“Çoğunlukla Tek Yapmanız Gereken Müşterinize Kulak Vermek”

Ekim ayında, Serge Ferrari’nin daveti ile Lyon’daki fabrikalarına yaptığımız gezi esnasında mimari ürün geliştirme ekibinin başındaki Jean-Philippe Magot ve üretim müdürü Cyril Vanmeerhaeghe ile kısa bir söyleşi yaptık.

Serge Ferrari, ileri teknoloji, geri dönüştürülebilir gergi ürünleri üreten bir şirket. Mimarlık, yatçılık, askeri ve endüstri gibi farklı alanlarda kullanılan kompozit membranlar üreten şirket İsviçre ve Fransa’da toplam 3 fabrikada, 730 çalışan ile üretim yapıyor.

Lyon’daki ana fabrikalarındaki gezide, ürünlerinin gergi dayanımını arttıran patentli Précontraint ® teknolojisini kullandıkları üretimleri izleme ve 1973’te küçük bir aile şirketi olarak kurulan grubun hikayesini dinleme fırsatı bulduk.


Solda Jean-Philippe Magot, Sağda: Cyril Vanmeerhaeghe

Türkiye’de de oldukça aktif olan grubun, mimari ürün geliştirme ekibinin başındaki Jean-Philippe Magot ve üretim müdürü Cyril Vanmeerhaeghe ile yaptığımız söyleşiyi aşağıdan takip edebilirsiniz:

Bize biraz kendinizden ve bu şirketteki konumunuzdan bahsedebilir misiniz?

Jean-Philippe Magot: Mimarlık eğitimi aldım. Uzun yıllar Ortadoğu’da mimar olarak çalıştım ancak Fransa’ya döndüğümden beri yapı malzemeleri üreten şirketlerde çalışıyorum. İlk olarak su yalıtımı malzemeleri üreten bir şirkette çalıştım, güçlendirilmiş PVC zemin üreten bir şirkette çalıştım ve daha sonra Somfy’de motorize güneşlikler üzerine çalıştım. Yine güneşlik üreten Exel isimli bir şirketin müdürlüğünü yaptım. 2016 yılından beri ise Serge Ferrari’nin mimari ekibinin başındayım. Ekip olarak, şirketteki tüm mimari ürünlerin pazarlaması ve geliştirilmesi üzerine çalışıyoruz.

Cyril Vanmeerhaeghe: Makine mühendisliği okudum ve Serge Ferrari’nin güneşlik ve cephe ürünlerinin üretim müdürüyüm. Firmaya iki yıl önce dahil oldum. Öncesinde pergola ve dikey güneşlik üreten bir şirkette ürün tasarımcısı olarak çalışıyordum. Yani işin öbür tarafında, bir nevi Serge Ferrari gibi şirketlerin müşterisiydim.  Ferrari tarafından da bu nedenle işe alındım, çünkü üretimin merkezine müşterilerimizi koymak, her bir pazardaki müşterilerimizin Serge Ferrari sistemlerini uygulama biçimlerini daha iyi anlayabilmek istiyoruz. Bu yüzden de zaten, kendisi de pazarlama müdürü olan Severine Basque ile birlikte çalışıyoruz ancak bir makine mühendisi olarak tabi ki sistemin daha çok teknik kısmı ile ilgiliyim.

Farklı ölçekteki yapılar ve dolayısıyla farklı müşteriler için ürünleriniz var. Serge Ferrari ürünlerini piyasada ve özellikle de mimarların gözünde nasıl konumlandırıyorsunuz?

