2. Ödül, Çanakkale Savaşı Araştırma Merkezi Mimari Proje Yarışması

2. Ödül, Çanakkale Savaşı Araştırma Merkezi Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

Akhalar ile Truvalıların 10 yıl süren çetin savaşının izlerini taşıyan, Gelibolu için kanını dökmüş yüz binlerce askerin ruhunun dolaştığı bir yer Çanakkale. Bu kadim topraklar uğruna yapılan her savaş sadece acı ve trajedi üretmemiş, aynı zamanda insanlık tarihine ders niteliğinde kavramlar kazandırmıştır.

Özellikle Gelibolu Yarımadası’nda yaptığımız tespitler tasarımın çıkış noktalarını derinden etkilemiştir. Çanakkale Savaşı’nın mağdur bir ulusun duygularının ön plana çıkarıldığı bir kahramanlık destanı olarak lanse edilmesinin ziyaretçiler tarafından sık ve çok çabuk tüketildiğini söyleyebiliriz.

Savaşın yaşanan ortak trajedi ve acılardan çok “bizler” ve “onlar” kavramlarına sıkıştığı görülmektedir. Şehitlik hınca hınç dolu iken İngiliz veya Anzak Anıtı’nda bir kişinin bile olmayışı durumu özetleyen güzel bir örnektir. Bu noktada savaşın bütününe bakmakta fayda vardır.
Mustafa Kemal’in Anzak annelerine seslendiği o hümanist sözleri aslında acıların ve trajedilerin yarıştırılamayacağını çok güzel özetlemektedir. Bu yüzden yarışma alanıyla ile ilgili kurulacak ilk bağlantının “milli duygularımızın ötesinde” alanın kentle olan ilişkisi, doğa, iklim, coğrafya, yer, su, bölge, vb. ilişkiler üzerinden olması gerektiğini düşündük. İkincil tespitlerde ise meraklısı için yapının adı gereği savaşın psikolojik etkilerini ziyaretçilere hissettirmesi gerektirdiği sonucuna ulaştık.

Çalışmaların başlangıcında böylesine zengin bir mirasın üzerine kurulu olan bu şehrin makro ölçekte analizlerinin ve bu bağlamda yarışma alanının kent ile kurmuş olduğu ve gelecekte kuracak olduğu potansiyel ilişkilerin önemli olduğu noktasından başladık.

1- Yarışma alanı kentin daraldığı bir noktada, doğusunda havalimanı, kuzeyinde ve güneyinde mevcut kent dokusu, batısında ise Çanakkale Boğazı ile sınırlanmış bir “sıkışma” içindedir.
 


2- Yarışma alanının yukarıda tariflenen “sıkışma” içinde kalışının önemli ve avantajlı bir durum olduğunu düşünüyoruz. Sınırların oluşturduğu bu sıkışma, yarışma alanına odaklanan ve kullanıcı hareketleri ile meydana gelen “akışkan” bir hareket düzlemi oluşturmaktadır. Bu sıkışma ve yarışma alanının içine giren akışkan kent hareketlerinin izleri, tasarım başlangıcı için önemli bir odak noktası oluşturmaktadır.

 


3- Yarışma alanının Kent Meydanı, Eski Çarşı, Kale, Pazar Yeri, Hamidiye Tabyası ve Arkeoloji Müzesi gibi kentin önemli noktalarıyla organik bağ kurması gerektiğini düşünüyoruz. Bu organik bağın en önemli elemanlarından birisi de sahil bandının sürekliliğinin oluşturulmasıdır. Kentin önemli noktalarıyla kurulacak ilişkinin ve sahil bandının sürekliliğinin sağlanmasının, yarışma alanına doğru yaya hareketlerini güçlendireceğini, gelecek vizyonunda kentin işlek ve yoğun alanlarından birisi olacak bu bölgenin şehrin önemli bir gelişim-dönüşüm ve hareket merkezi haline getireceğini düşünüyoruz.

 

4- Kent ölçeğinden, arazi ölçeğine geldiğimizde bu sıkışma ve akışkanlık izlerinin yarışma alanına taşımasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda alanda akışkanlık lineer doğrultularla, sıkışma ise tasarlanan yapının bu lineer hatlara tutunması ve parçalanması ile oluşturulmuştur.
 


5- Yarışma alanının Çanakkale Boğazı ve sahil bantı ile ilişki kurabilmesi için yıkılan eski Tekel Fabrikası arazisini de yarışma alanının bir parçası olarak tasarıma dahil etmek ve sıkışma – akışkanlık ilkelerini bu alandan itibaren ele almak tasarım ve alan bütünlüğü açısından önemlidir.
 

