Katılımcı, Gülsuyu Cemevi Ulusal Mimari Proje Yarışması

MİMARİ RAPOR

İNCİNSEN DE İNCİTME…

Hacı bektaşi veli’nin bu sözü aleviliğin kısa bir özetidir aslında. Aleviler tarih boyu sürgünler, katliamlar görmüş ve türlü zalimlikler de peşini bırakmamıştır.buna rağmen kalplerine kötülük düşürmeyen aleviler asla zalim olmamışlardır.aleviler sevgi,saygı ve hoşgörü üzerine kurulu insanı merkezine alan ilerici bir yaşam şeklini benimsemişlerdir.belki de bu yüzden iktidarlar tarafından ötelenen ve baskı altında tutulmaya çalışılan bir toplumdur.bu baskılardan dolayı kendini ifade edemeyen aleviler örnek gösterilecek bir cemevi mimarisini de oluşturmakta güçlük çekmişlerdir.
Son yıllarda kendi inanç kimliğini ortaya koymaya çalışan alevi toplumu için cemevi mimarisi üzerine de denemeler yapmaya başlanmıştır.fakat karşımıza çıkan yapılar alevi toplumunun kimliği ile örtüşmemiştir.ancak maltepe belediyesi tarafından yapılan gülsuyu cemevi mimari proje yarışması bu nokta da çok önemli bir yer tutacaktır.

GÜLSUYU

İstanbulun vahşi kapitalizmine gögüs germiş nadir yerlerden olan gülsuyu çoğunlukla anadoludan gelmiş insanların oluşturduğu kültür mozaiği ile önemli bir alan haline gelmiştir.konumu itibari ile istanbul anadolu yakasında bulunan gülsuyu d100 karayolu ve metro istasyonuna olan yakınlığı ile ulaşım kolaylığına sahiptir.ayrıca bölge topografik yapısından kaynaklı adalar ve deniz manzarasına hakimdir.bu yüzden orada yaşayan insanlar bölgeye istanbul’un balkonu demektedir.

MİMARİ YAKLAŞIM

Proje alanı konumu itibari ile çevredeki insanların yaya olarak ulaşabilecegi bir noktadadır. Ayrıca çevresinde sosyokültürel alan barındırmadığı için burada yaratılacak projenin kamusal odaklı olması gerekmektedir.bu yüzden sürekli yaşayan davetkar mekanlar tasarlanması amaçlanmıştır.
Proje alanı içerisinde bulundurduğu etkenlerle ciddi problemler oluşturmaktadır.bunların başında mevcutta bulunan yapı gelmektedir.proje alanının ortasında bulunan devasa kütleli bu yapı mimari kaygılardan uzaktır. Ayrıca ne yere ne de alevi kimligine ait olmalıdır.fakat gülsuyun da yaşayan insanların emeğini her noktasında hissettiren bu yapı adeta”beni koruyun”demek istercesine karşımıza çıkar.bu yüzden bir kısmının işlevlendirilerek korunması,emeğin sembolü olması hedeflenmiştir.bir kısmının ise yıkılması gerekmektedir.çünkü araziyi bu derece inciten bir yapı alevilerin sembol mekanı olmamalıdır.

Bir diğer problemse 20 metreyi aşan eğimdir.mevcuttaki yapı bu eğimi hiçe saydığı için yapının bir kısmı yıkılarak arazide iyileştirme yapılmıştır.bu iyileştirme ile birlikte arazide eğimle akan teraslar ve bu terasların oluşturduğu meydanlar yaratılmıştır.sorun gibi gözüken eğim,farklı kotlarda oluşturduğu meydanlar ve farklı işlev gruplarına hizmet ettiği için bu noktada çözüm haline gelmiştir.ayrıca oluşturulan teraslar manzara yönüne dönük olduğu için farklı kotlarda seyir imkanı sunmaktadır.

CEMEVİ MİMARİSİ

Alevilerin gördüğü baskı politikaları cemevlerini yetkin bir mimarlık seviyesine ulaştıramamıştır.fakat detaylı incelendiğinde kırsal alanda bazı iyi örneklere rastlanmaktadır.bu örneklere dışardan bakıldığında dikkat çeken en önemli sorun farkedilmemesidir.bu da yine baskı politikalarının sonucudur.bunun dışında birçoğunda kırlangıç örtü görülmektedir ve bu örtünün ortasından mekana ışık alınmaktadır.bunun yanısıra 4 yön kavramı ve bazı kutsal sayılar ön plana çıkmaktadır.bütün bunları yansıtan şuki cemevi’nin içerisi evrenin küçük bir tasvirini yaratmaktır.

Tüm bunların sonucunda tasarlanan cemevi öncelikle 4 yön(4 kapı 40 makam) kavramından yola çıkarak kare planlı yapılmıştır.bu kare plan üzerine 12 imamı ifade eden 12 katmanlı, kırlangıç örtünün bir türevi planlanmıştır.ayrıca örtü dönerek yükseldiği için semah dönme kavramına da yer verilmiştir…

Etiketler

Bir yanıt yazın