Aslında Tek İhtiyacımız Biraz Restorasyon

Merkez Türkiye İstanbul’un yükünü almak için falan ortaya atılmadı. Seçimde “biz de AK Parti’den geri kalmayız, bizimde çılgın projelerimiz var, biz de kalkınmacıyız” diye ortaya atıldı. Bunu görmek için politikayı takip etmeye bile gerek yok.

Son dönemde gri alanlarımız yok oldu. Ülkenin ortamının da uzantısı olarak her alanda uçlarda hareket ediyoruz. Genel olarak da önümüze gelen projeleri eleştiriyoruz, en azından benim için öyle sanırım. Merkez Türkiye projesini duyduğumda yine, hemen itiraz ettim. Kendimi o partili bu partili görmediğim için sanırım, bu itiraz benim için normaldi. İktidara karşı duruşlarını daha çok CHP ile örtüştürerek yapan arkadaşlarımın sosyal medya mesajlarında ise Merkez Türkiye ile ilgili olumlama eğilimleri ağırlıkta görünüyordu.

Beraberce düşünelim:

  • Merkez Türkiye’nin Kanal İstanbul’dan ne farkı var? Bir noktaya odaklı; yerel dinamikle ileri sürülmek yerine merkezden ortaya atılan çılgın bir fikir. 
  • Liman olmayan bir bölgede bir devasa kentin ne işi var? Konya – Kayseri arasında deniyor. Lojistik olarak mantıksız; eldeki doğa değerlerini kaybetme açısından ise korku filmi gibi. Kanal İstanbul’dan bile kötü bir fikir. 
  • Yok, liman olan bir yerde ise elimizde bir şey kalmadı, hangi sahili mahvedeceğiz? 
  • Ülkenin dört bir yanını yedik bitirdik, toparlanmak yerine, ülkeyi nasıl restore edeceğiz diye düşünmek yerine, deniz kenarında ya da ovada fark etmez yeni bir alanı mı yiyip bitireceğiz?
  • Bugünün dünyasında yeniden kurulan ve başarılı olan bir kent mi var? 
  • CHP de mi Dubaileşmeyi savunuyor? Makro ölçekte ortaya atılışı Dubaili bir tarzla olan bu fikrin mikro ölçeklerde inceleceği ve Avrupa’da gördüğümüz incelikte yapılacağını mı sanacağız? Kaldı ki Avrupa’da son yıllarda yapılan çok daha küçük operasyonlar bile hala tartışma konusu. (Almere, Oresund vb.) 
  • Kılıçdaroğlu ve CHP’nin danışmanları özellikle Çin’deki milyon kişilik hayalet şehirleri hiç mi duymadılar? Ordos’u bari duysalarmış iyiymiş aslında. 
  • Hadi bu soruların hepsini çözdük diyelim, lojistikle mi olacak bu iş? Devletçilik yapmak yerine biraz olsun girişimcileri desteklemek akla gelmez mi? (TOBB ve diğer Ticaret Odaları değil kastım.) Internet ve ona bağlı girişimcilik alanlarında olan biteni hiç mi takip edeniniz yok. Lojistik neden? Neden kendi girişimcilerimizi yaratmak yerine dünyanın hamalı ve deposu olmaya soyunuyoruz? 

 

Merkez Türkiye İstanbul’un yükünü almak için falan ortaya atılmadı. Seçimde “biz de AK Parti’den geri kalmayız, bizimde çılgın projelerimiz var, biz de kalkınmacıyız” diye ortaya atıldı. Bunu görmek için politikayı takip etmeye bile gerek yok.  

“Neo liberal ekonomik düzenin istediği bu…” “Demokrat Parti’den bugüne gelen kalkınmacı ideolojinin devamı CHP de oldu…” söylemleri ile itiraz etmeyeceğim. Şahsen dünyadaki ekonomik düzene teslim olmuş durumdayım. (Yanlış anlaşılmasın, bu konuda yapılacak bir şey olduğunu sanmıyorum.) 

Lakin ülkenin inşaat çılgınlığı ile geldiği hali nasıl görmezsiniz bre cühela. İhtiyacımız olan yeni bir kent, yeni binalar mı? Kentlerin, binaların şekillenmesinde yeniden bir diyalog ortamı yaratılamazsa bir değil 81 Merkez Türkiye yapılsa aynısının çıkacağını görmek çok mu zor… 

Sunulan şey özünde çok yanlış olduğu gibi sunum da komikti bence. Daha ortada fol yokken küsuratlı rakamlar vermeler, Çin – Bakü arasını 50-55 gün demeler falan (Çin’den Bakü’ye konteyner ulaşım süresi 50-55 gün değil 20-25 gün.) 

AK Parti döneminde çevreye ve kentlere verilen zarar kuşkusuz çok büyük. Ölümcül ve geri dönülmesi çok zor işler yapıyorlar, arkalarından gelecek hükümete Allah kolaylık versin demek gerek şimdiden, o kadar kötü bir miras bırakacaklar. Ama bu gördüğüm yanlışları olanca açıklığı ile haykırmama engel değil. CHP’nin Merkez Türkiye fikri bana göre büyük bir hata. 