Jean-Philippe Magot: Amacımız dayanıklı ve uzun ömürlü ürünler üretmek. Bu hem binada ikamet edenlere rahatlık sağlıyor, hem de yapıdaki enerji tüketimini azaltıyor. Ayrıca, yüzde yüz geri dönüştürülebilir malzemeler kullanıyor ve üretiyoruz. Oluşturduğumuz ağ ile, yirmi veya otuz yıl sonra, miadını doldurmuş, ürettiğimiz tüm materyalleri geri toplayacağız ve geri dönüşüme sokacağız; PVC’yi, polyesteri ayrıştıracağız ve elimizdekileri yeşil çatı gibi başka sistemler için kullanacağız. Ürünlerimizin bir diğer ilgi çekici yanı ise hem oldukça hafif hem de görsel açıdan tatmin edici olmaları. Bu, farklı mimari tasarımlarda kullanılabilecek bir esneklik sağlıyor ve böylece ürünlerimiz kendilerine kolayca yer edinebiliyor.

Araştırma ve geliştirme sürecinizden biraz bahsedebilir misiniz? Endüstri, tüketici ve tasarımcılardan gelen geri-bildirim sürecin hangi noktasında etkin olmaya başlıyor?

Cyril Vanmeerhaeghe: Çoğunlukla tek yapmanız gereken müşterinize kulak vermek. Her ne kadar gelişkin ve kalabalık bir Ar-Ge departmanımız olsa da hangi konuya odaklanacağını çok iyi seçmemiz gerekiyor çünkü birçok farklı pazara hizmet ediyoruz ve her yıl çok farklı ürünler geliştirmemiz zor. Ayrıca, hep yeni ürünler de çıkaramayız, müşterilerimizin bunu takip etmesi çok zor olur. Bu nedenle, müşterilerimizden gelen en iyi fikirlere odaklanmamız gerekiyor. Dünya çapında bir firmayız, Avrupa veya Birleşik Devletler gibi belirli bir alan belirlemiş değiliz. Dünya çapında bir vizyonumuz var. Müşterilerimizin bizim ürünlerimizden ne gibi beklentileri olduğunu ve yarın bizden neleri bekliyor olacaklarını anlamaya çalışıyoruz. Geleceğin ürünlerini öngörebilmek daha da zor. Bu nedenle Avrupa’da, Birleşik Devletler’de ve Asya’da standardizasyon çalışmalarına önem veriyoruz. Somfy gibi rakip firmalarla güçlü bağlantılarımız var, üniversitelerde, özellikle gergi mimarisi uzmanları ile birlikte çalışıyor, araştırma programlarına destek veriyoruz. Bütün bu girdiler bize geri bildirim olarak dönüyor.

İki önemli görevimiz var: yenilikçi ürünler üretmek ve bazı pazarlardaki zayıf noktalarımızı geliştirebilmek. Bizden daha iyi rakiplerimizin olduğunu biliyoruz, bu nedenle kendimizi geliştirmeli ve çeşitli yenilikler hayata geçirmeliyiz. Örneğin gergi cepheler oldukça yeni bir çözüm ve bu piyasada halihazırda bulunan bir talep değildi. Ama bunun bir binanın performansını yükseltebilmek için iyi bir fırsat olduğunu düşündük. Bu yüzden yeni bir pazar, yeni bir talep yaratmaya çalıştık; ama bazen ihtiyaçları çözüme dönüştürmek zordur. Birlikte çalışılacak olanı bulmak için farklı yollar, farklı olanaklar var. Bu sebeple dünyanın dört bir yanında birçok kişiyi ziyaret ettik, elimizden geldiğince açık olmaya çalıştık.

Ürünlerinizi anlatmak ve alıcıları ikna etmenin en zor tarafları neler, bu zorlukların nasıl üstesinden geliyorsunuz?

Jean-Philippe Magot: Genellikle örtü ve cephe sistemleri imalatçıları ile çalışıyor, onlara satış yapıyoruz ancak bu sorunun cevabı hangi piyasaya çalıştığımıza göre de değişecektir. Konut piyasasında, ürünü satın alacak ve kullanacak olan son kullanıcı ile doğrudan iletişime geçebiliyoruz. Parayı ödeyecek olan onlar olduğu için ne istediklerini de biliyorlar. Müşterilerimizin isteklerini anlayabilmek için çok çeşitli tüketici grupları ile iletişime geçiyoruz. Ama konut dışı piyasa söz konusu olunca iş değişiyor çünkü burada ödemeyi yapan ile binayı kullanacak aynı kişi olmayabiliyor. Öncelikle, mimarları ve mühendisleri elimizde doğru çözümlerin olduğuna ikna ediyoruz, sonrasında bu insanlar da yatırımcıyı veya uygulamacıyı ikna etmeye çalışıyor.

