Edebiyat Evi

Edebiyat Evi, eski Québec’in UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren tarihi bir mahallesinde yer alıyor.

Bu yoğun kentsel alanda Chevalier Morales, neo-gotik bir kilise olan Wesley Temple’a çağdaş bir ek, basit ve rafine bir hacim tasarlıyor. Edebiyat Evi açılışından bu yana, Québec edebiyatı için hareketli bir ortam ve turistik bir yapı olmuş durumda.

Mimari yarışmayla elde edilen projede Chevalier Morales öngörülmeyen bir çözüm önerisinde bulunuyor. Mimarlar, bina programının bir kısmını kilisenin dışında yer alan ekin içine taşıyarak daha geçirgen ve genel bir giriş sağlamayı seçiyor.

Bu strateji aynı zamanda Wesley Temple binasının toparlanmasına ve mimarların yapının özgün strüktürünü restore etmesine izin veriyor. Edebiyat evinin özgün ve yenilikçi programı kütüphane mekanlarıyla beraber, bir konser/konferans salonu, sergi alanı, yazar stüdyosu, yaratım stüdyoları, projeksiyon odası, bir sınıf ve multimedya stüdyosunu da içeriyor.

1848’de inşa edilen Wesley Temple 1931’de kapanmış, 1944 yılında halk kütüphanesine ve Institut Canadien’ın kullandığı konferans ve konser salonuna dönüştürülmüştü. Konser ve konferans salonu 1999’da kapandı. Yeni Edebiyat Evi, Enstitü’nün misyonunu sürdürebilmesine olanak sağlarken kütüphane Québec’in en eski kütüphanelerinden biri olarak varlığını sürdürdü.

Kısmen geçirgen yüzeye ve garip şekilde tanıdık bir forma sahip olan yeni ek bina, Institut Canadien de Québec’e açık ve çağdaş bir his veriyor. Bina girişini, Chaussée des Écossais eğiminin dibinde St-Stanislas Sokağı’yla kesiştiği yerden alıyor.

Cephenin dış kabuğu, alt katmanındaki perfore edilmiş pirinç levhalar ile ilgi çekici bir desenin üretildiği cam panellerden oluşuyor. Bunun yanında cam ek çevresini yansıtıyor, eski Québec’in tarihi dokusuna taklit etmeden uyum sağlıyor.

Özgün yapıyla diyalektik bir ilişki içinde olan ek, Enstitü’yü, dijital kitaplar, Twitter şiirleri ve üst seviyelerdeki yaratıcı mekanlarıyla 21. yüzyıla getiriyor. Gerekli bütün teknik mekanlar da ek binanın bodrumunda yer alıyor. Yaratıcı mekanları ibadet mekânından ayırırken aradaki bağlantıyı korumak sembolik olarak uygun gözüküyor. Kiliseden biraz ayrık duran ek yapıdan nehrin ve eski şehrin manzarası görünüyor.

Enstitü’nün iç mekân kurgusu ibadet mekanının ana kapısından giriş aldığı gibi ek yapıya bağlanan otoparktan da alıyor. Bu farklı giriş noktaları kütüphane katının geniş ve dairesel açıklığında birleşiyor. Burası dikeyde kafeye, iki sergi alanına ve kütüphanenin koleksiyonuna bağlanıyor.

Ek yapının çözümüyle, 20. Yüzyılın ikinci yarısında şehir hayatında önemli bir yere sahip olan Enstitü’nün salonunu da restore etmek mümkün oluyor. Yuvarlak formu ve seviyeleriyle yeni konser ve konferans salonu, tavana uygulanan ve hareket edebilen akustik paneller sayesinde izole edilebiliyor. Mekân konferansları, oyunları, konserleri ve sunumları teknik imkanlarıyla olanaklı kılıyor.

Üstte tamamen beyaz olan kütüphane ışıkla doluyor. Heykelsi, spiral bir merdivenle ulaşılan mekân, özgün kilisenin cömert mekanını ve önceki dönüşümlerden kalan, yerin zengin sosyal ve mekânsal tarihinin altını çizen, özenle restore edilmiş elemanları kucaklıyor. Özgün pencereler ve detaylar, yeni mobilyalarla uyumlu bir biçimde iç içe geçiyor.

Québec edebiyatında özgürlük teması üzerine kalıcı bir sergi, tek bir odayla sınırlı kalmaktansa, tüm ibadet mekanını çevreliyor. Mimarlar bu sergi rotasını dikkatlice ele alıp, binanın üç seviyesinde diğer program parçalarına entegre ediyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın