Katılımcı (1. Kategori), Cami Tasarımı Fikir Yarışması

Proje Raporu

Mevcut veya geçmişten gelen birikimlerin şekilsel taklitleri yerine, dönemin büyük mimarlarının tasarımlarında esinlendiği doğal formları yansıtmayı amaçlayan bir kurguda cami mimarisinin yeniden kurgulanması amaçlanmıştır.

‘Cami’ kelimesi ‘cemaat’ kökünden gelmekte olup, Arapçada ‘toplulukları bir araya getiren mescit’ anlamına gelen “el-mescidü’l-câmi”nin kısaltması olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda Camiler, toplumsal hayatın içindeki toplayıcı ve kavrayıcı görevlerinin yansıra, kutsal ve mistik sembol niteliği taşımaları açısından da mimari anlamda çok önemli bir yapı türü sayılmaktadır.

İlk camiler, Mescid-i Nebevî örneğinde olduğu gibi, sütunlu revaklar tarafından çevrelenen avlulardan oluşsa da İslam dininin yeni coğrafyalara yayılmasının getirdiği farklı kültür, iklim, topoğrafya ve malzemelerin etkisi, cami mimarisinde bölgesel üsluplaşmayı sağlamıştır. İran, Maverâünnehr, Anadolu, Kuzey Afrika ve Endülüs’te gelişen cami mimarisi Osmanlılar döneminde Mimar Sinan’la zirveye ulaşmıştır.

Şartnamede de değinildiği üzere, ülkemiz cami mimarisinde çok zengin bir tarihi birikime sahip olmasına rağmen günümüzde, eskinin çoğunlukla başarısız taklidinden veya kimliksiz tasarımlardan öteye geçilemeyip beklentiler karşılanamamıştır. Bu hususta, tasarımlarda etkileyici formlar ve çizgiler oluşturulmuş olsa dahi, günümüz camilerinin büyük çoğunluğu maalesef ki kentsel ölçekte çevresiyle ilişki kuramayan ve arazi şartlarından bağımsız olarak yerleştirilmiş ibadet yapılarından ibarettir. Bu yapılar mimari anlamda çeşitli tartışmalara yol açarken, kentsel düzeyde de bir takım temel ihtiyaçlara cevap verememektedir ve dolayısıyla mesafeli ve soğuk olarak algılanmaktadır. Tekdüzeliğin kırıldığı ve kent bağlamında da odak noktası haline geldiği cami çözümlerinin oluşturulması bu yüzden çok önem arz etmektedir.

Bu kapsamdaki tasarım yaklaşımında, belirli tasarım ilkeleri oluşturularak bu yapı kesin formunu bulmuştur. Bu tasarım ilkeleri;

İslam dinin ilk ayetinin indiği yer olan Hira Mağarasından yola çıkarak, kullanıcılara benzer deneyim sunan ve bir yandan da kullanıcıların konforlu hissedecekleri aydınlatma ölçülerini sağlayan çözümler geliştirilirmiştir. Bu sayede mekân değiştirerek ibadet alanına giren kişilerin dünyevi dikkat dağıtıcı bütün unsurları arka planda bırakmasını sağlayacak bir alan tasarımı amaçlanmıştır. Alanların boyutlandırılmasında ise ferahlık, yalınlık ve huzur gibi bir ibadethaneden beklenen ve istenen insani halleri oluşturmak için gerekli tasarım kararları ile bütüncül bir dil oluşturulması amaçlanmıştır.

Mevcut veya geçmişten gelen birikimlerin şekilsel taklitleri yerine, dönemin büyük mimarlarının tasarımlarında esinlendiği doğal formları yansıtmak amaçlamıştır. Özellikle kendisinden sonraki bütün cami mimarisinin tipolojisini etkileyen Mimar Sinan’ın tasarımlarına biçimsel olarak yaklaşmak veya onunla yarışmak yerine, Mimar Sinan’ın yetişirken gördüğü ve tasarımlarında da yansımalarını takip edebilir olduğumuz, Erciyes dağı etkisini yaratacak bir formu modern inşaat teknikleri ile yorumlama isteği tasarımın ana omurgasını oluşturmuştur.

