Katılımcı (1. Kategori), Cami Tasarımı Fikir Yarışması

Mimari Rapor

Ön Kabuller

Cami Tasarımı Fikir Projesi Yarışması kapsamında proje alanının bulunduğu il olarak Güneydoğu Anadolu illerinden Gaziantep seçilmiştir. Bu bağlamda proje, Gaziantep’te 200 kişilik bir mahalle camisi konseptiyle ele alınmıştır.

Yere dair

Gaziantep, Mezopotamya’nın kuzeyinde; Güneydoğu Anadolu’nun en büyük il merkezlerinden biridir. Fırat Nehri’ne karışan Sacur Çayı’nın yukarı kolu olan, Alleben Deresi’nin üzerinde, Halep’in kuzeyinden itibaren gittikçe yükselerek devam eden Gaziantep yaylasının merkezinde, deniz seviyesinden ortalama 900 m. yükseklikte engebeli bir arazide, tepeler üzerine kurulmuştur.

Şehrin ilk uygarlıkların doğduğu Mezopotamya ve Akdeniz arasında bulunuşu güneyden ve Akdeniz’den doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiştir. Bu nedenle Gaziantep, tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarının yerleşme sahası ve uğrak yeri olmuştur. Tarihi İpek Yolu’nun da buradan geçmiş olması ilin önemini ve canlılığını devamlı olarak korumasını sağlamıştır.

M.Ö. 600.000 yıllarına kadar uzanan bir geçmişe sahip şehirde sivil ve anıt mimari eserlerde kültürel birikimin izlerini de okumak mümkündür. Anadolu’nun her şehri gibi Antep’te de kendine özgü, yerel, geleneksel mimari bir dil bulunur. İklimin sıcak ve kuru olması, yılın büyük bölümünün yağışsız geçmesi yapılarda mümkün olduğu kadar dışa açık mekânlar yaratılmasını gerekli kılmıştır. Avlu, revak gibi açık, yarı-açık mekânlar plan şemalarını zenginleştirmiştir. Avluya bakan pencereler geniş ve büyükken, sokağa bakan pencereler küçük tutulmuştur. Su ögesi avluda serinletici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentin üzerinde yer aldığı arazinin kayalık olması ve yeraltında mağara oluşumlarına sık rastlanması, bu doğal öğelerin de planlamaya katılımını gerektirmiştir. Yörenin taş ocaklarından kolaylıkla elde edilebilen kalker esaslı düzgün kesme taş ana yapı malzemesidir. Avlu döşemelerinde bazalt, kalker ile birlikte kullanılmış, geometrik bezemelerle süslenmiştir.

Ölçeğe dair

Cami ve genelinde ibadet mekânlarının mimarisi ölçeği dâhilinde değerlendirilmelidir. Bu sebeple caminin çevresiyle kuracağı ilişki, açık-kapalı mekân ilişkileri, cami içindeki mahfiller, ibadetle ilişkili unsurlar (mihrap, minber vb.) ve tezyinat caminin ölçeği ile uyumlu olmalıdır. 200 kişi kapasiteli mahalle camisi projesinin öncelikle çevresiyle kuracağı ilişki düşünülmüş, ibadethanenin seçilebilirliği artırılırken ezici bir üstünlük yaratmaması esas alınmıştır. İnsan ölçeği baz alınarak yapının cesametiyle değil uyum ve tevazusu ile toplumla ve bireyle buluşması planlanmıştır.

İşleve dair

“Bir de şunlar var ki, zararlı eylemler gerçekleştirmek, inkârcılıklarını pekiştirmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resul’üne savaş açmış kişi lehine fırsat kollamak üzere bir mescit yapmışlardır. “Amacımız sadece iyilikti” diye de yemin edecekler, Allah şahit, onlar kesinkes yalancıdırlar. Orada asla namaza durma! Daha ilk günden takva temeli üzerine kurulan mescit, namaz kılman için elbette daha uygundur; burada gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da temizlenenleri sever. Binasını Allah’a saygı ve O’nun hoşnutluğunu kazanma temeli üzerine kuran mı daha iyidir yoksa binasını kaymak üzere olan bir uçurumun kenarına kurarak onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan mı? Allah kötülükte ısrar eden kimseleri doğru yola iletmez. Onların kurduğu bina, yürekleri paramparça olmadığı sürece içlerinde bir huzursuzluk kaynağı olmaya devam edecektir. Allah bilen ve hikmetle yönetendir.” (Tevbe, 9/107-110)

İslam dininin temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’de ibadethane, mabed kavramı mescit (secde edilen yer) olarak ele alınmıştır. Mescit kavramının ise biçimsel, yapısal özelliklerinden ziyade üretilmesi ve kullanılmasındaki amaç ön planda tutulmuştur. Bu sebeple herhangi bir form veya yapı elemanını din ve ibadet mekânıyla doğrudan özdeşleştirmek yanlış olacaktır. Ancak yere özgü kültürel birikimin öngördüğü ve zenginleştirdiği mekân ögelerinden tamamıyla arınmış bir yapının da kimliksiz olacağı aşikârdır.

