Kasırga Geçirmeyen Ev

Bu araştırma projesi, 10 Design tarafından tasarlandı.

10 Design’ın kurucu ortaklarından Ted Givens projeyi anlattı:

“Bir kasırganın toplayabileceği muhteşem güç için Oz Büyücüsü iyi bir örnek, değil mi? Gökyüzüne doğru fırlamış bir evin ardında bıraktığı nostaljik anılar, Jaws yüzünden okyanustaki insanların çığlık çığlığa kaçışmasına benzemiyor mu? Lüften suyun dışına çıkın… Ama rüzgarda oyun kartlarının uçuşması gibi evlerinizi su basman kotunun altına inşa etmekten çekinmeyin. Demode kalmış bir mantıktan ve doğa güçlerini inkar etmekten kar ve gelişim için arsız koşuşturmalara geçiş için acil bir ihtiyaç var. Bu ikisi arasında bir denge yakalanarak barınak sağlamanın temel amacı karşılanabilir. İnsanlık açıklanamaz bir şekilde kabul edilemeyecek derecede bu aptallığın kaçınılmazlığına doğru sürükleniyor ve bunu engellemek için yeni bir vizyon oluşturmak ilk adım. Yaratıcı ürünler içine doğru doğanın görünüşte yıkıcı eylemlerini çevirmek için bir yol aradık.

Geleceğin yerleşimi için temel oluşturacak bir yeniliğin kinetik mimari olduğuna inanıyoruz. Bu mimari türü teknolojik yenilikleri öğreniyor, eve katkı için güçleniyor, yeni yollarla mevcut mekanizmaları ona uyduruyor. Garaj kapıları, çiçekler ve bir kaplumbağanın yaşam mücadelesi arasında kalan zihniyet evin revize anlayışı içinde bir yerde kendini buluyor. Bir dizi basit hidrolik kollar sayesinde ev zeminin içine ve dışına itiliyor, yönü değişiyor, dış etkenlere karşı dış çeperini kullanıyor. Bu hareketin esas aktivatörlerini fırtına ve kasırga ile birlikte gelen yüksek hızdaki rüzgarlar oluşturuyor. Dış çeperde bir dizi güneş paneli dönüyor ve maksimum güneş yoğunluğunu elde etmek için esnek durumdalar. İki Kevlar katmanı arasında sıkışmış şeffaf yalıtımdan oluşan saydam dış çeper hava bariyeri sağlıyor ve yapının içine ışığın geçişine izin veriyor. Fotokatalitik mantolama ve karbon nanotüplerin çeper üzerindeki uygulaması kirliliği emerek ve temizleyerek evin hidroliklerinin gücü için bunları yakıta çeviriyor.

Su geçirmez bir mühür çökmüş evin çatısını kilitliyor ve yapının su ile rüzgarı geçirmemesini sağlıyor. Zarara uğramayan ve yüzebilen evlerin olabileceği kousunda 1990’ların ortasından beri bir dizi çalışma yapılıyor. Bu çözüm suyun hızını öngörmese de, suda bulunan kalıntıların gücüyle öğütme yapıyor . Bu yüzden en güvenli yer aşağısı oluyor.

Mahalleler, hava verilerini yorumlayan sensör ağları aracılığıyla birbirine bağlanmış olacak. Uyarı sirenlerinden sonra tüm banliyöler saniye içinde çökebilir. Bütün mahalle doğal çevrenin getirdiği zorluklara karşı kolektif bir yanıt için bir organizmanın bir parçası gibi davranacak. Hawthorne tarafından resmedilen teknolojinin görüntüsü yavaş yavaş doğaya yanıt olmak için duyulan tutkuyla yer değiştiriyor. Kasırga ve fırtınalar tüm gücüyle yıkıp yıksa da bütün mahalle güven içinde uyuyabiliyor.

Bu mevcut şiddeti dengeleyici bir yöne çevirebilir miyiz? Ev için işi şansa bırakmayan yeni bir hareket arıyoruz. Şu anda ABD ve Afrika’da gemi inşa edenlerden oluşan bir grup ile bir prototip geliştirme üzerinde çalışıyoruz.”

Etiketler

3 yorum

Bir yanıt yazın