Müşterileriniz arasında en zor ikna edilen grup hangisi, mimarlar mı, işverenler mi, yükleniciler mi?

Jean-Philippe Magot: Yatırımcıları veya mimarları ikna etmek gibi bir sorunumuz yok. Uygulamacılar ve zincir imalatçılarla da sorunumuz yok, çünkü ürünlerimizin güvenilir olduğunu biliyorlar. En zor ikna edilenlerin yükleniciler olduğunu söyleyebilirim. Bunun sebebi malzemeyi beğenmemeleri değil. Bazen ürünlerimizin fazla pahalı olduğunu düşünüyor ve maliyeti düşürmek istiyorlar. Yapının inşaat süresini kısaltıp, genel maliyeti azaltmak niyetinde oluyorlar. Dikkate aldıkları tek şey para olduğu için elbette ki ana yükleniciler ile anlaşmak bazen zorlayıcı olabiliyor. Ama siz de biliyorsunuz bu durum bizim sektöre münhasır bir durum değil.

Türkiye’deki piyasa ve bu piyasadaki yeriniz hakkında neler düşünüyorsunuz?

Jean-Philippe Magot: Türkiye’nin ilgi çekici bir piyasa. Avrupa’nın geri kalanında büyüme çok yavaş ve Türkiye’de daha çok imkân var. Uzun zamandır bu piyasadayız ve hatta yakın zamanda yerel bir firma satın alarak buradaki yatırımımızı daha da büyüttük. Sadece güneşlik konusunda da değil, bugüne kadar stadyum ve sergi alanları gibi çok çeşitli alanlarda uygulamalar yaptık. Ayrıca Türkiye bizim için bu bölgede faaliyetlerimizi geliştirebileceğimiz ana merkezlerden biri.

Günümüzde, Serge Ferrari veya benzeri firmalar, yapı cephelerinin, dolayısıyla binaların nasıl gözükeceği ve bununla birlikte kentlerin de ne kadar çevre-dostu olacağı konusunda dolaylı da olsa giderek artan bir etkiye sahip. Bu sorumluluk hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cyril Vanmeerhaeghe: Türkiye’yi bilemem ama yapıların enerji performansını geliştirmek “çevre-dostu” muhabbetinden ötürü şu anda Avrupa’da yükselen bir trend. Biz de bu konuyu takibe aldık, bu yüzden bitkilerin geri dönüşümüne ve kendi geri dönüşüm kabiliyetimizi geliştirmek üzerine çokça yatırım yapıyoruz. Sadece kendi ürünlerimizin de değil, bütün PVC ve polyester ürünlerin geri dönüşümü için hatta rakip firmaların ürünleri için bile çalışıyoruz. Geri dönüşüm çözümlerini organize edip tanıtmaya çalışıyoruz. Yapmak istediğimiz şey bu. Aslında pazarda geri dönüşüme dair ihtiyaç veya doğrudan talep yok yok ancak geri dönüşüm kentlerimiz ve ülkelerimizin geleceği için elzem bir konu.

Mimarların ihtiyaçlarını öngörebiliyoruz, sadece estetik anlamda da değil. Serge Ferrari’de çalışan birçok mimarımız var ve onları çok iyi tanıyoruz. Böylece yerinde saptamalar yapabiliyor ve projenin en başından itibaren projede bulunmaya çalışıyoruz. Bir binada üç veya dört ayrı proje çözümleyebiliyoruz. Bütün bu mimari süreci görebilmek bizim için değerli bir geri bildirim de oluşturuyor. Problemleri saptayıp çözebilmek istiyoruz.

Etiketler

Bir yanıt yazın