İbadet mekânları işlevleri itibarıyla düşünme ve hissetme eylemlerinin en yoğun yaşandığı yerlerdir. Cami içinde insan bireysel ibadet ve tefekkürünü yaparken cemaat ile de birlik ve toplumsallık duygularını yaşar. Bu özelliğiyle cami bireysel ve toplumsalın, dünyevi ile kutsalın sınırlarının iç içe geçtiği mekândır.

Cami, İslam dininin ibadet biçim ve vakitleri itibari ile değişken işlev programına sahip bir mabettir. Vakit namazlarında tüm kapasitesi işlemese bile Cuma namazı, bayram namazı, cenaze namazı, teravih vb. durumlarda kapasitesinin üzerinde işlemesi gerekebilir. Bedensel bir ibadet olan namazın rahat yerine getirilebilmesi için bu değişkenliğin göz önünde bulundurulması gerekir.

Öneri Proje

Düşünsel süreç ışığında öneri projenin yerle ve yöreyle, öngörülen kapasite ve ölçeğiyle, ibadet işlevi, toplum ve birey ile ilişkileri göz önünde bulundurulmaya çalışılmıştır.

Gaziantep’te tasarlanan cami, yörenin geleneksel avlulu anıt ve sivil mimarlık eserlerine öykünmektedir. Ek işlevler olarak önerilen kütüphane ve kahvehane birimleri avlu sınırlarını oluştururken avlunun yaşayan bir mekân olmasını da sağlamıştır. Böylelikle yapı ibadet haricinde de aktif olarak kullanılabilecektir. Birimlerin avluya bakan yüzeyleri şeffaf tasarlanırken sokağa bakan yüzeylerin daha kapalı olması tercih edilmiştir. Geleneksel Antep avlularında kullanılan su ögesine karşılık kuzeydoğu cephesinde bir şadırvan tasarlanmıştır.

Avlu kotu (0.00) +946.50 alınarak arazinin kuzey doğu cephesinden avluya düzayak giriş tanımlanmıştır. Arazinin kot farkından yararlanılarak +949.50 kotundan avluya ulaşım mümkün kılınmıştır. Aynı zamanda bu kottan ikinci bir kadınlar mahfili girişi de tanımlanarak üst kotta bulunan mahfile düzayak giriş belirlenmiştir.

Yapı malzemeleri ve süslemelerde yöresellik gözetilmiştir. Mihrap duvarında ve minare başında Antep Bakırı kullanılmıştır. Yörenin sivil mimarlığında da öne çıkması sebebiyle duvarlarda kalker taşı tercih edilmiştir. Sokağa bakan duvar boşluklarında ahşap kafes kullanılarak geleneksel cephe görüntüsü hatırlatılmıştır. Avlu döşemesi bazalt ve kalker kullanılarak geometrik desende düzenlenmiştir.

Yapının 200 kişi kapasiteli bir mahalle camisi olması gereği minare, mihrap ve minber gibi unsurlar ile cami tezyinatında aşırıya gitmekten kaçınılmıştır. Mihrap, bulunduğu duvarda farklılaşan bir niş olarak öne çıkarken aynı duvarda birkaç basamakla çıkılan ahşap bir minber öngörülmüştür. Cami kütlesinin bir uzantısı olarak devam eden minare ise cadde yönünde konumlandırılarak yapı ve işlevinin görünürlüğü artırılmıştır.

İbadet hacminde sade ve yalın bir mimari tercih edilmiştir. Işık, çatı örtüsü açıklığından ve mihrap duvarından alınmıştır. Son cemaat yeri yarı açık bir mekân olarak tasarlanmış, gerektiğinde avlunun da son cemaat yerine katılması öngörülmüştür. Avlu topluma ait iken cami cemaate ayrılmıştır. Caminin sağında ve solunda ise bireyin tefekkür, okuma vb. işlevleri gerçekleştirebileceği zaviyeler öngörülmüştür.

Etiketler

Bir yanıt yazın