Aktur Datça Turizm Yerleşme Projesi

Aktur Datça Tatil Sitesi, turistik işletmeciliğe dönük 1250 tatil konutluk yerleşme grubu ile biri 250, öteki 400 yatak kapasiteli iki otel ve 200 çadırlık kamping ünitesinden oluşur.

Tatil konutları bölgesinde, konutların işletilmesi için gerekli tali yönetim birimleri, lokanta, kafe-bar, çocuk bahçeleri ve plaj üniteleri ile genelde bütün siteye hizmet veren ana merkezde genel yönetim ünitesi, çarşı, müze-kitaplık, hamam-sauna, yüzme havuzu, çocuk bakım evi, güvenlik birimi, çocuk oyun yerleri ve rekreasyon alanları ile dışa açık plaj tesisleri, karayolu giriş bağlantısı üzerinde ilk karşılama ve gönderme fonksiyonlarını içeren bir karşılama merkezi bulunmaktadır.

Datça sitesinde yerleşme kararlarını belirleyen etkenler arasında mülkiyet sınırı önemli rol oynadı. Yerleşme arazisini, 2 km. uzunlukta, kumsal gerisinde ince bir kanal oluşturmakta ve arka planda orman dokusu yerleşme alanını sınırladı. Çiftlik yarımadasına doğru uzanan koy içinde çok değişken görüşler veren doğal yapı, yapay çevrenin planlanmasında ana etken oldu. Kıyı boydan boya her noktada plaj olanağı sağlarken, deniz ile geri planlar arasında hava akışı, kıyıya dik inen yeşil kanal ve yaya yolları ile sağlandı.

Çiftlik yarımadasının koyu oluşturan batı kesimi, işletmeler bölgesi ile eğlence koyu (marina) eylemlerini toplayan bir merkez durumunda. Hizmet tesisleri, ticari ve sosyal üniteler ve eğlence üniteleri çizgisel aks üzerinde belirli aralıklarla planlandı. Ana merkez, yerleşme planı içinde tüm fiziksel mekanın orta yerinde.

Datça sitesinin bir parçası olan Kurucabük Mahallesi, ana yerleşmeye 2 km. uzaklıkta konumlanır. Bu bölgede kat evi ve tek evlerden oluşan yerleşme düzeninin öngördüğü bütünlük, üst düzeyde organize bir bütünlüktür. Organize bir işleyiş biçimi, işletmeler kompleksinin bütünlüğünü garantileyecek, sistemin aksamadan işlemesini sağlayacak şekilde düzenlendi. Tesisin kitle turizmine dönük bir nitelik taşıdığı dikkate alınarak, özel otonun kompleks içindeki yeri bu açıdan değerlendirildi.

75 hektarlık bir alana yayılan 6000 yatak kapasiteli Datça Tatil Köyü’nde, toplam inşaat alanı %25, yapıların zeminde kapladığı alan %10, kişi başına yeşil alan yaklaşık 30 m2’dir.

Datça yerleşmesi, üç tip ek evden oluşur. İmar planı ölçüleri içinde kat evleri genel olarak üç katlı, aynı modüler planlama ve aynı karkas sistem içinde düzenlendi.
Planlamada aynı karkasın kullanımını sağlamak amacıyla, büyük kat evi tipi kendi içinde iki katlı olarak ele alındı. Modüler planlama sisteminde en küçük tip 57 m2’dir. Bu tip üzerine yapılan eklentilerle 73m2’lik orta tip elde edildi. Büyük tip ise kendi içinde iki katlı olarak planlandı. Böylece katlarda tiplerin değişik dağılımı olanağı sağlandı. Ana tipin farklı tiplerle bütünleştirilmesi sayesinde kendi içinde çok çeşitli çözümlere varılır. (teorik olarak 2249 adet)
Bu geniş perspektif, küçük tipe olan talebin az oluşu, konstrüksiyon, iç mekan düzenleme olanakları, inşaat sürecindeki rasyonalizasyon ve bina ünitelerinin ritmi gözönüne alınarak elendi ve gerekli ölçüde kullanıldı. Ara bir avlu etrafında planlanan tek evler, değişik çözümlerle biraraya gelerek gruplar oluşturdu.

Peyzaj Planlaması:

Grubun çalışmalarına danışman olarak katılan Prof. Besalet Pamay, her iki sitede yaptığı inceleme gezilerinden sonra ana ilkeler düzeyinde hazırladığı ön raporda özetle,
“Datça Tatil Sitesi için, site yerleşme alanını kuzeyden kuşatan kızılçam ormanı, fazla güneşlenme koşullarını ve kuzeyden esecek kuru hava cereyanlarını hafifletecek bir mekan durumunda ve ayrıca sitenin rekreasyon olanaklarını yükseltecek kapasitededir. Kıyı kesiminde hala devam ettiği anlaşılan kumul hareketinin mekanik ve biyolojik önlemlerle tutulması peyzaj planlamasının önemli bir konusunu oluşturur.
Bu amaçla, mevcut kızılçam orman sahasının rekreasyon alanı olarak planlanması, kıyı kesimi kumul hareketin stabilizasyonunda büyük rolleri saptanan ağaç ve ağaççık türleri ile, kıyı kesimi üzerinde, aktif işlevsel mekanların gölgelenme ve korunma işlevlerini yerine getirecek şekilde planlanması öngörüldü.”

Basında: Çevre Dergisi 3-4/1979, S:2 Sf:11-33

Etiketler

Bir yanıt yazın