Ölçek ve form olarak ise, bulunduğu şehir dokusunda alanı baskılayan, dolayısıyla korkutucu ve mesafeli bir yaratıcı fikrini hem kentsel hem de kullanıcı ölçeğinde kişilere deneyimleten bir yapı tasarımı oluşturmaktansa, tasarımda ölçek olarak kişileri ve alanı kucaklayan ve böylece kullanıcılarının baskı hissetmeyeceği bir alan kurgusu oluşturulmuştur. İç mimaride de bu fikri kuvvetlendirmek amacıyla mekânın sınırlarında Kur’an’dan alıntılar içeren Mine.K’ın kufigrafik bezemeleri kullanılmıştır.

Özellikle bir önceki tasarım kriteri ile birlikte bu tasarım ölçütünün birbirleri ile tezat oluşturmaması amacıyla yapı, dikkatli bir şekilde arazinin kotlarının içerisine yerleşmiştir. Bu sayede arazi verilerinde tanımlı olan ve çevresinde bir şehir hayatının olduğu bir alan cami işlevi ve peyzaj tasarımı, açık ve kapalı mekanlarıyla beraber gelen meydanlaşma amaçlanmıştır. Bu meydanlaşma ile beraber yapının tüm fonksiyonlarının tek bir kotta çözülmesi sayesinde, erişilebilirlik kaygılarının hepsine cevap verebilmek amaçlamıştır. Bu durumun beraberinde yarışma yeri olarak belirtilen alanın iklimsel verileri göz önünde bulundurulduğunda form, insan psikoloji açısından çok önemi bulunan gün ışığının yeterli miktarlarda iç mekanlara girmesini sağlarken hem gölge hem de iklimsel etmenlerden korunacak alanları sağlayan bir mimari çözüm geliştirilmiştir.

İbadet mekanının merkezde yer almasıyla başlayan yapı kütlesinin batısında, tüm alana hâkim olan bir cami kontrol odası yer alır. Açık plan çözümü yapının sirkülasyonu için tüm alanlarının kamusal olmasını sağlayarak daha az alan ile daha verimli bir çözüm üretilmesine olanak tanımıştır.

Bu odanın güney ve batısında ise teknik mahaller, tuvaletler, abdesthaneler ve Kur’an kursu konumlanmıştır. Bu odadan aynı zamanda minareye merdivenler ile erişim sağlanmaktadır. Tasarımda arazide biriken su, enerji verimliliği ve kaynakların sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla yağmur sularını toplayan yeşil çatılı bir sistem önerisi üzerine çalışılmış ve teknik mahal içinde bu sistemin yer alabilmesi için gerekli kademeli çözümler geliştirilmiştir. Teknik mahalin tüm mekanlara direkt erişiminin sağlanması sayesinde mekanların konforunu arttıracak sistemlerin sorunsuz olarak bağlanabilmesi sağlanmış ve teknik odanın yüzeye rahat erişim çözümü sayesinde de gerekli havalandırma çözümlerinin hepsi doğal yollarla yapılabilmesi sağlanmıştır.

Projenin vaziyet planında bulunan bisiklet yolu önerisi olduğu gibi korunmuş ve bisiklet kullanıcılarının yapıyı daha rahat kullanabilmeleri için gerekli alanlarda bisiklet park yerleri düzenlemiştir. Mimarı formun bütüncül yaklaşımı korumak ve aynı dili lojman yapısına taşımak için ise lojman yapısı ibadet mekânın kuzeybatısına, yapılaşma sınırında yerleşmiştir. Bu noktada hem lojmanda yaşayanların mahremiyetini koruma isteği, hem de lojmana gün ışığını nitelikli bir şekilde konutun içerisine yönlendirebilmek için ışıklık üst kotlara ve yüzeylerin üzerinde gezen kişilerin iç mekânı göremeyeceği kotlara yerleştirilerek konut mekânında da çok gerekli olan gün ışığı projenin bütün alanlarında sağlanmıştır.

Etiketler

1 Yorum

  • erhan-kalipci says:

    Camilerde bay bayan wc ve abdesthanelerinin dipdibe olması pek arzu edilen bir şey değil diye düşünüyorum. Kuran kursu ile lojmanın birbirine bükey olarak bakması da çok doğru bir çözüm gibi gelmedi.

Bir yanıt yazın