Piri Reis Üniversitesi

Kreatif Mimarlık, yapımı 2014 yılında biten üniversite projesini anlatıyor:

Denizcilik üzerine yükseköğretim ve uygulamalı eğitim veren Piri Reis Üniversitesi, gerek mimarisi gerekse eğitim yaklaşımıyla öncü bir üniversite olarak Tuzla’da kuruldu. 60.000 m2’lik alana yayılan ve 8 bloktan oluşan bu proje Kreatif Mimarlık tarafından üç yıllık bir sürede geliştirildi. Süreç başında üniversite heyeti ile birlikte Amerika, İngiltere, Japonya ve Çin’deki denizcilik üniversitelerinin kampüslerine teknik ziyaretler yapılarak en yeni teknoloji ve yaklaşımlar araştırıldı.

Sürdürülebilir Mimari

Deniz taşıtlarında en temel varoluş prensiplerinden olan “Sürdürülebilir yaşam ve enerji tasarrufu” ilkelerinin, Piri Reis Üniversitesi Ana Kampüsü ve daha sonra yapılacak tüm yapılarında da temel ilke olarak uygulanmasına karar verilerek “yeşil kampüs” tanımı işveren ve mimari ekip tarafından en baştan benimsendi. Bu amaçla projenin ilk aşamasından itibaren sürece dahil edilen mühendislik ekipleri ile birlikte “sürdürülebilir yapı” prensipleri tasarım kriterleri belirlendi. Üniversite vakfı, mühendislik ekipleri ve yeşil bina danışmanlarının ilk yatırım maliyeti, verimlilik ve geri dönüş hesaplarını dikkate alarak İngiliz yeşil bina sertifikası BREEAM’in “very good” derecesini hedeflemenin doğru olacağı kabul edilerek, tasarım kriterleri bu hedefe göre netleştirildi.

Yerleşim

Yeşil Kampüs kararı ile birlikte denize yakın sahil kısmında arazinin yaklaşık beşte biri kadar büyüklükte bir bölge “ağaçlandırılacak yeşil alan” olarak ayrıldı. Tasarım aşamasında kampüsün denizden görünümünü ve Tuzla siluetine etkisi hassasiyetle ele alındı. Bu nedenle mono-blok kütle yerine arazinin eğiminden de yararlanarak ikisi toprak altında kalan sekiz blok kademeli bir şekilde araziye yerleştirildi. Parçalı yapı blokları ile açık ve kapalı mekanlar arası ilişkiler, Kreatif Mimarlık’ın her projesinde savunduğu açık ve yarı açık kamusal mekan yaratma stratejilerine de uygun bir şekilde geliştirildi.

Arazinin denize dik ve eğimli olması, kampüsün siluet ve yakın çevresi ile olan iletişimini kurarken avantajlı bir veri olarak kullanıldı. Bu eğim sayesinde gün ışığı ihtiyacı olmayan mekanlar toprak altında konumlandırılırken, bu mekanların üst döşemeleri ve teras çatılar bloklar arasındaki meydanları oluşturdu. Topoğrafyanın bu şekilde kullanılması sayesinde arazi çevresindeki bisiklet ve araç yollarından bu kütlelere bağımsız girişlerle ulaşılabilmesi mümkün kılındı.

Arazi planlamasında, yapı blokları kuzey sınıra ve birbirine yakın tutularak güneydeki kıyı bandının ferahlatılması amaçlandı. Kütlelerin yerleşiminde denize paralel bloklar yukarıdan aşağıya doğru, sırası ile eğitim, idari ve sosyal tesisler olarak kurgulandı. Denize en yakın konumdaki ve manzarası en iyi olan sosyal bloğun orta katı küçük dükkan ve kafeteryalara ayrılırken, alt katı yemekhane, üst katı da kütüphaneye ayrıldı. Bunlara dik olarak yerleştirilen ve denize doğru dik uzanan bloklar ise sırası ile derslik ve laboratuvarların bulunduğu iki eğitim bloğu ve simülasyon havuzu bloğundan oluşmakta. Dik ve paralel bloklar arasında eğim yönünde yukarıdan aşağıya 17 metre düşen ve denize dek uzanan ana yürüyüş ve sirkülasyon hattı ise kampüsün omurgasını oluşturmakta. Bu omurga öğrenci ve akademisyenler için hem bir buluşma hem de bloklara ulaşımı sağlayan bir sirkülasyon koridoru görevi görmekte. Kampüsün giriş noktasında kullanıcıya sunulan bu aks üzerinde kesintisiz deniz manzarasının algılanabileceği nişler, teraslar, kot farklılıkları yaratılarak anıtsal ve katı bir aks oluşturmaktan özellikle kaçınılarak, kullanıcılar için insan ölçeğinde algılama esas alındı. Blokların arazide denize paralel kullanımı ile hakim rüzgar da ehlileştirilerek, sert lodos ve poyrazdan korunmuş iç bahçeler yaratmak mümkün kılındı. Bu yerleşim ile ayrıca gün ışığından da verimli bir şekilde yararlanmak mümkün oldu.