6- Yapı kendisini bu sıkışma ve akışkanlık kavramları ile ortaya çıkarırken, ikinci planda meraklısı için yapının konusu gereği ziyaretçiler açısından psikolojik bir etki oluşturmasını da hedefledik. Giriş cümlesinde de bahsettiğimiz gibi Çanakkale savaşı tüm taraflar için bir acı ve trajedi. Çanakkale savaşında bu trajedi deniz ile kara arasında sıkışarak kalan tüm taraflarda oluşmuştur. Bu hapsolma ve sıkışma hissi ile oluşan savaş psikolojisi, dört koldan meydana gelen yapının kolları arasında kalan dar “alan-avlular” ile hissettirilmeye çalışılmıştır.

 

7- Yerleşim
Yarışma alanının kuzeydoğusunda mevcut kent dokusu, Trafo ve havalimanının sınırlarını çizdiği alan birinci odak noktası, güneybatısında Çanakkale Boğazı, park ve eski Tekel arazisinin sınırlarını çizdiği alan ikinci odak noktası olarak kabul edilmiştir. Bu kabul üzerinden, vaziyet planındaki yerleşimin genel kurgusu; Yapı kuzeydoğusundaki kent dokusu ile ilişkisi, güneybatısında maksimum yeşil alan bırakması, inşaatı devam eden alışveriş merkezi yapısının gölgesinden kaçması, trafo binasını perdelemesi ve yapının Saydam Sokak’tan da algılanabilir olması için 1.odak noktasına yerleştirilmiştir. Park-Rekreasyon alanları ise kente değme noktası ve deniz ile ilişkisinin kurula bilmesi için 2. odak noktasında düzenlenmiştir. Bu sayede yarışma alanının sahil bantı (eski tekel binası alanı)ile daha bütüncül ve işlevsel bir ilişki kurulması sağlanmıştır. Bu yerleşim kararları ile yapının güneybatısında ve park birimlerinin kuzey doğusunda büyük yeşil alanlar oluşturulmuş ve alanın hem kentle, hem de deniz kenarı ile ilişkisinin güçlendirilmesi sağlanmıştır.

Tekel arazisinin herhangi bir nedenden ötürü kullanılamayacak olması durumunda bile yerleşim ve peyzaj kararları bu durumdan etkilenmeyecektir. Çünkü ikinci odak noktası sadece deniz kenarı ile ilişkinin kurulduğu yer değil, aynı zamanda kentle ilişkinin de kurulduğu yerdir.
 

8- Yapı yukarıda bahsedilen ana kararları barındıran dört ayrı kola ayrılmıştır. Kolları yatay kesen ve ortak dolaşım alanı oluşturan ana hol, yapıları birbirine bağlamaktadır. Ana holün parka bakan güney batı tarafında; kafeterya, sergi salonu, toplantı salonları, fuaye gibi ziyaretçilere açık kamusal birimler, kuzey doğu tarafındaki kollarda ise kütüphane, araştırma merkezi, arşiv gibi kontrollü geçişlerin olacağı birimler yerleştirilmiştir.

 

9- Yarışma alanı kuzeydoğu ve güneybatı rüzgârlarına açıktır ve buradan esen rüzgârlar oldukça serttir. Bu yüzden yapının kollarının bu yöndeki cepheleri tamamen sağır tasarlanmıştır. Yapının mekânları ise kolların arasında kalan ara “alanlara – avlulara” açılmaktadır. Bu durum kış aylarındaki sert rüzgârlara karşı korunaklı alanların, yaz aylarında ise önemli serinleme alanlarının oluşmasını sağlayacaktır. Bu ara mekânlar tüm mekânların avluları gibi çalışırken aynı zamanda çok farklı etkinliklerle de hareketli, gün boyu yaşayan mekânlara dönüşebilme potansiyeline sahiptir.

10- Yapı alanının dışında tüm alanın bütüncül davrana bilmesi ve yeşil alana minimum müdahale için alanda çeşitli fonksiyonlara dönüşebilecek brüt beton duvarlarla(yapının bir parçası gibi) sınırı olmayan alanlar yaratılmıştır. Bu duvarlardan bazıları üzerindeki bir yazı ile savaşı anlatmakta, gölgelik alan yaratmakta, oturma elamanına dönüşmekte yapıya doğru yönlendirme yapmaktadır. Bazı duvarların önüne zemin ve saçak eklenerek çeşitli fonksiyonlar (cafe, bisiklet parkı ve kiralama, küçük atölye mekânları, hediyelik eşya tezgâhları, vb.) olarak kullanılabilecek mekânlar yaratılabilmektedir. Bazı duvarlar ise otoparkı, trafo binasını, gürültülü alanları gibi yerleri perdelemek için kullanılmıştır.

 

 

11- Park alanı ile sahil bantının ilişkisini kurmak, anacaddeden geçen araçların yavaşlamasını sağlamak, bu alanı işaret etmek ve nereye geldiklerini hissettirmek için yol dokusunda çim derzli malzemelerle değişiklik yapmayı öneriyoruz. 

Etiketler

Bir yanıt yazın