Seçimlere az kaldı, seçimden önce siyasi ortamımız ve yapılı çevreye ilişkin bir yazım daha olacak ama bu yazıyı 2015 Genel Seçimleri’nin en kötü 3’ü ile kapatmak istiyorum.  

1. Merkez Türkiye.

2. AK Parti tarafından Valens kemerine asılan pankart.

3. Kılıçdaroğlu’nun “Sadece AKP başlattı diye 3. Köprüyü durdurmayız.” Açıklaması.

Aslında tek ihtiyacımız biraz restorasyon. Önce fikri restorasyon, sonra kentlerin restorasyonu.

Son dönemde gri alanlarımız yok oldu. Ülkenin ortamının da uzantısı olarak her alanda uçlarda hareket ediyoruz. Genel olarak da önümüze gelen projeleri eleştiriyoruz, en azından benim için öyle sanırım. Merkez Türkiye projesini duyduğumda yine, hemen itiraz ettim. Kendimi o partili bu partili görmediğim için sanırım bu itiraz benim için normaldi. İktidara karşı duruşlarını daha çok CHP ile örtüştürerek yapan arkadaşlarımın sosyal medya mesajlarında ise Merkez Türkiye ile ilgili olumlama eğilimleri ağırlıkta görünüyordu.
Beraberce düşünelim:
Merkez Türkiye’nin Kanal İstanbul’dan ne farkı var? Bir noktaya odaklı; yerel dinamikle ileri sürülmek yerine merkezden ortaya atılan çılgın bir fikir. 
Liman olmayan bir bölgede bir devasa kentin ne işi var? Konya – Kayseri arasında deniyor. Lojistik olarak mantıksız; eldeki doğa değerlerini kaybetme açısından ise korku filmi gibi. Kanal İstanbul’dan bile kötü bir fikir. 
Yok, liman olan bir yerde ise elimizde bir şey kalmadı, hangi sahili mahvedeceğiz? 
Ülkenin dört bir yanını yedik bitirdik, toparlanmak yerine, ülkeyi nasıl restore edeceğiz diye düşünmek yerine, deniz kenarında ya da ovada fark etmez yeni bir alanı mı yiyip bitireceğiz?
Bugünün dünyasında yeniden kurulan ve başarılı olan bir kent mi var? 
CHP’de mi Dubaileşmeyi savunuyor? Makro ölçekte ortaya atılışı Dubaili bir tarzla olan bu fikrin mikro ölçeklerde inceleceği ve Avrupa’da gördüğümüz incelikte yapılacağını mı sanacağız? Kaldı ki Avrupa’da son yıllarda yapılan çok daha küçük operasyonlar bile hala tartışma konusu. (Almere, Oresund vb.) 
Kılıçdaroğlu ve CHP’nin danışmanları özellikle Çin’deki milyon kişilik hayalet şehirleri hiç mi duymadılar? Ordos’u bari duysalarmış iyiymiş aslında. 
Hadi bu soruların hepsini çözdük diyelim, lojistikle mi olacak bu iş? Devletçilik yapmak yerine biraz olsun girişimcileri desteklemek akla gelmez mi? (TOBB ve diğer Ticaret Odaları değil kastım.) Internet ve ona bağlı girişimcilik alanlarında olan biteni hiç mi takip edeniniz yok. Lojistik neden? Neden kendi girişimcilerimiz yaratmak yerine dünyanın hamalı ve deposu olmaya soyunuyoruz? 
Merkez Türkiye İstanbul’un yükünü almak için falan ortaya atılmadı. Seçimde “biz de AK Parti’den geri kalmayız, bizimde çılgın projelerimiz var, biz de kalkınmacıyız” diye ortaya atıldı. Bunu görmek için politikayı takip etmeye bile gerek yok.  
“Neo liberal ekonomik düzenin istediği bu…” “Demokrat Parti’den bugüne gelen kalkınmacı ideolojinin devamı CHP de oldu…” söylemleri ile itiraz etmeyeceğim. Şahsen dünyadaki ekonomik düzene teslim olmuş durumdayım. (Yanlış anlaşılmasın, bu konuda yapılacak bir şey olduğunu sanmıyorum.) 
Lakin ülkenin inşaat çılgınlığı ile geldiği hali nasıl görmezsiniz bre cühela. İhtiyacımız olan yeni bir kent, yeni binalar mı? Kentlerin, binaların şekillenmesinde yeniden bir diyalog ortamı yaratılamazsa bir değil 81 Merkez Türkiye yapılsa aynısının çıkacağını görmek çok mu zor… 
Sunulan şey özünde çok yanlış olduğu gibi sunum da komikti bence. Daha ortada fol yokken küsuratlı rakamlar vermeler, Çin – Bakü arasını 50-55 gün demeler falan (Çin’den Bakü’ye konteyner ulaşım süresi 50-55 gün değil 20-25 gün.) 
AK Parti döneminde çevreye ve kentlere verilen zarar kuşkusuz çok büyük. Ölümcül ve geri dönülmesi çok zor işler yapıyorlar, arkalarından gelecek hükümete Allah kolaylık versen demek gerek şimdiden, o kadar kötü bir miras bırakacaklar. Ama bu gördüğüm yanlışları olanca açıklığı ile haykırmama engel değil. CHP’nin Merkez Türkiye fikri bana göre korku filmi gibi. 
Seçimlere az kaldı, seçimden önce siyasi ortamımız ve yapılı çevreye ilişkin bir yazım daha olacak ama bu yazıyı 2015 Genel Seçimleri’nin en kötü 3’ü ile kapatmak istiyorum.  
1. Merkez Türkiye
2. AK Parti tarafından Valens kemerine asılan pankart.
3. Kılıçdaroğlu’nun “Sadece AKP başlattı diye 3. Köprüyü durdurmayız.” Açıklaması.
Etiketler