Kampüsün ana omurgasının kapalı ve fonksiyon içeren bir kütle yerine fonksiyonları birbirine bağlayan açık mekan bir aks olması projenin en temel tasarım ilkelerinden birini oluşturmakta. Bloklar arası geçiş için dış mekandaki açık meydanların kullanılmasının teşvik edilmesi, Kreatif Mimarlık’ın projelerinde önemle üzerinde durduğu iç-dış mekan ilişki dengesinin bir yansıması. İnsan ölçeğindeki algılar düşünülerek titizlikle kurgulanmış açık kamusal mekanların kullanıcılar tarafından keşfedilebilecek potansiyellerini bir tasarım verisine çevirme çabası da Piri Reis Üniversitesi kampüsünde açıkça görülmekte.

Türkiye’nin ilk uluslararası ‘BREEAM-Very Good Sertifikalı’ yeşil kampüsü olan bu proje dahilinde denizcilik, mühendislik, fen edebiyat ve iktisadi idari bilimler fakülteleri ile birçok gemi simülasyon laboratuvarları, çok amaçlı salon ve seminer salonları, öğrenci kulüpleri, dalga ve fırtına simülasyonları yapabilen eğitim havuzu, bilgisayar laboratuvarları, makina atölyeleri yer alıyor. Sahil bandı ise Tuzla ilçesi ile ilişki kuracak şekilde herkesin kullanımına açık bir yaya yolu ve yeşil alan içerecek şekilde planlandı. Kıyıda ise üniversitenin kıyı eğitimlerinin verileceği iskele yer almakta.

Mimari Dil

Kütlelerin mimari dili geliştirilirken, deniz ile ilgilenen kişilerin bildiği ve kullandığı, “muntazam, düzgün, tertipli, emniyetli, olması gerektiği gibi” anlamına gelen “Neta” kelimesi, bir kavram olarak tasarım konseptine de yansıtıldı. Gemi ve tersanelerin mekan anlayışı ve işletme prensipleri süsten, kaplamadan uzak, her şeyin “olması gerektiği” gibi yaratılıp işlemesi üzerine kurulu olduğu için kampüs tasarımında bu kavrama özel bir önem verildi.

Bu kabul ile taşıyıcı strüktürü gerekli izolasyon önlemleri alınarak brüt beton ile inşa edildi. Bu strüktürün önüne güneye bakan bloklarda güneş ışığının ultraviyole ışınlarını kontrol etmek ve iç mekandaki mekanik soğutma yüklerini düşürmek ve mahremiyeti sağlamak amacıyla içinde cıva olmayan, %100 dönüşümlü, gemi gövdelerinin üretiminde de kullanılan korten saç levhalar ile perfore panel cephe sistemi tasarlandı. Laboratuvar eğitimlerinin verildiği bloklarda güneş kontrolünün daha ön planda olması ile dış cephede oluşturulan ikinci cephede titanyum çinko streç paneller tercih edildi. D3 Blok Eğitim Havuzunda ise yapı strüktürü betonarme ve çelik sistemler ile tasarlanırken dış cephesinde hem taşıyıcı hem de şeffaf strüktürel U cam profiller kullanıldı. Ana omurga ve iki meydan olmak üzere 6000m2 sert zemin açık alan kampüsün buluşma de dolaşım mekanlarını oluşturmakta. Gemilerde statik elektriği alan güverte kaplamalarından da esinlenerek, tüm açık alanların zemin kaplamasında, FSC sertifikalı İpe ağacından ahşap döşeme sistemi kullanıldı. Ahşağ zeminin altında ise yağmur ve yüzey su toplama sistemlerinin yer aldığı yükseltilmiş döşeme bulunmakta.

Yeşil Kampüs

Doğalgaz ile çalışan trijenerasyon sistemi, kampüsün elektrik ihtiyacının %45’ini sağlamakta, elektrik üretimi sırasında açığa çıkan enerji ile de soğutma ve ısıtma ihtiyacının % 50 si karşılanmakta. Tüm kampüsün kullanım suyu deniz suyunun tatlı suya çevrilmesi ile elde edilmekte. Denize döşenen borular ile hem tüm ıslak hacimlerin kullanım suyu ve yangın su depoları ihtiyacı hem de trijenarasyon merkezinin ihtiyacı olan su temin edilmekte. Yağmur ve gri sular ise tuvalet klozetlerinde ve peyzaj sulamasın kullanılarak ek tasarruf sağlanmakta. Kurgulanan bina otomasyonu ile aydınlatma, ısıtma-soğutma ve elektrik harcamaları da minimum seviyelerde tutulabilmekte.

Etiketler

Bir yanıt yazın