluslararası dergilerde yayınlandı bu fotoğraflar. New York üniversitesi’nden Prof.Dr.Kenan Erim yaşamının bundan sonra çizeceği yolu gördü bu fotoğraflarda.

Bu çağlarda bilinen yeryüzünün sanat, kültür özeğiydi Afrodisyas.

Eskil çağın en önemli yontu (heykel) okuluydu.

Kazılarla, eskil çağın en önemli kentsel oylumlar kenti olan Afrodisyas, usul usul ortaya çıkmaya başladı. İki agorası, tiyatrosu, odeonu, hamamı, bazilikaları, tapınağı, stadyumu ile… Kenan Erim’in en son kazıp ortaya çıkardığı bir başka önemli yapı da Sebastion’du.

Bir yolun iki yanına yerleştirilmiş üçer katlı iki yapı yalnızca yontular için yapılmıştı… Bir bakıma bir tapınaktı. Yer katında dükkan gibi oylumlar vardı. üst katların birinde Roma imparatorlarının, ötekinde mitoloji konularının yontuyla anlatımları yer alıyordu.

Afrodisyas’da bundan 18 yıl önce bir müze yapılmıştı ama çok küçüktü. Daha sonra yapılacak büyük müzenin yerine, eskisine ek bir müze yapılması; burada Sebastion yontularının sergilenmesi kararlaştırılmış. Kültür Bakanlığı, Anıtlar Kurulu onaylamış bu kararı…

Geyre Vakfı bu ek yapının tasarımını önce Cesar Pelli’den istedi… O yeni bir müze, ama İtalyan Rönesans biçeminde bir yapı tasarlamış. Oysa Afrodisyas’ın bilinebilen 5000 yıllık geçmişinin ancak 2-3 yüz yıllık Roma yönetiminde geçmiş.

Geyre Vakfı Cesar Pelli’nin tasarımından caymış. Sonra Londra’daki bir mimarlık takımından bir öneri istemişler. Onu da beğenmemişler…

Geyre Vakfı sonunda bu işin tasarımını benden istedi.

önce bakanlığın ilgili birimlerinin onayı ile yeri belirlendi yapının… Sonra o alanda arkeolojik kazı yapıldı. çok önemli olmayan Roma, Bizans döneminden duvarlar bulundu.

Bunlar çizildi önce. Sonra buna göre çelik bir yapı tasarlandı. Yapı, kazıklar üzerine oturtulacak biçimde düşünüldü. Kazıklar hiçbir duvar kalıntısına denk gelmeyecek, hiçbir ağaca dokunmayacak biçimde yerleştirildi. Sebastiona ve yontulara uygun olan 180 cm aralıklı çelik ayaklar, 5.40 m açıklığı geçen çelik kirişlere oturtuldu. Böylece havada tutulan yapının altına girilip her şey görülebiliyor.

Dış duvar, yerli (Çanakkale Seramik’in bizim için özel ürettiği ölçülerde) klinker ardında sırasıyla hava boşluğu, ısı, nem yalıtımları, yine hava boşluğu, alçıpan olarak tasarlandı.

Yapının ışık dağılımı Yıldız Teknik üniversitesi’nin ilgili biriminde incelendi. Benim seçtiğim yol uygun bulundu.

Tüm yapı 2007’nin Ekim’inde 7 ay içinde bitirildi.

Etiketler

Bir yanıt yazın