2 yorum

  • ahmet-turan-koksal says:

    Sayın ömer Yılmaz’ın söylemlerine katılıyorum ve bunları daha önceden konuşmadığımız halde aynı şeyleri düşünüyormuşuz.

    CHP’nin de çılgın proje ihtiyacı var diye yorumluyorum biraz da olayı ben. Yani CHP muhalif söylem dışında ne gibi bir projeyle geldi şikayetine cevap vermek ister gibiler. Ancak çok boyutlu düşünmeyi bırak, tek boyutlu olduğu halde patlayan bir proje bu. Kısaca lojistik bir sorun yoksa bile teknoparklara, sanayi sitelerine, silikon vadisi gibi fikir proje patent yaratıp satan bir bölgeye KALİFİYE ELEMANI nereden bulup götüreceksiniz? Öyle bir kalifiye eleman stoğu var mı Türkiye’de.

    Bugün Gaziantep’te no kadarSuriyeli geldiği halde kalife eleman açığı var. Evet, firmalar kalifiye eleman arıyor ama vasıfsız işçiler de işsiz. Bu yeni kenti kimler kent yapacak?

    İşin daha komiği neresinden tutsanız elinizde kalan bu öneriye iktidar partisi yandaşı bu kadar bolken doğru dürüst (yukarıdakinin yarısı kadar) bir eleştiri yok.

    Hatta çoğu muhalif beğeniyor bile tartışmadan görüşmeden.

    Sanırım siyasi görüşümüz de futbol takımı tutar gibi.

  • tulay-balpinar says:

    Kent yerleşimleri insanlık başlangıcı zamana kadar önemli bir husustur…nereye nasıl en kısa zamanda ulaşacağız, birbirimize nasıl yaşam sahası bırakacağız…
    Ama gün gelmiş parsellenen şehirler sadece ve sadece nasıl daha çok para kazanırız amacı güdüldüğünden ergonomik olmaktan çıkmıştır….kentler giderek keşmekeşe dönüşmüştür…
    Son kentsel değişim projesi ile de neredeyse onarılamaz hale gelmiştir..
    Bugüne kadar o kadar belediyeci gelmiş gitmiş, hepsi millletin cebinden maaşını tıkır tıkır almış ne kadar iş yapmış kaldırım kanaldan başka..
    Evet bunlarda mühim ama her seçim öncesi değil…
    Öyle kent planı olmalıydıki 100 yıllık öngörü ile oluşmalı, tüm okul hastane sağlık ocağı evlerin dizilimi vs. planlı ve yeşillikle çevrili olmalıydı…
    Buradan geçiriveririz yolu kanalı kazdık şimdi içmesuyu yarın doğalgaz öteki gün internet kazdık mı tamam diye değildi bu işler..
    Öyle bir yeraltı uygulaması olacaktıki hepsi en az 50 yıl onarıma dahi ihtiyaç duymayacaktı…
    Yapamazmıydık? Milletimiz bize bu kadar olanak vermişken, makam otolarıyla evden işe işten eve, öğle yemeğine giderken, yapamaz mıydık dersiniz…
    Malesef ülkemizde geniş düşünürlü kendini vatana millete adamışlık eski bir hikaye olarak kaldı neredeyse…
    Bu kadar paraya bu kadar öğretmenlik,
    Bu şartlara bu kadar doktorluk dedikçe,
    Milletimiz sabır ve hoşgörüsünü gün geçtikçe dahada kaybettikçe…
    Maalesef vatan millet denilen duygu kişisele inecek bana ne vatanından milletinden benim karnım tokmu ona bakarım a dönecek…
    Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mı?…..
    Lütfen birileri bir ucundan tutsun ve kentleri düzenlesin, insanların ruhiyetleri düzenlensin ve tekrar toplum olabilme güzel insan olabilme bilincine erişilsin,fakirler için bakım evleri olsun her semtte…
    Biz böyle değildik nidaları yokolsun, biz buyuz olsun göğsümüzü gere gere..
    Herşey insanlar için, onları güzelleştirmekte insanlar için
    Bugun sen yarın çocuğun yaşayacak bu dünyada…güzel yarınlar için …

Bir yanıt yazın